Futbolu temizlemekten bahsetmenin tam zamanı değil mi? Brezilya’daki Dünya Kupası, yerküredeki tüm futbolseverleri, adeta ışığa koşan pervaneler gibi kendine çekerken, Greenpeace de boş durmadı ve futbol üzerinden, dünyanın en büyük spor malzemeleri üreticilerini, ürünlerini zararlı kimyasallardan arındırması için sahalara davet etti. “Detox Football” kampanyası şimdiden önemli mesafeler katetmiş gibi. Firmalar taahhütlerini vermeye başladı bile!
Sizler bu yazıyı okuduğunuzda, artık Radikal diye bir gazete sadece “online” şekilde yayın hayatına devam ediyor olacak. Yıllardır her Salı kesinlikle Radikal gazetesi alırım ve büyük bir hevesle arka kapağını açar, Tanıl Bora’nın futbol üzerine yazdığı yazıyı bir çırpıda okurum. Futbola tutku duyan biri olarak benim için onun yazıları eşsiz kıymete sahiptir.
“Detox Football” hakkında yazmaya karar verdiğimde de aklıma ilk olarak Tanıl Bora’nın 22 Ağustos 2012 tarihinde kaleme aldığı “Müşteriye Eziyet” başlıklı yazısı geldi. Tanıl Bora, bu yazıda “Futbol endüstrisi taraftarı müşterileştiriyor. Bari biraz ‘müşteri dostu’ olsa!” diyordu.
Futbolcular, her geçen gün biraz daha metalaşırken ve pazarlanan ürünlere dönerken, futbol da zengin kulüp sahipleri ve sponsorları ile daha da bir kapitalistleşiyor. Spor gazetelerini incelerseniz haberlerin büyük çoğunluğunun oyuncuların aldıkları maaşlar ve bonservis ücretlerinden ibaret olduğunu görürsünüz. Dünyanın en çok ilgi çeken oyununun bir pazarlama stratejisi ile taraftarları müşteri yerine koyan bir yapıya bürünmesi, üzücü de olsa ne yazık ki pek şaşırtıcı değil.
İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in futbol endüstrisine dair şu analizi de dikkate değer: “Özellikle, son 30 yıldır eğlence sektörünün en önemli alt dallarından biri durumuna gelen, yazılı-görsel basın, reklamcılık, bahis oyunları ile çapraz ilişkiler içinde daha çok metalaşıp ticarileşen futbol, artık her yerde bir ‘endüstri’ olarak adlandırılırken, kitlelerin futbol sevgisi her gün biraz daha paraya
tahvil ediliyor. Seyri, hem TV ekranlarından hem tribünlerden, büyük para ediyor. Stadyumlar, artık birer AVM gibi. Futbol yıldızlarıyla özdeşleşme, forma satışları vs. para ediyor. Futbol, ayrıca önemli bir reklam mecrası, reklamlar oluk oluk akıyor. Turizme katkısı, ideolojik ve politik yeniden üretime katkısı da futbolun diğer ‘dışsal ekonomileri’…”
“Spor Giyim Markalarına Kırmızı Kart”
Tüm bu futbol endüstrisi tartışmalarında aslında gözümüzden kaçan veya ilgimizi çekmeyen başka bir boyut da var. Futbol, bir yandan futbolcuları metalaştırıp taraftarlara farklı katmanlarda pazarlarken, öte yandan da forma, futbol topu gibi ürünlerin üretiminde kullanılan kimyasallar ile ciddi bir çevre kirliliği yaratıyor.
İşte Greenpeace’in “Detox Football” adlı kampanyası, bize futbol endüstrisi diye tabir ettiğimiz bu buzdağının görünmeyen yüzünü gösteriyor. Şimdiye kadar belki de hiç düşünmediğimiz bir noktaya; forma, ayakkabı ve futbol topu gibi ürünlerde kullanılan zararlı kimyasallara işaret ediyor.
Bu kimyasallardan biri PFC’ler (Per- and polyfluorinated chemicals).
Eldiven, ayakkabı, forma, futbol topu gibi ürünlerin su ve yağ geçirmez olmasını sağladığı için pek çok firma tarafından kullanılan bu kimyasallar, hem insan sağlığını tehdit ediyor hem de çevreye büyük ölçüde zarar veriyor. Doğada kolay kolay çözülmeyen bu kimyasalların kalıntıları, bugün ne yazık ki insanların yaşamadığı bölgelere kadar ulaşmış durumda. Greenpeace, başlattığı kampanya çerçevesinde Dünya Kupası öncesinde dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için bir rapor da hazırladı.
Mayıs ayında yayımlanan “Spor Giyim Markalarına Kırmızı Kart” (A Red Card for Sportswear Brands) başlıklı raporda konuya şöyle temas ediliyor: “Kolaylıkla yaygınlaşabilme özelliklerinden dolayı PFC’lere birçok karasal ve su ekosisteminde rastlanıyor, aynı zamanda birçok ülkede insan kanı ve sütünde de PFC’ler karşımıza çıkıyor. Çalışmalar, PFC’lerin hem çocuklarda hem de yetişkinlerde hormonlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu, üreme ve bağışıklık sistemine hasar verdiğini gösteriyor. Aynı zamanda kanserojen etkilere de sahipler.”
PFC’ler, Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi tarafından da kalıcı organik kirletici olarak sınıflandırılmış durumda.
Tüm Ürünlerde Zararlı Kimyasallara Rastlandı
Kampanya kapsamında gündeme getirilen bir diğer kimyasal ise NFC’ler (Nonylphenol ethoxylates / nonylphenols). NFC’ler, tekstil ürünlerinde yüzeyde etkin madde olarak kullanılıyor ve doğada kolaylıkla nonylphenol (NP) denilen bir kimyasala dönüşüyor. NP, PFC gibi hormonal dengeyi bozan ve ciddi sağlık risklerine sebep olan toksik bir madde. Yapımında NFC kullanılan malzemeler, yıkandıklarında NP olarak atık sulara karışıyor. Birçok AB ülkesi NFC kullanımına sınırlama getiren düzenlemeleri yasal mevzuatlarına sokmuş durumda. Tabii PFC ve NFC’lerin yanı sıra futbol malzemelerinde kullanılan daha birçok kimyasal da var.
Greenpeace’in Spor Giyim Markalarına Kırmızı Kart adlı raporu öncesi yaptığı araştırmada Adidas, Nike ve Puma’nın 18 farklı ülkeden alınan toplam 31 futbol ürünü incelendi. İncelenen ürünler arasında 21 krampon, yedi forma, dört çift kaleci eldiveni ve bir futbol topu bulunuyor. Sonuç ise oldukça ürkütücü: Tüm ürünlerde farkı seviyelerde de olsa zararlı kimyasallar var. Bu ürünleri giyiyor, bedenimiz ile doğrudan temas etmelerine izin veriyoruz. (Şahsen ben her gittiğim ülkede bence endüstriyel futbola direnen St. Pauli ve Livorno gibi kulüplerin formalarını satın alıyor ve giyiyorum.) Futbolu bu kimyasallardan arındırmamız gerekiyor. Keza bu kimyasallar sadece futbolu, futbol ürünlerini değil, bizleri ve doğayı da zehirliyor.
Greenpeace’in kampanyası olumlu sonuçlar vermeye başlamış gibi. Kampanya kapsamında Meksika’dan Güney Kore’ye birçok yerde gerek tribünde gerek sokakta yapılan çalışmalar ile Adidas, 2017 sonuna kadar ürünlerini %99 oranında PFC’lerden arındırmayı taahhüt etti. 2020 yılının sonunda ise tüm Adidas ürünleri tamamen PFC’siz olacak. Adidas ile başlayan bu gelişmeyi umarız Nike, Puma ve Umbro gibi markalar da izler.
Bu arada siz de kampanyada işin ucundan tutmak isterseniz www.detoxfootball.org adresine girerek ilk adımı atabilirsiniz.