Dinî liderler suyun değerini, nasıl daha verimli kullanılabileceğini vatandaşlara aktarmak noktasında önemli bir rol oynayabilir; peki Ürdün’ün su kıtlığına uzun vadeli bir çözüm üretebilirler mi? Ürdün’deki su sorunu ve uygulanan projelere dair Alman Kalkınma Ajansı (GIZ) ve Belçika merkezli Revolve dergisi tarafından düzenlenen “Ürdün’ Su Kıtlığı ve Suriyeli Mülteci Krizi” başlıklı çalıştayın ardından hazırlanan ve burada kısaltarak yayınladığımız bu yazının İngilizce orijinalini ve dahil olduğu özel sayıyı revolve-magazine adresinde bulabilirsiniz.
Su İsrafını Sınırlamak
Kurak iklimi, hızla artan nüfusu ve kısıtlı doğal su kaynakları ile Ürdün, dünyanın en çok su kıtlığı yaşayan ülkelerinden biri. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı ortalaması 1946’da 3600 metreküpken, 2008 yılında 450 metreküpe düştü; bir ABD vatandaşının payına düşen 9000 metreküpün yalnızca küçük bir miktarı. Suriye’deki çatışmalar ve neticesinde 2011 yılından itibaren 628 binden fazla mültecinin ülkeye akın etmesi ise, ülkenin kısıtlı su imkanlarını daha da zorlayarak, 2011’den beri kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarını yaklaşık 128 metreküpe geriletti.
Ortalama bir Ürdünlü, ülkenin su kaynaklarının kısıtlı olduğunun farkında: Kıtlık -özellikle sıcak yaz aylarında- birçok kent ve köyde günlük hayatı derinden etkiliyor. Ürdünlü hane halkları haftada en fazla sekiz saat şebeke suyu alabiliyorlar, dolayısıyla oldukça dikkatli kullanmak ve korumak hayati önem taşıyor. Bununla birlikte, Ürdün hükümeti ve birkaç STK durmaksızın suyun değeri konusunda bilinci artırmak ve hayatın her alanında su tasarrufunu teşvik etmek amacıyla çalışıyor. Ve onlara göre din, su israfını önlemek için insanları ikna etmenin en etkili yollarından biri.
İslamın Rolü
Ürdün Üniversitesi İslami Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Abdülmecid el Salahin “Su, İslamda merkezi bir rol oynuyor. Su kelimesi Kur’an’da 60’tan fazla kere kullanılıyor ve ayrıca yağmur, kar ve buza yapılan göndermeler de var. Bununla birlikte Kur’an kesin olaraksu israfını yasaklıyor” diyor. Buna örnek olarak Hz. Muhammed’in hadislerinden birini gösteriyor; Hz. Muhammed, Sahabe Hz. Sad’ı abdest alırken görür. Hz. Sad abdest esnasında haddinden fazla su kullanmaktadır ve Hz. Muhammed sorar: “Neden suyu bu şekilde israf ediyorsun?” Hz. Sad şaşırır ve abdest alırken su israf etmenin mümkün olup olmadığını sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, kişinin asla su israf etmemesi gerektiğini söyler, akan bir nehrin kıyısında bile.
Salahin bu ve bunun gibi öğretilerin su tasarrufunun önemini anlamak konusunda insanlara yardımcı olabileceğini söylüyor. “Ürdünlüler dinle ilgili her konuda çok anlayışlı; insanlar burada doğal olarak dindar ve insanlarla su konusunu dinî bir bağlamda konuşup Kur’an’dan referanslar verdiğinizde daha kolay ikna oluyorlar” diyor.
Mesajı İletmek
Ürdün hükümeti, sürdürülebilir su kullanımı konusunda bilinci yaygınlaştırmak için İslamın oynayabileceği rolün önemini fark edeli epey olmuş. Devlet, imamları Cuma hutbelerinde Kur’an’dan öğretilerle ve hadislerden örnekler vererek destek olmaları için teşvik ediyor. Üniversitede İslam Bilimleri bölümünden mezun olduktan sonra ek bir eğitim sürecinden geçen kadın din bilginleri de (vaithat), kadınlara İslamda suyun değerini öğretmekle birlikte, günlük hayatlarındaki su kullanımında bunu nasıl uygulayabileceklerini de gösteriyorlar.
Alham Alatala, başkent Amman’ın Marka bölgesindeki Al Jinan Kur’an Merkezi’nde çalışıyor, kadın ve çocuklara İslam ve uygulamasının farklı yönlerini öğretiyor. “Biz burada uyuşturucunun zararları, eğitim, suç gibi birçok konunun yanı sıra su bilinciyle ilgili eğitimler de veriyoruz” diyor. Merkezin su başlığı altında birçok farklı etkinliği mevcut: Çocuklar için su tasarrufunun önemini anlatan kitapçıklar basıyor, yaşça büyük kadınların genç kadınlara geleneksel su tasarrufu yöntemlerini gösterdikleri toplantılar düzenliyor ve hatta bazen en az suyu kimin kullanacağına dair bulaşık yıkama yarışmaları düzenliyorlar. Alatala bu çalışmalarını, “En temel amaçlarımızdan biri çocuklara suyun değerini öğretmek. Kur’an’da Allah’ın yaşayan tüm canlıları sudan yarattığı söylenir ve bu bizim için bu merkezde ve genel olarak Ürdün’de çok önemli bir mesajdır” sözleriyle açıklıyor.
Mantıksız Davranışlar
Bu tarz öğretiler Ürdün’de uzun yıllardır cami ve Kur’an merkezlerinde tekrarlanıyor, fakat gerçekten insanların davranışlarını değiştiriyor mu? İslam ve sürdürülebilir kalkınma uzmanı Profesör Udeh el Ceyyusi, “Suyu tasarruflu kullanmak bir gelenek olarak var fakat pratiğe yansımıyor” diyor ve nedenini anlatıyor: “Kalp cerrahı olan bir komşum var ve sigara içiyor. Bu bilgi ve pratik arasındaki kopukluğu en iyi yansıtan örneklerden biri. Bazen mantıksız davranırız. Bir şeyin doğru olduğunu biliriz, fakat ona uygun davranmayız.”
Ürdün Su İşleri Müdürlüğü’nün yakın zamanda yapmış olduğu bir araştırmaya göre, evlerdeki su kullanımı da bahsedilen şekilde mantıksız. Araştırma gösteriyor ki evde kullanılan suyun yalnızca %5’i içme amaçlı tüketilirken, %45’i banyoda ve bahçelerin sulanması amacıyla kullanılıyor. Dolayısıyla suyun kullanım verimliliğini artırabilmek için oldukça geniş bir faaliyet alanı söz konusu.
Su ve Sulama Bakanlığı’ndaki politika belirleyici makamlar da İslam öğretilerinin bu bilinci yükseltebileceği görüşüne katılıyor. Bakanlık, Ocak 2015’te; Almanya Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı’nın (BMZ) desteği ve Alman Uluslararası Kalkınma Ajansı (GIZ) işbirliği ile yaklaşık 1000 imam ve kadın görevlinin su tasarrufu ve bilinci konusunda cemaatleri ile faydalı bir etkileşime girebilmesi için eğitilmesini öngören üç yıllık bir proje başlattı. Buna ek olarak devlet üniversitelerinin din eğitimi bölümlerinde bu konuda eğitim veren bir birim oluşturulacak ve üç ‘pilot’ cami “su tasarruflu cami”ye dönüştürülerek, bu camilerde yağmur suyu biriktirme ve suyu yeniden kullanabilme imkanı sağlanacak. Ürdün vadisindeki Ebu Ubeyde Camii, bu camilerin ilk örneği.
Sızıntı ve Hırsızlık
Ürdün’de İslamdan su denetimi ve idaresi için de faydalanılıyor: 2013’te su hırsızlığı ve su kaynaklarının ve şebekelerinin kötü kullanılmasını yasaklayan bir fetva yayınlandı. Fetvada, su kaynaklarına zarar vermenin ve rastgele su kuyusu açmanın bütün insanlığın ortak malı olan içme suyu rezervlerini tehdit ettiği vurgulandı.
Yine de yasadışı borularla su hırsızlığı Ürdün’de hâlâ önemli bir sorun. Hırsızlığın yanında su şebekelerindeki sızıntılar da çözüm bekliyor. 2014 tarihli Mercy Corps raporuna göre devlet şebekelerine pompalanan suyun %50’si hırsızlık ve sızıntı yüzünden kayboluyor. Sadece sızıntı yüzünden 76 milyar litre su boşa akıyor. Bu miktar 2,6 milyon insanın yani Ürdün’ün mevcut nüfusunun üçte birinin yıllık ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor. Dahası yasadışı su kuyuları da bir sorun oluşturmaya devam ediyor.
Din insanları suyu daha verimli kullanmaya yönlendirirken Ürdün’ün su kıtlığı sorununu uzun vadede tek başına çözemez. Sonuçta şebeke sızıntısı, hırsızlık, çağdışı altyapı ve yasadışı su kuyuları, ülkenin su rezervlerine yönelik çok daha büyük bir tehdit oluşturuyor.