#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilirlik Rüzgarına Kapıldı

Yeni yılın ilk basın toplantı­sına gidiyoruz. Karla kap­lı İstanbul’dan Kilyos’a; Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampusu’na… Yerleşkeye yaklaşır­ken gördüğümüz tablo şaşırtıyor önce. İstanbul beyaza teslim olmuş­ken, burada kardan pek de eser yok. Mavi, gri, beyazımtırak bulut­ların arasından göz kırpıyor güneş. Dalgalarla öpüşen kıyıya varıp da araçlardan inince, hatırlatıyor bura­ya neden geldiğimizi “rüzgar”… Bi­razdan dünyada ilk kez bir üniver­site tarafından projesi geliştirilen, tasarlanan ve ihalesi yapılıp bizzat işletilen Boğaziçi Üniversitesi Rüz­gar Santralı’na (BÜRES) şahitlik edeceğiz.

“Bu Resmin Ardında Çok Büyük Bir Hikaye Var”
Boğaziçi Üniversitesi İngilizce ha­zırlık sınıfı öğrencilerinin eğitim gördüğü 1 milyon metrekarelik Sarıtepe Kampusu’na adım attığı­mızda bizi Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barba­rosoğlu ile Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğ­retim Görevlisi ve BÜRES Proje Koordinatörü Emre Otay karşı­lıyor. Heyecan ve mutluluklarını gözlerinden okumamak elde değil. İlk elektriği 27 Aralık’ta üretmeye başlayan BÜRES’in haklı gururunu yaşıyorlar.
Sözlerine Boğaziçi Üniversitesi’nin 10 yıllık sürdürülebilirlik yolculu­ğunu anlatarak başlayan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Üniversite­miz, yaklaşık 10 yıl önce ‘yeşil üni­versite’ olma vizyonu ve stratejisini benimseyerek uygulamaya başladı. Yeni yaptığı binaların yeşil ve akıllı bina olmasına çalışırken, kullandığı kaynakları ve tüketimi azaltmaya çalıştı. Bu, bizim hayatımıza öyle bir işledi ki, her pratiğimizde acaba uyguluyor muyuz diye düşünüyo­ruz. Kısacası, iş yapış biçimimizde sürdürülebilirlik hedefi var.” Sarıte­pe Kampusu’nda hayata geçirdikle­ri 1 MW’lık rüzgar enerjisi santralı BÜRES’in de bu stratejinin bir par­çası olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, dünyada nasıl bir ilke imza attıklarını da şu söz­lerle özetliyor: “Gerek Türkiye’de gerekse dünyanın birçok ülkesinde rüzgar enerjisi santrallarını görüyo­ruz. Ancak bir üniversite olarak bu işi en baştan alıp, fikrini, projesini geliştiren, ihalesini yapan, kurulu­mu gerçekleştiren, enerji üreten ve tüm enerjisini rüzgardan sağla­yan Türkiye’deki ilk üniversiteyiz. Dünya genelindeki üniversiteleri de araştırdık; elbette enerjisini rüzgar santralından sağlayan üniversiteler var ama bu işi kendileri yapmıyor­lar; bir kısmını ticari kurumlara kiralayıp yapanlar var. Bu nedenle dünyada da tek olduğumuzu düşü­nüyoruz.” Sarıtepe Kampusu’nun tüm elektrik ihtiyacının 5 milyon TL’ye mal olan BÜRES’ten karşı­lanacağını, fazla enerjinin de şebe­keye verileceğini söyleyen Prof. Dr. Barbarosoğlu, “Bu resmin ardında çok büyük bir hikaye ve hedef bu­lunuyor. Ortaya koyduğumuz her proje ile tüm kampuslarımıza ve diğer kuruluşlara örnek olacak ba­şarılı uygulamalar yaratma iddiamız var” diyor.

Tahminlerin %30 Üzerinde Elektrik Üretildi
Ve sıra, BÜRES’in hikayesini din­lemede…
Santral projesiyle ilgili çalışmalara 2010 yılında, bir önce­ki rektör Prof. Dr. Kadri Özçaldı­ran döneminde başlandığını anla­tan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Özellikle bu projenin oluşmasın­da şimdi Başbakanlık Müsteşarı olan Kemal Madenoğlu’nun büyük katkısı var. O dönemde Kalkınma Bakanlığı’nda genel müdürlük ve müsteşarlık görevlerini yürütürken, bu projenin hayata geçmesi için çok çaba gösterdi. Öte yandan mevzu­atların geliştirilmesinin de projenin hayata geçmesinde büyük payı var. Başta Kalkınma Bakanlığı olmak üzere projede emeği geçen herke­se, Enerji Bakanımız Taner Yıldız’a teşekkürlerimizi sunuyoruz” diyor. Santral ile ilgili teknik detayları pay­laşan BÜRES Proje Koordinatörü Emre Otay ise “Normalde 1 MW’lık RES’ler için rüzgar ölçümü istenmi­yor, ancak biz yine de tüm ölçümle­ri yaptık. 2013 yılında ihaleye çıktık ve bir yıllık süre zarfında da türbinin yapımını gerçekleştirdik. Gövde kıs­mı Türkiye’de, kanatları ve elektrik bölümleri ise Almanya’da üretildi. Enerji santralı yapım çalışmalarının yanı sıra mühendislik araştırmaları­na da odaklandık. Öncelikle türbine ve etrafına yerleştirdiğimiz sensör­lerle mekanik, jeoteknik ve çevresel verilerin yanı sıra enerji üretim ve tüketimini, kısacası uçan kuşu izle­yeceğiz. Buradan öğreneceklerimiz ışığında rüzgar enerji santrallarının sürdürülebilirliğini araştıracağız” bilgisini veriyor.
Şimdi, 27 Aralık 2014 tarihin­de enerji üretimine başlayan BÜRES’ten gelen sevindirici ha­berleri verelim. Santral, yaklaşık 9 gün içinde 130 bin kilowatt saat elektrik üretmeyi başardı; bu da hedeflenenin %30 üzeri anlamına geliyor. Kampusun yıllık tüketimi­nin ortalama 1,2 milyon kilowatt saat olarak hesaplandığını dile geti­ren Emre Otay, “Ölçümlerden elde ettiğimiz veriler ışığında birtakım simülasyonlar gerçekleştirmiştik. Buna göre kışın çok, yazın az elekt­rik üretimi olacağını düşünüyoruz. Yıllık tüketim tahminimiz yaklaşık 1,2 milyon kilowatt saat. Dokuz gün içinde ürettiğimiz elektrik ise toplam kapasitenin ortalama %13’ü civarında.”

Mahsuplaşma Yapılacak
Yılda 750 bin TL değerinde enerji üretmesi planlanan BÜRES, bu ra­kamın 350-400 bin TL’lik kısmını kendisi kullanıp, geri kalanını da şe­bekeye vermeyi hedefliyor. Peki bu, ne şekilde gerçekleşecek; rüzgar durulduğunda kampusun alacağı aksiyon ne olacak? Prof. Dr. Gü­lay Barbarosoğlu’nun bu sorulara cevabı şöyle: “Eğer şebekeye ticari amaçlı enerji vermeye kalkarsak, o zaman lisans almamız gerekir. Zaten bizim böyle bir amacımız da yok. Düşüncemiz, mahsuplaşma şeklinde. Bugün 10 birim ürettik di­yelim, 5’ini kendimiz kullanıp, 5’ini de şebekeye verdik. Yarın rüzgar kesildiğinde de 5 birime ihtiyacımız var diyebilelim. Bu daha net ve doğ­ru olur.”
BÜRES’i, üniversitenin sürdürülebi­lirlik kapsamındaki çalışmalarından sadece biri olduğuna da dikkat çe­ken Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, kampusun tamamen yenilenebilir enerjiye geçirilmesinin hedeflendi­ğini de vurguluyor. Rüzgar enerjisi ile beraber birbirini tamamlayacak enerji türlerine geçiş yapmayı planla­dıklarını anlatan Prof. Barbarosoğlu, sözlerini şöyle noktalıyor: “Rüzgarla başladık ancak dalga, atık ve jeoter­mal üzerine çalışmalar geliştiriyoruz. Özellikle dalga enerjisini çok önem­siyoruz. İlerleyen dönemlerde güneş enerjisini de devreye alma planları­mız var. En sonunda tüm paydaşla­rımızla insanlığa örnek olacak sür­dürülebilir bir yaşam alanı yaratmayı hedefliyoruz.”

“Hedefimiz ‘Yaşayan Laboratuvar’ Olmak”
BÜRES Proje Koordinatörü Emre Otay, yenilenebilir kaynakları üretmek kadar, depolamanın da önemli olduğunun altını çiziyor. Bu doğrultuda yeni bir araştırma projesi başlattıklarına değinen Otay, Sarıtepe Kampusu’nu bir “kent laboratuvarı”na dönüştüreceklerini vurguluyor: “Yenilenebilir kaynaklardan sağlanan enerjiyi saklamak da bir o kadar önemli bir konu. Bu yönde araştırmalar gerçekleştireceğiz ve laboratuvarımızın inşasına başladık. Hedefimiz ‘sıfır net enerji kampus’ olmak.” Sarıtepe Kampusu’ndaki çalışmalarla bir dönemi kapatıp yeni bir dönem açmayı hedeflediklerini belirten Otay, son olarak şunları söylüyor: “Üniversitelerle özel sektör arasında genelde şöyle bir ilişki vardır: Üniversiteler araştırır, endüstriyel kurumlar geliştirir, bu bir ticari paket haline gelir ve ondan sonra son kullanıcıya ulaşır. Tüketici söz konusu ürünü, hizmeti beğenmediğinde üniversitelerin bundan haberi olmaz ve çalışmalarına farkında olmadan devam ederler. Biz de bu dönemi kapatıp, yaşayan laboratuvar olmayı hedefliyoruz.”

EkoIQ Editör