Çocuklara adanmış bir yer burası. Dünyaları “bir”, doğaları “bir” çocuklara. En çok da, küçük yaşlarına rağmen büyük acılar yaşayan Suriyeli mülteci çocuklara; onların yaslarına ortak olan Türkiyeli arkadaşlarına… Bir nebze olsun, çocuk olduklarını hatırlayabilmeleri, doyasıya oynayabilmeleri, dostluklar kurabilmeleri için… Bir de kendilerini bir ve bütün hissedebilmeleri için çevreyle, doğayla… Adı, “Bir Dünya Çocukları Parkı”. Hayata Destek Derneği tarafından Hatay’ın Altınözü ilçesinde kuruldu. Doğal ve insan kaynaklı afetlerden etkilenmiş bireylerin temel haklarına erişimini sağlamak ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 2005’te kurulan dernek, onlarca gönüllünün destekleriyle bu parkı inşa ederek çocuklara armağan etti, gönüllerince eğlensinler diye.
Altınözü’ndeki çadırkentin yakınında bulunan parkın bir başka özelliği de sürdürülebilirlik esaslarına göre hayata geçirilmiş olması. Üstelik çocukların görüş ve talepleri doğrultusunda. Hem yalın hem de işlevsel olan oyun alanının tasarımı yapılırken, engelli çocukların rahatça faydalanabilmesine de özen gösterilmiş. Detaylara geçmeden önce, parkın tasarımını yapan mimar Fikriye Pelin Kurtul Vacek’e söz verelim.
Çocuklar Boya Kullanılmasını İstemedi
Hayata Destek Derneği Proje Koordinatörü Berna Köroğlu, park projesini sunduğunda iki hedef çok etkilemiş mimar Vacek’i: Çocuklar için iyi bir şeyler yapabilmek ve bunu yaparken de projeyi sürdürülebilir olarak planlamak. “Benim tasarım felsefemin temel taşlarını oluşturuyordu istedikleri; insan için tasarım yaparken çevreyi de korumak” diyen Vacek’in bu teklifi aldığında bebek bekliyor olması, onu daha da heyecanlandırmış: “Eşimle konuştuk ve böyle bir projenin bir bebek beklerken daha da anlamlı olduğunu düşündük. Ortaya örnek olabilecek bir iş çıkarabilmek amacı ile hemen Antakya’ya uçtum. Hayata Destek Ekibi ile tanıştık, arsa ve çevresi incelendi, çevredeki ustalar hakkında bilgi toplandı, kamplarda yaşayan çocuklarla görüşüldü ve proje tasarım süreci böylece başladı.”
Kısıtlı bir bütçeyle ekolojik bir oyun parkının yapılabileceğini gösterdiklerini dile getiren Vacek, ilk iş olarak çocukların görüşlerini aldıklarını söylüyor: “Parkın tasarlanması öncesinde Suriyeli çocuklarla bir araya geldik. Onlarla oyun ve doğa kavramlarının sorgulandığı bir görüşme, anket çalışması yaptık. Bu çalışmanın sonuçları, projede alınan kararların şekillenmesinde oldukça etkili oldu. Mesela oyun ünitelerinde estetik amaçlı olarak boya kullanılmamasına karar verildi. Anket sırasında çocuklarla bu konuyu tartışmıştık. Onlara boyaların sürdürülebilirlik açısından zararlarını anlatmıştık. Sonuçta çocukların da onayıyla hem malzemelerin üstleri boya ile kapatılmadı hem de sentetik renkler kullanılmadı.”
Her oyun ünitesi için yerel malzemeler ve yerel işçilik kullanılmış parkta. Hayata Destek Derneği Lojistik Müdürü Bilge Öztürk ve ekibi de bazı ünitelerin yapımında bizzat çalışarak destek vermiş. Çocukların üzerine tırmanabilecekleri heykel küre, paslanmaz çelikten Altınözü’nde atölyesi bulunan bir ustaya yaptırılmış örneğin. Kürenin “soyutlanmış bir dünya” olduğunu söyleyen Vacek, “Heykelsi duruşu ile çocukların sanatsal algısının gelişimine katkıda bulunmak istedik” diyor.
Ahşap ev ise Antakya’dan toparlanan ikinci el paletler de kullanılarak tamamlanmış. Eve çıkabilmek için dört yanından farklı biçimlerde tırmanmak gerekiyor. Alt kısmı gölgelik görevi yapan ahşap ev, tekerlekli sandalye kullanan çocukların da girebilecekleri şekilde tasarlanmış. Evin damı ise Antakya yöresinde bulunan sazlarla kaplı.
Haydi Çiçekleri Sulamaya!
Tabanı çamur haline gelmeyen bir topraktan döşenen parkın üç tarafını çevreleyen taş duvarı da başka bir parkın yıkılan ve betona çevrilen duvarlarından atılan taşlarla inşa edilmiş. Ahşap salıncak, paletlerden yapılan ev ve tırmanma parkuru olan heykel kürenin beyaz doğa dostu çimento kullanılarak sabitlendiği parkın içinde bir de yağmur suyu deposu var. Çocuklar, paslanmaz çelikten imal edilen depoda biriken yağmur suyuyla çevredeki çiçekleri suluyorlar. Yağmur suyu, bir hurdacıdan alınan ve oyun havuzu olarak kullanılan küvetin doldurulmasında da kullanılıyor. Bir başka havuz da kumdan yapılmış. Çevresi, kullanılmış lastik tekerleklerle çevrili. Bu tekerlerler bir yandan havuzun sınırını belirlerken, bir yandan da çocukların üzerinde atlayıp zıpladıkları ya da yorulduklarında dinlendikleri eğlenceli bir mekan oluşturuyor.
Doğal kot farkından yararlanılarak oluşturulan tepe ise üç bölümden oluşuyor. Bir bölümünde ahşap kaydırak var. Diğer bölüm, hem tekerlekli sandalye kayışını hem de ahşap kaydıraktan kayan çocukların rampa çıkışını oluşturuyor. Tepenin üçüncü bölümünde yer alan merdiven ise kot farkından ortaya çıkan yükseklikten dolayı hem çıkış ve inişi sağlamak hem de yapılacak aktiviteleri izlemek için oturma birimleri oluşturuyor. Merdivenin önünde ikinci el paletlerle ve tekerleklerle yapılan hacıyatmazlar, çocukların yap-boz şeklinde kullanıp yaratıcılıklarını geliştirecekleri dikdörtgen prizma şeklindeki ikinci el ahşaptan yapılan kutucuklar ve yine bu oyunda kullanabilecekleri saman balyaları var.
Bu ekolojik parktaki en büyük güzellik ise tabii ki çocuklar… Kâh kuma, toprağa bulanıp koşuşturan, kâh heykel kürenin üzerine çıkıp dünyaya meydan okuyan, nefes nefese kalsa da enerjisi hiç bitmeyen çocuklar; dünya çocukları…