Dijital teknolojilerin hızla gelişmesi, toplum üzerindeki etkilerini daha önce hiç olmadığı kadar artırdı. Bu bağlamda, deepfake teknolojisinin, yapay zeka ve makine öğrenimi kullanarak sahte video ve ses kayıtları üretme yeteneği ile öne çıktığına tanık oluyoruz.
Bahar Nihal Ersözlü, İçerik Yöneticisi, Ba’ndo
Yanlış bilgi, dezenformasyon ve deepfake içerikler (derin sahtecilik), dijital çağda karşı karşıya kaldığımız en büyük tehditlerden bazıları. Bu kavramların ne anlama geldiğini, nasıl yayıldığını ve bireyler üzerindeki etkilerini anlamak, daha bilinçli ve hazırlıklı olabilmek için oldukça önemli.
Yanlış bilgi genellikle kasıtsız olarak yayılan fakat ciddi sonuçlara yola açabilen hatalı bilgidir. Örneğin, Covid-19 salgını sırasında, tedaviler ve korunma yolları hakkında yayılan yanlış bilgiler, halkın sağlık sistemlerine olan güvenini sarstı ve yanlış tedavi uygulamalarına yol açtı. 2022’de, Covid-19 aşılarına karşı olan yanlış bilgiler yeniden alevlendi ve birçok toplumda yanlış anlamalara neden oldu. Aşıların DNA’yı değiştirdiği veya ciddi yan etkiler yarattığına dair asılsız iddialar, sosyal medya platformlarında geniş çapta spekülasyon yarattı.
Dezenformasyonun Karanlık Yüzü
Dezenformasyon, bireyleri veya kurumları yanlış yönlendirmek ve onlara zarar vermek için tasarlanmış yalanların kasıtlı olarak oluşturulması ve yayılmasıdır. 2022’de, Rusya-Ukrayna savaşı sırasında, dezenformasyonun etkilerini daha da belirgin şekilde gördük. Rusya, Ukrayna’daki saldırıları hakkında yanlış bilgi yayarak kendi halkını ve dünya kamuoyunu manipüle etmeye çalıştı. Mariupol’deki bir hastane saldırısının sahte olduğu ve “kriz aktörleri” tarafından düzenlendiği iddia edildi . Ayrıca, seçim sahtekarlığı iddiaları da 2022’de yeniden gündeme geldi. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, önceki yıllarda da olduğu gibi seçim sonuçlarına güveni zedelemek amacıyla yanlış bilgiler yayılmaya devam etti.
Deepfake: Gerçek ve Yalanın Bulanıklaşması
Deepfake, bireylerin gerçekte söylemedikleri veya yapmadıkları şeyleri söylediklerini veya yaptıklarını ikna edici bir şekilde tasvir eden uydurma sesli veya görsel içeriktir. 2022’de, Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski’nin deepfake bir videosu yayımlandı. Videoda Zelenski, askerlerine silahlarını bırakmalarını ve teslim olmalarını söylüyor gibi görünüyordu. Bu video hızla yayıldı ve büyük bir kargaşaya yol açtı ancak kısa sürede sahte olduğu anlaşıldı ve kaldırıldı.
Dijital teknolojilerin hızla gelişmesi, toplum üzerindeki etkilerini daha önce hiç olmadığı kadar artırdı. Bu bağlamda, deepfake teknolojisinin, yapay zeka ve makine öğrenimi kullanarak sahte video ve ses kayıtları üretme yeteneği ile öne çıktığına tanık oluyoruz. Gerçekmiş gibi görünen bu içerikler, özellikle Çekişmeli Üretici Ağlar (GAN) sayesinde yüksek gerçekçilikle manipüle edilebiliyor.
Deepfake teknolojisinin hızla yükselmesi, dijital medya ve kamu algısı üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Derin öğrenme ve yapay zekadaki ilerlemelerle büyük bir ivme kazanan bu teknoloji, dezenformasyon kampanyaları için adeta biçilmiş kaftan oldu. 2024 yılında deepfake yazılım pazarı 73 milyar dolarlık dev bir endüstri haline geldi. Bu teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte medya ve gazeteciliğe olan kamu güveni ciddi şekilde zedeleniyor. Manipüle edilmiş video ve sesler giderek daha inandırıcı hale geldikçe sıradan insanlar için gerçeği sahteden ayırt etmek zorlaşıyor. Medyaya karşı artan şüphecilik ise demokratik süreçleri ve basının iktidarı denetleme rolünü ciddi şekilde baltalayabilir.
İklim Değişikliği Algısı Nasıl Manipüle Edilir?
İklim değişikliği, oldukça karmaşık ve kutuplaştırıcı bir konu. Bu nedenle dezenformasyon için ideal bir hedef haline gelmiş durumda. Deepfake’ler, iklim verileri hakkında yanlış anlatılar yaratabilir, bilimsel uzlaşıyı çarpıtabilir veya güvenilir bilim insanlarının ve politika yapıcıların sahte beyanlarını üretebilir. Bu tür dezenformasyonlar insanlar arasında kafa karışıklığına ve hareketsizliğe neden olarak iklim değişikliği ile mücadele çabalarını baltalayabilir.
Deepfake’ler ve Aşırı İnançlar başlıklı makalede, deepfake teknolojisinin, videolar ve ses kayıtları üreterek kamuoyunda yanıltıcı anlatılar oluşturma yeteneğinin altı çiziliyor. Deepfake teknolojisi, özellikle sahte haberler ve bilim dışı anlatılar yayarak, insanların gerçek bilimsel verilere olan güvenini zayıflatma ve kamuoyunu yanıltma gücüne sahip. Bu bağlamda, yapılan araştırmada deepfake teknolojisinin aşırı inançlar üzerindeki etkileri etik açıdan ele alınmış. Depfake içeriklerinin, yanlış bilgilendirmenin güçlü bir aracı olarak kullanılabileceği ve toplumsal algı ve inanç sistemleri üzerinde ciddi etkiler yaratabileceği tespit edilmiş. Araştırma, vaka çalışmaları ile derinlemesine bir etik değerlendirme sunuyor. Kullanılan yöntemler arasında ifade özgürlüğü ve toplumsal zarar gibi ahlaki ilkeler ele alınmış. Üç farklı vaka çalışması üzerinden derinlemesine analizler yapılmış ve deepfake teknolojisinin manipülasyon potansiyeli, etik sorunları ve toplumsal zararları üzerine odaklanılmış.
Bir başka önemli araştırma olan Sadece Bir Deepfake! Yanlış Bilgilerin Etiketlenmesinin Etkisinin Araştırılması başlıklı çalışma, yanıltıcı bilgilendirmenin “deepfake” olarak etiketlenmesinin kamu inanç sistemleri üzerindeki etkisini inceliyor. Çalışma, insanların otantik iklim verilerini ve haberlerini uydurma olarak reddetme eğilimlerini araştırıyor. Bu psikolojik mekanizmalar, özellikle deepfake olarak etiketlenmiş içeriklerin insanlar üzerindeki etkilerini anlamak için önemli. Yanıltıcı içeriklerin deepfake olarak tanımlanması, insanların bu içeriklere olan tepkilerini ve inançlarını şekillendirebilir.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Riskler Raporu, deepfake’ler dahil olmak üzere yanlış bilgi ve dezenformasyonu önemli kısa vadeli riskler arasında sayıyor. Rapor, bu tür taktiklerin toplumsal kutuplaşmayı artırabileceğini ve yeni seçilen hükümetlere olan güveni zayıflatabileceğini belirtiyor. Deepfake tehditleriyle başa çıkmak için çok yönlü bir yaklaşım benimsemek şart. Öncelikle, multimedya içeriklerinin yayılmadan önce doğruluğunu kontrol edebilen ve gerçek zamanlı olarak deepfake’leri tespit edebilen yapay zeka tabanlı araçlara yatırım yapılmalı.
Ayrıca, kamuoyunu deepfake’lerin tehlikeleri ve eleştirel düşünmenin önemi konusunda eğitmek, bireylerin manipüle edilmiş içeriği tanıyabilmelerini ve dezenformasyon kampanyalarını anlayabilmelerini sağlayacaktır.
Hükümetler, teknoloji şirketleri ve sivil toplum kuruluşları, bireylerin benzerliklerinin izinsiz kullanımına karşı koruma sağlayan yasal çerçeveler oluşturmalı ve zararlı deepfake’leri üreten ve yayanların hesap verebilirliğini sağlamayı içeren düzenlemeler geliştirmeli ve uygulamalıdır.
Bu teknolojinin kötüye kullanımını tespit etmek ve önlemek için stratejilerimiz de sürekli olarak evrim geçirmek zorunda. Bilgi çağında güvenli bir geleceği şekillendirmek için kamuoyunun bilinçlenmesi, teknolojik savunmaların güçlendirilmesi ve küresel iş birliği, deepfake’lerin iklim değişikliği algısı üzerindeki etkisini azaltmak ve demokratik toplumların işleyişi için gerekli olan güveni korumak için dönüm noktası niteliğinde eylemler olacaktır.
Bu yazı, ekoIQ’nun 112. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.