#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Demokratik Bursa’nın Anahtarı Nilüfer Mahalle Komiteleri

2009 yılında katılımcı belediye yönetimini hayata geçiren Bursa Nilüfer Belediyesi, bu vizyon doğrultusunda oluşturduğu Nilüfer Mahalle Komiteleri ile “demokrasi kenti” olmayı hedefliyor.
Sibel Bülay

AKP yönetiminin yıllardır “Ben yaptım oldu” yaklaşı­mı, Türkiye kentlerinde geri dönüşü olmayan toplumsal yarala­rın açılmasına neden oldu. Bunun en iç acıtıcı örneklerden biri, Fatih Belediyesi’nin Sulukule’de gerçek­leştirdiği “kentsel dönüşüm”dü. Hü­kümet, Gezi Parkı’nda da aynı şeyi yapmaya kalkışınca ciddi bir tepkiy­le karşılaştı. Gezi Parkı, katılımcı yerel yönetim girişimlerine ivme kazandırdı.
İşin ilginç yanı, bu katılımcı yerel yönetim anlayışı, 3 Nisan 1930’da TBMM tarafından kabul edilmiş ve 1580 sayılı yasanın 13. maddesine “Hemşehri Hukuku” olarak dahil edilmiş: “Her Türk, nüfus kütüğüne yerli olarak yazıldığı beldenin hem­şehrisidir. Hemşehrilerin belediye işlerinde reye, intihaba, belediye idaresine iştirake ve belde idaresi­nin devamlı yardımlarından istifade­ye hakları vardır.”
Fakat mahalle ölçeğinde yerel yöne­tim birimi oluşturulmadığından, bu madde raflarda kaldı. 2005’te Avru­pa Birliği katılım süreci çerçevesin­de 5393 sayılı Belediye Kanunu’na mahalle yönetimini yasal olarak dü­zenleyen 9. madde eklendi. Bu mad­de, yerel yönetimlere mahallelinin katılımını sağlayan yasal dayanak olarak önemliydi. Ama katılımın nasıl bir mekanizmayla hayata geçi­rileceği belirtilmedi. Ve bu maddeyi hayata geçirecek siyasi irade mer­kezi hükümette oluşmadığından,  iş yerel yönetimlere kaldı.
Nilüfer Kent Konseyi eski Genel Sekreteri İkbal Polat, yerel yönetimdeki mer­keziyetçi yapıya ve bunun yarattığı çelişkiye bakın nasıl dikkat çekiyor: “Türkiye’nin yerel yönetim yapısı merkeziyetçi ve merkezin vesayeti altında şekillenen yerel yönetimleri­miz var. İl, ilçe ölçeğinde yönetim var ama mahalle ölçeğinde yerel yö­netim birimi yok. Muhtar var ama muhtar seçilene kadar yereldir. Se­çildikten sonra merkezi hükümete, kaymakama bağlıdır. Kaymakam da İçişleri Bakanlığı’ndan atanmış biri. Yani mahallede seçilmiş irade atanmış iradeye, merkeze bağlı olu­yor. Bu durumda demokrasi sorunu karşımıza çıkıyor. Özetle yerellik so­runu, yerinde yönetim sorunu var.”
Bursa Nilüfer Belediyesi de bu demokrasi sorununa çözüm ola­rak 2009’da katılımcı, demokratik belediye yönetimini hayata geçir­di. Ekim sayımızda “Demokrasi Yerelde Başlar” başlıklı yazımda Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in demokratik belediyecilik vizyonunu sizlerle paylaşmıştım. Bu ay da bu vizyonun uygulaması olan Nilüfer Mahalle Komitelerini anlat­mak istiyorum.

Bağımsız Sivil Girişim
Mahalle komiteleri, yurttaşın be­lediye karar sürecine katılım me­kanizması olarak kuruldu. Amaç; mahalleli olarak kendi sorunlarını belirlemek, çözüm üretiminde söz sahibi olarak yaşam kalitesini artır­mak ve karar sürecine katılım sağ­layarak demokratik, katılımcı yerel yönetimi oluşturmak. Kent Konseyi de farkındalık yaratmak için mahal­le bazında toplantılar düzenledi, hal­ka mahalle komitelerini anlattı. Bu çalışmaya mahallelerde aktivistler, gönüllüler destek verdi. Belediye, 2013 yılında mahalleleri ilgilendiren konularda mahalle komitesinin ona­yı olmadan veya mahalle komitesin­den gelmeyen herhangi bir işlemin yapılmayacağı yönünde karar aldı. Gelelim yapının işleyişine… Mahalle komiteleri, doğal üyeler ve seçilmiş üyelerden oluşuyor. Mahalle muhta­rı (komitenin doğal başkanı), muh­tarlık azaları, Okul-Aile Birliği tem­silcisi, ilkokul, ortaokul ve liselerin öğrenci temsilcisi, Aile Sağlığı Mer­kezi temsilcisi, spor kulübü temsilci­si, ibadethane derneği temsilcisi ve mahallede bulunan diğer sivil top­lum örgüt temsilcileri mahalle komi­telerinde doğal üye olarak görev ya­pıyorlar. Burada önemli bir noktayı vurgulamak gerek; komitelere res­mi kuruluşlardan katılım bürokrat düzeyinde değil, kuruluşların sivil temsilcileri düzeyinde sağlanıyor.Üyelik ise herkese açık. Bununla beraber kadın, genç ve engellilerin yerel yönetimlerde aktif rol alma­larını sağlamak amacıyla mahalle komitelerinde bu gruplar için kota uygulanıyor. Hedef, mahalle komi­tesinin üçte birinin kadın; üçte biri­nin genç; %5’inin engelli ve %5’inin LGBT’den oluşması.
Bir tartışma konusu da komitelerin belediyeye mi, kent konseyine mi bağlanması gerektiğiydi. 100. Yıl Muhtarı Ali Şık, bu tartışmanın için­de yer alan isimlerden: “Belediyeler, siyasetin yönettiği kurumlardır. Bugün Nilüfer Belediyesi demokra­siye olumlu bakan bir yönetim ama bu her zaman böyle olacak demek değildir. Yani yönetim değişirse ka­tılımcı demokrasi de bitebilir. Be­lediyeyi yönetenlerin siyasi görüşü doğrultusunda değil, tüm vatandaş­ların demokrasi, özgürlük ve hizmet anlamında beklentilerini algılayacak bir sisteme ihtiyaç var. Bunun da si­vil, bağımsız, siyasetten arındırılmış bir yapı olması gerekir.”
İşte bu nedenle mahalle komiteleri­nin belediyeden ve siyasetten bağım­sız olarak kurulması gerekiyordu. Nihayetinde Nilüfer Kent Konseyi, bağımsız bir kurum olduğundan, mahalle komitelerinin konseye bağ­lanmasına karar verildi.

Stratejik Planlamada da Var
Mahalle komitelerinin belediye karar sürecine entegre olması, be­lediyenin yönetim süreçlerinin de­ğiştirilmesini de gerektirdi. 2009 sonunda kurulan mahalle komitele­ri, ilk kez 2010’da belediyenin plan­lama ve karar sürecine dahil edildi.
Yeni sürecin işleyişini anlamak için görüştüğüm Ulaşım Müdürü Sibel Yücel Ünlüdağ, her yıl yatırım planı çerçevesinde Ulaşım Müdürlüğü’nün Asfalt ve Tretuar Planı hazırladıkla­rını belirtiyor: “2010’da hazırladı­ğımız Asfalt ve Tretuar Planı’nı ilk kez mahalle komitelerine sunduk ve 40 gün içinde görüş bildirmelerini istedik. Mahalleli asfaltlanmasını is­tediği sokakları, iyileştirilmesi gere­ken tretuarları kendi önceliklerine göre belirledi. Ulaşım Müdürlüğü, mahalle komitelerinden gelen gö­rüşler doğrultusunda planı revize etti ve uyguladı. 2010’dan itibaren her yıl Asfalt ve Tretuar Planı, ma­halle komiteleriyle beraber yapılı­yor. Mahallenin gereksinimleri ma­halleliler tarafından belirleniyor ve sokak bazlı detaylarla kent konseyi tarafından Ulaşım Müdürlüğü’ne bildiriliyor. Mahalleliyi ilgilendiren, örneğin ulaşım alışkanlıklarını veya yolların kesitlerini değiştirecek planlar varsa mahalle komitesinin görüşleri alınıyor. Ortak karar sağ­landığında da plan uygulanıyor.” 50.000 üzeri yerleşim yerlerinin ye­rel seçimleri takiben 6 ay içinde 5 yıllık stratejik planlarını hazırlayıp Sayıştay’a sunmaları gerekiyor. İlk iki yıl plana dokunulmuyor ve ikin­ci yılın sonunda revizyon yapılıyor. Nilüfer Belediyesi Strateji Geliştir­me Müdürü Derya Özgök, 2009’da Nilüfer Belediyesi’nin henüz yasayla zorunlu olmadan, Türkiye’de strate­jik plan yapan ilk belediye olduğunu vurguluyor. O sırada mahalle ko­miteleri henüz kurulma safhasında olduğundan stratejik planı belediye kendi bünyesi içinde hazırlamış. Konseyin ve mahalle komitelerinin stratejik plan revizyonu sürecine ka­tılımı ise 2011’de gerçekleşmiş. Kent Konseyi Başkanı Şazi Çavuşoğlu, bu süreçten şöyle söz ediyor: “Stra­tejik plan revizyonu çalışmasına ka­tılımı sağlamak adına Kent Konseyi olarak 2009-2014 stratejik planında öngörülen yatırımların, program­ların mahalle bazında dökümünü çıkartıp her mahalleye gönderdik. ‘Stratejik Plan’da sizin mahallenizle ilgi bu projeler var, bunları değerlen­dirin; Stratejik Plan’daki öncelikler doğru mu; bu arada başka ihtiyaçla­rınız oluştu mu; güncel ilaveleriniz var mı?’ gibi sorular sayesinde stra­tejik planı incelemelerini sağladık.” Kent Konseyi mahalle komitelerin­den gelen görüş, öneri ve öncelikle­ri Strateji Geliştirme Müdürlüğü’ne iletmiş ve müdürlük, önerileri mev­zuata uygunluk açısından değerlen­dirmiş. Böyle bir çalışma ilk kez ya­pıldığı için mevzuata uygun olmayan bazı öneriler gelmiş. Örneğin sağlık ocağına EKG aletinin alınması is­tenmiş ama bu Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluk alanına giren konu ol­duğundan elenmiş. Mevzuata uygun olmayanlar elendikten sonra ma­halle komitelerinden gelen öneriler plana dahil edilerek plan Beledi­ye Meclisi tarafından onaylanmış. Özgök, “2014-2019/ 5 Yıllık Strate­jik Plan” sürecinin de Strateji Geliş­tirme Müdürlüğü’nün öncülüğünde hazırlandığını söylüyor. Muhtarlarla yapılan anket çalışmasıyla mahalle bazında ihtiyaçların belirlendiğini dile getiren Özgök, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ardından mahalleli­lerle birlikte ‘Nasıl Bir Nilüfer İstiyo­ruz?’ konulu bir çalıştay düzenledik. Kırsalda ayrı çalışma yaptık çünkü onların sorunları farklı. Nilüfer’in çok fazla ihtiyacı var. Mahallelinin istedikleri var; bir de bizim yaptığı mız analizler sonucunda önümüzde­ki yıllarda ihtiyaç olacağını düşün­düklerimiz var. Bunların hepsini bir havuzda topladık ve bütçemize göre dengeleme çalışması yaptık. Zor bir süreç yaşıyoruz, çünkü artık mahal­leli isteklerinin peşinde. ‘Biz bunu istemiştik, neden plana koymadı­nız?’ diye soru sorma seviyesine gel­di Nilüferliler.”

“Karar Sizin”
Parklarla ilgili talepler de mahal­le komitelerinin sıklıkla ele aldığı konular arasında. Yeni yapılacak parkların yer seçimi mahalle komi­telerinin düzenlediği “Karar Sizin” toplantılarıyla belirleniyor. Bu top­lantılarda park yerinin yanı sıra “na­sıl bir park” konusu da tartışılıyor. Örneğin 2013 yılında İhsaniye Mahallesi’nde bulunan 25 yıllık Manolya Parkı ile ilgili şikayetler gelmeye başlayınca Park ve Bahçe­ler Müdürlüğü park için yenileme projesi oluşturmuş. Mahalle komi­tesinin Manolya Parkı’nda düzen­lediği toplantıda Park ve Bahçeler Müdürlüğü uzmanları, projeyi İhsa­niye halkına sunmuş. Yoğun katılı­mın olduğu toplantıda halk kendi arasında projeyi tartışarak uzlaşı sağlamışlar. Bunun üzerine proje bu görüşler doğrultusunda değişti­rilmiş. Başkan Danışmanı Dr. Sibel Özer, Manolya Parkı’nın yenilenme­sinin katılım açısından bir başlangıç olduğunun altını çiziyor: “Manolya Parkı örneğinden yola çıkarak revi­ze edilecek tüm parkları belirleyelim dedik. Mahalle Komiteleri üyeleriyle beraber tek tek Nilüfer’in eski park­larını dolaştık ve eksiklikleri belirle­dik. 217 parkımız var. Yaklaşık 80 parkın yenilenmesine karar verildi.”
Yenilenecek parkların yanı sıra ma­hallelerden yoğun park talebi gel­diğinden 2014’ün “Park Yılı” ilan edildiğini de unutmadan söyleyelim.
Katılımcı demokrasinin uzlaşı kül­türünün gelişmesini sağladığı aşi­kar… Mahalle komiteleri, mahalleli­yi karar sürecine katmak amacıyla mahalle toplantıları düzenliyor ve olabildiğince geniş temsiliyet sağ­lamaya, demokratik mekanizmaları güçlendirmeye çalışıyor. Kararlar çoğunluk tarafından alınıyor ama karar süreci dahilinde farklı fikirler sunuluyor. Tartışmaların açık açık yapılması, kararların şeffaf olması karşıt olanların azınlıkta olduğu­nu görmesini sağlıyor. Dolayısıy­la karardan memnun olmasa bile şikayet nedeni kalmıyor. İnsanlar kararları daha rahat sahipleniyor. Park ve Bahçeler Müdürü Hakan Tanrıöver, vatandaşın karar süreci­ne katılımını önemseyen isimlerden biri. Bu çalışma tarzının kendilerini rahatlattığını ifade eden Tanrıöver, “Eskiden aynı mahalleden farklı yer­ler için park talepleri geliyordu. Çığ gibi gelen talepleri değerlendirmek, cevap vermek zorundaydık. Şimdi vatandaştan talep gelince kendisini bağlı olduğu mahalle komitesine yönlendiriyoruz. Mahalle komiteleri, belediyenin yetki ve sorumlulukları konusunda bilgilendirildiler ve bu sayede belediye kendi yetkisinde olmayan taleplere daha az maruz kalıyor. Ayrıca talep oluşturma eğiti­mi de aldılar. Şimdi talepler daha bi­linçli geliyor ve mahalle komitesi sorunu belirlerken çözüm önerisini de geliştiriyor. Bu durumda valilik olsun, belediye olsun daha çok tale­bi daha çabuk cevaplıyor. Bu kadar çok talebin uygulanabilir hale gel­mesi mahalle komitelerinin başarı­sı. Mahalle komitesinin aldığı karar uygulandığı zaman memnuniyetin, sahiplenmenin, korumanın arttığını görüyoruz” diyor.
Nilüfer’de hedef, demokrasi kenti olmak ve bu çok da uzak görünmü­yor… Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay da geleceğe güvenle ba­kıyor ve bu hedefe kısa sürede ula­şılabileceğinin sinyallerini veriyor. Biz de onun sözleriyle noktalıyoruz yazımızı: “İlk beş yılda hem belediye hem mahalleler tarafından sorunlar yaşandı. İnsanlar katılımcılığa hazır değildi. Ama zamanla iyi çalışmalar yaptık. Mahallelerde katılım sağ­lanarak belediyenin istediği değil, halkın önemsediği yönde çalışmalar gerçekleştirildi. Mahalle komiteleri belediyenin süreçlerine entegre edi­liyor. Belediye halka iniyor. Aslında çok güzel bir süreç yaşanıyor. Hem mahalleli hem de belediye eğitildi. İkinci beş yılda kentteki mahalle ko­mitelerini daha demokratik yapıya ulaştıracağız. Nilüfer Belediyesi’nin bu dönem hakikaten demokrasi id­diası var, özgürlük iddiası var, eşit­lik iddiası var. Nilüfer Kent Konseyi bunların takipçisi olacak.”

Yeteri Kadar Katılım Neden Sağlanamıyor?
Mahalle komiteleri beş yıl önce kurulmuş olsa da hem belediye hem de mahalleler açısından birtakım sorunlar yaşanıyor. Belediye, bu doğrultuda %80 başarı hedefine henüz ulaşamamış durumda. (Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in başarı kavramının kriterlerini açıklamakta fayda var: Mahalle komitelerinin aylık toplantılarını sürekli olarak yapabilmeleri; mahalleyle ilgili sorunların gerçekten katılımcı bir anlayışla tartışılarak kararların verilmesi; proje üretmeleri ve mahalle bilincinin, kentlilik bilincinin gelişmesi). Geçtiğimiz dönemde yeteri kadar katılım sağlayamadıklarını belirten Kent Konseyi Başkanı Şazi Çavuşoğlu, “2010’da bütün mahalle ve köyleri dolaştım. Vatandaş böyle bir demokrasi olabileceğine inanmıyordu. Geçtiğimiz dönemde yeteri kadar katılım sağlayamadık” diyor.
Bir diğer sorun da muhtarların bir kısmının mahalle komitesi modelini benimsememiş olması. Bazı muhtarlar sistemi tümüyle yadırgamış, “Ben mahallenin sorunlarını zaten biliyorum. Buna ne gerek var?” diye tepki gösterenler olmuş. Onlara paralel bir yönetim oluşturulduğunu düşünen var. Muhtarların komitenin doğal başkanı olması bu sorunu gidermiyor. “Binlerce oyla seçilen muhtarlar, nasıl oluyor da 10 oy, 100 oy alan komite üyeleriyle aynı düzeyde mahallenin karar vericileri oluyor?” diye yükselen itirazlar var. Mahalle komitelerinin belediyenin karar sürecine entegre edilmesi böyle çalışmaya alışık olmayan bürokratlar için de sıkıntı yaratıyor. Belediye birimlerinde ‘’Ben uzmanım, vatandaş benim konumu ne bilir’’ gibi bir algı yaşanıyor. Ama zamanla sorunları en iyi bilenin onu yaşayan olduğu; vatandaşın kendisine rakip değil, sorunu daha iyi anlamasına, daha etkili çözümler üretmesinde yol gösterici olduğu anlayışı yerleşiyor.

Sibel Bülay

Akıllı Şehirler Danışmanı | Yaşanabilir Kentler