Pembina Enstitüsü Temiz Enerji Yöneticisi (British Colombia- BC) Maximilian Kniewasser, karbon vergisinde gelişmekte olan ülkeler için en büyük riskin, daha yüksek yakıt ve enerji fiyatlarına karşı oluşabilecek potansiyel tepki olduğunu söylüyor. Kniewasser’e göre, “BC deneyiminden alınacak temel ders, politikanın orantısız şekilde etkileyebileceği düşük gelirli ve kırsal kesimdeki insanların üzerindeki yükü hafifletmek için bazı karbon vergi gelirlerinin onlara tahsis edilmesi”.
YAZI: Bulut BAGATIR
British Colombia’nın (BC) karbon vergisi, emisyonları düşürmek için en etkili politikalardan biri olarak örnek gösteriliyor. Bu başarıya nasıl ulaştınız?
Bu politika, BC’nin görece güçlü bir çevre bilinci ve kaygısı ile iklim tehdidini ciddiye alan bir siyasi liderin çalışmalarının birleşimiydi. BC karbon vergisi deneyimi belki de başlangıçta tek bir lider tarafından yönlendirilmesi bakımından benzersizdi. Merkez sağ BC Liberalleri’nden Gordon Campbell, kişisel ve kurumsal gelir vergilerini dengelemek için karbon vergisi gelirini kullanarak bir çevre politikası tasarlayabileceğini ve BC’nin genel ticari rekabet gücünü artırabileceğini fark etti.
Nasıl başarıldığı kadar önemli olan, karbon vergisini ortadan kaldırmak için yapılan bir seçim de dâhil olmak üzere, vergilendirmenin 10 yıl boyunca nasıl sürdürüldüğü. Bana kalırsa BC deneyiminden alınacak temel ders, politikanın eşitsiz bir şekilde etkileyebileceği düşük gelirli ve kırsal kesimdeki insanların üzerindeki yükü hafifletmek için bazı karbon vergi gelirlerinin onlara tahsis edilmesi.
Bu, diğer karbon vergilerine yönelik en büyük eleştirilere (son zamanlarda Fransa’da gördüğümüz gibi) ve dolayısıyla büyük bir riske işaret ediyor. Çoğu insanın kişisel gelir vergisinde bir düşüş görmesi ve verginin yalnızca nötr gelir olarak algılanması, geniş tabanlı bir destek oluşturmak için fırsattı. BC’nin iyi performans gösteren ekonomisi, olumsuz ekonomik etkilere ilişkin korkuları yok etti.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde karbon vergisi uygulamasını hayata geçirmek zor bir iş mi?
Gelişmekte olan ülkeler için en büyük risk, daha yüksek yakıt ve enerji fiyatlarına karşı oluşabilecek tepkidir. Karbon fiyatlandırma programından veya diğer hükümet programlarından kazanılacak gelir, bunu doğrudan ele almak zorunda kalabilir. Doğrudan geri ödemeler ve özellikle daha fazla etkilenen/yakıt bağımlı bölgelerdeki topluluk yatırımları, geniş katılımın sağlanmasında önemli olacaktır.
Türkiye özelindeki zorluğun, özellikle de artan petrol fiyatları algısı olabileceğini düşünüyorum. Bu muhalefeti artırabilir. Bu nedenle muhaliflerin karbon vergisinde orantısız yakıt fiyat artışını/yüksek yakıt maliyetini kullanmasına izin vermemek önemli. BC’den alınacak bir başka ders ise, karbon vergisinin, genellikle mevsimsel olarak yüksek yakıt fiyatlarının görüldüğü bir dönemde uygulanmaması/artırılmaması gerektiği. Örneğin, BC’de, karbon vergisi ilk olarak 1 Temmuz’da getirildi (ve sonraki yıllarda artırıldı). Bu, aynı zamanda Kuzey Amerika’da yazın araç kullanma mevsiminin başlangıcı ve genellikle yıllık yakıt fiyatlarındaki en yüksek seviyenin görüldüğü zaman. Böylelikle karbon vergileri, rekor düzeyde yüksek yakıt fiyatlarının nedeni olarak gösterildi (BC bu dinamiği önlemek için karbon vergisini artık 1 Nisan’da artırıyor). Ayrıca, Türkiye gibi yakıt ithal eden ülkeler için karbon vergilerini yakıtın ulusal bir kaynak olmamasıyla ilişkilendirmek önemli olabilir. Brezilya’da yerel etanol biyoyakıt endüstrisinin gelişmesine yardımcı ol mak için karbon fiyatlandırması/yakıt fiyatlandırması yapılması ve bu uygulamaların Brezilya’nın yakıt ithalatına bağımlılığını azaltması, bu konudaki güçlü bir örnek.
Büyüme odaklı bir dünyada yaşıyoruz. Vergi kaydırılması (tax shifting) böyle bir dünyada neler vaat edebilir? Nasıl yararlar sağlayabilir?
BC’nin ve Kanada’nın deneyimi, sağ lıklı karbon fiyatlandırma politikasının ekonomik büyüme potansiyelini sınırlamadığını gösteriyor. 2017’de, Kanada’da ekonomik olarak en iyi performansı gösteren dört bölge aynı zamanda sıkı bir karbon fiyatlandırmasına sahip bölgelerdi. BC, karbon vergisini 10 yıldan uzun bir süredir uygulanmasından bu yana ekonomik olarak en iyi performans gösteren bölge oldu. Bu nedenle, sağlam bir çevre politikası, güçlü ekonomik büyüme ile el ele gidebilir.
Uzun vadede, günümüzde karbona ilişkin etkin bir fiyat, bu bölgeyi gelecekteki düşük karbon ekonomisinde daha rekabetçi hale getirerek bölgenin daha sürdürülebilir ve zengin bir yer olmasını sağlayacaktır.
Paris Anlaşması çerçevesinde verginin kirliliğe ve kaynaklara kaydırılması NDC hedeflerine de katkıda bulunabilir mi?
Karbon vergisi şüphesiz emisyonları azaltır ve BC’nin hedeflerine yönelik emisyonları azaltmasına yardımcı olur. Aynı şey Kanada genelindeki karbon fiyatlandırması için de geçerli. NDC’mize anlamlı katkılar sağlayacaktır. Ancak, karbon vergisinin politik olarak kabul edilemez seviyelere ulaşması gerekeceğinden, Kanada’nın NDC’sini karşılayacak kadar yüksek karbon fiyatlarına ulaşılması olası değil.
Bu nedenle, karbon vergisi ile birlikte çalışan tamamlayıcı önlemler tavsiye ediliyor: Temiz elektrik düzenlemeleri/kömürden elektrik üretiminden aşamalı vazgeçilmesi, sıvı ve gaz yakıtlar için düşük karbonlu yakıt standartları, işlemler sırasında ortaya çıkan emisyonların temizlenmesi ve son kullanımda enerji verimliliğinin artırılması için çeşitli tedbirler alınması (örneğin araç verimliliği standartları, net sıfır enerjili bina zorunluluğu, endüstriyel verimlilik teşvikleri vs.).