Çin ve Kanada’nın ortak liderliğini yansıtan Konming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi, 2030’a kadar küresel koruma çabalarına rehberlik edecek bir anlaşma oluşturmaya yönelik dört yıllık çalışmanın sonucu.
COP15 anlaşmasını gerçekleştirmek için milyarlarca dolar gerekiyor ancak biyoçeşitlilik için gereken fon bunun çok küçük bir parçası olmasına karşın zirvenin sonlarına doğru gündeme gelen koruma fonu büyük tartışmalar yaratmıştı. COP15 başkanlığını elinde tutan Çin’in Ekoloji ve Çevre Bakanı Huang Runqiu, Pazartesi günü Demokratik Kongo Cumhuriyeti delegasyonundan gelen itirazları dikkate almadı ve birkaç dakika içinde anlaşmanın onaylandığını açıkladı. Bu durum kimi Afrikalı delegelerin tepkisini çekse de Dünya’nın yağmur ormanları açışından en zengin üç ülkesi; Brezilya, Endonezya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yaptığı yarım saatlik bir toplantının ardından Demokratik Kongo Cumhuriyeti itirazını, finansman ve kaynak konusunda “çekincelere” indirdi. Bir müzakereci Endonezya’nın desteğini alan Brezilya’nın “çözüme aracılık edilmesine yardımcı olduğunu” belirtti. Bakan Huang, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin biyoçeşitlilik yönetişimindeki önemini vurgulamasının ardından teşekkürlerini sundu.
İklim bilincine sahip yatırımcılar, milyarlarca doları temiz enerjiye kanalize etti, ancak Dünya ekosistemlerini korumaya ve daha iyi yönetmeye yönelik yatırım akışları bunlarla kıyaslandığında çok küçük kalıyor. Bilim insanlarının koruma için gerekli olduğunu belirttiği özel sektör ve kamu sektörü kaynaklarından gelen büyük miktardaki sermayenin nasıl yönlendirileceğine dair planlar halen detaylandırılmadı. Paralarını çevresel, sosyal ve yönetişim konularında yönetmeyi hedefleyen ve büyümekte olan, kalabalık bir grup yatırımcı; ormanları, bataklıkları, suları ve Dünya’daki her şeyi korumaya yönelik yeni finansal enstrümanların ve kuralların gelecekteki şeklini öğrenmek için anlaşmaya odaklanıyor.
Morningstar verilerine göre ekolojik olarak sağlıklı ortamları korumayı amaçlayan fonlara şimdiden yaklaşık 78,8 milyar dolar yatırım yapıldı. Yine Morningstar verilerine göre çevreyi olumlu yönde etkileyen sektörlerde yer alan şirketlere veya menkul kıymetlere yatırım yapmayı amaçlayan yatırım stratejilerini yürüten 175 fon listeleniyor. En büyük beş öz sermaye sağlıklı ekosistem fonu Pictet, BNP Paribas Varlık Yönetimi ve Amundi tarafından yönetiliyor ve 22,9 milyar dolar ile tüm grubun yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Bu fonlar büyük ölçüde sanayi ve kamu hizmetleri sektörlerinde yoğunlaşmış: En büyük 10 fondan altısı, MSCI ACWI Endeksinde (ABD Doları) sanayicilerin kıyaslama ağırlığının üzerindeyken, fonların yarısı kamu hizmetleri alanında.
Bunlara rağmen sınırlı veri toplama ve raporlama ve bir şirketin biyoçeşitlilik üzerindeki etkisini ölçmenin zorluğu finansman yöneticileri için yatırım yapmanın önündeki en büyük engeller olarak görülüyor. AXA Yatırım Sorumlusu portföy yöneticisi Tom Atkinson, “Küresel ekonominin ve içindeki her şirketin biyoçeşitliliği olumsuz etkilediğini biliyoruz” dedi.
Liderler Yoktu
Mısır’da düzenlenen COP27 gibi büyük iklim değişikliği zirveleri liderlerin yoğun katılımı ile gerçekleşiyor ancak Montreal’de gerçekleşen COP15’te ülkeler bakanları aracılığıyla müzakere etmeyi tercih etti. Kanada Başbakanı Justin Trudeau açılış törenine katılırken, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping yalnızca video bağlantısı ile zirveye katıldı. Bazı katılımcılar zirvedeki “yıldız” eksikliğinden şikayet etti.
UK Wildlife Trusts’tan Craig Bennet, “Burada anlaşmaya varmak için dünya liderlerinin kolları sıvaması ve yalnızca dünya liderlerinin yapabileceği anlaşmaları yapması gerekiyor. Doğa kriziyle başa çıkmadan iklim krizini çözemezsiniz” dedi.
“Doğa Pozitif” İbaresi Tartışması
Anlaşmaya neyin dahil edildiği ve neyin edilmediği konusunda ise karışık bir tepki var. Kimileri tarihi anlaşmayı kutlarken, diğerleri tüketim ve böcek ilaçları gibi konularda görece zayıf taahhütlerden dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda. Tartışma gündemlerinden biri, net sıfırın biyoçeşitlilik eşdeğeri olarak kabul edilen “doğa pozitif” ibaresinin yer almaması kararı oldu. Friends of the Earth’s International Başkanı Hermantha Winthanage, “Biyoçeşitliliği korumaya yönelik yeni çerçevenin, biyoçeşitlilik tahribatını durdurmak yerine ‘dengelemek’ için yeni olanaklar açan ve yeşil badana önlemlerinden biri olan ‘Doğa Pozitifden’ bahsetmemesini memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Yeşil badananın üstü kapalı olarak hâlâ gündemde olduğunu ekledi ve bunun biyoçeşitlilik denkleştirmeleri ve kredilerinde sorunlu referanslara yol açtığını belirtti.
Ölçülebilir Hedefler
Anlaşma, ülkeleri hem kamu hem de özel sektörden biyoçeşitlilik girişimleri için yılda 200 milyar dolar ayırmaya yönlendiriyor. Gelişmiş ülkeler, 2025’ten itibaren yıllık 25 milyar dolar ve 2030’a dek yılda 30 milyar dolar fon sağlayacak.
Toplamda 23 hedef içeren anlaşma, hiçbir hedefin ulaşılamamasıyla hayal kırıklığı yaratan 2010 Biyoçeşitlilik Hedefleri’nin yerini alıyor. Aichi’den farklı olarak bu anlaşma, endüstriye verilen zararlı sübvansiyonları yılda en az 500 milyar dolar azaltmak gibi daha ölçülebilir hedefler içeriyor. Zirve öncesinde de uzmanların kilit noktalardan biri olarak gördüğü ölçülebilir hedefler, izlemeyi ve raporlamayı kolaylaştıracak. Ancak, Dünya Yaban Hayatı Fonu Uluslararası Genel Direktörü Marco Lambertini, yavaş uygulama ve vaat edilen kaynakların seferber edilmemesi ile anlaşmanın altının oyulabileceğini belirtirken hedeflere ulaşılmaması durumunda hükümetleri eylemlerini artırmak zorunda bırakacak bir mekanizma olmamasından yakındı.
30 x 30
30’a 30 olarak da bilinen 30 x 30 taahhüdü, anlaşmanın temel direği konumunda. Henüz Montreal’deki zirve başlamadan önce 100’den fazla ülkenin imza attığı bu taahhüt ile ülkeler 2030 yılına kadar karaların ve denizlerin %30’unu korumayı kabul ediyor. Bu sayede müzakereler sırasında taahhüdü sulandırabilecek öneriler temel direği sarsmadı ve öneri sunan ülkeler hemen geri adım attı. İngiltere Çevre Bakanı Zac Goldsmith bir basın toplantısında “Bu taahhüdü yerine getirmeden Montreal’den ayrılmayı göze alamayız” demişti. Kâr amacı gütmeyen Avaaz’ın kampanya direktörü Oscar Soria ise 2030’a kadar Dünya’nın en az yarısını korumak zorunda olduğumuzu ifade etti ve ekledi: “Bu metin bulunduğumuz yerden ileriye doğru bir adım ama doğanın dev bir sıçramaya ihtiyacı var.”