IBM Orta ve Doğu Avrupa Satış ve İş Geliştirme Yöneticisi Ebru Aktan: “Bütünleşik, Zeki ve İşlevsel Sistemler Kuracağız”
Geçtiğimiz aylarda iki önemli etkinlikle, “Smarter Planet/Smarter Cities” projeksiyonlarını Türkiye’de de tanıtmaya başlayan IBM’in Orta ve Doğu Avrupa Satış ve İş Geliştirme Yöneticisi Ebru Aktan, “Evrendeki tüm işleyiş, birbirinden bağımsız görülen, yönetilmeye çalışılan, aslında ortak kaynak kullanan ve işleyen sistemlerden oluşuyor. IBM bu sistemleri, bütünleşik, zeki ve işlevsel hale dönüştürmeyi hedefliyor” diyor.
“Smarter Planet ve Smarter Cities” çalışması için IBM’in 21. yüzyıl stratejisi diyebilir miyiz?
IBM, Bilgi Teknolojileri alanında verdiği hizmetlerde, iş ve teknoloji dünyasının değişimlerine önderlik eden kavramların yaratıcılığını yapıyor. Geçmiş dönemlerde ortaya çıkan eiş, iş dönüşümü, inovasyon kavramlarını buna örnek olarak verebiliriz. Bu yüzyılda ürün ve hizmetlerini, daha önce geliştirilen tüm kavramları içeren “Akıllı Şehirler/Akıllı Dünya” vizyonu çerçevesinde konumlandırıyor. Bilgi Teknolojileri ve iş ortamındaki değişimleri etkin ve bütünsel değer yaratan şekillere dönüştürmeyi ve bu sayede daha akıllı işler, şehirler ve dünya yaratmayı hedefliyoruz.
Bu yeni strateji nasıl ve ne zaman oluşturuldu? Sanırım kickoff u İstanbul’daki üst düzey bir IBM toplantısında yapılmış…
IBM’in Akıllı Dünya vizyonu, 12 Kasım 2008 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilen Business Leadership Forum’da, IBM CEO’su Sam Palmisano tarafından duyuruldu. İstanbul’un stratejik konumu ve dünyanın önemli metropollerinden biri olması, bu kavrama çok değişik boyutlar katıyor ve bu toplantıyı da bizler için çok daha anlamlı kılıyor.
Nasıl bir dünya bekliyor bizi ilerde? IBM’in önerileriyle neyin gerçekleşeceğini umut ediyorsunuz?
Dünya nüfusu giderek artıyor ve şehirleşme büyük bir hız kazanıyor. 1900 yılında dünya nüfusunun sadece yüzde 13’ü şehirlerde yaşıyordu. 2050 yılında bu oranın yüzde 70’e, bir başka deyişle 3,3 milyar kişiden 6,4 milyar kişiye çıkacağı öngörülüyor. Günümüzün şehirleri, dünyanın enerjisinin tahmini olarak yüzde 75’ini tüketiyor, sera gazlarının yüzde 80’inden fazlasına neden oluyor, altyapı sızıntıları nedeniyle su arzının yüzde 20’sini kaybediyor.
Şehirlerin kalabalıklaşması olasılığına karşın, kullandığımız kaynaklar (su, enerji vb) sınırlı kalacak. Elimizdeki tüm bilgilerle, bu kaynakları daha etkin kullanmayı sağlayabilir, sürdürülebilir büyüme ve gelişimi yakalayabiliriz. Bugüne kadar farklı alanlarda yapılmış ve yapılması planlanan önemli teknoloji yatırımları bulunuyor. Şimdi dünya için kritik olan, teknolojinin yarattığı veriyi nasıl daha etkin kullanabileceğimiz, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için bilgiye nasıl dönüştürebileceğimiz. Bilgiyi, işleyişi yönetmeye yönelik tüm süreçlere ve iş modellerine de aktarmamız gerekiyor.
Akıllı bir kent veya akıllı bir gezegen, yeşil ve sürdürebilir olan mıdır? Nasıl bir ilişki var aralarında?
Akıllı bir kent ve gezegen için en önemli koşul, yaşam alanlarının yaratılması. Yaşam alanı kavramı, içinde bire bir yeşil ve sürdürülebilir bir dünya kavramını taşıyor. Bunun da ön koşulu, kaynakların etkin, verimli, doğal döngüyle uyumlu kullanılmasının sağlanması.
Bugüne kadar kullanılan “akıl”dan nasıl bir farklılık öngörüyorsunuz, “SmarterPlanet and Cities” derken?
Akıl, bugüne kadar hep teknolojik ve altyapısal yatırımlarla bir tutuldu, oysa gerçek akıl tüm yatırımların birbiriyle ilişki içinde ve proaktif olarak yönetilebilir olmasında. Bir diğer deyişle, akıllı teknolojiler ve sistemlerin yarattığı bilgiyi kullanarak, öngörü, simülasyon, modelleme yapılarıyla izlemeye, ölçümlemeye ve kaynakların sürekliliğine yönelik yönetim yapısının oluşturulması, dünyayı ve şehirleri “daha” akıllı kılıyor.
Sanırım işin özünü en iyi özetleyen kavram: System of systems. Bu kavramsallaştırmayı biraz daha açıklar mısınız?
Evrendeki tüm işleyiş, birbirinden bağımsız görülen, yönetilmeye çalışılan, aslında ortak kaynak kullanan ve işleyen sistemlerden oluşuyor. IBM bu sistemleri, üç boyutta dönüştürmeyi hedefliyor; bütünleşik, zeki ve işlevsel. Sistemlerin içindeki tüm araçlar fonksiyonelliğin ötesinde, topladıkları bilgilerle daha işlevsel bir yapıya kavuşuyor, bilginin işleyişe dönüştürülmesi tüm sistemi daha akıllı kılıyor, en önemlisi bu işlevsellik ve akıl entegre bir yapıda sistemin tümüne yansıtılıyor.
IBM, akıllı kentlerle hangi alanlarda, ne gibi çözümler öneriyor? Enerji kavramı oldukça ilginç. Biraz anlatır mısınız?
IBM şehirleri birer mikroorganizma olarak görüyor. Bu çerçevede değerlendirilen alanlar ise ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, telekomünikasyon, güvenlik ve vatandaşlık hizmetleri. Akıllı kentlerde yönetim tüm bu bileşenlerin kendi içlerinde ve birbirleriyle etkileşim halinde, bir sistem dahilinde yönetilmesini gerektiriyor. Enerji, bu alanlardan biri, fakat aynı zamanda da kendi içinde birçok sistem ve yönetim modelini barındırıyor. Enerji kurumları artık enerji kaynağını, dağıtımını ve tüketimini dönüştürme gücüne sahip. Akıllı şebekeler üzerinden sensörler, akıllı sayaçlar, dijital kontrol yapıları ve analitik araçlarla, enerjinin iki yönlü akışının yönetilmesi, tüketicilerin de kendi enerji kullanımını (tüketimleri, kullandıkları kaynaklar vb) yönetebilmeleri mümkün. Eşzamanlı enerji kaynaklarının izlenebilmesi, buna karşın tüketim gereksinmelerinin belirlenebilmesi ve farklı kaynakların konumlanabilmesi, enerji yönetimine büyük bir esneklik ve verimlilik sağlıyor. Bu tür altyapılar ve bunların üzerine kurulmuş iş modelleri, farklı enerji kaynaklarının (su ve rüzgâr gibi) dağıtım ve kullanıma esnek ve etkin şekilde entegrasyonunu beraberinde getiriyor, bu sayede sürdürülebilirliği daha yüksek enerji kullanımını da artırıyor.
Bir de bu bitmiş, tamamlanmış bir proje mi, yoksa değişen ihtiyaç ve gelişmelere göre kendini adapte edebilecek bir mega proje mi?
Teknolojinin ve sistemlerin söz konusu olduğu alanlarda, bir sondan veya tamamlanmış bir projeden bahsetmek mümkün değil. Akıl, bilgiyi kullanarak sürekli kendini geliştirir ve dönüştürür. Sistem ve daha akıllı dünya/şehir yaklaşımımız, sürekli gelişim ve dönüşümü içeren yapıları oluşturmak. Sürdürülebilir enerji kaynaklarının ve doğayla daha uyumlu enerji tüketiminin desteklendiği yapılara yönelik gelişmeler, gün geçtikçe etkinliğini artıracak. Bu kaynaklardan en üst seviyede fayda sağlamak için, her türlü gelişimin (uç nokta ekipmanlarından ana bilgi sistemlerine kadar) işleyişe katılımını sağlamak ve bunu sürekli kılmak gerekiyor.
Peki, bugüne kadar ne kadarı, nerelerde, hangi kent ve ülkelerde hayata geçti bu çalışmaların?
Akıllı Şehirler, Akıllı Dünya konusunda çok farklı alanlarda referanslara ve örneklere sahip. Farklı konularda uzman laboratuvar ve araştırma merkezleri bulunuyor. Örneğin Dublin’deki IBM Araştırma Merkezi, “Su Yönetimi”ne yönelik projelere bilgi, metodoloji ve teknoloji geliştirmek üzere oluşturuldu. Burada “su yönetimi” başlığı altında akıllı sayaçlardan atık suların yönetilmesine, su enerjisinin diğer enerji kaynaklarıyla entegre kullanımına kadar farklı çözümler, uzmanlar tarafından geliştiriliyor ve farklı şehirlerin enerji kurumlarının kullanımına sunuluyor. Enerji konusuna odaklandığımızda, özellikle “akıllı şebekeler” alanında hazırlanan “Enmata Projesi,” Malta için elektrik ve su şebekelerini kapsayan, baştan sona bir çözümü içeriyor.
Hudson Nehri’ni kapsayan “akıllı nehir projesi,” Hollanda’da gerçekleştirilen “su seviyesi yönetim projesi,” Avrupa ve Amerika’da özellikle akıllı şebekeler çerçevesinde kamu ve özel enerji kurumlarıyla gerçekleştirilen projeler, IBM’in enerji alanındaki çalışmalarına örnek teşkil ediyor.
Türkiye için nasıl bir öngörünüz var? Neler gerçekleştiriyorsunuz? Neler gerçekleştireceksiniz?
Türkiye hali hazırda büyük şehirlerde önemli teknoloji yatırımları yaptı ve yapıyor. Önemli olan, bu alanlar için sistemleri bütünleşik bir yapıda ve daha akıllı kılmak, noktasal yatırımları şehir vizyonu çerçevesinde büyük resimde ve bir yol haritası izleyerek dönüştürmek, diğer şehirler için de bir yol haritası üzerinde küçük ve hızlı adımlarla ilerlemek. IBM bununla ilgili olarak tek başına ve çözüm ortaklarıyla birlikte şehir liderleriyle ortak çalışmalar yapıyor.
Projeyi hangi araçlarla anlatıyorsunuz? Anlatmakta güçlük çekiyor musunuz?
Başarılı örnekler, elde edilen sonuçlar ve sağlanan fayda, projelerin anlatılmasında önemli. Bunun yanında her şehrin kendi gerçekliği ve ihtiyaçları var, sadece altyapısal değil sosyokültürel yapılar da şehre uygun çözümlerin ve önceliklerin belirlenmesinde önemli unsurlar. Projeler tanımlanırken şehrin sorunlu alanları ve bunlara özel çözümlerin uyarlanması önem taşıyor. Şehrin vizyonu, kendi konumu için hedefledikleri, çözümü ve projeyi şekillendiriyor. Dolayısıyla önemli olan, şehir için önce büyük resmi tanımlamak ve burada görülen ihtiyaçlara uygun projeleri hayata geçirmek.
IBM’den Küresel Demiryolu İnovasyon Merkezi
Dünyanın her yanından demiryolları endüstrisi liderlerini, araştırma uzmanlarını ve üniversiteleri bir araya getirmek ve akıllı demiryolu sistemleri oluşturmak için Pekin’de IBM Küresel Demiryolu inovasyon Merkezi kuruldu. Çin hükümeti, gelecek üç yıl içinde (2009’dan 2011’e kadar) yeni, daha akıllı demiryolu sistemleri inşa etmek için yılda 600 milyar Yuan (87.8 milyar ABD doları) tutarında yatırım yapmayı taahhüt ediyor. Çin, 21. yüzyıl için demiryolu altyapısında ve işletiminde yapılacak devrimin merkezinde bulunuyor ve daha önce benzeri görülmemiş bir hızla yüksek hızlı trenleri ve önemli ölçüde genişletilen demiryolu ağını hizmete sunuyor. Merkez, demiryolu endüstrisinin şu önemli sorunlarına çözümler arayacak:
• Yolcu rezervasyonları ve hizmetleri;
• Varlık kullanım oranı ve verimlilik;
• Demiryolunun ve altyapının izlenmesi;
• Tarifelerin belirlenmesi;
• Bütünleştirilmiş bilet ücreti yönetimi ve
• Çevre açısından etkin operasyonlar.