#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
nükleer

Deprem Bölgesindeki Nükleer Tehdide Karşı İmza Kampanyası Başlatıldı

Kahramanmaraş merkezli peş peşe yaşanan iki depremin Mersin’de de etkili olması, Akkuyu Nükleer Santralı’na yönelik endişeleri artırdı. Bir imza kampanyası başlatan Doğu Akdeniz Çevre Platformu (DAÇE), deprem fay hatlarından etkilenecek mesafede bulunan santralın yapımının durdurulmasını talep ediyor. 

Kahramanmaraş’ta, 6 Şubat tarihinde, 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki depremin Mersin ili ve çevresinde hissedilmesi Akkuyu Nükleer Santralı’na yönelik tartışma ve endişeleri tekrar gündeme taşıdı. Santralın Ecemiş Fay Hattı, Kıbrıs Dalma Batma Fay Kuşağı, Ölü Deniz Fay Hattı, Güney Ege Dalma Batma Fay Kuşağı, Doğu Anadolu Fay Hatlarına yakınlığı ve santralın soğutma suyu sisteminin deniz dolgusu üzerinde monte edilmiş olması, 2011’de Japonya’da Fukuşima Depremi sonrası yaşanan nükleer felaketi hatırlatıyor.

Uzmanlar, bundan 12 yıl önce Fukuşima Nükleer Santral kazası sonrası Japonya’nın topraklarının %10’unun radyasyonla kirlendiğini ve bu topraklarda binlerce yıl tarım yapılamayacağını, o bölgede yaşayan 300 bin kişinin tahliye edildiğini ve o bölgede yaşayan ve radyasyona maruz kalan insanların gelecekte %70’inin kansere yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu belirtiyor. Akkuyu Nükleer Santralı’nın da Fukuşima felaketine aday olduğunu belirten Doğu Akdeniz Çevre Platformu, deprem hatlarında, özellikle Kıbrıs merkezli beklenen depremde santralın dolgu alanında olan soğutma sisteminin arızalanması sonucu Akkuyu’da büyük bir radyasyon felaketinin meydana gelebileceğinin altını çiziyor ve kampanyalarına destek bekliyor.

Bölgenin Depremselliği 1 Numaralı Hukuki ve Bilimsel Argümanımız”

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal şu açıklamada bulundu: “Akkuyu Nükleer Santralı nereden tutsak elimizde kalıyor, pul pul dökülüyor. Santralı inşa eden Rosatom şirketinin Çernobil nükleer faciasının sorumlusu olması, 28°C’yi aşmaması gereken soğutma-deniz suyu sıcaklığının bölgede Ağustos ayında 30,5 °C’yi bulmasının ardından, 6 Şubat felaketiyle deprem riski görünür oldu. 2009’dan bu yana açtığımız tüm davalarda bölgenin depremselliği 1 numaralı hukuki ve bilimsel argümanımız. Zira tüm bilimsel deliller Akkuyu Nükleer Sahası’nda 7’den büyük bir depremin her an gerçekleşebileceğini gösteriyor. Herhangi bir nükleer-kimyasal-toksik kirlenme olmayan bir depremde, deprem bölgesine 48 saat arama-kurtarma ekibi gönderemeyen Türkiye’yle karşılaştırıldığında; 8 büyüklüğündeki bir depremde dahi gökdelenleri sadece hafifçe sallanan ve normal hayatına devam eden, teknolojik açıdan dünyanın en ileri ülkesi Japonya dahi bir depremle Fukuşima nükleer felaketini yaşadı. Eğer bugün Akkuyu’dan vazgeçilmeyecek olursa uluslararası hukukta uygulanan ‘ihtiyatlılık”  ve ‘öngörülebilirlik’ ilkeleri gereğince Türkiye ve Rusya, Akdeniz havzasının ve Ortadoğu’nun tüm ülkelerine karşı sorumlu olacak.”

“Santral Çalışıyor Olsaydı, Orada Fukuşima Felaketi Olurdu”

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Ortak Sekreteri Sabahat Aslan ise “​​Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri 1990 yılından günümüze kadar Akkuyu Nükleer Santralı’na karşı mücadele etmektedir. DAÇE yıllarca Akkuyu Nükleer Santralı ile ilgili bilimsel argümanlarla toplumu bilgilendirmekte olup hükümetlere çağrı yaparak projeden vazgeçilmesini talep etmiştir. Akkuyu Nükleer Santralı ile ilgili en önemli uyarıyı da bölgenin deprem bölgesi olması konusunda yapılmıştır. Akkuyu Nükleer Santralı’nın soğutma suyu sistemi deniz dolgusu üzerinde monte ediliyor, dolgu alanları deprem sırasında deprem büyüklüğünün dört katı kadar sarsılır, bu da santralı daha da riskli hale getirir. Kahramanmaraş depremi sırasında Akkuyu Nükleer Santralı çalışıyor olsaydı, orada Fukuşima felaketi olurdu” diye konuştu.

Aslan, “İmza kampanyasını, Akkuyu Nükleer Santralı’nın deprem bölgesinde olması nedeniyle ve  özellikle Kahramanmaraş depreminden sonra bilim insanlarının Kıbrıs Dalma Batma Fay Hattı’nda 7 büyüklüğünde deprem beklendiği ve fay hattının Akkuyu’ya 40 km yakın olması konusundaki uyarılarını dikkate alıp toplumsal farkındalık yaratmak ve hükümetin projeden vazgeçmesini sağlamak amacıyla açtık. İmzalarınızı bekliyoruz” sözleriyle açıklamasını noktaladı.

EkoIQ Editör