#ekoIQ Özel Sektör “Bir Rekabet Avantajı Olarak Sürdürülebilirlik” Seminerinin Ardından…
Özel Sektör

“Bir Rekabet Avantajı Olarak Sürdürülebilirlik” Seminerinin Ardından…

Geçtiğimiz ay 7 Kasım’da, İstanbul, sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi açısından son derece önemli bir uluslararası etkinliğe ev sahipliği yaptı. İstanbul Ticaret Odası, Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu ve CSR Consulting Turkey işbirliğiyle düzenlenen “Bir Rekabet Avantajı Olarak Sürdürülebilirlik” seminerine, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin de katılması, sanırız etkinliğin önemini özetliyor. Ancak, İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı iş insanlarının yoğun ve aktif katılımı da, Türkiye’nin sürdürülebilirlik çalışmaları açısından önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilebilir. Sürdürülebilirlik yönetiminin sadece büyük, uluslararası şirketlerin gönüllü bir girişimi değil, küreselleşmenin getirdiği bir gereklilik olduğunun sıkı sıkıya vurgulandığı etkinlikte Başbakan Rutte’nin uyarısı da anlamlıydı: “Sürdürülebilirliği DNA’sına işlemeyen şirketler kaybedecek”.

Yazı: Bahar KESKİN, Özlem ÇEVİK KOPER, CSR Consulting Turkey

Uzun vadeli ekonomik kal­kınma ve küresel pazarda rekabet avantajı sağlamak için sürdürülebilirlik yönetiminin önemi hızla artıyor. Artık şirketler açısından yüksek sürdürülebilirlik performansı göstermek, gönüllü bir faaliyet olmaktan ziyade ticari bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Bunun örneklerini “Bir Rekabet Avantajı Olarak Sürdürülebilirlik” seminerinde dinleme olanağı bul­duk.

Artık pek çok şirket faal olduğu sektördeki önemli ve öncelikli sür­dürülebilirlik temalarını belirleyip, bu doğrultuda, stratejik avantaj ya­ratacak ürün, hizmet ve iş süreçleri geliştiriyor. Uzun vadeli sürdürüle­bilirlik söz konusu olduğunda her kurumda hayata geçecek standart çözümler yok. İşte bu nedenle semi­nerin gündemini farklı sektörlerden öncü şirketlerin sürdürülebilirlik kapsamına giren iyi uygulamaları oluşturdu.
İstanbul Ticaret Odası, Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolos­luğu ve CSR Consulting Turkey işbirliğiyle düzenlenen seminere Hollanda Hükümeti, MATRA Fonu aracılığı ile destek verdi. Ayrıca Bir­leşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) Hol­landa Ağı ve Türkiye İş Dünyası Sürdürülebilir Kalkınma Derneği de seminere katkıda bulundular.
Sürdürülebilirlik konusu Hollanda hükümetinin ve Hollanda kökenli şirketlerin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Bu konunun stratejik olarak yönetilmesi gereği ve başarılı bir uygulamanın ise sadece kendi ülke veya fabrika duvarları arasında değil, ticari ilişkide bulunulan tüm tarafların katkılarıyla gerçekleşe­bileceği tartışma götürmüyor. Bu sebeple Türkiye ve Hollanda ara­sındaki diplomatik ilişkilerin 400. yıldönümü kutlamaları ve ticari iliş­kilerin güçlendirilmesi çerçevesinde bu konuya özel bir yer verildi.
İstanbul Ticaret Odası’nın ev sa­hipliği yaptığı seminere Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Türkiye ve Hollanda’da faaliyet gösteren şir­ketlerin yöneticileri, akademisyen­ler, sivil toplum kuruluşları, sektör kuruluşları ve medya temsilcilerin­den oluşan 300’ün üzerinde kişi katıldı.
Seminerin açılış konuşmasını ya­pan İTO Başkanı Dr. Murat Yal­çıntaş, sürdürülebilir ekonominin sağlanabilmesi için iş dünyasına görevler düştüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz iş adamları olarak sonsuz bir kazan­ma hırsı içerisinde değiliz. Çalışan­ları insanca yaşatarak, kullandığı­mız kaynakların hakkını vererek, geridönüşüm yaparak, enerjiyi düz­gün kullanarak, dolayısıyla rekabet konsepti ile sürdürülebilirlik kon­septini bir araya getirerek yaşamak zorundayız. Eğer bunu yapamaz­sak bugün bir şeyler kazandığımızı düşünebiliriz ama yarın çocukları­mıza çok kötü bir miras bırakırız.” Hollanda Başbakanı Mark Rutte de konuşmasında sürdürülebilir­lik için gereken değişimde liderlik rolünün iş dünyasında olduğunun altını çizdi. Hükümetlere de örne­ğin sürdürülebilirlik kriterlerine uygun üretilmiş ürün ve hizmetleri tercih ederek, bu yönde piyasaya örnek teşkil etmek gibi rollerin düştüğünü belirtti. Rutte’nin bu görüşü seminerin, yönetici paneli bölümünde söz alan şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin konuşma­larında yankı buldu. Sadece reklam amacıyla sürdürülebilirlik kapsa­mında atılan adımlarının şirketlere yarardan çok zarar getireceğini vurgulayan Rutte, sürdürülebilirli­ği yönetim kurullarından fabrika­lara, genel merkezden en küçük iş birimine kadar uygulayan, yani DNA’sına işleyen şirketlerin re­kabette bir adım önde olacaklarını sözlerine ekledi.
Başbakanın Katıldığı Bir Yönetici Paneli
Seminerin ilginç anlarından biri de Türkiye ve Hollanda kökenli şir­ketlerin üst düzey yöneticilerinin katıldığı panel oldu. Dr. Artunç Kocabalkan’ın moderatörlüğünü yaptığı yönetici panelinde Hollan­da Başbakanının yanı sıra, Akçansa Genel Müdürü Hakan Gürdal, Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Philips Orta­doğu ve Türkiye Başkanı CEO’su Roy Jakobs, Royal Haskoning DHV CFO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Jaska de Bakker ve Turkcell Ku­rumsal İletişim ve İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler söz aldılar.
Toplantıda Philips Ortadoğu ve Türkiye Başkanı CEO’su Roy Ja­kobs, dünyada yaşanmakta olan, kentleşme sürecinde Philips’in geleceğin şehirlerini oluşturmada kendisini nasıl konumlandırdığı­nı anlattı. Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu da inovasyon açısından sürdürülebilir­lik konusunun nasıl bir itici güç olduğuna ve yeni ürün geliştirme ile yeni ortaklıklar kurmadaki kat­kısına değindi.
Panelde söz alan tüm yöneticiler, sürdürülebilirlik yönetiminin taşıdı­ğı stratejik önemi vurguladılar. Bu bakış açısıyla geliştirdikleri ürün ve hizmetlerden, kurumsal politika ve süreçlerden örnekler verdiler.
Seminerin bir başka ilginç anı izle­yicilerin, anında oylama sistemiyle sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutuna dair sorular­dan oluşan ankete katılması oldu. Böylelikle bir yandan bilgi dağar­cıkları gelişirken diğer yandan da konuşmacılara yeni sorulara yanıt vermeleri için fırsat oluştu. Anket sorularından biri “Türkiye’de kadın­ların orta ve üst yönetimde temsil edilme oranı kaçtır?” idi. Katılımcıla­rın beklediğinden düşük çıkan “yüz­de 3” cevabı, hem yönetici panelinde hem de programda yer alan çalıştay­larda bu oranın yukarı çekilmesi ge­rektiğine yönelik yorumlara yol açtı.
Çalıştaylar ve Ana Mesaj
Programda yer alan üç paralel ça­lıştayda, on farklı kuruluşun tem­silcileri sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları ile re­kabet açısından önemini ele aldılar. Bir izleyicinin dile getirdiği “şirket­lerin sürdürülebilirlik raporlarını kim okuyor?” sorusu oldukça ilgi gördü. Sürdürülebilirliğin rekabet açısından önemine odaklanan çalış­tayda konuşan Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Hollanda Ağı Başkanı André van Heemstra, stratejik sürdürülebilirlik yönetimi yapmak isteyen şirketler için, ünlü yazar ve araştırmacı Peter Senge’nin Gerekli Devrim (The Necessary Revolution) adlı kitabında yer alan “paydaşlar için değer yaratma” mode­lini referans gösterdi.
Çalıştaylarda sürdürülebilirlik söz ko­nusu olunca, her kurumun yapabile­ceklerinin farklı olduğunu ve kararlı yaklaşımların kurumsal performansı nasıl doğrudan etkilediğini görmüş olduk.
Verilen mesaj açık: “Özel sektör sür­dürülebilir iş uygulamalarında başrolü üstleniyor. Her konuda olduğu gibi bu alanda da, öncü şirketler rekabet avan­tajı ve önemli ticari faydalar sağlıyorlar”. CSR Consulting Turkey olarak gö­rüşümüz o ki, bu seminer sürdürüle­bilirlik yönetiminin artık bir rekabet konusu haline geldiğinin algılanması açısından faydalı oldu. Özellikle ev sa­hibi İTO’nun her büyüklükteki şirkete erişimi olması ve konunun önemini bu vesileyle vurgulaması son derece etkili oldu. Ayrıca bir başbakanın sürdürüle­bilirlik için özel sektöre liderlik çağrısı yapması ve kamu sektörünü engelle­yici değil, teşvik edici olarak konum­landırması izleyiciler ve konuşmacılar­da olumlu izlenim bıraktı. Etkinlikte aktarılan tüm iyi uygulama örnekleri, sorulan sorular ve konuşmacıların ko­nularına samimiyetle sarılmış olmaları pek çok izleyiciye ilham verdi.
Amacımız sürdürülebilirlik yönetimi­nin sadece büyük, uluslararası şirket­lerin gönüllü bir girişimi değil, kü­reselleşmenin getirdiği bir gereklilik olduğunu vurgulamaktı. Bu konunun artık rekabeti etkileyen faktörlerden biri olduğunun altını çizmiş olduk. Umarız bunu yaparken de katılımcıla­ra motive edici bir deneyim yaşattık. Bu etkinliği anlamlı kılmak adına, de­ğerli bilgileri ve emekleri ile katkıda bulunan tüm seminer ortaklarımıza, panel ve çalıştay konuşmacılarına te­şekkür ediyoruz.
İzleyicilerin Görüşleri:

“Kollektif Aksiyon Gerektiği Ortaya Çıktı”
Programdaki konuşmacılar, sürdürülebilir gelecekte rol alması gereken önemli paydaşları, devletten
sivil toplum kuruluşlarına, iş dünyası önderlerinden konunun birinci derece uygulayıcılarına kadar içermesi açısından çok yönlü düşünülmüş. Global Compact temsilcisi André van Heemstra’nın dediği gibi, sürdürülebilir bir gelecek “kolektif aksiyon” gerektiriyor ve bu da tüm paydaşların bu çabaya dahil olmasıyla mümkün kılınabilir.
Ayrıca örnek uygulamalarda, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini sadece üretim süreçlerine değil, tedarik zincirlerine ve tüketicilerin ürünlerini kullandıkları süreçlere de yansıtacak şekilde tasarladıkları görülüyor. Belli ki; vizyoner şirketler, kâr ve verimlilik hedeflerinin yanı sıra, işlerinin uzun vadeli devamlılığını gözeterek ürün ayakizlerini belirli oranda azaltma hedeflerini de belirlemeyi ihmal etmiyorlar. Hem dünyamız hem de iş dünyası açısından umut verici gelişmeler olduğunu görmek çok güzel.
Rekabet gereği, bu anlayışın şirketlere ve sektörlere yayılacağı düşüncesindeyim. Konuşmacıların da sıkça belirttiği gibi, sürdürülebilirlik, samimiyetle şirketlerin her bireyine nüfuz ettikçe ilerlememek mümkün değil. Birlikte ve derinlemesine çalışma fırsatı sunan nice etkinliklerin yapılması dileğiyle, emeği geçen herkese teşekkürler.
Berivan Mine Ferhanoğlu, Proje Yöneticisi, Koç Holding
“Konuşulanlar, Gerçekten Çok İlham Vericiydi”
Vincent Bouvard, PUBLICIS MODEM, İcra Kurulu Üyesi“Zıt Görüşlerin Dinamizmi İzleyicilerle Buluştu”
İTO’da sohbet etme olanağı bulduğumuz iş dünyasının temsilcilerinin karar oluşması önemliydi. Bu seminerin sürdürülebilirlik konusunda pek çok şirkete kendilerinde mevcut olmayan bilgi ve rehberliği sağladığı kanısındayım. Bu nedenle katılımcılar için sonuca yönelik katma değer yarattığınız için kutlarım.
Farklı felsefesi olan ve farklı başarı kriterlerine (zaman, kaynak, insan gücü gibi) yatırım yapan panelistlerin aynı oturumda bir araya gelmeleri müthiş bir değer yaratabiliyor. Bazen zıt görüşlerin yarattığı dinamiklerin enerjisi izleyici kitleye de bulaşarak hoş ve akılda kalan mizansenler yaşanıyor. Bunun yaşandığı bir seminer oldu.
Eser Büyükaydın, Yaşamak Vakfı Başkanı
“Nokta Atışı Bir Etkinlikti”
İşi gereği, sürdürülebilirlikle ilgili tüm etkinlikleri takip etmeye çalışan birisi olarak, bu kadar hedefe ulaşan az organizasyon izlediğimi söyleyebilirim. Yapılmak için yapılan, dostlar alışverişte görsün diyen bir etkinlik değildi. Bunda har zamanki gibi işbirliğinin önemi vardı bence. İstanbul Ticaret Odası, taşın altına elini koymuş oldu. İzleyiciler arasında her zaman gördüğümüz bildik yüzler yerine, ekonominin birebir içindeki insanlar vardı ve zengin bir bilgi alışverişi yaşandı. Ben bu etkinliğin, Türkiye’de yeşil ekonominin gelişiminde ufak bir kilometre taşı olduğuna inanıyorum. Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nu, İstanbul Ticaret Odası’nı ve CSR Consulting Turkey ekibini yürekten kutluyorum.
Barış Doğru, EKOIQ Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Uluslararası Ticaret ve Sürdürülebilirlik Kitapçığı
Özellikle uluslararası şirketlere tedarikte bulunan Türk şirketlerine yönelik olarak hazırlanan “Uluslararası Ticaret ve Sürdürülebilirlik” adlı kitapçığın lansmanı da seminerde yapıldı. Ülkemizdeki sürdürülebilirlik trendleri ve uygulamalarından örneklere yer veren kitapçığın “Adım Adım Sürdürülebilirlik” bölümünde sürdürülebilirlik yönetimi kapsamında kapasitesini geliştirmek isteyen şirketler için temel adımlar yer alıyor.

Kitapçık 2010’da CSR Consulting Turkey ve TKSSD tarafından geliştirilmiş ve Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu İnsan Hakları Fonu’nun maddi katkılarıyla yayımlanmıştı. Bu kez CSR Consulting Turkey tarafından güncellendi ve Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu İnsan Hakları Fonu ve İstanbul Ticaret Odası’nın maddi katkılarıyla yeniden yayımlandı.
Kitapçık www.csrconsulting.nl adresinden indirilebiliyor.

İş Dünyasının İnsan Haklarına Saygı Gösterme Sorumluluğu El Kitabı
Seminerde, insan hakları konusunun şirketlerde nasıl yönetileceğine dair yol göstermeyi amaçlayan bir el kitabının da lansmanı yapıldı. “İş Dünyasının İnsan Haklarına Saygı Gösterme Sorumluluğu” adlı 44 sayfalık bu el kitabının içeriği, CSR Consulting Turkey tarafından, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Hollanda Ulusal Ağı’nın 2010 yılında yayımladığı “How to Do Business with Respect for Human Rights: A Guidance Tool for Companies” adlı çalışmasından esinlenerek geliştirildi.

Bu rehberi yeni gelişmeler ışığında uyarlayıp ve güncellerken, Birleşmiş Milletler’in 2012’de yayımladığı “The Corporate Responsibility To Respect Human Rights, An Interpretive Guide” (İnsan Haklarına Saygı Göstermeye Yönelik Kurumsal Sorumluluk: Açıklamalı Rehber) (HR/PUB/12/02) adlı yayından faydalanıldı. Özel sektörde insan hakları konusunun nasıl yönetilebileceğine odaklanan bu rehberin dilimize kazandırılmış olması, umarız konunun kurumsal ve sistemli yaklaşımlarla ele alınmasına katkı sağlayacaktır.

El kitabı www.csrconsulting.nl adresinden indirilebiliyor.
Not: “İş Dünyasının İnsan Haklarına Saygı Gösterme Sorumluluğu El Kitabı”, Hollanda İnsan Hakları Fonu MATRA Decentral Programı’nın mali katkılarıyla hazırlandı ve yayımlandı. CSR Consulting Turkey bu yayının içeriğini İstanbul Ticaret Odası ve Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleştirdi. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Hollanda Ulusal Ağı’ndan Huib Klamer ve David Vermijs de bu yayının içeriğine katkıda bulundular.

EKOIQ Dergisi Aralık 2012 Sayı: 24

About Post Author