Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde halen faaliyette olan taş ocaklarının faaliyet alanlarını büyütmek için ruhsatlandırmaya gitmesi üzerine geçimini zeytinden sağlayan köylüler ses yükseltti. “Bodrum yarımadasının akciğerleri olan bölgeyi zaten cehenneme çeviren taş ocaklarının kapatılmasını isterken şimdi bunlar faaliyet alanlarını artırmak için harekete geçtiler. Zeytincinin 1 milyon metrekare alanı kamulaştırılacak” diyen Avukat Remzi Kazmaz ile birlikte hukuk mücadelesi başlatan köylüler, dedelerinden ve babalarından yadigar topraklarını korumakta kararlı.
Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde halen faaliyette olan taş ocaklarının faaliyet alanlarını büyütmek için yeri ruhsatlandırmaya gitmesi ve 134 köylünün 1 milyon metrekareye yakın zeytinlik arazisinin kamulaştırılmak istenmesi geçimini zeytinden sağlayan köylüleri isyan ettirdi. Köylüler tarlada eylem ve basın açıklaması yaptı.
Köylülerin avukatı Remzi Kazmaz, “Bodrum yarımadasının akciğerleri olan bölgeyi zaten cehenneme çeviren taş ocaklarının kapatılmasını isterken şimdi bunlar faaliyet alanlarını artırmak için harekete geçtiler. Zeytincinin 1 milyon metrekare alanı kamulaştırılacak. Valilik ÇED gerekli değildir raporu verdi. Hiçbir vicdan bunu kabul etmez. Cuma günü yapılacak keşif öncesi bu yanlış karardan acilen dönülmesini bekliyoruz. Köylünün geleceği, canı, havası, suyuyla oynamayın, giderayak yağmanızı köylünün üzerinden yapmayın” dedi.
Taş ocaklarının bulunduğu bölgedeki zeytinlik arazilerde Kızılağaç muhtarı Mehmet Karaca, Çiftlik muhtarı Halil Köse, Avukatları Remzi Kazmaz ve Esra Kazmaz ile birlikte eylem ve basın açıklaması yapan köylüler bölgedeki taş ocakları nedeniyle zeytin rekoltesinde düşüş yaşandığını belirtti.
“Dedemden, Babamdan Kalma Zeytinliklerimiz Çocuklarımıza Yadigar Kalacak”
Köylülerden evli ve iki çocuk annesi 45 yaşındaki Fatma Yağcı “Bizim bu dönen işlerden yeni haberimiz oldu. Bugün tarlamızdayız, dedemden babamdan kalma zeytinliklerimiz çocuklarımıza yadigar kalacak. 500 yıllık ağaçlarımız var, kamulaştırıp taş ocakları yapacaklarmış, ne hakla bunu yapacaklar? Malımızı canımızı elimizden alacaklar. Zeytin mi taş mı yiyeceğiz? 1 ton taş satsan 100 bin TL, 1 ton zeytinyağı 1 milyon TL. Zaten biz taş ocaklarının kapatılması için yıllardır mücadele verirken şimdi bir de sahalarını büyütüleceğini ve tarlalarımızı alacaklarını söylüyorlar. Biz devletimize nasıl güveneceğiz, devlet vatandaşın malını elinden alır mı?” diye konuştu.
Köy Muhtarı Mehmet Karaca “62 hektarlık alanda taş ocağı açılacağını belirten ilgili kurumlar ÇED raporu gerekli değildir raporu vermişler. Oysaki burası Bodrum yarımadasının akciğerleri zeytinlik ve çam ormanları ile kaplı. Ayrıca köylülerin haberi olmadan zeytinlik tarlalarını bu ruhsatlandırmanın içine almışlar ama köylünün bundan haberi yok. 134 köylü bir araya gelerek avukat tutup hukuk mücadelesi başlattık. Biz bölgedeki taş ocaklarının ruhsatları bitince faaliyetine son verilmesini istiyorduk, bunlar alanlarını büyütmenin derdinde” dedi.
“Köylünün Yararına Hiçbir Şey Yok”
Bodrumlu 46 yaşındaki iki çocuklu Osman Sarıçakır ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Burada mahallenin, köylünün yararına hiçbir şey yok. Bir şahsın, bir şirketin çıkarları doğrultusunda bir çalışma. Benim çocuklarımın geleceği için bırakacağım zeytin tarlası var. Taşocağı sahibi gider ocağını başka yere kurar ama ben, çocuklarım tarlamızı nereye götüreceğiz? Zeytinsiz, tarlasız ne yapacağız? Biz buna karşıyız. Bu nedenle hakkımızı aramak için hukuk mücadelesi başlattık.”
Muğla ve Karadeniz’de çevrecilerin ve halkın avukatlığını yapan Avukat Remzi Kazmaz ise taş ocağının genişletilmesi ve bölgeye kırma, eleme tesislerinin kurulmasıyla yeraltı su kaynaklarının biteceğini, toza ve gürültüye neden olacağını, trafiği olumsuz yönde etkileyeceğini, tarım ve hayvancılığı biteceğini belirterek “Kültür ve Turizm Bakanlığı bölgeyi turizm alanı ilan etti. Ayrıca burada birinci derece arkeolojik sit alanları var. Bodrum’un çam ormanları 500 yıllık zeytin ağaçları ile kaplı bölgesindeki taş ocaklarını 1 milyon metrekare artırmak için ÇED raporuna bile gerek görmemişler. Bu kapasite artırımı ile ormanın büyük bölümü ve zeytinlikleri içine alacak. Bu da şu demektir: Orada vatandaşların tapulu arazileri var, köylünün faydalandığı orman alanları var, bütün bunlar köylünün elinden alınıp, şirket kendisine aldıktan sonra buraların yasal temsilcisi olacak. Sizin de artık oralara girme olanağınız kalmayacak. Şirket buralar benim diyecek. Zeytinliğine girme ben buraları kamulaştırdım diyecek. Bunun adına acele kamulaştırma diyoruz” diye konuştu.
“Bodrum Rant Uğruna Yağmalanıyor!”
Avukat Kazmaz kapasite artırımının doğaya, ormana ve zeytine zarar vereceğini söylerken, “Madencilik faaliyeti sonucu ortaya çıkacak ve o bölgede yaşayan insanlara hayatı zehir edecek. Bodrum bir taraftan merkezi yönetim tarafından çıkartılan özel ve adrese teslim projelerle betona teslim edilirken diğer taraftan RES’ler ve madenlerle de bir çevre gürültü ve görüntü kirliliğine neden olmaktadır. Köylüler yaşamlarını felç eden maden ve taş ocaklarının kapatılmasını beklerken bunlar yaşamı cehenneme çeviren tesislerin kapasite ve alanlarını artırıyor. Bu hem hukuka hem vicdana aykırıdır. Artık sermaye her şeyi para olarak görmekte çevre ile hiç alakadar olmayıp doğayı hiç önemsemiyor. Bu projeye ÇED gerekli değildir kararı verenler gelip bu işletmenin yerini gördüler mi, çevre ve Şehircilik Bakanlığı acilen ÇED gerekli değildir raporunu iptal etmelidir. Açtığımız davada yürütmenin durdurulma kararının da yakında çıkacağına inanıyoruz. Her geçen gün Bodrum rant uğruna yağmalanıyor” dedi.