Çiftçi Kadınların Emeği ile “Herkes için İyi Gıda”

Birleşmiş Milletler, 17 yıl önce 15 Ekim tarihini “Dünya Çiftçi Kadınlar Günü” olarak kabul etti. Kırsalda yaşayan kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve onları güçlendirmek öncelikle bir insan hakları meselesi. Yanı sıra iklim değişikliğinden en çok etkilenenler olarak çiftçi kadınlar, bu mücadelede kritik bir bileşen konumuyla önemli görevler üstleniyorlar.

Dünya genelindeki gıda üretiminin yarısından sorumlu olan ve çevre ile biyoçeşitliliğin korunmasında önemli roller üstlenen, kırsal alanlarda yaşayan ve tarımla uğraşan çiftçi kadınlar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre dünya nüfusunun dörtte birini oluşturuyorlar. Bu gerçeklikten yola çıkan Birleşmiş Milletler (BM), 2007 yılında 15 Ekim tarihini, “Dünya Çiftçi Kadınlar Günü” olarak ilan etti. Günle, çiftçi kadınların tarımsal ve kırsal kalkınmayı artırma, gıda güvenliğini iyileştirme ve kırsal yoksulluğu ortadan kaldırma konularındaki kritik rolü vurgulanıyor.

Yoksullukla ve Açlıkla Mücadelede Çiftçi Kadınlar

Yerli kadınlar başta olmak üzere çiftçi kadınların öneminin anlaşılmasının yanı sıra yaşamlarının iyileştirilmesi, yoksulluk ve açlıkla mücadelede anahtar bir rol oynuyor. Kadınlara erkeklerle eşit fırsatlar sunulduğu takdirde dünyanın en yoksul bölgelerinde dahi tarımsal üretimin artırılabileceği, yetersiz beslenen insan sayısının ise azaltılabileceği öngörülüyor.

Çiftçi kadınların küresel gıda sistemlerindeki hayati rolünü tanımak amacıyla bu yılın teması “Çiftçi Kadınlar, Herkes için İyi Gıda Yetiştiriyor” olarak belirlendi. Tema, eşitsiz güç yapıları ve artan gıda güvensizliği gibi sistemik zorluklarla karşılaşmalarına rağmen çiftçi kadınların tarımsal üretimden gıda dağıtımına kadar yaptıkları katkıların altını çiziyor.

Kadınların emeği, ücretli ya da ücretsiz, tarım ürünlerinin üretiminden işlenmesine, hazırlanmasına ve dağıtımına varıncaya dek ailelerini, topluluklarını ve dünyayı besliyor. Ancak kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip olmadıkları için kırsal alanlarda da daha az gelir elde ediyor ve gıda güvencesizliğini daha yüksek seviyelerde yaşıyor. Temayla ayrıca, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) arasında yer alan, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ve “Açlığa Son” maddelerine ulaşmaya yönelik vurgu da yapılıyor.

Çiftçi Kadınlar İklim Kriziyle Mücadelede Kilit Roller Üstlenebilir

Kırsal alanlarda yaşayan kadınlar, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla iklim değişikliğiyle mücadelede kritik role sahip. Örneğin, doğayla uyum içinde tarım yaparak, kuraklığa dayanıklı tohumlara geçerek, düşük etkili veya organik toprak yönetim teknikleri kullanarak ya da ağaçlandırma ve restorasyon çalışmaları ile topluma liderlik ediyorlar.

İklim krizinin ön cephesinde yer aldıkları için çiftçi kadınlar değişim ajanları olma konusunda da benzersiz bir konumdalar. Öte yandan raporlar, iklim değişikliğinin kadınlar üzerinde, özellikle de yerli ve küçük çiftçi kadınlar üzerinde daha belirgin bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Çiftçi kadınlar, tarımsal bağımlılıkları, yaşam koşulları ve marjinalleşmeleri nedeniyle iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve kirlilik gibi değişikliklere daha fazla maruz kalıyorlar. Ayrıca çiftçi kadınların, toprak hakları ve kredi gibi bir dizi kaynağa erişimi daha az, eğitim ve teknolojiye erişimleri de sınırlı.

Şayet kadınlar, erkeklerle aynı üretken kaynaklara erişime sahip olsalardı, tarımsal verimin %20-30 oranında artabileceği ve buna ek olarak 100 ila 150 milyon kişiyi daha besleyebilecekleri öngörülüyor. Analizlere göre uzun vadeli ortalama sıcaklıklardaki 1 derecelik bir artış, kadın liderliğindeki hanelerin toplam gelirlerinde, erkek liderliğindeki hanelere kıyasla %34’lük bir azalma ile ilişkili durumda.

Kırsal Alanlarda Cinsiyete Dayalı Ücret Farkı %40’lara Çıkıyor

ILO’ya göre kadınlar, dünya tarım iş gücünün %41’ini oluştururken, bu oran düşük gelirli ülkelerde %49’a kadar yükseliyor. Kadınlar, dünya genelinde, toprak sahiplerinin %20’sinden daha azını oluşturuyor. Ayrıca kırsal alanlarda cinsiyete dayalı ücret farkı da %40’lara kadar çıkabiliyor.

Kırsal alanlardaki kadınlar, geçim kaynakları için yerel doğal kaynaklara büyük ölçüde bağımlı olmaları nedeniyle, iklim değişikliği ile birlikte zaten eşitsiz olan üretken varlıklara erişimden de daha fazla etkileniyorlar.

Çiftçi kadınlar ayrıca bakım ve ev işlerinin yükünü de taşıyarak ücretlendirilmeyen emekten de orantısız bir şekilde etkileniyorlar. Çocuklara ve yaşlılara bakmak, yemek pişirmek, odun ve su toplamak, çiftliklerde veya aile işletmelerinde çalışmak gibi birçok rol üstleniyorlar. Ücretli ve ücretsiz çalışma saatleri birleştirildiğinde, erkeklere kıyasla çok daha uzun saatler çalışan çiftçi kadınlar; istismar, cinsel taciz ve diğer cinsiyete dayalı şiddet biçimleri açısından da yüksek risk altındalar.

Önerilen makaleler