#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
basarisiz teknolojiler muzesi zwentendorf nukleer santrali

Başarısız Teknolojiler Müzesi: Zwentendorf Nükleer Santralı

Bir bisiklet yolculuğunda karşınıza, terk edilmiş bir nükleer santral çıksa ne yaparsınız? Ya bu santral tek bir gün bile faaliyet göstermemişse? Dr. Cüneyt Başbuğu, Avusturya’da pedal çevirirken karşısına çıkan Zwentendorf Nükleer Santralı’nın hikayesini EKOIQ okurlarıyla paylaştı.

Yazı: Cüneyt BAŞBUĞU
Yazın, Almanya’da bulunan Passau’dan Viyana’ya, Tuna Nehri boyunca yaptığımız bisiklet turunun son gün etabında, değişik bir yapının önünden geçtik. Yeşilliklerin içinde, kendini hemen gösteren 100 metre uzunluğunda bacasıyla Zwentendorf Nükleer Santralı. Daha doğrusu adı “nükleer santral” ama hiçbir zaman çalıştırılmamış, Avusturya yakın tarihinin bir dönemini simgeler biçimde Tuna Nehri kıyısında, gelen geçen nehir gemilerini, yürüyüşçüleri ve biz bisikletçileri selamlıyor.
Benzer beş santralle birlikte, yapımına 1972’de başlanmış. Bir milyar euro’ya mal olduğu söyleniyor. Tek başına, Avusturya’nın elektrik gereksiniminin %10’unu karşılamak üzere planlanmış. Viyana’ya, sadece 40 kilometre uzaklıkta.
Yoldan geçenin ilgisini çekmemesi olanaksız. Beş gündür pedal çeviriyoruz, bu kıyılarda benzer başka bir yapı çıkmadı karşımıza. Hemen önünde, Tuna ile arasında çok hoş bir kafe var. Mola vermek ve devasa binayı tanımak için güzel bir fırsat. Kafenin hemen arkasında yükseliyor ana bina ve üzerinde bugünkü sahibi olan grubun adı var; EVN. Grup, santrale başka bir işlev kazandırmak için çabalıyor. Genel Müdür Dr. Buchard Hofer, 2009 yılında, ironik bir davranışla binaya 1000 fotovoltluk güneş enerjisi paneli yerleştirmiş.
Santrallerin yapımı sona yaklaşırken, tüm Avrupa’da olduğu gibi, Avusturya’da da yeşilci grupların, nükleer enerji karşıtı eylemleri yoğunluk kazanıyor. Başını, eski bir sosyal demokrat olan Freda Meissner-Blau’nun Avusturya çevrecileri, yaygın eylemler gerçekleştirerek, nükleer santral yapımını engellemeye çalışıyorlar. En başta gelen savları, nükleer santrallerin çevreye verdikleri kirliliğin yanı sıra, Viyana’ya olan uzaklığının sadece 40 kilometre olması. Dünyada, yoğun yerleşim yerlerine bu kadar yakın planlanmış başka santral yok.
Başbakan Bruno Kreisky, halktan gelen zorlamalar karşısında, santraller için referanduma gitme kararı veriyor. Referandum kararını verirken, çoğunluğun kendisini destekleyeceğinden emin olduğunu daha sonra itiraf ediyor. 5 Kasım 1978’de yapılan referanduma katılanlar, çok az bir oy farkıyla da olsa, nükleer santrale karşı çıkıyorlar. Hayır diyenler %50.47 oy alıyor.

Ne Yapmamalı?

Sonrası karışık. Santral tek bir gün bile çalıştırılmıyor. Yerel yönetimler, Avusturya hükümeti, binanın geleceğinin ne olacağına karar vermeye çalışıyorlar. İki yıl önce, güneş panelleri yerleştiriliyor. Binanın anti-nükleer, çevreci gruplara açık bir konferans merkezi olması öneriliyor bir dönem. Yine, kimyasal atıkların saklanması için bir depo olması düşünülüyor. Getirilen en ilginç öneri ise, santralin, BAŞARISIZ TEKNOLOJİLER MÜZESİ’ne dönüştürülmesi. Her iki yöne doğru, önünden geçecek bisikletçiler, mola verecek ve dünyanın daha temiz ve yaşanası bir yer olması için ne yapılmaması gerektiğini görecekler.
Tuna Nehri kenarındaki molamızı bitirip, tekrar yollara düşmemiz gerek. Kırk kilometre sonra, Viyana sınırlarına varmış olacağız. Önümüzde, Karadeniz’e doğru akan nehir, beş ayrı nehrin, 17 ülkenin ve kıyısında yaşayan 170 milyon insanın atıklarını taşıyor. Kentlerden çöpler, çiftliklerden böcek ilaçları, kimyasallar karışıyor sularına. Özellikle, eski sosyalist düzenlerin yıkılmasından sonra, Tuna kirliliğinin azaltılması için oldukça fazla girişim yapılmış. Eski teknolojiyle çalışan, atıklarını Tuna’ya boşaltan fabrikalar birer birer kapatılmış. İki bin sekiz yüz elli kilometre uzunluktaki nehrin kıyısında sadece Zwentendorf değil, çok daha fazla başarısız teknoloji müzesi olacak bina var aslında. Her birinin hikâyesi de ayrı…

EkoIQ Editör