#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Bir Kaynak Verimliliği Aracı Olarak Endüstriyel Simbiyoz

Bir Kaynak Verimliliği Aracı Olarak Endüstriyel Simbiyoz

Yapılan araştırmalar, AB ekonomisinde toplam 8 milyar ton hammaddenin kullanıldığı 2007 yılında, Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarıyla sağlanan tasarrufun 1,4 milyar Euro’yu bulduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de Temiz Üretim ve Endüstriyel Simbiyoz konularında temel isimlerden ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Göksel N. Demirer ve Dr. Eylem Doğan-Subaşı’nın EKOIQ için kaleme aldığı yazıyı, konuyu tam olarak kavramak isteyen herkese öneriyoruz…
Dr. Eylem DOĞAN-SUBAŞI ve Prof. Dr. Göksel N. DEMİRER ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü

Yapılan araştırmalar, AB ekonomisinde toplam 8 milyar ton hammaddenin kullanıldığı 2007 yılında, Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarıyla sağlanan tasarrufun 1,4 milyar Euro’yu bulduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de Temiz Üretim ve Endüstriyel Simbiyoz konularında temel isimlerden ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Göksel N. Demirer ve Dr. Eylem Doğan-Subaşı’nın EKOIQ için kaleme aldığı yazıyı, konuyu tam olarak kavramak isteyen herkese öneriyoruz…
Dr. Eylem DOĞAN-SUBAŞI ve Prof. Dr. Göksel N. DEMİRER ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü

Endüstriyel Ekoloji ve Endüstriyel Simbiyoz
Endüstriyel Ekoloji, modern tek­nolojik toplum ve çevre arasındaki ilişkiyi, üretilen atık miktarlarını ve verimsizliği azaltma ekseninde ince­ler (Harper ve Graedel, 2004). En­düstriyel Ekoloji endüstriyel mad­desel akışlar ile enerji kullanımının, çevre, ekonomi, politika, mevzuat vb. üzerindeki etkilerini anlamaya ve iyileştirmeye çalışır (Diwekar, 2005). Endüstriyel Ekoloji’deki te­mel fikir, işlemleri ve işletmecileri doğrusal (lineer) bir akış dizininin, izole edilmiş parçaları olarak değil, birbirleriyle iletişim halinde olan ve etkileşen döngüsel sistemler olarak algılamaktır (Gibbs ve Deutz, 2007). Bu kavram, aynı zamanda ülkemiz­de de son dönemde tartışılmaya baş­layan döngüsel ekonominin temeli­ni oluşturmaktadır.
Endüstriyel Ekoloji, üç farklı dü­zeyde incelenebilir: Tesis düzeyi, işletmeler arası düzey ve bölgesel ya da küresel düzey. Endüstriyel Ekoloji kavramının işletmeler arası düzeydeki boyutu olan Endüstriyel Simbiyoz, işletmeler arası etkileşim­leri kapsar. Endüstriyel Simbiyozda işletmeler ve ilgili diğer ekonomik aktörler ağlar oluşturur. Endüst­riyel Simbiyoz kavramı; doğada görülen, birbiriyle benzer olmayan türlerin ortak bir fayda oluşturmaya yönelik olarak enerji ve madde de­ğişimini içeren “simbiyotik ilişki” kavramından türetilmiştir. İşletme­ler faaliyetlerini sürdürebilmek için doğal çevredeki kaynaklara bağımlı­dır. Endüstriyel Simbiyoz çalışmala­rının merkezinde bir tesisin ürettiği atığın geri kazanımı ve diğer tesis­lerde kaynak olarak kullanımı yer alır (Van Berkel, 2009). İdeal bir Endüstriyel Simbiyoz uygulamasın­da da atıklar ve enerji, sistemdeki diğer aktörler tarafından kullanılır; böylece sistemin toplam hammadde ve enerji girdileri ile atık ve emisyon üretimi azalır (Chertow, 2000).
Doğal ekosistemlerdeki verimliliğin endüstriyel sistemlere de uygulan­ması amacıyla geliştirilmiş bir kav­ram olan Endüstriyel Simbiyoz (ES), endüstriyel işletmelerin karşı­lıklı fayda sağlayacakları ortaklıklar kurması olarak da tanımlanabilir. Bu ortak kullanım, atıklar başta olmak üzere diğer kaynakları da (enerji, lojistik, insan gücü, yatırım, su, vd.) kapsayabilir. ES uygulama­ları, işletmelere atık ve yan ürünle­rin geri kazanılması, kaynak kulla­nımında ve çevresel emisyonlarda azalma ile hammadde ve enerjinin verimli kullanılması gibi faydalar sağlar.

Uluslararası Politikalar Bağlamında Endüstriyel Simbiyoz
Endüstriyel Simbiyoz yaklaşımı; ekonomik kalkınma, yeşil büyüme ve kaynak verimliliği çabaları için stratejik bir politika aracı olarak görülmektedir. Yakın tarihli AB politika kaynakları, Endüstriyel Simbiyozu ekonomik ve çevresel politikanın bütünsel bir parçası ola­rak desteklemişlerdir. AB mevzuatı altında, Endüstriyel Simbiyozun ya da Eko-Endüstriyel Parkların potan­siyel yararları Sürdürülebilir Tüke­tim ve Üretim Direktifi (Directive, 2009/125/EC) altında tanımlan­mıştır.
2011 yılında Avrupa Komisyonu ta­rafından “Roadmap to a Resource Efficient Europe-Kaynak Verimli bir Avrupa için Yol Haritası” ya­yımlanmış ve “Verimli Üretimin Ar­tırılması” başlığı altında Endüstriyel Simbiyoz kavramı da incelenmiştir. Bu yol haritasında, Avrupa’nın dün­yadaki en yüksek kaynak ithalatına sahip olduğu ve ekonomisinin ciddi ölçüde ithal edilen hammadde ve enerjiye dayandığı açıklanmıştır. Bu çerçevede, Endüstriyel Simbiyoz uy­gulamalarının hammadde temini ko­nusunda önemli bir rolü söz konu­sudur. Örneğin, AB ekonomisinde toplam 8 milyar ton hammaddenin kullanıldığı 2007 yılında, Endüstri­yel Simbiyoz uygulamalarıyla sağ­lanan tasarruf 1,4 milyar Euro’dur (Laybourn and Lombardi, 2011).
Endüstriyel Simbiyoz “Avrupa 2020: Akılcı, Sürdürülebilir ve Kap­sayıcı Büyüme Stratejisi”ne ) daya­nan uzun vadeli ve kalıcı bir eko­nomik iyileşmenin sağlanması için kaynak verimliliği, yeşil büyüme ve düşük karbon ekonomisi kavram­larına vurgu yapan “KOBİ’ler için Yeşil Eylem Planı”nda yer alan kay­nak verimliliği araçlarından birisidir (EC, 2014). Ayrıca, 2020 Avrupa Stratejisinin bir parçası olan “Kay­nak Verimliliği Girişimi” çerçeve­sinde yayınlanan “Kaynak Verimli Avrupa için Yol Haritası”nda En­düstriyel Simbiyoz kavramı çerçe­vesinde elde edilebilecek kaynak ve­rimliliği artışlarının tüm üye ülkeler için bir öncelik olması gerektiği vur­gulanmıştır (Demirer, 2014a). Ar­tan sayıdaki ulusal ve uluslararası kurum, iş çevreleri, vd. Endüstriyel Simbiyoz kavramına olan destekle­rini belirtmektedir. Örneğin, Eko­nomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Endüstriyel Simbiyozu sis­tematik eko-inovasyonun bir biçimi olarak tanımlamaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Eko-Endüstriyel Parkları ve En­düstriyel Simbiyozu sürdürülebilir üretimi teşvik etmek için destekle­mektedir. Örneğin, yayınladığı Sür­dürülebilir Tüketim ve Üretim için Ulusal Programlar Kılavuzu’nda, Endüstriyel Ekolojiyi sürdürülebilir üretimi destekleyen bir yöntem ola­rak tanımlamaktadır (Laybourn and Lombardi, 2011).

Eko-Endüstriyel Parklar
Eko-Endüstriyel Parklar, Endüst­riyel Simbiyoz yaklaşımının somut bir uygulamasıdır. Bu uygulama­da birbirinden bağımsız ve terci­hen birbirine yakın konumlanmış endüstriyel tesisler, ortak fayda sağlamaya yönelik olarak ilintilen­dirilir. Eko-Endüstriyel Parklarda üretim ve hizmet sektöründe yer alan, çevresel ve ekonomik perfor­manslarını artırmak isteyen işlet­meler, bir araya gelerek çevresel ve kaynak (enerji, su, madde, atık, vd.) eldesine ilişkin konularda iş­birliği yaparlar. Birlikte çalışarak elde edilecek toplam fayda işlet­melerin sadece kendi işleyişlerini optimize ederek elde edecekleri işletme bazındaki faydaların topla­mından daha fazla olacaktır (De­mirer, 2013).
Yapılan bir araştırmada, 10’u ABD, 9’u Avrupa’da yer alan 19 Eko-Endüstriyel Parkın 14 tanesinde yenilenebilir enerji kullanımının olduğu, 13 tanesinde ortak atık su arıtımının yapıldığı, 11 tanesinde işletmeler arası maddesel değişim (atık, enerji, su, vb.) yapıldığı, 14 tanesinde yeşil binalar ve teknoloji kullanımının olduğu, 7 tanesinde çevreye duyarlı ürünlerin üretildi­ği, 14 tanesinde bakım onarım, 11 tanesinde pazarlama, 9 tanesinde Ar-Ge, 11 tanesinde eğitim ve 13 tanesinde işe alma faaliyetlerinin ortaklaşa gerçekleştirildiği saptan­mıştır (Gibbs vd., 2005).

Lozan Üniversitesi, Endüstriyel
Ekoloji Grubu tarafından AB 7. ÇP desteği ile yürütülen ve 2012 yılında yayınlanan bir projenin so­nuçlarına (Massard vd., 2012) göre 18’i Avrupa’dan olmak üzere top­lam 27 ülkede 296 tane “eko-ino­vasyon” parkı vardır. Bu raporda “eko-inovasyon” parkı “endüstriyel ekosistem, endüstriyel simbiyoz, yeşil endüstriyel park, entegre endüstriyel park, eko-endüstriyel gelişim, eko-endüstriyel park, vb.” kavramları içeren bölgeler olarak tanımlanmıştır. Bu raporda bun­lardan detaylı bilgiye ulaşılan 175 tanesi için değerlendirmeler yapıl­mıştır. Bu değerlendirme sonuçları 139 tane örnek endüstriyel park­tan oluşmaktadır. Bu parkların be­lirlenmesinde kullanılan “eko-kri­terler” arasında enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı, atık yönetimi, su yönetimi, işletmeler arasında maddesel değişim, arazi kullanımı, ulaşım, çevre yönetimi, iş yeri güvenliği, vd. yer almakta­dır. İncelenen 175 örneğin 119 tanesinde ortak atık yönetimi, 107 tanesinde ortak enerji verimliliği çalışmaları, 104 tanesinde işletme­ler arasında maddesel değişim, 102 tanesinde ortak su yönetimi ve 76 tanesinde ortak yenilenebilir enerji uygulamaları mevcuttur.
Aynı çalışmada eko-parkların başa­rısına etki eden faktörler de ince­lenmiştir. Bu faktörler arasında yer alan:

  •  Organizasyonel ve kurumsal yapı­nın 106 örnekte,
  •  Bilim ve teknoloji kurumları ile işbirliğinin 78 örnekte,
  •  Katma değer eldesinin 64 örnek­te,
  • Politik enstrümanların 57 örnek­te,
  •  Finansal teşvikin 47 örnekte,
  •  Sektörel çeşitliliğin 45 örnekte yer aldığı vurgulanmıştır (Demirer, 2013).

Eko Endüstriyel Park Örnekleri
İlham Kaynağı: Kalundborg, Danimarka
Endüstriyel Simbiyoz modeli, tam anlamıyla ilk defa Kalundborg, Da­nimarka’daki Eko-Endüstriyel Park­ta uygulanmıştır. Kalundborg’daki ana ortaklar (petrol rafinerisi, alçı plak tesisi, güç santralı, Kalundborg Belediyesi) arasında yeraltı suyu, atıksu, buhar ve elektriğin yanı sıra çeşitli diğer atık/artıkların değişimi söz konusu olmuştur. Bu uygulama kapsamında yılda ortalama 2,9 mil­yon ton madde değişimi gerçekleşti­rilmiş, su tüketimi %25 azaltılmış ve 5000 konut atık ısı ile işletilen mer­kezi ısıtmadan yararlanmıştır. Bu birliktelik çevresel ve ekonomik ve­rimliliği ciddi bir şekilde artırmış ve aynı zamanda yeni istihdam olanak­ları, teknolojik iyileşme, atık yöneti­mi maliyetlerinde ciddi bir azalma, önemli bir bilgi birikim ve paylaşımı gibi faydalar da sağlamıştır.

Styria, Avusturya
Avusturya’nın 1,2 milyon nüfusa sahip Styria bölgesinde gerçekleş­tirilen bu uygulama, kendi kendine gelişen Eko-Endüstriyel Parklara iyi bir örnek oluşturmaktadır. Parkta 50’den fazla işletme arasında mad­desel değişim söz konusudur. Bu işletmeler tarım, gıda, kağıt, kumaş, enerji, metal işleme, yapı malzeme­leri, ahşap ve çeşitli atık işleme ve dağıtım sektörlerinde faaliyet gös­termektedir. İşletmeler arası değişi­mi yapılan yan ürünler (atıklar) ara­sında kağıt, alçıtaşı, hurda demir, kullanılmış yağ, araba lastiği vb. yer almaktadır.
Bu uygulamayı tetikleyen en önemli parametreler arasında işletme ma­liyetlerindeki azalma, yan ürünler­den elde edilen gelirler ve katı atık depolama masraflarındaki azalma belirtilmektedir (Saikku, 2006). Bu çalışmayla yılda 49,000 ton kül, 34,000 ton alçı taşı, 200,000 ton çelik cürufu, 310 ton tekstil atığı,
5,500 ton lastik ve lastik atığı azal­tılmış, 15,600 ton hurda kağıt ve karton geri kazanılmıştır (Chertow, 2000).

Rotterdam, Hollanda
1992 yılında Rotterdam Limanı’nın batısında 10,000 hektarlık alanda bir Endüstriyel Ekosistem projesi başlatılmıştır. Projenin başlatılma nedeni, Europort/Botlek Interests ile ağırlıklı olarak kimya sektörün­de yer alan diğer 30’dan fazla en­düstriyel kuruluşun çevre yönetim sistemlerini geliştirme ve kalkınma­yı destekleme çabaları olarak belir­tilmiştir. Proje ekibi üyeleri arasın­da endüstriyel kuruluş temsilcileri, çevre yönetim sistemi sorumlusu, iletişim platformu başkanı, bir da­nışman ve üniversite araştırmacıları yer almıştır. Isı ve su başta olmak üzere, çeşitli yan ürünler işletmeler arasında simbiyotik olarak değişti­rilmiştir. Önemli kazanımlar arasın­da 17 tesisin ortak hava kompresö­rü kullanmaya başlaması ile önemli enerji tasarrufu, diğer bazı yardımcı tesisler, endüstriyel su sistemleri, vb’nin ortak kullanımı ile tüm bu uygulamalar kaynaklı çevresel ve ekonomik kazanımlar sayılabilir (Saikku, 2006). Bu projede ortak hava kompresörü ile enerji kullanı­mı %20; su değişimleri ile toplam su kullanımı %10 azalmıştır. Yıllık CO2, ve NOx emisyonu sırasıyla 4,150 ve 225,7 ton azalmıştır (Onita, 2006).

Uimaharju, Finlandiya
Uimaharju Endüstriyel Parkı Finlandiya’nın batısında yer alan Eno bölgesinde kurulmuştur. 500’den fazla çalışanın bulunduğu bu Eko-Endüstriyel Park kendiliğin­den gelişmiştir. Ana aktörler Sto­ra Enso orman ürünleri işletmesi, Enocell Oy kağıt hamuru fabrikası ve Stora Enso Timber/ Uimaharju kereste fabrikasıdır. Bunun dışında parkta bir atık kül depolama tesisi, ısı ve güç tesisleri, bir endüstriyel gaz tesisi ve bir atık su arıtma tesisi bulunmaktadır. Geliştirilen uygula­malar sonucu bu işletmeler arasın­da atık ısı, buhar, güç, talaş, ağaç kabuğu, kül, kağıt hamuru üretimi kaynaklı kimyasalların değişimi ya­pılmaktadır. Bu uygulamalar sonu­cu endüstriyel sistem çeşitlenmiş, kapalı madde ve enerji döngüleri artmıştır (Saikku, 2006). Uygulama sonucunda, 1 ton kağıt hamuru ba­şına üretilen CO2 emisyonu 217 kg dan 150 kg ‘a düşmüştür.

Endüstriyel Simbiyozun İklim Değişikliği ile Mücadeledeki Rolü
Araştırmalar, Endüstriyel Simbiyoz uygulamasının seragazı salımlarını azaltmaya yönelik önemli yarar­ları olduğunu ortaya koymuştur. Harris’in (2007) yaptığı araştırma­da, 15 Endüstriyel Park incelenmiş­tir. Bunlar arasında yer alan dört Eko-Endüstriyel Parkta (Kwinana Endüstriyel Parkı, Avustralya; Forth Valley, İskoçya; Kalundborg, Dani­marka ve Map Ta Phut, Tayland) sağlanan seragazı emisyon azaltımı detaylı olarak raporlanmıştır. İnce­lenen bu dört parktan biri olan ve 47 simbiyoz uygulamasının yer al­dığı Kwinana Endüstriyel Parkı’nda (KEP) sağlanan seragazı azaltımları aşağıda özetlenmiştir.
Birleştirilmiş (kombine) ısı ve güç santralları (CHP- combined heat and power): Kwinana’da iki ısı ve güç santralı mevcuttur. 116 MW güce sahip olan ve BP petrol rafinerisinin bünyesinde yapılan CHP santralı, rafinerinin tüm buhar ihtiyacını karşılamakta ve BP için elektrik üretmekte ve aynı zamanda enerji şebekesi artan doğalgazdan faydalanmaktadır. Bu yöntemle, böl­gede CO2 üretimi yılda 170.000 ton azaltılmıştır.

  • Alüminyum dioksit ve gaz üre­ticisine karbon dioksit sağlayan kimya tesisi: Bu simbiyotik ilişkide yer alan ve alüminyum dioksit üre­ten Alcoa işletmesi, boksit artıkla­rındaki alkaliniteyi nötralize etmek için CO2 kullanmaktadır. Kullanılan bu CO2 bölgede bulunan diğer bir işletmenin atığı olarak borularla Al­cao fabrikasına ulaşmakta ve böyle­ce CO2 emisyonu yılda en az 70.000 ton azalmaktadır.
  • HiSmelt Demir Tesisi: HiSmelt tesisi, daha basit ve esnek demir üretimin sağlayan doğrudan dök­me teknolojisini ticari ölçekte ilk kullanan işletmedir. Kok fırınları ve cüruf tesisinde yüksek fırın kulla­narak CO2, NOx ve SOx salınımında sırasıyla %20, %40 ve %90 azalma sağlanmıştır.

Kwinana Endüstriyel Simbiyoz uygulamasında taşıma/transfer uygulamaları da dahil olmak üzere yılda 464 ton CO2 emisyon azalı­mı sağlanabilmektedir (Block vd., 2011).

Ülkemizden Bir Uygulama: Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesi
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) destekle­diği “Çevre Konusunda KOSGEB Yol Haritasının Hazırlanması Pro­jesi” bileşenlerinden bir tanesi bir Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) Endüstriyel Simbiyoz (ES) Olanak­larının Belirlenmesi’ne yönelik bir etüt gerçekleştirilme olarak tanım­lanmıştır.
Bu kapsamda ODTÜ tarafından yü­rütülen ve Ankara OSTİM OSB’de gerçekleştirilen bu çalışma, OSTİM ve diğer OSB’lerde daha sonra gerçekleştirilecek ES çalışmaları­na yönelik bir ön değerlendirme niteliği taşımaktadır. Bu çalışmada 5000’in üzerinde işletmenin yer aldığı OSTİM OSB’de imalat ya­pan 812 işletmeye odaklanılmıştır. Endüstriyel sektör (NACE) ve atık kodları (ECW) bazında tasnif edilen 812 işletmenin bilgileri Endüstriyel Simbiyoz Olanak Tarama Aracı’na (ESOTA®) girilerek OSTİM’de va­rolan ES olanakları belirlenmiştir. Bu çıktılara göre ESOTA® çıktıla­rına göre OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde:

  •  Atık değişimi bazlı 252 tane ES olanağı mevcuttur
  •  84 işletme birbirleri ile atık deği­şim potansiyeline sahiptir.
  •  Bu 84 işletmenin her biri için 1-9 arası ES olanağı vardır.
  • Bu işletmeler 27 farklı NACE ko­duna dağılmıştır.

Daha sonra OSTİM OSB’de bulu­nan aşağıdaki üç ES Olananağı için ön-fizibilite çalışması gerçekleştiril­miştir.

  •  Hurda camın tuğla imalatında kullanımı
  •  Kauçuk atıklarının inşaat malze­meleri imalatında kullanımı
  •  Atık dökümhane kumunun sera­mik (sıhhi ürünler) imalatında kul­lanımıdır.

Bu çalışma sonunda yapılacak ES uygulamaları ile hammadde ve enerji tasarrufu ile atık yönetim giderleri bazlı önemli kazanımlar sağlanabile­ceği ve OSTİM’in karbon ayakizinin azaltılabileceği belirlenmiştir

Kaynakça
-Block C, Van Praet B, Windels T, Vermeulen I, Dangreau G, Overmeire A, D’Hooge E, Maes T, Van Eetvelde G, and Vandecasteele C, 2011. Toward a Carbon DioxideNeutral Industrial Park A Case Study, Journal of Industrial Ecology, Vol.15 (4 ), 584- 596.
– Chertow MR, 2000. INDUSTRIAL SYMBIOSIS: Literature and Taxonomy. Annual Review of Energy and the Environment, Vol. 25(1), 13–337.
– Demirer GN, 2013. Bölgesel Kalkınma Açısından Endüstriyel Simbiyoz Yaklaşımı, Kalkınma Ajansları ve Bölge Planları için Endüstriyel Simbiyoz Çalıştayı, Kalkınma Bakanlığı, TTGV, 31 Ocak- 1 Şubat 2013, Ankara.
– Demirer G.N., 2014a. Kimya Sektörünün Kaynak Verimliliği ve Çevresel Sürdürülebilirlik Alanlarındaki Ar&Ge İhtiyaçları Raporu, “Yeşil Üretim Temiz Gelecek” Projesi, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), Nanobiz Ltd.Şti., ODTÜ, Mayıs 2014, Ankara.
– Demirer G.N., 2014b. OSTİM OSB’de Endüstriyel Simbiyoz (ES) Olanaklarının Değerlendirilmesi, Çevre Konusunda KOSGEB Yol Haritasının Hazırlanması Projesi, KOSGEB, Nanobiz Ltd.Şti., ODTÜ, Eylül 2014, Ankara.
– Diwekar U, 2005. Green process design, industrial ecology, and sustainability: A systems analysis perspective,Resources, Conservation and Recycling,Vol. 44, 215-235.
– European Commission, 2014. Report on the Results of the Public Consultation on the Green Action Plan for SMEs, 18 March 2014, Enterprise and Industry Directorate-General, SMEs and Entrepreneurship.
– Gibbs D, Deutz P, and Proctor A, 2005.Industrial Ecology and Eco-industrial Development: A Potential Paradigm for Local andRegional Development?Regional Studies, Vol. 39.2 171–183.
– Gibbs D ve Deutz P, 2007. Reflections on implementing industrial ecology through ecoindustrial park development. Journal of Cleaner Production, Vol. 15(17), sayfa. 1683-1695.
– Harper EM, Graedel TE, 2004. Industrial ecology: a teenager’s progress, Technology in Society, Vol. 26, 433-445.
– Harris S, 2007. The Potential Role of Industrial Symbiosis in Combating Global Warming, International Conference on Climate Change, 29-31 Mayıs, Hong Kong.
– Laybourn P and Lombardi RD, 2011. Industrial Symbiosis in European PolicyOverview of Recent Progress, Journal of Industrial Ecology, Vol. 16(1), 11-12.
– Massard G, Jacquat O, Wagner L, Zürcher D, 2012. International survey on eco-innovation parks – Learning’s from experiences on the spatial dimension of eco-innovation, Bundesamt für Umwelt BAFU, Swiss Confederation, 295 sayfa.
– Onita J.A., 2006. How does industrial symbiosıs influence environmental performance?, Yüksek Lisans Tezi, Linköpings Üniversitesi, İsveç.
– Saikku L., 2006. Eco-Industrial Parks, A background report for the eco-industrial park project at Rantasalmi.
– Van Berkel R, 2009. Comparability of Industrial Symbioses, Journal of Industrial Ecology,Vol. 13 (4), 483–486.

EkoIQ Editör