#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Bhutan’ın Gayrisafi Milli Mutluluğu

Bhutan’ın Gayrisafi Milli Mutluluğu

Önümüzdeki dönemde, Gayrisafi Milli Hasıla gibi endekslerin çözemediği sorunları ve yeni ölçüm standartlarını daha fazla konuşmamız kuvvetle muhtemel. Gayrisafi Milli Mutluluk Endeksi’ne ne dersiniz?

Yazı: Sabite MÜFTÜGİL CESUR

Mart ayının son haftasın­da İstanbul’da toplanan Küresel İnsani Gelişme Forumu’nun teması “Sürdürülebi­lirlik ve Eşitlik”ti. Birleşmiş Millet­ler Kalkınma Programı UNDP tara­fından düzenlenen ve T.C Kalkınma Bakanlığı’nın ev sahipliği yaptığı forumda Türkiye ve çok sayıda ülke hükümetlerinden bakanlar, akade­misyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, özel sektör temsilcileri yer aldı.
Toplantının arka planında, Birleş­miş Milletler Sekreteri Ban Ki-Moon’un Ağustos 2010’da başlattığı Üst Düzey Küresel Sürdürülebilirlik Paneli yer alıyor. Finlandiya Başka­nı Tarja Halonen ve Güney Afrika Başkanı Jacob Zuma’nın ortak baş­kanlığını yaptığı panel raporunu, bu yılın başında “Güçlü İnsan Güçlü Gezegen” başlığı ile yayınladı.
Bu panelin vizyonu ve önerileri doğ­rultusunda ve Birleşmiş Milletler’in, Rio+20 Zirvesi’ne giden yolda yapı­lan önemli hazırlık toplantılarından biri olan Forum’da, Tarja Halonen başta olmak üzere çok sayıda üst düzey politikacı, gelişmiş ve geliş­memiş pek çok ülkeden gelen sivil toplum ve özel sektör temsilcileri yer aldı. Forumun sonuçları, “Her­kes için Eşitlikçi ve Sürdürülebilir Gelecek” başlığıyla İstanbul Dekla­rasyonu olarak açıklandı.
Forum, esas teması olan, kalkınma­nın yerel, ulusal ve küresel, her dü­zeyde hakkaniyet ilkesi ile birlikte gerçekleşmesi üzerine görüşlere yer verdiği kadar, sürdürülebilir kalkın­manın finansmanı ve ölçümü gibi teknik konuları da içeriyordu.
İki günlük Forum’da yapılan çok sa­yıda konuşma arasında benim için en ilginç olanlardan biri, Bhutan Krallığı’nın Eğitim Bakanı Thakur Singh Powdyel’in konuşmasıydı. Bundan 4-5 sene önce bir gaze­te haberi ile Asya’daki bu küçük ülke dikkatimi çekmeye başlamıştı. Haberde, yapılan bir araştırmada Bhutan’ın dünyanın en mutlu ülke­leri arasında ön sıralarda geldiğini ve ülkelerinin gelişmişliğini, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi milli ge­lir ya da milli hasıla endeksleriyle değil, Milli Mutluluk Endeksi’yle ölçtükleri belirtiliyordu.
Sanıyorum, bu haber dudaklarda hafif bir tebessüm yaratıp, küçük, bizim dünyamızdan, ciddi mesele­lerimizden uzak, egzotik bir ülkeye ait bir hoşluk olarak kabul edilip unutuldu. Ben hemen unutamadım, hatta yaşam kalitesiyle ilişkili olan sürdürülebilirlik konusundaki eği­timlerimde verdiğim örneklerden biri olarak paylaşmaya çalıştım bu bilgiyi.
Bu haberden bir sene kadar son­ra Bhutan’la ilgili bir diğer ilginç gelişme duydum. Haber, Bhutan Kralı’nın artık demokratik bir yö­netime geçmek, seçimler yapıp bir parlamento oluşturmak ve yöne­tim yetkilerini devretmek istediği ancak halkın, krallarının yöneti­minden memnun oldukları, par­lamenter demokrasi istemedikleri şeklindeydi ve gerçekten şaşırtıcıy­dı. Kral ısrarlı ve kararlı oldu ve ge­nel seçimleri yapıp, halka rağmen ülkeye demokrasiyi getirdi(!), ülke mutlak monarşiden anayasal, meş­ruti monarşiye geçti.

Milli Gelir Artışı Mutluluk Getirir mi?

İstanbul Forumu’nun programında, Bhutan Krallığı Başbakan Temsilci­si ve Eğitim Bakanı’nın adını gör­müştüm ve konuşmasını merakla bekliyordum. Afrika ülkelerinden gelen ve özellikle kadınların renk­lendirdiği yöresel giysili delegelerin arasında gözüme ilişen, Asya ülke­lerinin giysileri içinde sakin bir şe­kilde dolaşan, Buda tebessümlü er­kek delegelerden biri oturumlardan birinde açılış konuşması yapmak üzere Bhutan Krallığı Başbakan Temsilcisi ve Eğitim Bakanı olarak kürsüye davet edildiğinde bir kez daha şaşırdım. Bakan, düzgün İngi­lizcesiyle, etkileyici, çok alkışlanan bir konuşma yaptı.
Bakan, gelişmenin ekonomik mo­delini yeniden düşünmenin gerek­liliğinden bahsederek başladığı ko­nuşmasında, küçük iyileştirmelerin yeterli olmadığını, yeni ve bütüncül bir paradigmaya olan ihtiyacı belirt­ti. Mevcut kalkınma paradigmasının artık işlevsiz olduğunu, küresel krizler ürettiğini söyledi. İnsani ge­lişmeyi nelerin meydana getirdiğini sormak gerektiğini ve neye değer ve­rirsek ve ölçersek onu geliştireceği­mizi vurguladı. Bhutan’ın neredey­se otuz yıldır neye değer verdiğini çok iyi belirlediğini, ölçüm araçları ve metotlarını geliştirdiğini ve Gay­risafi Milli Mutluluk Endeksi’yle (Gross National Happiness) gelişi­mi değerlendirdiklerini anlattı.
Bakanın açıklamalarına göre, en­deksle ölçülen “mutluluk”, dışsal şartlara bağlı geçici bir ruh hali değil, hayatı doğal dünyayla, için­de yaşanan toplulukla, kültürel ve ruhsal mirasla tam uyum içinde ya­şamaktan duyulan derin haz, kısaca dünyayla tümüyle bağlantı içinde olma duygusudur. Modern dünya ve özellikle onun ekonomik modeli, bu duygunun tam tersini, insanların doğal dünyaya ve birbirlerine ya­bancılaşması duygusunu güçlendi­rir. Modern toplumda insan, bireyci­liği ve maddesel kazancı öne çıkarır; doğayı, kültürel mirası tahrip eder; yerel bilgiye saygı göstermez. Aşırı çalışır ve hayatın derin anlamı üze­rinde düşünmek şöyle dursun, dost­lukların keyfini çıkaracak zamanı bile yoktur. Çok sayıda akademik çalışma, milli gelirlerdeki muazzam artışların insanları mutlu etmediğini göstermektedir.
Uzak Asya’nın bu küçük, dışa kapa­lı ülkesinin, uluslararası topluluğun Brundtland Raporu’ndan bu yana 25 yıldır düzenlenen onlarca zirve, yüz­lerce toplantıda şekillendirmeye ça­lıştığı sürdürülebilir kalkınma, insani gelişme ve yeşil ekonomi kavramları­nın esaslarını oluşturan ilkeleri haya­ta geçirmede hayli mesafe kat etmiş olduğunu görmek ümit verici.
Bu arada, uluslararası topluluğun ve bilim insanlarının mevcut ekono­mik sisteme yönelik eleştirilerinin artmasıyla harekete geçen zengin ülke politikacıları da var şüphesiz. Sözgelimi Sarkozy’nin 2008’de oluşturduğu komisyonda, ekono­mist Joseph Stiglitz, Amartya Sen ve Jean Paul Fitoussi, ekonomik performans ve sosyal ilerlemenin ölçümü üzerine çalıştılar. Raporla­ rında, bir gösterge olarak Gayrisafi Milli Hasılanın (GSMH) ekonomik performans ve sosyal gelişmeyi ölçmede yarattığı sorunları bir kez daha irdelediler. Rapor, çevreyi tah­rip eden faaliyetlerin, üretim ve gelir artışı olarak hesaplamalara alındığı bir endeks olan GSMH’yi yükseltme hedefini, çevreyi koruma hedefiyle birlikte teşvik etmenin mümkün ol­madığını açıkça ifade ediyor.
Batılı ve zengin ülkeler raporlar ya­zıp, toplantılarda konuşa dursunlar Bhutan, anayasasında, ülke toprak­larının yüzde 60’ının sonsuza ka­dar ormanla kaplı olmasını zorunlu hale getirmiş. Ülkenin yüzde 50’sin­den fazlası milli parklar ve doğal koruma alanları olarak belirlenmiş. Bhutan hükümeti, Kopenhag İk­lim Zirvesi’nde net karbon yutağı olma taahhüdünü verdi. Tarımsal politikaları, yüzde 100 organik üre­timi esas alıyor. Sağlık ve eğitim hizmetleri ücretsiz, kırsal alan sağ­lık klinikleri ve okullar tüm ülkede yaygın, ilkokul çağında okullaşma oranı yüzde 99.
“Butik ülke, alanı küçük, nüfusu bir milyon bile değil, sorunları az, bu nedenle işleri kolay, büyük ülkele­rin sorunları da büyük, çözümleri de farklı” diye düşünebiliriz şüphe­siz. Ancak, dikkat edilmesi gereken, Bhutan Krallığı’nın önemli bir ger­çeğin farkında olarak tercihlerini yapmış olması: “Neye değer verir ve ölçersen, onu geliştirirsin” ilke­sinden yola çıkmışlar. Ülke olarak değerlerini belirlemiş ve bunu gös­tergeler olarak ölçülebilir hale ge­tirmiş ve endekse dönüştürmüşler. Gayrisafi Milli Mutluluk Endeksi’nin 9 ana, 72 alt göstergesi var; Yaşama Standartları, Sağlık, Eğitim, Kül­tür, Ekolojik Bütünlük, Toplulu­ğun Canlılığı, Zamanın Kullanımı, İyi Yönetişim, Ruhsal İyilik Hali. Bunlar GSMH göstergelerinden hayli farklı gördüğünüz gibi. Bu göstergeleri, politikalarını değerlen­dirme araçları olarak kullanıyorlar. Ayrıca, göstergelerin yeterli olmadı­ğını ve bir hesaplama sistemi gerek­tiğini de görmüşler. Üretim ve mali kaynakları hesaba katan GSMH sisteminin dikkate almayarak eksik ve yanlış bilgilendirdiği, doğa, in­san, toplum ve kültür değerlerinin doğru hesaplanmasını sağlayacak sistemi kuruyorlar. Bu sene Şubat ayında, Milli Hesaplama sistem­lerinin ilk doğal, insani ve sosyal sermaye sonuçlarını açıklamışlar. Örneğin, ormanlarının bir yılda 14 milyar dolar değerinde ekosistem hizmeti sağladığını hesaplamışlar. Bu, geleneksel metotla ölçülen milli gelir rakamının dört misli. Bu, kü­çük ülkelerinin büyük oranda dün­yaya da hizmet verdiğini gösteriyor. Çünkü ormanları iklimi düzenliyor, karbonu depoluyor, su kaynaklarını koruyor.
Bhutan örneği sanıyorum uluslara­rası topluluğa ilham veriyor. Birleş­miş Milletler Genel Kurulu’nun 19 Temmuz 2011 tarihli toplantı sonuç belgesi “Mutluluk-Kalkınmaya Bü­tüncül Yaklaşım” başlığını taşıyor­du. Belge, mutluluğun en temel insan hedefi ve evrensel bir istek ol­duğunu ve GSMH’nin yapısı gereği bu hedefi yansıtmadığını belirtiyor.
Bhutan Hükümeti’nin bakanı, Co­lumbia Üniversitesinin Yerküre Enstitüsü ile birlikte 1-2 Nisan’da BM’nin New York merkezinde, Yeni Ekonomik Paradigmanın Tanımı başlıklı bir konferans düzenleyecek­lerini de duyurdu. Konferansın so­nuçlarını da Rio+20 toplantılarında paylaşırız diye konuştuk. Haziran’da, Rio+20’nin yoğun programını takip etmek için koştururken Bhutan’ı iz­lemeye devam edeceğim.

EkoIQ Editör