Oyun tabanlı sürdürülebilirlik çalışmaları yapan ve atölyeler düzenleyen SDG4Kids’in Kurucu Ortağı Türkan Uçar, “Yetişkinler olarak bizler, doğa ve çocuklardan ilham alarak sorumluluklarımıza odaklanmak ve çözmek için çaba harcamak zorundayız. Çocuklarımızla birlikte doğayı doğal haline bırakarak onarmamız gerekiyor” diyor.
Dünyamızın geleceğini “iklim değişikliği” perspektifinden değerlendirerek neler söylemeyi istersiniz?
Bilim insanları uzun zamandır dünyamızın kaynaklarını kendi faydamız için kullanırken aslında gezegenimize ve tüm canlılara zarar verdiğimizi söylüyorlar. Ne yazık ki bugüne dek ortaya konan bilimsel raporlar, Covid-19 Pandemisi ile yüzleşene dek bizlere “yakın bir ihtimal” olarak görünmedi. Son dönemde daha sık ve şiddetli yaşamaya başladığımız doğa olayları, bilim insanlarının haklılığını ortaya çıkarsa da ekonomik kaygılar nedeniyle yeterince harekete geçilmediğini görüyoruz.
Bazılarımız için hayatta kalma mücadelesi bazılarımız içinse daha iyi yaşama ve kazanma hırsı, bilim insanlarının işaret ettikleri doğruların umursanmasına engel oluyor. Yaşanan bir afet sonrasında yapılması gerekenler düşünülse de şokun etkisi ne yazık ki geçici. Gerçekleri bilsek dahi gezegenimizin sınırlarını, doğal kaynakları kirleterek ve tahrip ederek zorlamayı sürdürüyoruz.
Eşimle ikimiz, Anadolu’nun en güzel yörelerinde, doğayla iç içe geçmiş bir çocukluk yaşama şansına sahip olduk. Doğa sevgimiz çok erken yaşta başladı. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı koruyarak üretmeyi erken yaşta deneyimledik. Oysaki bugün karşılaştığımız tüm sorunların temelinde insanlığın doğaya hoyrat yaklaşımının olduğunu görüyoruz. Başta iklim değişikliği olmak üzere yoksulluk ve sağlık krizi gibi birçok sorunu çözmemiz için bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Başarılı olabilmemiz için de öncelikle hayal etmemiz, düşünmemiz ve konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.
İklim değişikliği sorunlarımızdan yalnızca biri ve dünyanın sağlıklı bir geleceğe ilerlemesinin önünde birçok sorun olduğunu biliyoruz. İşte, tam da bu noktada Birleşmiş Milletler; tüm dünyayı, kurumları ve bireyleri 2030 yılına dek sorunlara çözüm bulmaya davet eden evrensel bir çağrı yaptı: Yalın bir dil ile anlatılan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Gündem 2030’dan söz ediyorum. Birleşmiş Milletler’in çok değerli çağrısı benim için de önemli bir başlangıç noktasını oluşturdu. “Sorunlara çözüm getirebilmemiz için öncelikle sorunlarımızın ne olduğunu anlamamız ve bu sorunları 7’de 70’e sade bir dil ile anlatmamız gerekir” diye düşündüm. 2030’a uzanan zaman diliminde küresel sorunlarla mücadele edecek bugünün genç kuşaklarının bir an önce sürece dahil edilmesi gerekliliğinden yola çıktım. Ve çocuklara Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı tanıtmak üzere 2018 yılında SDG4Kids Dünyanın Geleceği Oyunu’nu tasarladım.
Dünyanın Geleceği Oyunu ve Eğitim Kiti, insan kaynaklı sorunlarımızı çözmek için yine insan aklına, yaratıcılığına ve iradesine ihtiyacımız olduğu fikrinden yola çıkarak bizi düşünmeye ve hayal etmeye yönlendiriyor. Çözüm için ihtiyaç duyduğumuz yenilikleri ortaya koyacak olan girişimcilerin mimarları ise en değerli hazinemiz çocuklarımız ve gençlerimiz. Onların, sorunlara farklı bir bakış açısıyla bakacaklarına ve davranış değişikliğini gerçekleştirmeyi başaracaklarına inanıyorum.
Çocuklar iklim değişikliğinden nasıl etkileniyorlar?
Çocuklar iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı hava olaylarıyla karşılaştıklarında “Peki, ben bu olayı önlemek için ne yapabilirim?” diye düşünmeye başlıyorlar. Geçtiğimiz yaz, hepimizi derinden sarsan orman yangınlarının yaşandığı dönemde gerçekleştirdiğim bir atölyeden anımı paylaşmayı isterim: Atölyelerde çocuklarla Küresel Amaçları tartışırken toprağı, suyu, ağacı, ormanı, doğamızı ve dünyanın sürdürülebilir yaşamıyla ilgili birçok konuyu konuşuyorduk. Muğla’nın ilçelerinde hız kesmeden süren orman yangınlarının damgasını vurduğu tarihti; unutabileceğimi sanmıyorum, 7 Ağustos sabahıydı. Atölyede çocuklara şu soruyu yönelttim: “Bir hayvan olsaydınız ne olurdunuz? Neden?” Arıları çok sevdiğim ve yaşamın devamını arılara borçlu olduğuna inandığım için ben o gün arı olmayı seçmiştim. Çocuklar farklı farklı hayvanları seçip nedenlerini paylaştılar. Çoğunluk kuş olmayı istediğini söyledi. Önceki oyunlarımızda kuşların bir adı olurdu. O gün ise yalnızca kuş olmak vardı çocukların zihinlerinde. Oysa kartalı, serçeyi, atmacayı veya adını yeni öğrendiğim bir kuşu tercih eden olurdu. Seçme nedenleri de şaşırtıcı olurdu çoğunlukla. O gün de birçok çocuktan aynı sözleri duydum. Kuş olmaları güzeldi ama ben “Hangi kuş olmayı istiyorsunuz, bu kuşun bir adı var mı?” diye sorduğumda çocuklardan biri, “Fark etmez, kanatları olan bir kuş olmak istiyorum” dedi. Nedenini sorduğumda “Çünkü yangınlardan kaçabilirim!” cevabını verdi.
Çocuğun cevabı üzerine epey düşündüm. Çocuklar iklim değişikliğinin farkındalar ve yaşadıkları olumsuz olaylardan korunmak için tıpkı yangından kaçan kuşlar gibi güçlü kanatların, çözümlerin arayışındalar. Bizler, çocukları iklim değişikliği gibi krizlere hazırlamalı ve onlara yaşam becerileri kazandırmalıyız. Başlamak içinse önce sorunlarımızın ne olduğunu birlikte anlamalı, düşünmeli, tartışmalı, birbirimizi dinlemeli ve çözüm üretmek için hayal etme yeteneklerimizi geliştirmeliyiz. Sorun varsa çözümün de mümkün olduğunu düşünmeliyiz. Şimdi ben soruyorum: “Düşünen, sorgulayan, araştıran insanın çözemeyeceği sorun var mı?”
İklim Krizi Çağı’nda ebeveynlere ne gibi sorumluluklar düşüyor?
İklim değişikliği ve sağlık gibi çoklu, dinamik ve değişken krizlerin insanlığı ve tüm canlıları etkilediği bir dönemdeyiz. Bilimin bizleri uyardığı riskler karşısında erken çocukluktan hayat boyu öğrenmeye dek gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyen ve toplumu risklere dirençli kılan bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz. Bir başka deyişle çocuklarımızı yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşayacağı döneme göre yetiştirmeliyiz.
Bu noktada eğitim sistemimizin sorumluluğu çok büyük ancak ailelerin de bu sorumluluğa ortak olmaları elbette önemli. Ebeveynlerin birincil sorumluluğu, çocukları dinlemek ve anlamak olmalı, diyebilirim. “Aynı dili konuşan insanlar değil, aynı düşünceyi paylaşan insanlar birbirlerini daha iyi anlarlar” denir. Ailelere doğada çocukları ile birlikte daha çok vakit geçirmelerini öneriyorum. Çocuklar çevremizde olan bitenlerin farkındalar ve onlara öğretilen her konuyu büyüklerine ve arkadaşlarına taşıyarak toplumsal farkındalığın artmasında öncü rol oynuyorlar.
Çocukların doğa ile bağ kurmaları, onun da ötesinde “doğa ile dost” olmaları yaşamlarını nasıl biçimlendiriyor?
Doğa içinde büyümek bir çocuk için büyük şans. Doğa ile barışık bir öğrenme ortamının önemini ancak yetişkin olduğunuzda fark ediyorsunuz. Doğayla bağı güçlü olan çocukların yaşadıkları zorluklar karşısında yılmazlık ve dirençlilikleri de daha güçlü oluyor.
Doğa, çocukların özgün ve özgür keşiflerinde çok önemli bir ortam sunuyor. Dört yıldır yaptığım atölyelerde gözlemim şu: Çocukların sade ve berrak bakış açısıyla yaratacakları çözümler insanlığı geleceğin tehditlerinden koruyacak ve bu düşünceye dair umudum her geçen gün artıyor.
Yetişkinler olarak bizler, doğa ve çocuklardan ilham alarak sorumluluklarımıza odaklanmak ve çözmek için çaba harcamak zorundayız. Çocuklarımızla birlikte doğayı doğal haline bırakarak onarmamız gerekiyor. Çocukların doğayı tanıması, koruması, bitkileri, hayvanları, besin zinciri içindeki doğal döngüyü deneyimlerle öğrenmesi, dünyanın sürdürülebilirliği için çok kıymetli. Ve çocukların birey olduklarını unutmadan fikirlerini önemsemeyi de ihmal etmemeliyiz.
SDG4kids, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı çalışmalarına nasıl uyarlıyor?
Dünyanın Geleceği Oyunu ve setin bir parçası olan Etkinlik Kitabı, Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında ilan edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın ve 169 alt hedefinin kolay anlaşılmasını ve bireyin harekete geçmesini sağlayan bir eğitim aracı. Gezegenle mücadele etmek yerine doğal yaşamla uyumlu, ekosistemi koruyan, ihtiyacı kadar tüketen ve bu farkındalığı geliştiren nesiller dünyamızı şekillendirecek. Başta çocuklar olmak üzere topluma sürdürülebilirlik bilincinin eğlenceli bir oyun ortamında aktarılması birincil önceliğimiz. Çocukların ve gençlerin hayal etme, yaratıcı problem çözme, eleştirel düşünme, yenilikçi bakış açısı geliştirme ve işbirliği yapma yeteneklerini ve duygusal zekalarını geliştirmelerini önemsiyoruz. Üzerinde durduğumuz bir diğer önemli konu ise erdemli olmak. Sürdürülebilir bir yaşam için birbirimize inanmak, güvenmek ve birlikte çalışmak zorundayız. Birlikte çalışabilmenin temelinde birbirine güven duygusu yatıyor. Bunun için de ahlakın, dürüstlüğün ve güvenin önemini; birbirimizi dinlemenin, birbirimizden öğrenmenin ve birlikte başarmanın önemini çocukların deneyimlemesine çalışıyoruz.
Dünyamızın ortak sorunlarını ele alan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı ve 169 alt hedefi, konuyla ilk kez ilgilenenler için oldukça uzun ve karmaşık bir metin olarak değerlendiriliyor. Metinde vurgulanan sorunların giderilebilmesi için öncelikle anlaşılması gerekiyor. “Metin bize ne diyor ve ne yapmamız bekleniyor?” sorularından hareketle Amaçlar’ın herkes tarafından kolaylıkla anlaşılmasını sağlayan bir dili eğitimci ve danışmanlarla birlikte geliştirdik. Her bir alt hedefin doğru anlaşılması için kısa bir açıklama ve hedefin konusuyla uyumlu bir soru oluşturduk. Dünyanın Geleceği Oyunu’muz ve Etkinlik Kitabı’mız bahsettiğim prensiple 7’den 70’e herkesin 2030 ödevlerini öğrenmesini kolaylaştırıyor. Çıkış noktamız çocuklardı. Amacımız çocuklara dünyadaki tüm canlılara ve gezegenin tüm bileşenlerine saygılı olmayı, empati kurmayı, sorgulamayı, çözüm üretmeyi, dayanışmayı ve paylaşmayı öğretmekti. Atölyelerimizde çocuklar akran öğrenmesinin yanında stratejik ve analitik düşünme becerilerini geliştirirken sorumlu bir vatandaş olmanın gerekliliklerini birbirilerini dinleyerek deneyimliyorlar.
Çalışmalarınız çocuklarda, ebeveynlerde ve eğitimcilerde davranış değişikliğine yol açıyor mu? Gözleminiz nedir?
Çocuklar hepimizin en değerli hazinesi. Çocuklarla çalışırken hiç düşünmediğimiz detayları fark ediyor ve sorunları yeni bir bakış açısıyla yeniden düşünüyoruz. Oyun hepimize her defasında bir beyin fırtınası yapma fırsatı veriyor. Oyunu oynamaya başladığımızda ilk turda bir çözüm bulmasalar da tartışma ortamı geliştikçe ve sırası geldikçe çocuklar “Ben de şunu söyleyebilirim” diyerek oyuna etkin katılım gösteriyorlar. Dolayısıyla çocuklar, Dünyanın Geleceği oyun haritası üzerinde kartlarla bir sorun etrafında konuşurken aynı zamanda bir çözümün parçası olmak için birbirlerini yüreklendiriyorlar. Farklı fikirler dinleyerek problemlere somut bakış açıları geliştiriyorlar.
Dünyanın Geleceği Oyunu, öğretmenler için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı MEB Kazanımları ile ilişkilendirmek için kolay ve pratik bir araç. Oyun ve Etkinlik Kitabı, öğretmenlere branş derslerini işlerken e-Twinning, STEM, STEAM, TÜBİTAK gibi projeleri yürütürken Dünya Günü, Dünya Su Günü, Dünya Barış Günü, Dünya Çocuk Hakları Günü, Dünya Çevre Günü gibi okulların belirli gün ve haftalar için planladıkları etkinliklerde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı anlama ve anlatma için önemli bir eğitim aracı. Oyun aynı zamanda demokratik ve katılımcı bir tartışma ortamı sunarken öğrencilerin eleştirel düşünme ve yaratıcı problem çözme yeteneklerini de geliştiriyor.
Ebeveynler oyunu, çocuklarına iklim değişikliği, açlık, eşitsizlikler gibi çevresel, toplumsal ve ekonomik sorunları anlatma ve çocuklarının bu sorunları anlamalarını kolaylaştırıcı bir araç olarak görüyor. Çocuklar, öğretmenleri, arkadaşları ve aileleri ile oyun yoluyla öğrendiklerini, fikirlerini ve deneyimlerini paylaşarak birlikte çözüm üretmekten keyif alıyorlar.
Ve EKOIQ… EKOIQ olarak sürdürülebilirlik temalı özgün, derinlemesine bilgi ve haber paylaşımlarınızla uzun yıllardır önemli bir görevi üstleniyorsunuz. Nitelikli, tarafsız, özgür sayfalarınız ve tematik yayıncılıktaki önemli misyonunuzla 100’üncü sayınızı kutlamayı isterim.