Fisun Usta, otel çamaşırlarının ne kadar kötü yıkandığını görünce kolları sıvamış ve Pak Çamaşır’ı kurmuş. Yıllar içinde, KAGİDER ve Bilim İlaç gibi paydaşlarının da destek ve teşvikiyle sürdürülebilirlik konusunda adım adım ilerlemiş.
Yazı: Balkan TALU
Fotoğraf: Özgür GÜVENÇ
Sanırım bazı yetenekler genetik oluyor; Fisun Usta’nın annesi de başarılı bir girişimciymiş. Uzun yıllar tekstil sektöründe çalışmış. Fisun Usta da ilk olarak kumaşları inceleyerek başlamış mesaiye. Eşi de otel işletmecisi olduğu için ilk fark ettiği şey çamaşırların ne kadar kötü yıkandığı oluyor. Çocuk sahibi olduktan sonra hem çalışma hayatına dönmenin, hem de ailesine vakit ayırabilmenin hayalini kuruyor Fisun Usta. Pak Çamaşır bu şekilde kuruluyor ama daha normal mesai saatleri hayali pek de gerçek olamıyor tabii.
Pak Çamaşır’da 2008’den beri üretim müdürü olan Hüsnü Kaylan ise “radikal çevreci” olarak tanımlıyor kendisini. Nükleer enerjiye karşı olduğunun altını çizerek evinde de daha minimal bir yaşantı sürdürmeye çalıştığını söylüyor. Ardından da geleneksel beklentilerden yakınıyor: “Endüstriyel çamaşır yıkama işi yaptığınız zaman müşterinin sizden beklentisi bol deterjan, bol su kullanarak yüksek sıcaklıkta çamaşır yıkamanızdır. Onun için mesela çamaşırlarımız hijyenik olsun, sakız gibi olsun deyip çamaşır suyunu basarız ama klorun çevreye etkisini pek düşünmeyiz.”
Robert Koch Enstitüsü’nün hijyen standartlarını dikkate alan Pak Çamaşır, Optimum Yıkama adıyla bilinen bir sistem geliştiriyor. Bu sisteme göre illa yüksek sıcaklık veya yoğun kimyasal arasında bir seçim yapılması gerekmiyor. Deterjan kullanımıyla ilgili ince ayarlar yapılarak düşük sıcaklıklarda da hijyen elde edilebiliyor. Bu yüzden Pak Çamaşır deterjan tedarikçileri Johnson Diversey ve bir Henkel markası olan Ecolab ile sürekli iletişim halinde. Her iki markanın da deterjanları biyoçözünür olma özelliği taşıyor. Diğer konvansiyonel tesislerde yapılan yıkamalarda 60 dereceye kadar çıkmak gerekirken Ecolab, ozonik performans özelliği sayesinde 40 derecelik bir sıcaklıkta temizleme imkânı sunabiliyor.
“Biz Denetlenmeye Gönüllü Olduk”
Fisun Usta hem müşterilerin hem de uluslararası kuruluşların denetimine tabi olmak için nasıl sürekli gönüllü olduğunun altını çiziyor. Hastane çamaşırı yıkama işine başladıkları sırada bu konuyla ilgili Türkiye’de sertifikasyon hizmeti sunan bir kuruluş olmadığını fark edince, Almanya merkezli Hohenstein Enstitüsü ile irtibat geçiyorlar. Pak Çamaşır sayesinde İstanbul Kadıköy’de ofis açan Hohenstein Enstitüsü’nün bugün Türkiye’de dört, beş müşterisi daha var.
Öte yandan Pak Çamaşır’ın 2012 hedefleri arasında, çevre standartlarını belirleyen ISO 14000 belgesini almak da var. Şu anda doğa dostu deterjan kullanarak, su tasarrufu yapabilen özel sistemler kurarak, aydınlatmada uzun ömürlü, düşük sarfiyatlı ve hareket sensörlü aydınlatma sistemleri kullanarak bu yoldaki ilk adımlarını atmaya başlamışlar bile. Pak Çamaşır’ın yıl sonunda sertifikayı alabilmesi için sıvı deşarjlarının öngörülen yasal limitlerin altında olması, katı atıkların ayrıştırılarak toplanması, tehlikeli atıkların ayrı toplanması gibi zorunluluklar var. Bunlar zaten denetçiler tarafından sürekli kontrol ediliyor.
Su tasarrufu deyip geçmemek lazım. Uzun yıllar boyunca endüstriyel yıkama için otomasyon sistemleri kuran Danimarka merkezli Jensen Group’a yaptırılan ünite sayesinde, normalde kilogram çamaşır başına su tüketimi 14-15 litreden 4-5 litreye kadar düşebiliyor. Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nden alınan su tekrar arıtılıyor ve sistemde tekrar kullanılıyor. Bu kapalı çevrim sistem sayesinde buharlaşma dışında herhangi bir su kaybı olmuyor ve yılda toplam 83 bin ton su tasarrufu yapılabiliyor.
Hüsnü Kaylan bu noktada enteresan bir hatırlatma yapıyor: “Biz hep kendi çamaşırını kendi yıkamaya alışmış bir milletiz ama evlerde kilogram çamaşır başına harcanan su 32 litreye kadar çıkar. Bu şekilde evlerde milyonlarca vat fazla elektrik ve su tüketen atıl çamaşır makineleri vardır. Yurtdışında çamaşırhane geleneği çok daha fazladır. Hatta çamaşırhane geleneği üzerinden ortak yaşam kültürleri gelişmiştir.” (Çok doğru; bu yazının başlığı da, bu kültürü fon olarak kullanan çok hoş, ırkçılık karşıtı bir film olan Benim Güzel Çamaşırhanem’den -My Beautiful Laundrette- borç alındı).
Kervan Yolda Düzülüyor
Fisun Usta’nın sürdürülebilirlik konusuna daha fazla eğilmesinde en büyük motivasyonu Abdi İbrahim ve Bilim İlaç gibi müşterileri sağlamış. İlaç firmalarının Pak Çamaşır’ı sürekli bir denetime tabi tutması Fisun Usta’nın bu konuda daha çok titizlenmesini de sağlıyor. Rekabet kızıştıkça müşterilerin talepleri de daha sofistike hale geliyor. Nasıl mı? Sözü tekrar Fisun Hanım’a bırakıyoruz: “Bir gün Taksim’de yeni kurulacak bir otelin sahibi beni aradı, bizimle çalışmak istediklerini ama çamaşırlarını organik deterjanla yıkamamızı istediklerini söyledi. Birkaç saniye telefonda kaldım, çünkü endüstriyel yıkama için organik deterjan var mı gerçekten bilmiyordum. Dedim ki ‘Biz bunu sizin için araştıralım’. Şimdi bu konuyu tedarikçilerimize de danışacağız.”
Fisun Usta KAGİDER’in hem girişimcilik hem de Yeşil İş Çevre Ofisi’nde faaliyetlerine devam ediyor. 2008 yılından itibaren Hüsnü Kaylan’ın da katılımıyla hem KAGİDER’de öğrendiği yeşil parametreler, hem de sürdürülebilirlik yoluna baş koymuş müşterilerinin taleplerini gerçekleştirmeye çalışıyor. “Bilim İlaç da Avrupa Çevre Ödülü’nü evvelki sene alamadı, geçen sene aldı. Bizler de adım adım yol alıyoruz. Kervan biraz da yolda düzülüyor” diyor Fisun Usta.
Bu arada yeşil bir şirketin yapması gerektiği gibi, değişimi sadece kendi bünyesiyle sınırlı tutmamaya da çalışıyor Pak Çamaşır ekibi. Bu konuda atılan önemli adımlardan biri de Türkiye Endüstriyel Çamaşırhaneler Derneği’nin (TEÇDER) kurulması olmuş. Derneğin başkanlığını Fisun Hanım’ın oğlu Kutlukhan Usta yürütüyor. Sektörün kurumsallaşması için çalışan derneğin faaliyetleri arasında tedarikçi eğitimi de var. Bu yüzden TEÇDER bünyesinde alınan ilk ortak kararlardan biri plastik ambalajlarını saygın bir marka olan Naksan Plastik’ten alınması. Geçerken hatırlatalım: Gaziantep merkezli Naksan Plastik, 2006 yılında biyoçözünür ürünleriyle Altın Ambalaj ödülüne sahip olmuş bir kuruluş.
Uzun zamandır sürdürülebilirlik, yeşil iş konularında kafa yoran insanların zihninin bir köşesinde her zaman KOBİ’leri bu sisteme adapte etmenin ne kadar zor olduğuna dair kaygılar vardır. Gelin görün ki, dersine gayet iyi çalışan Pak Çamaşır şu ana kadar karşımıza çıkan en pozitif KOBİ örneklerinden biri. Belki de hamuruna bir kadın eli değdiği içindir. Kim bilir?