Sürdürülebilirlik dediğimizde tüm gelişmelerle birlikte değişen, gelişen bir süreçten söz ediyoruz. Çevresel anlamda sürdürülebilirlik için de geleneksel yöntemlerle çevreyi korumanın ötesine geçmemiz, dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanarak çevresel etkileri en aza indirmemiz gerekiyor. Bu anlamda teknolojik gelişmeler bize büyük bir fırsat sunuyor. Ve dünyamız simülasyon teknolojileriyle, veriyle, sanal gerçeklikle giderek dijitalleşirken, bu yeni dünyaya uyum sağlamanın en iyi yöntemlerinden birinin de oyunlaştırma olduğunu görüyoruz. Oyunlaştırma, sadece oyuncular için değil, kurumlar ve organizasyonlar için de yepyeni deneyimlere kapı aralıyor.
Yazı: Esra KENT, CSO, Siemens Türkiye
16 Kasım 2017’de İstanbul’da düzenlenen ve Türkiye için çok önemli bir etkinlik olduğunu düşündüğüm oyunlaştırma temalı ilk etkinlik Gamification Summit, “Daha iyi ve eğlenceli olması için her şeyi oyunlaştıralım” diyor, hem keyif hem de fayda sunmayı hedefliyordu. Ve bence bunlara kesinlikle çok ihtiyacımız var. Dünya değişti. Nesiller değişti. Kurumlar değişti. Kurumsal roller değişti. Artık her şey daha hızlı, daha canlı, daha pratik ve daha cazip olmak zorunda. Bu açıdan oyunlar, yaşama eğlence katarken dünyaya iyi şeyler sunmamızı da sağlamak açısından büyük bir potansiyel taşıyor. Bu potansiyelin fark edilmesi ve bu yönde güzel adımların atılması oldukça sevindirici bir gelişme. Kurumsal dünyanın bir temsilcisi olarak biz de bu zirvede yer aldık.
Peki ama neden? Son kullanıcılardan ziyade kurumlara odaklanan, devasa ölçekte projelere imza atan
bir şirketin oyun dünyasında ne işi var? Bu sorunun cevabı, şirketimizin ilkelerinde, geçmişinde ve inovatif
yapısında yatıyor aslında. Her şeyden önce, dünyaya fayda sunmaya odaklanan bir şirketiz. Ve bu çağda, oyunlar da dahil olmak üzere tüm inovatif yaklaşımların bu nihai amaca hizmet ettiğine inanıyoruz. İşte bu yüzden bu etkinlikte yer aldık ve bundan büyük mutluluk duyduk. Zirveye katılmamızın bir diğer nedeni de geçmişimiz…
Çünkü Siemens hem dünyada hem de Türkiye’de inovasyon ile özdeşleşen bir marka. Size bu topraklardaki
hikayemizi kısaca anlatayım. Siemens ve Türkiye arasındaki işbirliği 1800’lü yılların ortalarına kadar
uzanıyor. Türkiye’nin, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk telgraf sisteminde Siemens imzası bulunuyor.
İlkler bununla sınırlı değil elbette. Türkiye’nin ilk enerji santralı, ilk X-ray cihazı, ilk hidroelektrik santralı, ilk hızlı treni, ilk LEED sertifikalı binası ve daha pek çok yenilik de Siemens imzası taşıyor. 161 yıldır Türkiye’nin gelişimine katkı sunmak için çalışmaya büyük bir hevesle devam ediyoruz ve bu rolümüzle birlikte, taşımaktan büyük
bir memnuniyet duyduğumuz bir sorumluluk üstleniyoruz: Yetki ve kaynaklarımız doğrultusunda, topluma
sürdürülebilir katkı sağlamak. Yani biz “sürekli fayda”ya inanıyoruz. İnsanlar için, gezegen için, refah ve mutluluk için kesintisiz çalışmaya; ölçülebilir ve sürdürülebilir değer yaratmaya inanıyoruz. Şirketlerin, içinde bulundukları topluma ve çevreye karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğine inanıyoruz. Dünyamız için, yarınlarımız
için, çocuklarımız için gerçek değerler sunmak istiyoruz. Bu doğrultuda, faaliyetlerimizi sürdürülebilirlik
prensibi üzerinde temellendirerek ulusal ve uluslararası çevresel hedeflere katkı sağlıyoruz. Bu yaklaşımımıza yönelik çalışmaları yapmak üzere bir de “Sürdürülebilirlik Ofisimiz” var. Bu ofiste, ben ve arkadaşlarım, Siemens Türkiye’nin sürdürülebilirlik stratejilerini oluşturarak faaliyetlerimizin bu stratejilere paralel ilerlemesini sağlıyoruz. Aslında bundan bir yıl önce yayınladığımız sürdürülebilirlik raporumuzun alt başlığı, her şeyi özetliyor: Türkiye’de, Türkiye için. Siemens Türkiye olarak, Türkiye’de, Türkiye için çalışıyoruz.
Şirketimizin sürdürülebilirlik stratejisi globalde 3P olarak ifade ediliyor: Planet, People, Profit; yani Gezegen, İnsan ve Kazanç. Hem globalde hem de lokalde en büyük hedefimiz, çevreci portföyümüzü geliştirmek, emisyonlarımızı düşürmek ve giderek azalan doğal kaynaklarımızı tasarruflu ve sorumlu bir şekilde kullanmak. Bu sebeple de 2023 yılında karbon-nötr bir şirket olmayı taahhüt ettik, bu hedefimizi gerçekleştireceğimizden şüphemiz yok.
Teknolojinin Getirdiği Fırsatlar
Sürdürülebilirlik dediğimizde tüm gelişmelerle birlikte değişen, gelişen bir süreçten söz ediyoruz. Çevresel anlamda sürdürülebilirlik için de geleneksel yöntemlerle çevreyi korumanın ötesine geçmemiz, dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanarak çevresel etkileri en aza indirmemiz gerekiyor. Bu anlamda teknolojik gelişmeler bize büyük bir fırsat sunuyor. Bu fırsatların en başında da dijitalleşme geliyor.
Dünyamız gün geçtikçe daha da bağlantılı bir hale geliyor. Milyarlarca akıllı cihaz ve makine gerçek ve sanal dünyaları birbirine bağlayan büyük miktarlarda veri üretiyor. Karmaşık veri artık hayatımızda, işlerimizde ve hareketlerimizde çok önemli bir rol oynuyor. Her gün toplanan “büyük veri”nin değere dönüştürülmesi, şirketler, ekonomiler ve toplumlar için kilit bir başarı faktörü haline geliyor.
Siemens, sahip olduğu uzmanlık ve bilgi birikimiyle bu büyük miktardaki veriyi akıllı seçimler yapmayı sağlayacak zengin bir bilgi birikimine dönüştürüyor. Veri temelli hizmetlerimizle güvenilir enerji tedariki sağlayabilmek için enerji santrallarını sürekli izliyoruz. Yazılım ve IT çözümlerimizle rüzgar türbinlerine daha fazla enerji üretmeyi, bina yönetim sistemlerimizle ise binalara daha az enerji harcamayı öğretiyoruz.
Müşterilerimize ürünlerinin yaşam döngüsündeki tüm süreçlerde akıllı otomatikleştirme sağlıyoruz ve gerçek nesneleri sayısal ikizler yoluyla simüle ederek üretim süreçlerinde en iyiye ulaşmalarına yardımcı oluyoruz. Akıllı trafik yönetimi sistemlerimizle insanların ve nesnelerin bir yerden bir yere daha hızlı, güvenli ve daha düşük CO2 emisyonları ile taşınmasına yardımcı oluyoruz. Akıllı trafik yönetimi sistemlerimizle insanların ve nesnelerin bir yerden bir yere daha hızlı, güvenli ve daha düşük CO2 emisyonları ile taşınmasına yardımcı oluyoruz.
İleri teknolojiye sahip tıbbi görüntüleme sistemleri üreterek doktorların kararlarını daha doğru ve daha hızlı almalarına yardımcı oluyoruz. Özetle, Siemens olarak, veriden faydalanarak gerçek değer yaratıyoruz.
Siemens de oyunlaştırma teknolojileriyle sürdürülebilirliğe katkı sağlamaya şimdiden başladı. Örneğin, Londra’da sürdürülebilirlik temasıyla inşa edilen Crystal binasında, 3,5 milyon nüfuslu bir şehri yönetme oyunuyla geleceğin sorunlarına yanıt bulmanın yolları öğreniliyor.
Oyunlaştırma Yepyeni Kapılar Açıyor
Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramının önemli teorisyen ve uygulayıcılarından biri olarak da 4. sanayi devriminde öncü bir rol üstleniyoruz.
Endüstri 4.0’ın önemli bileşenlerinden biri de sanal gerçeklik. Sanal gerçeklik sadece endüstride değil, video oyunları, sinema filmleri, eğitim, hatta rehabilitasyon gibi pek çok alanda kullanılarak kapsamını gün geçtikçe daha da genişletiyor. Ve dünyamız simülasyon teknolojileriyle, veriyle, sanal gerçeklikle giderek dijitalleşirken, bu yeni dünyaya uyum sağlamanın en iyi yöntemlerinden birinin de oyunlaştırma olduğunu görüyoruz.
Oyunlaştırma, sadece oyuncular için değil, kurumlar ve organizasyonlar için de yepyeni deneyimlere kapı aralıyor. Siemens de oyunlaştırma teknolojileriyle sürdürülebilirliğe katkı sağlamaya şimdiden başladı. Örneğin, Londra’da sürdürülebilirlik temasıyla inşa edilen Crystal binasında, 3,5 milyon nüfuslu bir şehri yönetme oyunuyla geleceğin
sorunlarına yanıt bulmanın yolları öğreniliyor.
Siemens Türkiye olarak biz de oyunlaştırma teknolojisi ile fark yaratan bir sürdürülebilirlik projesi gerçekleştirdik. 2016’da Türkiye’deki 160. yılımızı kutlarken, toplumsal katkıya odaklanan sürdürülebilirlik raporumuzu yayımladık. Siemens Türkiye Topluma Katkı Raporu adını taşıyan bu çalışma, “Türkiye temelde hangi alanlarda gelişim göstermeyi hedefledi?” sorusuna yanıt arıyor. Ekonominin güçlendirilmesi, yetenekli işgücünün artırılması, inovasyon, çevre ve sürdürülebilirlik, yaşam kalitesinin artırılması ve toplumsal dönüşüm başlıkları
altında hedefler belirleyen rapor, Siemens Türkiye’nin bu alanlardaki katkılarını da bir Katma Değer Haritası
ile görselleştiriyor. Bu harita artık sadece kağıt üzerinde değil. Bu raporun çıktılarını daha geniş kitlelerle ve daha keyifli bir yöntemle paylaşmak için Topluma Katkı Raporu VR oyununu geliştirdik. iPhone ve Android platformundaki telefonlara, mobil uygulama mağazalarından indirilebilen bu sanal gerçeklik oyunumuzun, PC tabanlı popüler sanal gerçeklik gözlüğü Oculus Rift için de özel bir sürümü bulunuyor. Tüm bu sürümler turkiyedeturkiyeicin. com adresinden ücretsiz olarak indirilebiliyor. Bu adresi not etmenizi öneririm, çünkü Türkiye’nin sürdürülebilirlik alanındaki ilk oyununa bu adresten ulaşılabiliyor.
Mobil cihazlarıyla Topluma Katkı Raporu VR Oyunu’nu tecrübe etmek isteyen, fakat bir sanal gerçeklik gözlüğü bulunmayan kullanıcılara birer Cardboard hediye ettik. Basit ve işlevsel kullanıma sahip bu temel seviye sanal gerçeklik gözlüğü, Türkiye’deki mobil kullanıcıların VR teknolojilerine açılan
kapısı oldu.
Sanal Gerçeklikten Somut Etkiye
Tabii ki teknoloji, sadece yazılım değil, aynı zamanda araç da gerektiriyor. Sanal gerçeklik gözlüğüne herkesin erişiminin olmayabileceğini düşünerek, tam bir VR deneyimi yaşatmak üzere geniş kitlelere bu aracı da temin etmek istedik. Mobil cihazlarıyla Topluma Katkı Raporu VR Oyunu’nu tecrübe etmek isteyen, fakat bir sanal gerçeklik gözlüğü bulunmayan kullanıcılara birer Cardboard hediye ettik. Basit ve işlevsel kullanıma sahip bu temel seviye sanal gerçeklik gözlüğü, Türkiye’deki mobil kullanıcıların VR teknolojilerine açılan kapısı oldu.
Öte yandan, bu projenin sanal değil, son derece somut bir yansıması da oldu: Oyunu tamamlayan katılımcılar
adına Siemens 160. Yıl Hatıra Ormanı’na 5000 ağaç diktik. Tüm katılımcılara ağaç dikim sertifikalarını ulaştırarak teşekkürlerimizi sunduk. Çünkü onlar, bir oyun oynayarak dünyayı daha da iyi bir yer haline getirdiler! Bu örneklerde olduğu gibi, yeni teknolojileri, sürdürülebilirliğe katkı sunacak şekilde kullanmaya odaklanarak
daha sürdürülebilir ve daha eğlenceli bir dünyaya giden yaratıcı fikirleri gerçeğe dönüştürmeliyiz.