#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Aydoğan: “Marmara’da İleri Biyolojik Arıtma Yapılmalı”

Çevre ve Su Arıtma Teknolojileri Planettek’in Kurucusu Hürriyet Necdet Aydoğan, müsilaj için başlatılan deniz temizleme seferberliğinin ve yapılan eylem planının yeterli olmadığını ve Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kuruluna özel sektörün de katılması gerektiğini belirtiyor.

Çevre ve Su Arıtma Teknolojileri Planettek’in yanı sıra Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın da kurucularından ve TEDx konuşmacısı da olan Hürriyet Necdet Aydoğan deniz salyası ile ilgili bir açıklama yayımladı.

İstanbul’da her gün, fabrika kimyasal atıklarından dolayı farklı renklere bürünen dereler ile karşılaşıldığını hatırlatan Aydoğan: “Ülkemizde son yıllarda ‘Sıfır Atık’ çalışmaları başlatılmıştır. Umut verici bu politikadır fakat su bu uygulamaların neresindedir? Su, geri dönüşümü mutlaka yapılması gereken en önemli doğal kaynaktır. Son bir ayın sıcak gündem konusu deniz salyası bize, tehlikenin kapıda değil, evimizin içinde olduğunu gösterdi. Bu yüzden, artık zihinlerde, davranışlarda ve yapılacak eylemlerde, atılacak adımların köklü değişiklikler yaratması gerekir. Bu köklü değişiklikleri gerçekleştirmek için ‘seferberlik’ ilan edilmelidir. Su kanalizasyon idarelerinin bir kısmı atık su arıtma projeleri adı altında doğaya, denizlere atık deşarj ediyor. İşletmeler yönetmelik gereği arıtma sistemleri koysa bile ne yazık ki hantal, enerji israfı yapan arıtmaları göstermelik kullanıyor.  Pek çok işletme arıtma adı altında mekanik ön arıtma yapıyor. Bu sayede tuvalete atılmaması gereken naylon poşet, çocuk bezi, ıslak mendil gibi suda çözülmeyen maddeleri filtre eden sistemleri, arıtma olarak değerlendiremeyiz” dedi.

“Belediyeler, Yeraltı Sularını Sanayi Kuruluşlarına Ücretsiz Veriyor”

Türkiye’de atık su arıtma tesislerinin önemli bir bölümünün, enerji tüketimlerinin yüksek olması nedeniyle kısmen ya da hiç çalıştırılmadığına dikkat çeken Aydoğan, enerjinin ithal edildiği bir ortamda verimi düşük ve hantal teknolojiler kullanmanın sürdürülebilir seçenek olmadığını belirterek su geri dönüşümü ve arıtma sistemleri ile ilgili karşılaştığı olumsuz uygulamalar hakkında da örnekler verdi: “İşletmelerin yanı sıra konut siteleri kendi atık su arıtma tesislerini yapmakla sorumludur. Örneğin, İstanbul Zekeriyaköy’ün büyük bölümünde atık su arıtma altyapısı yoktur. Atık suyu ve lağımı Zekeriyaköy deresine ya da Karadeniz’e veriyorlar. Konunun farklı bir boyutu ise ihracatın lokomotif sektörlerinden tekstil üretimini teşvik amacıyla hâlâ bazı belediyelerin sanayicilere bedelsiz yeraltı/kuyu sularını sınırsız kullanma izni vermesi nedeniyle yaşanıyor. Çünkü işletmeler bedava aldıkları su için çözüm üretmeyi tercih etmiyorlar. Dünyanın en büyük mağazalarında satılacak ürünleri, ülkemizde birkaç dolara üretebilmek için tüketilen su miktarı, bir t-shirt için 2500 Litre, denim pantolon için ise 10.000 Litre olduğunu” ifade etti.

“İleri Biyolojik Arıtma Yapılmalı”

Hürriyet Necdet Aydoğan çözüm önerileri ile ilgili olarak ise şunları sundu: “Büyükşehirlerde farklı arıtma uygulamaları yapılmaktadır. Denize verilen organik kirliliklerin kimyasal kirliliklerden daha masum olduğu, sonuçta organik kirliliklerin deniz canlıları tarafından tüketildiği düşünülür. Oysa Marmara Denizi bu şekilde adeta boğulmuştur. Derin deşarj olarak kullanılan yöntem, kapalı denizlerde kullanılmamalıdır. Bakterilerin bulunduğu dışkı ve idrar nehirlere, oradan da tarlalara ya da denizlere ulaşır. Biyolojik arıtmada bakteriler devreye girer ve organik kirlilik %90-95 oranında giderilir. Deşarj edildiği su ortamındaki oksijeni tüketen azot ve fosfor da kaynaklarına verilecek arıtılmış suların mutlaka ileri biyolojik arıtmadan geçirilmesi gerekir. Ama önce belediyeler, yerel yönetimler ve devlet, gereken adımları atmalıdır. Su hatlarındaki çatlak ve kırıklardan %20-50 oranındaki su kaybını derhal durdurmalıdır. Atıksu arıtma tesisleri en düşük işletme maliyeti, en az enerji tüketen, sürdürülebilir teknolojilerle kurulmalıdır. Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kuruluna, özel sektör katılmalıdır. Sivil toplum, üniversite ve kamu kuruluşlarının yanı sıra, aileden, topluma, öğrenciden, öğretmene, işçiden, işverene, köylüden, çiftçiye kadar herkesin katılacağı yeşili ve maviyi koruyan ve gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan bir çevre seferberliği ilan edilmelidir.”

EkoIQ Editör