#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Büyüyen Topluluğumuzla Birlikte Pozitif Değişim Yaratmaya Devam Edeceğiz”

Kale Grubu’nun temel amacının gerçek değişim ve dönüşüm getirecek iş modellerine, kalıcı sosyal ve çevresel fayda yaratmaya odaklanmak olduğunu belirten Kale Grubu Kurumsal İletişim ve Etki Yatırımları Bölüm Başkanı Rana Birden, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nı da yalnızca bir ödül programı olarak görmediklerini söyledi. Toplumun her kesiminde pozitif değişim yaratmaya devam edeceklerini dile getiren Birden, “Finalistlerimiz ve kazananlarımız, birbirlerinin deneyimlerinden öğrenen, birlikte iş geliştirebilen, toplumsal sorunlara ortak çözümler üretebilen topluluğumuzun çok değerli bir parçası olacaklar” dedi.

Elif YAŞAR ÖZYÜREK

Kale Grubu olarak sürdürülebilirlik anlayışınız ile iş modelleriniz arasında nasıl bir entegrasyon var? Sektörünüzde değişimi sağlama ve sosyal fayda yaratma konusundaki yol haritanızı öğrenebilir miyiz?

Temel amacımız, gerçek değişim ve dönüşüm getirecek iş modellerine, kalıcı sosyal ve çevresel fayda yaratmaya odaklanmak. Yalnızca büyümenin ya da kâr etmenin ötesinde; topluma, insanlara, ekosistemimize ve dünyamıza iyi gelen işler yapmayı istiyoruz. Daha adil, daha yeşil, daha sürdürülebilir bir dünyaya erişmek için etkimizi artırmaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda sürdürülebilirliği ön planda tutan, Grubumuzun ve tüm Grup şirketlerinin çevresel etkilerini değerlendirip azaltmaya çalışan, tüm paydaşlarımızı dikkate alan bir iş modeline sahibiz. Sürdürülebilirliği, inovasyon ve büyümenin temel kaldıracı olarak konumlandırıyoruz. Yatırımlarımızı ve çalışmalarımızı, daha temiz ve daha verimli üretim odağında gerçekleştiriyoruz. Tüm şirketlerimizde karbon emisyonunu azaltacak enerji tasarruf projeleri yaparak, çevresel etkilerimizi en aza indirme yolunda etkin adımlar atıyoruz. Bunun için teknolojide enerji dönüşüm projeleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik yatırımlar yapıyoruz; su ayakizi ve atık yönetimi projeleri uyguluyoruz. Malzeme ve teknoloji yönünden de yenilikçi Ar-Ge projeleri ve buna bağlı yatırım hazırlıkları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca yenilikçi ürünlerimizle tüketicinin de su tasarrufu ve çevreye duyarlılık özelinde bilinçlenmesini ve harekete geçmesini sağlıyoruz.

Etki yatırımları alanına yalnızca toplumsal yatırım programlarımız odaklı değil, Kale Grubu’nun dönüşeceği bir iş modeli olarak bakıyoruz. Bu kapsamda benimsediğimiz “İyi Bak Dünyana” felsefesi altında sürdürülebilir iş modelimizin dört ana etki alanını çalışanlarımız, çevremiz, toplumumuz ve işimiz oluşturuyor. Tüm çalışma arkadaşlarımızın, sürdürülebilirlik yolculuğumuzun bir parçası olduğunu hissetmesi bizim için çok önemli. İyi Bak Dünyana hareketi kapsamında, Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay’ın liderliğiyle başlayan ve tüm çalışanlarımızın sürdürülebilirliğe olan ilgilerini geliştiren, ortak amaç kültürü oluşturan bir çalışma ortamı şekillendiriyoruz.

Toplumsal fayda hedefleyen çalışmalarımızı, üç öncelik alanımız olan fırsat eşitliği, sosyal girişimcilik, yerel kalkınma odağında yürütüyoruz. İlerlemenin erkeği-kadını olmaz inancıyla kadınlarla birlikte yerel kalkınma planları kuruyoruz. Sosyal girişimcilerle el ele vererek eşitsizliklere karşı duruyor, dünyanın değişmesine katkı sağlayacak işler yapmak istiyoruz. Gençler, sanatçılar, tasarımcılarla birlikte daha sürdürülebilir dünyaya giden yolda anlamlı izler bırakmaya odaklanıyoruz.

Bu yıl, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı Ödülleri’nin sekizincisi gerçekleşiyor. İlk günden bu yana ödül programının hem Kale Grubu’nun kurucusu merhum İbrahim Bodur’un değerlerini yaşatma hem de sosyal girişimcilik ekosistemini destekleme konusundaki etkilerini anlatır mısınız?

İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı ile sekiz yıl önce yola çıkarken amacımız, sosyal fayda sağlayan girişimcileri destekleyip kamuoyu önüne çıkmalarını sağlarken, varlığıyla sosyal etki bırakabilecek bir programı hayata geçirmekti. Bu etkinin, dünyaya iyi bakmak için en iyi yol olduğuna inandık. Özellikle iş dünyasının bakış açısında bir fark yaratabilmeyi amaçladık. Bu yolla sorumlu ve etki odaklı liderliğin meydana getirebileceği değişime dikkati çekmeyi hedefledik. Sekiz yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede bu hedefler yolunda önemli mesafe aldık. Kale Grubu’nda da, dışarıda da ciddi bir dönüşümü tetiklemeyi başardık. Özel sektörün dikkatini sosyal girişimcilik kavramına çektik ve benimsemelerini, iş alanları ile entegre etme yolunda adım atmalarını sağladık. Sosyal girişimcilerin iş potansiyeli üzerinde olduğu kadar ülkemizin gelişiminde de ciddi etkimiz oldu. Sosyal etkimiz her geçen gün büyüyor. Sosyal girişimcilik ekosistemindeki çalışmalarımızı daha ileriye taşımak üzere, Dünya Ekonomik Forumu ve Schwab Vakfı’nın işbirliğinde Davos 2024’te lanse edilen Rise Ahead Taahhüdü’nün de Türkiye’deki ilk imzacısı olduk. Her yıl biraz daha büyüyen topluluğumuzla birlikte toplumun her kesiminde pozitif değişim yaratmaya devam edeceğiz.

Bugüne dek 70’e yakın sosyal girişimin dahil olduğu bir topluluğun oluşmasına aracılık ettiniz. Ödül programınız, günümüzün “dönüşüm ajanları” olan sosyal girişimcilerin bir topluluk olma ve topluma ilham vermeleri açısından nasıl bir platform oluşturuyor? Öncelikle tüm paydaşlarımıza ilham veren bir topluluk oluşturduk. Bu, gurur ve heyecan verici.

Günümüzün hızla gelişen ekonomik ortamında, geleneksel işletmeler ile sosyal girişimler arasındaki işbirliği, bizi, ortak değer yaratmaya götürüyor ki, aradığımız tam olarak bu… Geleneksel işletmelerin operasyonel verimliliğini ve finansal kaynaklarını, sosyal girişimlerin sosyal inovasyonu ve toplumsal katılımıyla birleştiren bu işbirlikleri, ekonomik büyümeyi desteklerken en acil toplumsal zorluklardan bazılarının çözülmesine yönelik bir plan sunuyor. İş dünyası ve sosyal girişimcilerin benzersiz güçleri ve katkılarını masaya getirdiği böyle bir topluluk oluşturmak, kolektif eylemin dönüştürücü gücünün çok değerli bir kanıtı. Birlikte daha parlak, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir geleceğe giden yeni bir rota çizme fırsatına sahibiz.

Finalde yarışacak sosyal girişimciler, değişim yaratma ve fayda sunma hedefleri ile sosyal, ekonomik ve çevresel hangi konulara odaklandılar?

İBSG Programı ödüllerimiz için bu yıl dört kategoride toplam 316 başvuru aldık. Bugüne kadar aldığımız en yüksek başvurulardan biri. Nicelik kadar gelen başvuruların niteliği de jürimizi çok mutlu etti. Her kategoride çok iyi girişimlerle karşılaştık. Konuların çeşitliliği açısından da gayet zengin bir süreç yaşandı. Tarım zararlıları ile mücadeleden orman yangınlarına karşı çözüm sunmaya, atık ve kirlilik problemini vurgulayandan küresel su krizine odaklanana, bilimsel okuryazarlığı geliştirmeyi amaçlayandan plastik sorununa son vermeye çalışana kadar birçok farklı konuda dikkat çekici girişimciler başvurdu.

Ödülü hak edecek sosyal girişimcilerin kazanımları neler olacak?

İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı kapsamında finansal ve finansal olmayan ödüller veriyoruz. Her kazanan belli miktarda finansal ödüle hak kazanıyor. Ayrıca Erken, İleri ve İş Birliği Kategorileri’nin kazananları, maddi ödüle ek olarak, Kale Grubu ve Impact Hub Istanbul tarafından iş geliştirme ve yatırıma hazırlık desteği, Gençlik Kategorisi kazananı ekip ise Social Impact Award Türkiye 2024 programına geçiş ve program kapsamında kapasite geliştirme desteği alma hakkını kazanacak.

Ancak biz İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nı salt bir ödül programı olarak görmüyoruz. Finalistlerimiz ve kazananlarımız, her zaman vurguladığımız gibi, birbirlerinin deneyimlerinden öğrenen, birlikte iş geliştirebilen, toplumsal sorunlara ortak çözümler üretebilen topluluğumuzun çok değerli bir parçası olacaklar. Toplumun ya da herhangi bir dezavantajlı grubun aşmak zorunda olduğu sorunlara karşı el ele verecek, birlikte çözüm bulmaya çalışacağız. Birbirimizi besleyecek, yol arkadaşlığı yapacağız.

Sekizinci İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı Ödülleri, bu yıl hangi yeniliklerle ve varsa hangi farklılıklarla gerçekleşecek?

Ödül programını da kapsayan İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’mızı geliştirmeye devam ediyoruz. Bu yıl da yalnızca İstanbul, Ankara, İzmir değil, tüm Türkiye’den girişimcilere alan açmaya, ülke çapına yayılmaya gayret ediyoruz. Aldığımız başvurulardaki coğrafi çeşitlilik bu yönde önemli mesafe kaydettiğimizi gösteriyor. Buna ek olarak bu yılki en büyük değişiklik, programımızı etki girişimlerini de kapsayacak şekilde genişletmek oldu. Böylelikle hem girişimler arasında bir fırsat eşitliği sağlamış oluyoruz hem de topluluğumuza etki girişimlerini de alarak, esasen aynı yolda yürüyen etki girişimleri ile sosyal girişimler arasında birbirinden öğrenmeyi sağlayarak etkimizi artırmayı hedefliyoruz.

Bu yazı, ekoIQ’nun 112. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.