#ekoIQ Kent COP27, Şehirler ve SURGe
Kent

COP27, Şehirler ve SURGe

SURGe

Şarm el-Şeyh’te iklim ve yerel yönetimler konusunda en önemli gelişme SURGe girişiminin lansmanı oldu.

YAZI: Sibel BÜLAY sibel.bulay@gmail.com

Bu verileri iklim kriziyle ilgilenen okuyucularımız biliyor: Enerjinin %75’i şehirlerde tüketiliyor. Seragazı salımlarının %70’i şehir kaynaklı. 2050’de dünya nüfusunun %75’i şehirlerde yaşıyor olacak. Dünya ölçeğindeki şehirlerin %70’i iklim değişikliğinin etkileriyle uğraşıyor. Yani iklim krizi şehir yaşamından kaynaklanıyor; etkileri yoğun bir şekilde şehirlerde yaşanıyor ve şehirlerin katılımı olmadan çözümler etkili olamaz. “İklim acil durumu bizim yerel gerçeğimiz. Adaptasyon ve mitigasyon için gereken değişiklikleri bizler, yani belediye başkanları, uygulayacağız…

Şehirlerimizde ulaşım sistemlerimizi yeşillendirerek, binalarımızı yenileyerek ve vatandaşlarımız, endüstrilerimiz ve bilgi kurumlarımızla işbirliklerini artırarak iklim mücadelesini hızlandırabiliriz.” Şehir yönetimleri bu gerçeğin farkında ve 1995’te yer alan ilk iklim zirvesinden bugüne kadar ısrarla müzakere masasında kendilerine yer açılması için çabalıyorlar. İklim müzakerelerinde yerel ve bölgesel yönetimlerin sözcülüğünü LGMA (Local Governments and Metropolitan Authorities/Yerel Yönetimler ve Büyükşehir Kuruluşları) yapıyor.

Şehir ve Bölgelerin Sesi: LGMA

1992’de ilk Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı yapıldı (Dünya Zirvesi veya Rio Zirvesi olarak da biliniyor). Çevre konusunda çeşitli konuların ele alındığı zirvede, iklimin tehlike altında olduğu ve bunun seragazı salımlarından kaynaklandığı açıklandı. Toplantıda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, (United Nations Framework Convention on Climate Change – UNFCCC) 154 ülke tarafından imzalandı. Sürdürülebilir kalkınmanın da ele alındığı zirvede, toplumun tüm sektörlerinin desteğinin sağlanmasının önemi vurgulandı. Geniş katılımı sağlamak üzere toplumun dokuz sektörü “Ana Gruplar” olarak resmen tanındı.

  • Kadınlar
  • Çocuklar ve Gençlik
  • Yerli Halklar
  • STK’lar
  • Yerel Yönetimler
  • İşçiler ve Sendikalar
  • İş Dünyası ve Sanayi
  • Bilim ve Teknoloji
  • Çiftçiler

1995’te ilk iklim konferansı toplandığında hükümetlerin dışında üç kategoride STK’lar vardı: Özel sektör, çevreci aktivistler (Climate Action Network, Greenpeace, WWF) ve bugün LGMA olarak bilinen yerel yönetimler. Berlin’de ilki yapılan iklim konferansına LGMA her yıl katılıyor. Şehirler ve bölgelerin sesi olarak da bilinen LGMA’nin sözcülüğünü ICLEI yapıyor. 2009’dan bu yana da ICLEI adına bu görevi Küresel Savunuculuk Direktörü Yunus Arıkan yürütüyor. LGMA COP konferanslarına katılmakla kalmıyor. Yıl boyunca iklim müzakere sürecine şehirlerin ve bölgelerin görüşlerinin dahil edilmesini ve elbette, şehirlerin ve bölgelerin COP müzakere masasında yer almasını savunuyor.

Çok Katmanlı Eylem

İklim kriziyle mücadelede şehirlerin ve bölgesel yönetimlerin önemi her yıl biraz daha anlaşılıyor. Paris Anlaşması’nın ardından COP toplantılarının sonuç bildirgelerinde şehirlerin iklim mücadelesine katılımına yer veriliyor. COP26’da kabul edilen Glasgow İklim Paktı ile çok katmanlı eylem, Paris Anlaşması’nın 2. aşamasının ayrılmaz bir parçası haline geldi (Burada çok katmanlı eylem, ülke yönetimindeki her katmandaki yönetimin [taşra, yerel, bölgesel, ulusal] iklim mücadelesinde işbirliği içinde olması). 2022’de G7, G20, Birleşik Krallık’ın Commonwealth of Nations (İngiliz Milletler Topluluğu) ve Çin’in Çevre ve Yol Girişimleri sürdürülebilir kentleşmeye ve çok katmanlı eyleme yer verdiler. Ulusal Katkı Beyanları’nda kentsel içeriğin arttığını görüyoruz. 60’tan fazla ülke, yerel ve bölgesel hükümetlerle işbirliği yaparak iklim hedeflerini yükseltti. 1.000’den fazla şehir ve bölge, 2050 yılına kadar net sıfır karbon olmayı hedefliyor.

SURGe

COP27 ve SURGe

Şarm el-Şeyh’te iklim ve yerel yönetimler konusunda en önemli gelişme SURGe girişiminin lansmanı oldu (SURGe: Sustainable Urban Resilience for the Next Generation İnitiative/Gelecek Nesil için Sürdürülebilir Kentsel Direnç Girişimi). Girişim, iklim mücadelesinde çok katmanlı işbirliği çerçevesinde Paris İklim Hedefleri’ne ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmayı amaçlıyor.

Şehirlerde iklim mücadelesi beş ayrı açıdan ele alınıyor:

  • Binalar ve barınma,
  • Su,
  • Hareketlilik,
  • Atık ve tüketim,
  • Enerji

İklim mücadelesinde beş konu şehirleri zorluyor. İlki çok katmanlı yönetişim. Yukarıda da değindim: İklim kriziyle mücadele sadece ulusal bir girişim olamaz. Sorun çok büyük ve bu nedenle çok katmanlı işbirliği gerekli. Finans ikinci bir sorun. İklim konusuna ayrılmış olan finansman zaten yetersiz. Ve ne yazık ki şehirlere ulaşan fonlar çok çok az. Yerel yönetimlerde iklim krizini ele alacak yerel kapasite, teknik elemanlar yetersiz. Yerel kapasitede olduğu gibi, şehirlerin teknoloji ve inovasyona erişimi de yetersiz. Kentlerde yaşayan savunmasız gruplar, iklim değişikliğinden orantısız ve olumsuz bir şekilde etkileniyor. Bu da eşitlik ilkesinin çiğnenmesi demek.

Şehirlerin İklim Çabaları

Küresel SURGe İttifakı’nda bugüne kadar 100’den fazla kuruluş toplandı. Bunlar uluslar, şehir ağları (C40, ICLEI, Eurocities vb.) sivil toplum, yerel ve bölgesel yönetimler, BM ve diğer uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, üniversite ve araştırma kuruluşları, finansal kurumlar, özel sektör ve kamu hizmetleri şirketleri.

SURGe Girişimi’ni şöyle değerlendiriyorum: Yukarıda da belirttiğim gibi şehirler, iklim krizi konusu gündeme geldiğinden bu yana müzakere masasına oturma çabalarının yanı sıra kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. UN Habitat verilerine göre, dünyada yaklaşık 11.000 şehir var. SURGe Girişimi, özellikle şehirlerin iklim çalışmalarına bütünsel bir çerçeve sağlamakla birlikte şehirlerin iklim çalışmalarına bir düzen de getirecek.

SURGe Raporunun İngilizcesine buradan erişebilirsiniz.

SURGe Girişimine katılmak isteyenler buradan kayıtlarını yaptırabilirler.

 “Çok Katmanlı ve Etkin İşbirliği”*

“Şehirler, topluluklar ve hükümetler iklim acil durumuyla mücadelede ön saflarda yer alıyorsa Paris Anlaşması ve Glasgow İklim Paktı’nın yerine getirilmesinde ulusal hükümetlerin ve Birleşmiş Milletler’in kilit ortakları olmaları kaçınılmazdır. Bir Belediye Başkanı ve eski bir Bakan olarak şehirlerin küresel süreçlerde tanındığını ancak henüz ulusal iklim taahhütleri ve eylemlerine etkin bir şekilde -yani sonuç müzakerelerine, doğrudan finansmana- dahil olmadığını anlıyorum. Çok katmanlı, etkin işbirliği, iklim acil durumunun zorluklarıyla yüzleşmemizin, 1,5 dereceye ulaşmamızın ve şehirlerimizi ve topluluklarımızı dönüştürmemizin tek yoludur.”

*Sharon DIJKSMA, Utrecht Belediye Başkanı ve ICLEI’nin COP27 Özel Temsilcisi

About Post Author