#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Hatay

CHP’li Kara: “Hatay’ın Her Köşesi Kirletici Projelerle Kuşatılmış Halde”

Hatay’ın Payas ilçesinde yapılması planlanan kalker ocağı kapasite artışına itiraz eden CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Yine acı reçeteyi doğamız, suyumuz, havamız ve insanlarımız sağlığıyla ödüyor” dedi. 

Hatay’da, bölgede meydana gelen büyük depremlerin etkilerinin sürmesi üzerine “Biz depremzede yurttaşlarımızın sorunlarını çözmeye çalışırken her gün kentimiz daha büyük felaketlerin kapısına sürükleniyor “ diyen CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’ın adeta kirletici sanayi ile kuşatılmış durumda olduğunu hatırlatırken, 20 yıldır kronikleşmiş ve çözülmek istenmeyen sorunlar yumağıyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

Ranta odaklı bir kent anlayışının halk sağlığı üzerindeki etkilerine de değinen Hatay Milletvekili, “kamu hizmeti” ve “kamu yararı” ifadesiyle başlayan her projenin ranta dayalı bir kent anlayışını beslediğini aktarırken şunları söyledi: “Yine acı reçeteyi doğamız, suyumuz, havamız ve insanlarımız sağlığıyla ödüyor. Kamu yararı diye başlayıp denizlerimize dolgular inşa ediyorlar, alanlar yetmiyor sanayi için genişletiyorlar. İskenderun Körfezi’nin bugün geldiği noktayı herkes görüyor. Sahilimizi, içme suyu rezervlerimizi, birçok endemik bitki ve koruma statüsündeki hayvan türlerini yitirmek üzereyiz. Yine Sarıseki’de, Payas’ta ve Hatay’ın dört bir köşesinde ormanlarımız katlediliyor, karbon yutak alanlarımızı yitiriyoruz.”

Bahsi geçen tüm bölgede uzun vadeli hava kirliliğine maruz kalındığını da aktaran Yıldırm Kara, kronik kalp-damar ve solunum hastalıklarına yakalanma riski günden güne artığını belirtti ve ekledi: “Depremden kurtulanların uzun vadede bu hastalıkların pençesine düşmesi bekleniyor. Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2015’te yayımladığı rapora göre kalp-damar hastalıkları Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Diğer yandan aynı kurumun 2022 yılında yayınladığı araştırma neticesinde, örneğin İskenderun Körfezi’nde bulunan ve ithal taş kömürü yakan termik santral dolayısıyla 2030 yılına kadar meydana gelecek erken ölüm sayısı 6481 olarak tahmin ediliyor. Buradaki sağlık maliyeti ise yaklaşık 12 milyar Euro seviyesinde. Bu verdiğimiz tek örnekle beraber, bu projelerin sürdürülmesine ‘yatırım’ ya da ‘kamu yararı’ demek mümkün müdür?”

Halk Direniyor

Bugün Hatay’ın dört bir köşesindeki kirletici kuşatmaya karşı her gün yurttaşların aktif direniş sergilediğini söyleyen Nermin Yıldırım Kara, Hatay’daki yurttaşların tüm gücüyle yaşam alanlarını korumaya çalıştığını belirtti. CHP’li Milletvekili ayrıca, katıldakları toplantıda bölgedeki yurttaşlardan halihazırda bu kümülatif etkiye maruz kaldıklarını kendisine aktardıklarını ve gelecek kuşaklar, torunları için mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.

Payas’ın Sincan Mahallesi’nde yapılması planlanan kalker ocağı kapasite artışı ve beton santrali projesinin hakın katılım toplantına katılan Yıldırım Kara, “Burada gerçekleştirilmek istenen proje, zaten var olan bir üretim tesisini büyütmeyi ve yeni bir tesis inşa etmeyi içeriyor. Payas’ta, farklı sanayi işletmelerinden kaynaklanan bir kirlilik zaten mevcuttu. Yurttaşlar KOAH gibi solunum yolu hastalıkları ve kanser gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıyaydı. Yine belirttiğimiz gibi ‘yatırım’ ve ‘istihdam’ sözcükleri karşımıza çıkıyor. Ancak, şirketin istihdam sağlamak gibi bir bahaneye sığınması da mümkün görünmüyor; zira ÇED başvuru raporuna göre, şu anda 35 kişilik çalışan sayısı, 40’a çıkmış olacak. 61,7 yıllık olması öngörülen bu projenin orman vasıflı alan üzerinde gerçekleştirilecek olması bile başlı başına tedirginlik uyandırıyor. Son orman yangınlarıyla da görüldüğü üzere, iklim değişikliği ve insan ihmalleri, orman varlığımız üzerinde büyük bir tehlike oluşturuyor. Her defasında 50-60 yıllık ve de kümülatif sağlık maliyetini artıran bu projeler için yüzlerce yıllık ormanlardan vazgeçmemiz için çabalıyorlar.” dedi.

Yurttaşların sesine kulak verilmesi gerektiğinin altını çizen Hatay Milletvekili, “Yurttaşlarımız, her toplantıda yaşananlar gibi narenciye üretiminin önemli merkezi olan bu topraklar üzerinde halihazırda var olan kirliliği daha da artıracak bir kapasite artışına kesin dille itiraz ettiler” derken, tesisin halk üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle ifade etti: “Tesisin hemen yanı başında bulunan okuldaki öğrencilerin kamyonların arasında okula gidip gelmesinden endişe duyuluyor. Ağır tonajlı araçlardan ve kasislerden dolayı yollar bozulmuş durumda, ayrıca olası kapasite artışı, verimli meyve bahçelerinin toz ve tozuma sebebiyle daha da çoraklaşmasına sebebiyet verecek. Şu an hemen hemen her hanede mutlaka bir KOAH hastası, kanser hastası mevcut. Yurttaşlarımız, kümülatif kirlilik yükünden dolayı ilaçlara mahkûm edilmiş durumdalar. Payas’ta yerleşim alanlarıyla sanayi alanlarının iç içe girmiş olması sağlıklı bir yaşama tutunma mücadelesini de beraberinde getiriyor.”

Yıldırım Kara, Hatay Valiliği’ne de çağrıda bulunarak açıklamasını bitirdi: “Özellikle Payas’da faaliyette bulunan tesislerin ağır tonajlı kamyonları ve tırların okul önlerinden ve mahalle içlerinden geçerken tehlike yaratmaması için tedbirler gerekiyor. Daha da önemlisi Payas da yine tekil bir örnek. Tüm bu kuşatmanın Hatay’dan kalkması için bir an önce yetkililerin söylediklerimizi ciddiye alıp harekete geçmesi gerekiyor.”

EkoIQ Editör