“Biyoçeşitlilik, günümüzde ve gelecekte insan refahı ve sağlığı için hayati önem taşıyor. Biyoçeşitlilik atmosferdeki karbon seviyelerine bağlı olarak etkileniyor; okyanus asitlenmesi, aşırı hava olayları (kuraklık, sel gibi), bitkilerin, patojenlerin, hayvanların ve hatta insan yerleşimlerinin dağılımındaki değişimler gibi birçok olumsuz sonuçlara neden oluyor.”
Yazı: Prof. Dr. E. Didem EVCİ KİRAZ, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD. Öğretim Üyesi, Disiplinlerarası Çevre Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı
Biyoçeşitlilik ve halk sağlığı üzerine düşüncelerimin ilk tohumları, Sağlık Bakanlığı bursu ile gittiğim İngiltere’de atılmıştı. Kent Üniversitesi’nin Çevre Koruma ve Ekoloji Durrell Enstitüsü’nde (DICE) 1993 yılında başladığım eğitimde, rahmetli danışmanım Mike Walkey tarafından okumam için verilen Biodiversity and Conservation dergisindeki makaleler bir başlangıçtı. Mike Walkey, DICE’ın ilk başkanıydı. Şu an DICE’da Mike Walkey Ödülleri veriliyor. Bu ödül DICE’ta araştırma yaparak bir yüksek lisans, MPhil veya doktora derecesini tamamlayan en iyi lisansüstü öğrenciye veriliyor. Benim gibi çok sayıda farklı disiplinden DICE mezunları dünya için çalışıyor.
İnsan Refahı ve Sağlığı için Biyoçeşitlilik
Biyoçeşitlilik, günümüzde ve gelecekte insan refahı ve sağlığı için hayati önem taşıyor. Biyoçeşitlilik atmosferdeki karbon seviyelerine bağlı olarak etkileniyor; okyanus asitlenmesi, aşırı hava olayları (kuraklık, sel gibi), bitkilerin, patojenlerin, hayvanların ve hatta insan yerleşimlerinin dağılımındaki değişimler gibi birçok olumsuz sonuçlara neden oluyor. Bu sonuçlar ve ekosistem hizmetlerindeki değişiklikler yaşam için gerekli olan temel ihtiyaçların karşılanmasını engellerse insan sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz etkileri olabilir. Biyoçeşitlilik kaybı aynı zamanda sağlık sorunlarının tedavileri için yapılan veya yapılması muhtemel araştırmaları, buluşları kısıtlayabilir.
İnsan Faaliyetleri Yerel Biyoçeşitliliği Değiştiriyor
Biyoçeşitlilik ve halk sağlığı ilişkisi zaman zaman kafa karıştırıcı olabilir. İnsan faaliyetleri yerel biyoçeşitliliği değiştiriyor. Bu nedenle bazı organizmalar azalırken bazıları da aşırı artıyor. Aynı zamanda, organizmalar arasındaki etkileşimler de farklılaşıyor. Özellikle bulaşıcı hastalık örüntüleri mikroorganizmalardaki azalış, artış ve etkileşim farklılıklarına karşı hassas. En klasik örnek barajlar ve vektör (örnek: sivrisinek) kaynaklı hastalıklar ilişkisi. Barajlar su kaynaklarının kaybını önlemek amacıyla insan eliyle oluşturulan bir yapay çevre. Barajda biriken su-durgun su-nemin artışı-sulama kanalları-vektörlerin çoğalma alanlarının genişlemesi-bilinçsiz pestisit kullanımı-suyun kirlenmesi- toprak kirliliği-vektörlerin pestisitlere direnç kazanması gibi yapay çevrenin yarattığı bir döngü ortaya çıkıyor. İnsan yerleşimleri ve kullanımları baraj bölgesinde yoğunlaştıkça vektörlerle bulaşan hastalık riski artıyor. Baraj mı olmamalı, sivrisinekler mi yok edilmeli, sivrisineklerle bulaşma olasılığı olan sıtma ile mücadeleye daha fazla bütçe mi ayrılmalı veya diğer çözümler neler? Ve tartışmalar başlar.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) biyoçeşitlilik ve halk sağlığı yaklaşımıyla ilgili beş önemli noktaya dikkat çekiyor:
1- Biyoçeşitlilik, dünyadaki yaşam için gerekli olan birçok mal ve hizmeti sağlar. Doğal kaynakların yönetimi, bir toplumun temel sağlık durumunu belirleyebilir. Çevre yönetimi, geçim kaynaklarının güvence altına alınmasına katkıda bulunabilir ve toplulukların direncini artırabilir. Doğal kaynaklar ve çevre yönetimindeki başarısızlık hastalık veya ölümden sorumlu koşulları yaratabilir.
2- Biyoçeşitlilik, gıda ve beslenme güvenliği, enerji, ilaç ve eczacılık ürünlerinin geliştirilmesi ve tatlı su gibi insani ve toplumsal ihtiyaçları destekleyerek sağlığın temelini oluşturur. Ayrıca ekonomik fırsatları ve genel refaha katkıda bulunan boş zaman faaliyetlerini de destekler.
3- Arazi kullanımı değişikliği, kirlilik, düşük su kalitesi, kimyasal ve atık kirliliği, iklim değişikliği ve ekosistem bozulmasının diğer nedenleri biyolojik çeşitlilik kaybına katkıda bulunur ve insan sağlığı için önemli tehditler oluşturabilir.
4- İnsan sağlığı ve refahı, yerel bitki ve hayvan topluluklarının sağlığından ve bunların oluşturduğu yerel ekosistemlerin bütünlüğünden etkilenir.
5- Bulaşıcı hastalıklar yılda bir milyardan fazla insan enfeksiyonuna neden oluyor ve küresel olarak her yıl milyonlarca insanın ölümüne yol açıyor.
Bilinen insan bulaşıcı hastalıklarının yaklaşık üçte ikisi hayvanlarla paylaşılıyor ve son zamanlarda ortaya çıkan hastalıkların çoğu yaban hayatı ile ilişkili.
Tek Sağlık Davranışı
Beş önemli noktanın kesişimi tek sağlık davranışını kazanmaktır. Bilgimiz, değerlerimiz ve sosyal yaşamımız tek sağlık bakış açısı ile gelişmeli ve bu gelişim davranışlarımıza da yansımalı. Tek sağlık davranışını kazanmanın önündeki en büyük engel; farklı disiplinler, güncel alanlar ve uygulamalarla ilgili bilgi çeşitliliğinin bir havuzda toplanamaması ve senaryolaştırmada yaşanan güçlükler. Yapılan çalışmalar teoride kalmakla birlikte akademik yaklaşımlardan pratik uygulamalara dönüşemiyor.
Ne Yapmalı?
Bu soruya klasik yanıtlar şöyle sıralanabilir:
- Farkındalık artırma,
- Eğitim,
- Sektörler ve disiplinler arası işbirliği,
- Strateji ve eylem planı hazırlama,
- Zaman, bütçe ve insan kaynağı planlama,
- Projelendirme.
Hepsi yapılmalı. Ancak, biyoçeşitlilik kaybı hızı halk sağlığı bakış açısında gelişim ve yenilik hızından daha hızlı. Ortak konuşulan ve anlaşılan, sektörlerin kullanımına açık sağlık diline ve verisine ihtiyaç var. Sağlığın belirleyicileriyle birlikte sağlık risklerinin analizi, projeksiyonu ve senaryolaştırılması sayesinde daha proaktif çözümler sağlanabilir. Mevcut mali tablolarda ortak sağlık ekonomisi, tek sağlık finansmanı uygulamaya sokulmalı. Bu finansman proje bazlı olmamalı, uygulama öncesi ve sonrası ölçümlerde %100’lük başarıya ulaşmayı sağlayan, sürekli ve ihtiyaca göre ayarlanan bütçeye dönüşmeli.
Biyoçeşitlilik ve halk sağlığı alanında yapılan bilimsel çalışmalar, hızlı bir şekilde, yapıldığı şehre, bölgeye ve ülkeye yarar sağlamalı; literatüre katkı amaçlı yayımlanma aşamaları beklenmeden kanıt havuzuna düşmeli. Bu çalışmalar “tek bir şehir, tek bir bölge, tek bir ülke örneği/sınırlı temsiliyet vb.” şeklinde değerlendirilmemeli; anında literatüre katkı amacıyla yayına kabul edilmeli (etik değerler ve epidemiyolojik kalite sağlanmak koşuluyla).
Dijital yaşam ve yapay zeka kendi çapında biyoçeşitliliğe getireceği yükle eleştiriye açık. Bununla birlikte; biyoçeşitliliğin görebileceği hasarı ve halk sağlığına olası etkilerini, etkilenebilirlik düzeyini ve gerçek riskleri tahmin için kullanılmalı. “Better Working World Data Challenge 2022” yarışması, biyoçeşitliliği tespit etmek ve korumak için yapay zeka temelli yöntemlerin geliştirilmesi ana temasıyla düzenlendi. Web sayfasındaki açıklamaya göre; “Katılımcılar, NASA tarafından sağlanan uydu görüntülerini ve bilim camiasından alınan verileri kullanarak biyolojik çeşitliliği, özellikle de kurbağaları tespit etmek için modeller oluşturdular; çünkü kurbağa popülasyonlarının izlenmesi bir ekosistemin genel sağlığının ölçülmesine yardımcı olabilir”. Bu cümleler beni doktora derslerime götürdü. Prof. Dr. Çağatay Güler hocam bizlere benzer bir çalışmanın önemini anlatmıştı: “Kurbağa nüfusları ve cinsiyet oranları ile çevre kirliliği arasındaki ilişkinin tespiti”.
Bir tıp doktoru olarak Kent Üniversitesi’nde, DICE’dan aldığım biyoçeşitlilik, ekoloji ve çevre koruma eğitimi ile 1994’te çevre ve sağlık sektöründe sesimi duyurmakta ne kadar zorlandıysam, kurbağalarla cinsiyet ve kirlilik ilişkisi çalışmakta da o kadar zorlandım. Ama gördüğünüz gibi hiçbir şey için geç değil, hiç yılmadan çalışmaya devam.