Kanada Ecofiscal Komisyonu Yöneticisi Dale Beugin, ülkelerin ekonomik anlamda büyürken emisyon oranlarını azaltabileceğini ve büyüme ile emisyon arasında seçim yapmak zorunda olmadığını belirtiyor.
YAZI: Bulut BAGATIR
British Colombia’nın (BC) karbon vergisi, emisyonları düşürmek için en etkili politikalarından biri olarak örnek gösteriliyor. Bu başarıya nasıl ulaştınız?
Merkez sağ bir hükümet tarafından uygulamaya alındı. Kanada için sürpriz bir çıkıştı. Sol görüşlü hükümetler iklim eylemine vurgu yapıyorlardı ancak sürpriz bir şekilde muhafazakâr taraf pazara dayalı enstrümanlara güvenmek istedi. 2008’de süreç hızla başladı. Tasarlaması ve uygulaması çok kolaydı. Tüm gelirleri başlangıçta mevcut vergileri azaltmak için kullandılar. Bireysel ve kurumsal vergileri azalttılar. Düşük gelirli haneleri göz önüne alarak ilerlemek istediler. Ardından gelen ilk seçimde bu vergi bir anlamda test edildi. Merkez sol bu vergi ile mücadele etti ve karşı geldi. Her şeye vergi getirildiğini söylediler ve vergilerin azaltılması çerçevesinde bir kampanya yürüttüler. Ancak kaybettiler. Şimdi elimizde 10 yıllık bir veri var. Eğer bu vergi olmasaydı emisyon rakamları %5-10 arasında daha yüksek olacaktı. BC ekonomisi güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor.
Fransız hükümetinin “Sarı Yelekliler” olayında hataları neler?
Fransa politikalarında uzman değilim. Ancak bu protestoların sadece iklim politikaları, karbon veya gaz fiyatları ile alakalı olduğunu düşünmek bir hata. Bu protestoların ardında eşitsizlik yatıyor. Zengin yoksula karşı gibi bir eşleşme bulunuyor. Gaz ve dizel yakıtların yükselen fiyatlarını karşılayamayan aileleri cezalandırmak gibi bir durum var. Bu da beni BC ve Fransa arasındaki ayrışmanın, elde edilen gelirin farklı şekillerde kullanılmasından geldiğini düşünmeye itiyor. Fransa’da vergiden elde edilen gelir genel gelir kullanımına aktırılırken BC’de bu gelirin yasalarla insanlara ve şirketlere aktarılmasına hükmedildi. BC’de ekonomistler, karbon vergisinin düşük gelirli haneler için adaletli olup olmadığını hesaplamak adına oldukça iyi analizler yaptılar ve bunun regresif değil ilerici bir politika olduğuna kanaat getirdiler.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde karbon vergisi uygulamasını hayata geçirmek zor bir iş mi?
Karbon vergisi veya bir kombinasyon diğer yaklaşımlardan daha ucuza mal olacaktır. Bunu regüle edecekseniz, özel teknolojiler ve sonuçlar talep etmeniz gerekecek ve bu daha fazla masraf demek. Eğer buna destek verecekseniz, insanlara ödeme yapmak için kamu parasını kullanacaksınız ve bu da yeni masraflara neden olacak. Gelişen ekonomiler merdiveni tırmanmaya ve ekonomilerini büyütmeye çalışırken emisyon oranlarını da düşürmek istiyorlar. Peki bunu yaparken neden daha fazla masraf getirecek bir politika yerine daha az maliyetli bir politikaya güvenmesinler? Buradaki seçenek, o geliri nasıl kullanacağınızdır. Sermayeyi çekmeye başlamak veya vergileri aileler için kolaylaştırmak amacıyla vergileri azaltabilirsiniz. Karbon fiyatlandırmasından elde edilecek gelir aynı zamanda ilerleme yoluna da yardımcı olabilir.
Büyüme odaklı bir dünyada yaşıyoruz. Vergi kaydırılması böyle bir dünyada neler vadedebilir?
Konu en azından iklim değişikliğine gelince sorun büyüme değil, emisyonların maliyeti. BC’de emisyon oranları olması gerekenden daha düşük ancak büyüme hâlâ daha çok güçlü. Yani büyümeyi veya emisyonu seçmek zorunda değilsiniz. Büyürken emisyon oranlarınız da düşebilir.
Vergi kaydırılması, Paris Anlaşması çerçevesinde, NDC hedeflerine katkıda bulunabilir mi?
Evet, kesinlikle yardımcı olabileceğine inanıyorum. Bu tamamen kapsam ile alakalı. Karbonu ne kadar fiyatlandırıyorsunuz? Yüksek bir fiyat mı koydunuz? Sıkı ve agresif bir emisyon ticaret sistemi mi kurdunuz? Bu politikaların hepsini neredeyse bütün emisyonlarınıza uyguluyor musunuz? Bazı emisyonlarınıza ufak bir fiyatlandırma uyguluyorsanız çok uzun bir yol kat edemezsiniz. NDC hedeflerine ulaşmak için harekete geçirecek geniş kapsamlı bir fiyatlandırma gerekiyor.