#ekoIQ Sivil Toplum Deprem Kırılgan Grupları Daha Ağır Etkiledi
Sivil Toplum

Deprem Kırılgan Grupları Daha Ağır Etkiledi

deprem

Sabancı Üniversitesi’nin başlattığı Toplum ve Afet Risk Yönetimi seminer dizisinin dördüncüsü “Afet, Kırılgan Gruplar ve Sivil Toplum” başlığıyla yapıldı. Seminerde, afetin kırılgan gruplar üzerinde yarattığı etkiler ve bu dönemlerde sivil toplumun üstlendiği roller değerlendirildi.

Sabancı Üniversitesi’nin başlattığı “Toplum ve Afet Risk Yönetimi” seminer dizisinin dördüncüsünde “Afet, Kırılgan Gruplar ve Sivil Toplum” konusu ele alındı. Seminerde, afetin kırılgan gruplar üzerinde yarattığı etkiler ve bu dönemlerde sivil toplumun üstlendiği roller konuşuldu.

“Depremler 11 milyon Nüfusu Etkiledi”

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) Direktörü Zeynep Gülru Göker, afet sonrası Birleşmiş Milletler’in Kadın Birimi tarafından derlenen bazı verileri paylaştı.

Göker, “6 Şubat depremleri, 11 milyon nüfusu ekledi. Kadınlar bunun yarısını oluşturuyor. Afetin yaşandığı dönemde 265 bin kadın hamileydi. 3,5 milyon hanenin %8’inin geliri doğrudan kadınlar tarafından sağlanıyordu. Tarım bölgenin en önemli geçim kaynağı. Ücretsiz aile işçisinin %80’i kadınlardan oluşuyor. Erken yaşta evlilik oranları %18 ile %21 arasında. Kadınların %7,9’u engelli, erkeklerin %5,9’u engelli. Afet öncesinde de yaşanan bunun gibi bazı eşitsizlikler ve bunun yarattığı riskler afet sonrasında da farklı ihtiyaçları ortaya çıkarabiliyor. Afetten etkilenen grupların homojen ihtiyaçları olan yekpare bir topluluğun ihtiyaçları olarak düşünülmesi; kadınlar, çocuklar, mülteciler, engelliler gibi daha fazla riske maruz kalan bazı grupların ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi anlamına geliyor” dedi.

“Her Alanda Sürdürülebilir Desteğe İhtiyaç Var”

“Depremde zorluklarla en çok karşılaşanların eşitsizliklerle en çok karşılaşan gruplar olduğundan hiçbirimizin şüphesi yok” diyen Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan şunları dile getirdi: Bugün de bölgede hâlâ her şeye ihtiyaç var. En temel ihtiyaçlardan her seviye eğitime uzanan, her alanda sürdürülebilir desteğe gerek var. Deprem bölgesi sivil toplum için çok uzun bir çalışma alanı. Bölgedeki hayatın normale dönebilmesinin 10 yılı bulacağını düşünüyorum. Bu yüzden sivil toplum kuruluşlarının her alanda rol alma ve iş birlikleri önemli olmaya devam edecek. Bizler sahadaki kırılgan gruplara odaklanmayı sürdüreceğiz. Tüm kırılgan grupların hayata ve istihdama katılımlarını nasıl olur, hayatlarını daha iyi nasıl sürdürebilir, bunları düşünmek gerek.”

“Elimizde Güvenilir ve Ayrıştırılmış Veri Yok”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Uzman Araştırmacı Gökçiçek Ayata ise “Depremler, 1,7 milyonu Suriyeli olmak üzere toplam 13,5 milyon kişiyi doğrudan etkiledi. Resmi rakamlarla 50 bin 700’ün üzerinde ölüm, 100 binin üzerinde yaralı var. Ortaya çıkan tablo çok ağır. Güvenilir ve ayrıştırılmış veri yok elimizde. Cinsiyet temelli veri ise hiç yok. Bu veriler eksik şu anda. Ben kırılganlık değil, eşitsizlik üzerinden konuşmayı tercih ederim. Toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda afetlerde kadınların ve çocukların etkilenme olasılığı erkeklerden daha fazla. Çoğu kadın çocuklarını veya engelli, yaşlı yakınlarını bırakıp evden çıkamadıkları için enkaz altında kaldı” bilgilerini verdi.

About Post Author