Şöyle halı gibi uzayıp giden yemyeşil çimler için harcanan su miktarı hakkında bir fikriniz var mı? Tam bir su canavarı olan monokültür çim alanlar yerine, bölgenin iklimine ve havasına uygun bir peyzaj tasarlanamaz mı? Elbette tasarlanabilir. 1980’lerde Amerika’nın kurak bölgelerinde başlayan Kurakçıl Peyzaj, asıl ismiyle Xeriscape, daha az su, zaman ve enerji harcayarak çok güzel ve doğal peyzajlar oluşturmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Çevre dostu belediyelerimizin dikkatine!
Yazı: Hatice BÜYÜKGÖZ, Peyzaj Mimarı, Sarıyer Belediyesi
Park, bahçe ve yeşil alanların, kentin gürültü ve kirliliğinden uzaklaşıp biraz olsun nefes alabilmemize olanak sağlayan en önemli sosyal yaşam alanlarımız olduğunu söyleyebiliriz herhalde. Kentsel yaşam için böylesine büyük önem taşıyan mekanların varlığını sürdürebilmesi de en iyi şekilde bakımına bağlı. Ama bu bakımın en önemli maliyetlerinden biri de su. Küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle temiz su kaynaklarına erişimin giderek zorlaştığı ve daha da zorlaşacağı düşünüldüğünde, kentsel peyzajın sürdürülebilirliği üzerine tekrar eğilmemiz gerektiği açık. Yani bir yandan yeşil alanları korur ve artırırken, bir yandan da su kaynaklarının korunmasını sağlayabilmek gerekiyor. İşin iyi tarafı bu konuda çalışmalar uzun süre önce başlamış; bir hayli de yol alınmış.
Suyun en az düzeyde kullanılmasıyla, su kaynaklarının ve çevrenin korunmasını ilke edinen nitelikli peyzaj düzenlemelerine, “Kurakçıl Peyzaj Düzenlemesi” veya dünyada bilinen ismiyle “Xeriscape” deniyor. “Kuru” anlamına gelen Yunanca “Xeros” ile “peyzaj” anlamına gelen İngilizce “Landscape” sözcüklerinden geliştirilen “Xeriscape”le, susuzluğa dayanıklı bitki türleri kullanılarak su kullanımı minimum düzeyde tutulabiliyor.
Kurakçıl Peyzajın Doğuşu…
Aslında hikâye, 1950’lı yıllardan sonra, nüfus artışı ve sanayileşme sonucu su tüketiminin artması ve su kaynaklarının sınırlı olduğunun anlaşılmasıyla başlıyor. Ve tabii hemen suyun etkin kullanımına yönelik çeşitli su stratejileri geliştirilmeye başlanıyor. Yeşil alanların sulanmasında, “Su-Etkin Peyzaj Düzenlemesi” (Water-Efficient Landscaping) genel başlığı altında “Suyun Akılcı Kullanımı” (Water-Wise, Water-Smart), “Az Su Kullanımı” (Low-Water) ve “Doğal Peyzaj Düzenleme” (Natural Landscaping) ortaya çıkıyor. Ve en sonunda bu yaklaşımların daha da geliştirilmesiyle, 1981 yılında Amerika’nın Colorado eyaletinde “Kurakçıl Peyzaj Düzenleme” ya da tüm dünyada bilinen ismiyle “Xeriscape” ortaya çıkıyor.
İlk kez, Amerika Birleşik Devletleri’nin Colorado eyaletinde Denver su departmanında kullanılmaya başlanan Xeriscape aynı bölgede bugün de yoğun olarak uygulanıyor. Colorado eyaletinin, Pueblo bölgesinde, Xeriscape yöntemlerine göre düzenlenmiş olan bir bahçe yaklaşık 13 bin metrekare alan kaplıyor. Bu bahçede, bitkiler kurak, yarı kurak şeklinde su ihtiyacındaki farklılıklara göre bölümlere ayrılmış durumda. Bu durum sulama esnasındaki su kayıplarını azaltıyor. 240’ın üstünde çok yıllık ve yer örtücü bitki,15 süs çimi, 35 çalı, 30 ağaç tür ve varyeteleri kullanılmış olan bu bahçe, Kurakçıl Peyzaj için neredeyse bir müze niteliğinde. Tam da bu yüzden yoğun ilgi görüyor; çeşitli turlar düzenleniyor ve haftanın yedi günü ziyaretçilerine hizmet veriyor.
Türkiye Kendini Su Zengini Zannediyor
Ülkemizde ise bu konudaki hassasiyetler, sıcaklıkların çok yüksek geçtiği 2007 yılından sonra oluşmaya başladı. Ne yazık ki bu tarihe kadar, kendimizi su zengini sanıyorduk; ancak son yapılan araştırmalar kişi başına düşen miktar açısından neredeyse “su fakiri” bir ülke olduğumuza işaret ediyor. Ancak ne yazık ki Kurakçıl Peyzaj çalışmalarıyla ilgili bilinen ilk çalışma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, Çevreye Değer Veren Aktiviteleri Destekleme Derneği’nin (SAVE) 2009 yılında açtığı ekolojik park tasarım yarışması sonucunda gerçekleşti. Alsancak– Karavas’ta Kurakçıl Peyzaj prensiplerine göre düzenlenen park, 300 metrekare alandan oluşuyor.
Bu konudaki ikinci adımsa, 2011 yılında İstanbul’un Sarıyer ilçesinde atıldı. Sarıyer Belediyesi bünyesinde yer alan bir parkta, Xeriscape bahçe tekniklerini uyguladık. 800 metrekare yeşil alana sahip bu parkta, daha önceden var olan bitkileri korunmuş; ilave bitkilerse bitki örtüsüne uygun, susuzluğa dayanıklı bitki türlerinden seçilmiştir. Defne, sophora, oya, pampas otu, dağ muşmulası, yayılıcı ardıç türleri, zakkum, mahonya, spiria, inci çalısı, kartopu, nar, duvarları saracak şekilde kaya sarmaşıkları, kazayağı, dam koruğu, berberis gibi bitkiler su isteklerine göre gruplandırılmış, çim yerine susuz kaldığında ölmeyen, dayanıklı çayır örtüsü minimum düzeyde kalacak şekilde kullanılmıştır. Malç olarak ağaç kabuğu kullanılan parkta, bitki türlerine bağlı olarak su tüketimi önemli ölçüde düşmüş durumda. Parkın kaybolmayan yeşilliğiyle kent içinde sürdürülebilir yeşil alanlara güzel bir örnek olmasını amaçlandı.
Siteler, Parklar, Yeşil Binalar
Kent estetiğinde yetki merci olan belediyelere ve yeşil alanlarda önemli söz sahibi peyzaj mimarlarına aslında oldukça önemli roller düşüyor. Peyzaj tasarımları yaparken kısa ömürlü, doğayı sömüren düzenlemeler yerine uzun ömürlü doğaya katkı sağlayan kalıcı ve akılcı düzenlemeler yapılabilir. Öncelikle, farklı bitki kullanma eğiliminden kurtulup, bölgeye uygun, kanaatkâr bitki türlerine yönelmek gerekiyor. Türkiye bitki çeşitliliği açısından zengin bir ülke. Bu çeşitlilikle güzel bitkilendirmeler yapmak mümkün. Üstelik bitkiler kendi koşullarında daha güzel form yapar ve sağlıklı gelişir.
Peyzaj düzenlemelerinde, Xeriscape tekniklerine yönelmek, su tüketimini azaltarak doğaya katkı sağlamak açısından önemli olduğu gibi uzun ömürlü, sürekli yaşayan bahçelere sahip olmak açısından da çok önemli.
Diğer taraftan, ülkemizde özelikle büyükşehirlerde, enerji verimliliğini amaçlayan, LEED ve BREEAM gibi uluslararası sertifikalara sahip “Yeşil Binalar” giderek yaygınlaşıyor. Yağmur sularını depolayan, ayrıca lavabo ve banyo sularını arıtarak bahçe sulama suları elde etmeyi başaran bu yapıların bahçe düzenlemelerine aynı ekolojik mantıkla yaklaşmadığını görmek insanı şaşırtıyor. Bu mekanların bahçe düzenlemelerinde su tüketimi yüksek çim alanların ve bitkilerin kullanılması ilginç bir tezat. Halbuki Kurakçıl Peyzaj uygulamalarının kullanılmasıyla, tasarruf ve sürdürülebilirlik hedefli bu yapılar ile bahçesi arasında amaç birliği ve uyumluluk sağlanabilir.
Sonuç olarak, Xeriscape bahçe düzenlemeleriyle su, zaman ve para tasarrufu yapabiliriz. Su kıtlığı her an kapımızı çalabilir; dolayısıyla Kurakçıl Peyzaj uygulamalarının yaygınlaşması için hızla harekete geçmekte fayda var. Tabii ki görev hepimizin: Site yöneticilerinin, bahçeli ev sahibi yurttaşların ve geniş yeşil alanların sorumluluğunu taşıyan yerel yöneticilerin…