Kent

Depreme Dair İlk Tahminler: Anadolu Levhası Yaklaşık 3 Metre Kaydı

deprem

Türkiye’yi sarsan depremle ilgili konuşan ABD’li sismolog Profesör Harold Tobin,​​ 24 saatten kısa bir süre içinde bu kadar büyük iki depremin meydana gelmesinin neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir olay olduğunu söyleyerek, “Çok çok uzun zamandır ki tahminim sismolojik aletlerin icadından bu yana böyle bir olay görmedik” dedi. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü Başkanı Prof. Carlo Doglioni ise ilk tahminlerine göre Anadolu levhasının 3 metre kadar kaydığını ancak bunun artabileceğini belirtti.

Washington Üniversitesi Yer Bilimleri Bölümü’nde profesör ve Kuzeybatı Pasifik Sismik Ağı direktörü ABD’li sismolog Harold Tobin,​​​​​​​ merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerle ilgili, “24 saatten kısa bir süre içinde bu kadar büyük iki deprem neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir olay. Çok çok uzun zamandır ki tahminim sismolojik aletlerin icadından bu yana böyle bir olay görmedik” değerlendirmesini yaptı.

Kahramanmaraş merkezli ve 10 kenti etkileyen depremlerin büyüklüğünü ve yapısını anlatan Profesör Tobin, üzerinde çalıştığı alanlardan birinin de “Anadolu Fay Hattı” olduğunu söyledi. AA’nın haberine göre, Tobin, Türkiye’nin depreme en yatkın ülkelerden biri olduğunu dile getirerek Kahramanmaraş merkezli depremlerin ise gerçek anlamda çok büyük olduğuna vurgu yaptı. Profesör Tobin, “Bunlar, sadece Türkiye’de son yıllarda yaşadığımız en büyük deprem değil, dünyada da son yüzyılda ya da daha uzun süredir meskun bölgelerde yaşanan en büyük deprem” dedi.

“Depremin Şiddeti Öngörülenden Daha Büyük”

Profesör Tobin, 7,7 büyüklüğündeki ilk depremin yıllardır bilinen bir fayda oluştuğunu belirterek, “Bu bölgede depremler bekleniyordu ancak depremin şiddeti öngörülenden daha büyük” dedi.

Profesör Tobin şunları söyledi: “Doğu Anadolu Fay Hattı’nda bu kadar büyük bir depremin tarihte olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar büyük bir deprem, fay hattında çok büyük bir alana yayıldı. Tabii ki fay hattındaki başka bölgeleri etkileyen artçıları görürüz ancak 9 saat sonra 7,6 büyüklüğünde yaşanan deprem bu hatla bağlantılı ama tamamen farklı bir hatta. Bu hat da daha önceden biliniyordu ancak bu kadar büyük depremler bilinmiyordu. Bu ikisinin bir araya gelmesi ne yazık ki korkunç bir trajedi. İlk deprem çok hasara yol açtı ve ikinci zaten hasarlı bölgeleri salladı. Bu, arama kurtarma ekipleri ve bölgedeki insanlar için gerçekten çok zor bir durum.”

“Yüzlerce Yıllık Levha Tektonik Hareketlerinin Biriken Gerginliği”

Depremlerin ardından Anadolu levhasının 3 metre kadar kaydığına ilişkin bilgilere de değinen Profesör Tobin, Anadolu’nun iki fay hattının arasında sıkışmış durumda olduğunu söyledi. Tobin, “Afrika, kuzeye doğru hareket ediyor, Suudi Arabistan ülkeyi doğuya itiyor, bu da levhaların çok yavaş bir şekilde hareket etmesini sağlıyor. Bu hareket her yıl santimetrik oluyor ancak bu levhalar fay hatlarının arasında sıkışmış durumda. Ağır bir mobilyayı itmeye çalıştığınızda ne olur bilirsiniz, önce direnir, hareket etmez. Bu, yer kabuğundaki gerginliği oluşturur ancak sonra deprem olduğunda bir dakika gibi bir sürede tüm enerjisini salar. Bu fay hatlarında birkaç metre hareket meydana geldi. Bu da yüzlerce yıllık levha tektonik hareketlerinin biriken gerginliğiydi. Yüzlerce yıl sonra oluşan bir depremde santimetrik hareketler, metrelere dönüştü.”

“Sismolojik Aletlerin İcadında Bu Yana Böyle Olay Görmedik”

Ana karalarda depremlerin yan yana duran levhaların yanal hareketleriyle oluştuğuna ve Türkiye’deki depremin karakterinin farklı olduğuna işaret eden Tobin, “24 saatten daha kısa bir zaman diliminde 7,7 ve 7,6 kadar büyük bir şiddette depremi son 200 yılda dahi bilmiyorum” dedi.

Profesör Tobin, art arda yaşanan depremlerin daha önce 1940’larda Japonya’da ve 2004 ile 2005’te Endonezya’da görüldüğünü ancak bu depremlerin arasında aylar olduğunu belirterek, “Ancak 24 saatten kısa bir süre içinde bu kadar büyük iki deprem neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir olay. Çok çok uzun zamandır ki tahminim sismolojik aletlerin icadından bu yana böyle bir olay görmedik” diye konuştu.

“İnsanların Anadolu Fay Hattı’nda Daha Çok Depreme Hazırlıklı Olması Gerekir”

Türkiye’deki fay hatlarının 500 ila 800 kilometrelere ulaştığının altını çizen Tobin, “Fay hattında bir bölgede deprem olduğunda bir sonraki bölgenin üzerindeki basınç değişiyor. Son iki günde gördüğümüz de ne yazık ki 7,7 büyüklüğündeki deprem, yer kabuğundaki basınç dağılımını değiştirdi ve bu da 7,6 büyüklüğünde başka bir depreme yol açtı. Bu artan baskı fay hattındaki başka bölgelerin durumunu da değiştirebilir. 7,7 ve 7,6’nın gerçekten korkunç olaylar olduğunu biliyoruz ve başka büyük depremlere yol açmamasını diliyoruz ancak insanların Anadolu Fay Hattı’nda daha çok depreme hazırlıklı olması gerekir” uyarısını yaptı.

İlk Tahminlere Göre Anadolu Levhası 3 Metre Kaydı

AA’ya konuşan İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) Başkanı Prof. Carlo Doglioni, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ilk tahminlerine göre Anadolu levhasının 3 metre kadar kaydığını ancak bunun artabileceğini, uydu verileri geldiğinde daha net göstergelere sahip olacaklarını belirtti.

Kahramanmaraş’taki iki büyük depremin, Anadolu levhasının Arap levhasıyla karşılaştığı alanda gerçekleştiğini dile getiren Profesör Doglioni, “Anadolu levhası, hem yer kabuğuna göre hem de Avrasya levhası ve Arap levhasına göre güneybatı yönünde ilerliyor. Aslında her gün ilerliyor. Birkaç mikron ilerliyor ama yıl sonunda bu birkaç santimetreyi bulabiliyor” dedi.

Depremlerin yaşandığı noktaya işaret eden Doglioni şunları aktardı: “Dolayısıyla bu noktada onlarca yıldır süren bir enerji birikimi söz konusu. Bu nokta, daha fazla bu enerjiyi tutabilecek durumda olmadığı için ve Anadolu levhası güneybatı yönünde ilerlerken bu taraf bloke olunca buradaki enerji bir noktada açığa çıkıyor.”

“İtalya’da Meydana Gelen Depreme Göre 130 Kat Daha Büyük Bir Enerji”

Doglioni, “Uydu verilerini elde ettiğimizde daha net göstergelere sahip olacağız. Dolayısıyla şu anda sismik verileri tersine çevirebilir ve bunlar üzerinden hareketi hesaplayabiliriz. Bizim hesaplarımız ve Amerikan Jeolojik Servisi’nin hesapladığı ilk tahminlere göre, bu segment boyunca kaymanın 3 metre uzunluğunda olduğuydu ancak daha sonra bu kırılma yayıldı, böylece sistemin de hareketi devam etti. Bu kırılma ile ikincisi arasında metre sayısı da kesinlikle artacaktır” dedi.

İtalya’da 2016’da yaşanan Amatrice depremini hatırlatan Doglioni, “O depremde kayma 2 metrenin üzerindeydi ama büyüklük 6,5 idi. Burada çok daha güçlü bir enerjiden söz ediyoruz. 2016’da İtalya’da meydana gelen depreme göre 130 kat daha büyük bir enerji var burada” yorumunu yaptı.

“İlk Depremde Neredeyse 2G’ye Varan Bir İvme Ölçüldü”

Kahramanmaraş merkezli depremlerle bölgede büyük bir enerji salımı olmasının ardından aynı yerde yine büyük bir depremin gerçekleşme ihtimaliyle ilgili soru üzerine Doglioni, “Buna yanıt vermemiz mümkün değil, çünkü bizim için her deprem, bir deney niteliğindedir. Depremleri ölçmek ve derecelendirmekte kullandığımız mevcut zaman aralığı, olup biteni anlamamıza yardımcı olacak sismometrik bir ağa ve GPS verilerine sahip olduğumuz son 80 hatta belki yalnızca 40 yıldır yararlandığımız bir araç diyebilirim. Ve bu hareketler bağlamında yeryüzünün bu enerji salımı ve bunun sonucunda meydana gelen gerek yatay gerekse dikey deformasyon hakkında kesin bilgi sahibi olmamızı sağlayan uydu verilerini ancak son 15-20 yıldır elde edebiliyoruz” dedi.

Doglioni, Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve kendilerinin 7,8 olarak kaydettiği ilk depremde neredeyse 2G’ye varan bir ivme ölçüldüğüne dikkati çekerek, “2G, yer çekimi ivmesinin 2 katı anlamına geliyor ve bu olağanüstü büyüklükte bir ivme. Her şeyden önce 7,8 neredeyse karada kaydettiğimiz en büyük depreme yakın bir değer. Denizde ise 1960’ta Şili’de kaydedilen en büyük deprem olan 9-9,5 şiddetine ulaşan depremler yaşandı” diye konuştu.

Büyük Marmara depremini hatırlatan Doglioni, “Depremler, etrafı oldukça açık ve zaten kırılgan nitelikteki bölgelerin yakınında meydana geldiklerinde, bugünlerde şahit olduğumuz ve geçmişte başka bölgelerde de meydana gelenlere benzer trajik olaylara yol açabilir. 1999 İzmit depreminde yaklaşık 17 bin kişi hayatını kaybetmişti. Dolayısıyla bu son olayda da hayatını kaybedenlerin sayısının ne yazık ki artacağı kaçınılmaz bir gerçek” yorumunu yaptı.

“Başka Bir Deprem Olabileceğini Göz Ardı Edemeyiz”

Araştırmacıların bir sonraki depreme hazır olmak için deprem sırasında neler olduğunu incelemelerine ve anlamalarına yardımcı olacak fazla araca sahip bulunmaları gerektiğinin altını çizen Doglioni, depremlerin merkezinde sarsıntılara dayanacak evlerin de inşasının gerektiğini vurguladı.

Doglioni, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de depreme karşı doğru bir bina yenileme kampanyası başladı. İtalya’da da buna ihtiyacımız var ve maalesef bu, onlarca yıl alıyor çünkü bu konuda bir kültür eksikliği var. Sadece deprem olduğu zaman bunun hakkında konuşuluyor, sonra unutuluyor. Bunun yerine bir sonraki deprem olduğunda hazır olmak için deprem yokken çalışmak zorundayız. Şimdi burada iki deprem oldu, biri 7,8 ve diğeri 7,5. Başka bir deprem olur mu bilemeyiz, genelde iki tane olur ama doğa bazen bizi şaşırtıyor. Bu nedenle başka bir deprem olabileceğini göz ardı edemeyiz.”

About Post Author