Sansasyonel yanlış bilginin toplum adına ciddi tehlikelere yol açtığından söz eden Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Zeynep Gültekin Akçay, dezenformasyonun ortaya çıkış ve yayılma süreçlerini değerlendirirken doğrulama platformlarının önemine vurgu yapıyor.
İklim kriziyle mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları en basit haliyle daha yaşanır bir gelecek ve daha yaşanır bir dünya için hazırlanan programlar ve bu programların uygulanma arayışı olarak görülebilir diye düşünüyorum. Bu süreçte medya kanalları ile birlikte akademik kadroların halkı bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak gibi misyonları olduğu kanaatindeyim. Doğru bilgiye ulaşmanın ve doğru bilgiyi toplumun dinamiklerine uygun bir format ve dille sunmanın önemi gittikçe artarken özellikle gelişen yapay zeka araçlarıyla birlikte dezenformasyon endişeleri daha yüksek tonda tartışılır hale geliyor. Sizin açınızdan, bilgi üretimi nasıl bir sınav veriyor?
Bilgiye erişim tarih boyunca insanlar ve devletler için hep önemli bir konu olmuştur. Antik Yunan’dan Roma’ya, Qing Hanedanlığı’ndan Nazi Almanyası’na kadar bilginin oluşturulması ve yayılmasına önem verilmiştir. Bilginin üretilmesi ve yayılmasında “görece” başarılı olan devletler bu avantajdan taktiksel ve stratejik olarak hem siyasette hem de ekonomik alanda faydalanmıştır. Günümüzde, bilginin önemi küresel alanda gerçekleşen yeniliklerle daha da arttı. Artık haber ve bilgi uluslararası arenada her bireye ulaşma olanağı yakalamış, demokrasinin doğrudan ve katılımcı şekilde deneyimlendiği politik faktörlerin yanı sıra ticari bir unsur haline gelmiştir. Geçmişe oranla bilginin bu kadar hızlı ve önemli olduğu bir dönemde; zararlı, yanlış ve dengesiz bilgi üretiminin ve akışının da arttığını unutmamak gerekir. Öyle ki Dünya Ekonomik Forumu 2023 yılında yayımladığı raporunda dünyanın karşı karşıya kaldığı 10 sorundan 1’inin internette yayılan yanlış/yalan bilgi olduğunu belirtiyor. Sizin de bahsettiğiniz gibi doğru bilgiye ulaşmanın bir ihtiyaç olduğu bugünlerde ne yazık ki yanlış bilgiyle her an her yerde karşılaşıyoruz. Yanlış bilgi üretme ve yaymayı ifade eden dezenformasyonun farkında olmak ve bunun üzerine konuşmak da belki bu nedenle daha da önemli hale geliyor.
Dezenformasyonun varlığı yeni değil, bu terim Sovyetler Birliği döneminde rakipleri aldatmaya yönelik faaliyetler olarak tanımlanan “Dezenformatsiya” dan geliyor. Anlaşıldığı üzere onlarca yıldır bireyler, gruplar ve hükümetler, insanları etkilemenin bir yolu olarak tahrif edilmiş, sahte bilgileri gizli radyo istasyonlarıyla ya da gazete makaleleriyle yani medya aracılığıyla kamuoyunu karartmaya/yanıltmaya çalışmıştır. İlerleyen zamanlarda kavram, kamuoyunun kafasını karıştırmak, siyasi destek kazanmak ve ekonomik çıkar elde etmek için kullanılır. Yani dezenformasyon, kasıtlı ve bilinçli olarak yalan ve yanlış bilginin yaygınlaştırılmasıdır. Avrupa Komisyonu’nun Sahte Haber ve Online Dezenformasyon Üst Düzey Uzman Grubu tarafından yayımlanan rapora göre de dezenformasyon “kasıtlı olarak kamu zararına neden olmak veya kâr elde etmek amacıyla tasarlanan, sunulan ve tanıtılan yanlış, hatalı veya yanıltıcı bilgi” olarak görülür. İklim üzerinden düşünüldüğünde iklim dezenformasyonu ile bilimsel fikir birliğini sorgulamak, iklim eylemlerinde bilimsel belirsizliği vurgulayarak kurumların altını oymak, bilim insanlarına saldırarak inandırıcılığı zedelemek ve sahte bilimsel alternatif projeleri yaymak için kullanılır.
Kim ve neden yanlış bilgi üretiyor ve bu bilgiyi nasıl dolaşımda tutabiliyor?
Dijital alanın anonimliği ve takip edilmenin zorluğu dezenformasyonun üretilmesinde önemli bir motivasyon. Bununla birlikte sahte haberler belirsiz vekontrol edilemeyen durumlarla başa çıkma yollarını da temsil eder. İnsanlar durumları üzerinde birincil kontrole sahip olmadıklarında, hayal kırıklığını önlemek için en kötüyü tahmin etmek ve olayları şansa bağlamak gibi duygusal tepkiler olan ikincil kontrol stratejilerine başvururlar. Yani bireyler için kimi zaman sahte haber yaymak, belirsiz durumlarda anlamlı bir faaliyet olabilir. Dahası doğal afetler veya seçimler gibi insanların sonuçlarından emin olmadığı siyasi olaylar gibi belirsiz durumlarda sahte haberlerin sıklığı artar. Son derece sansasyonel ve aşırı duyarlılık kullanılarak oluşturulan dezenformasyon kullanıcıyı etkileyerek onların yazıyla daha fazla etkileşim kurmasını sağlar. Dolayısıyla yalan/uydurma içerik barındıran bu içeriklerin çoğu zaman “viral” ve “trend” olduğu unutulmamalı. Kısaca incelikli ve duygusal stratejiler yoluyla yayılan dezenformasyon rasyonel gerekçelerle sorgulanabilecek doğrulardan uzak olduğu için toplumda kaos oluşturur, aynı zamanda dezenformasyon ile kişiler, gruplar, kurumlar, organizasyonlar, devletler itibarsızlaştırılır.
Dezenformasyon, tamamen veya kısmen kurgulanmış görsel-işitsel içerikler sayesinde oluşturuluyor. Dezenformasyona uğramış ya da yanlış bilgilendirilmiş bireyler genelde tükettikleri ve hatta paylaştıkları içeriklerin yanlışlığı hakkında bir farkındalığa sahip değiller.
Bu nedenle insanlar doğru olarak kabul ettikleri dezenformasyon içerikli bilgileri yaymaya başlarlar ki bu tür yanlış bilginin yayılımı mezenformasyon olarak tanımlanıyor. Bir başka ifadeyle, mezenfermasyon, yanlış/yalan bilginin yanlış olduğunu bilmeden ve bu bilgiyi paylaşırken zarar verme amacı olmadan yaymaktır. Yanlış/yalan bilginin yayılımını çoğaltan bir başka unsur ise filtre balonu (filter bubbles). Filtre balonu, kullanıcıların çevrim içi davranışlarını kişiselleştiren algoritmalar sayesinde, onların fikir ve görüşlerine uygun içeriklerle karşılaşmasını sağlar. Özellikle çevrim içi mecralarda bilgiye erişirken belli bir perspektifin, genellikle politik görüşe dayalı filtrenin ötesine geçememe durumunu ifade eder. Kullanıcılar, gerçeklerin yanlı ve yanlış aktarıldığı mikro alanlara bilinçli ya da bilinçsiz olarak hapsolurlar ve bu da onların alternatif fikir ve görüşlere uzak kalmasına neden olur. Dezenformasyonun yaygınlaşmasını sağlayan unsurlardan biri de yankı odası (eco chambers). Yankı odası, belirli bilgilerin, düşüncelerin, kanaatlerin veya inançların kullanıcıların dijital medya kanallarında seçtikleri mesajlar aracılığıyla tekrarlanarak güçlendirilmesi durumunu anlatan metaforik bir terim. Burada kullanıcılar istemedikleri mesajları filtreleyerek kendi yankı odalarını kurarlar. Böylelikle kullanıcılar sanal ortamda karşıt görüşlere sağırlaşır; homojen gruplar oluşturarak yalnızca kendi görüşlerine uygun internet kaynaklarını ve hesaplarını takip ederler. Siyasi meseleler söz konusu olduğunda insanlar, gerçeği bulmaya çalışmak yerine inanmak istediklerini rasyonelleştirme eğilimindedirler. Bu nedenle, ön bilgileriyle uyumlu olana inanmaya kendilerini ikna ederler.
Dezenformasyon ekosistemini besleyen aktörlerden biri de yapay zeka (artifical intelligence). Yapay zeka tarafından oluşturulan dezenformasyon ise deep fake olarak tanımlanır. Deep fake ile sahte videolar şüphe yaratmak için gerçekmiş gibi gösterilebileceği gibi gerçek bilgiler de sahte olarak gösterilebilir. Bu sayede kötü niyetli aktörlerin gerçeği inkar etmesi mümkün kılınır, yalan haberler daha kolay görünürlük kazanır. Bu durumun bir sonucu olarak da yanlış bilginin daha geniş kitlelere ulaşması söz konusudur.
Dezenformasyonla mücadele etme yolları hakkında ne düşünüyorsunuz? Toplumun geleceği üzerinde ne tür olumsuz etkileri olabilir yanlış bilginin?
Bahsettiğim üzere, dijital ekosistem, demokratik ilkelere dayalı iletişim için yeni olanaklar açabildiği gibi güçlü aktörler açısından dezenformasyon için fırsatlar yaratabilir. Dezenformasyona karşı önlemlerin gerekliliği konusunda bir ortaklık olmakla birlikte nelerin yapılması gerektiği konusunda tek bir doğru da henüz yok. Bu durumda belki düzenlemeleri teknolojik açıdan, kullanıcı açısından ve yasal/düzenleyici açıdan değerlendirmek anlamlı olabilir.
Dezenformasyonla mücadelenin etkilerinin uluslararası güvenliğe tehdit oluşturması ve mücadelenin devletlerin kapasitesinin üstünde olması sebebiyle, uluslararası örgütlerin birtakım çalışmaları bulunmakta… Dezenformasyonun yayılmasıyla mücadele etmek için en temel yöntemlerden biri, bilginin doğrulanmasına yardımcı olan doğrulama platformları. Duke Reporters Lab’e göre 60’tan fazla ülkede 194 doğruluk kontrol platformu faaliyet gösteriyor. Doğruluk kontrol girişimlerinin sayısı son beş yılda dört kat arttı. Türkiye’de doğrulama yapan teyit, doğruluk payı ve doğrulama platformları, uluslararası doğruluk kontrolüne (IFCN – International Fact Checking Network) üye olan sertifikalı doğrulama siteleridir. Yapay zeka bir yönüyle dezenformasyona neden olurken bir diğer yönüyle bu durumla mücadelede kullanılır. Özellikle yasa dışı, şüpheli ve istenmeyen içeriğin çevrim içi olarak tespit edilmesi, kaldırılmasında ve sahte bot hesapların taranması ve tespit edilmesinde etkili oluyor. Google, Facebook, X ve diğer internet hizmetleri sağlayıcıları trolleri ortadan kaldırmak, sahte bot hesapları tespit edip kaldırmak ve hassas içerikleri proaktif olarak belirlemek için hem insan incelemesini hem de makine öğrenimi algoritmaları kullanıyor.
Dezenformasyonla mücadele için başka önerileri de sunmak istiyorum: Örneğin, yanlış içeriklerin önemi azaltılabilir ve düzeltilebilir. Yani sosyal medya şirketleri haber akışı algoritmalarını dezenformasyonu ön plana çıkaracak şekilde güncelleyebilir. Bu sayede yanlış içerik işaretlenebilir, gerçeğe dayalı karşı mesajlar yayılabilir ve dezenformasyon failleri kamuoyu önünde ihbar edilebilir. Daha fazla hesap verebilirlik ve şeffaflık teşvik edilebilir: Algoritmik karar sistemlerindeki olası önyargılar, yapay zeka sistemlerinin denetlenmesi ile dengelenebilir. Etik eğitiminin bilgisayar bilimleri müfredatının bir parçası haline getirilmesi, yani “tasarım yoluyla etik” uygulamaların nasıl oluşturulacağının öğretilmesi, ön yargıların kodlara girme olasılığını sınırlayabilir.
En önemli mücadele yollarından biri de medya ve dijital okuryazarlığın artırılması. Dijital medya okuryazarlığı ile bilgiyle sağlıklı bir ilişkinin yeniden sağlanması ve demokrasinin çevrim içi dezenformasyona karşı direncinin artırılması sağlanabilir. Dijital medya okuryazarlığı eğitimi erken çocukluk döneminden itibaren teşvik edilmelidir. Yalnızca çocuklara değil, seçim görevlilerine, yaşlı yurttaşlara, marjinal ve azınlık gruplara da odaklanılmalı. İklim özelinde de iklim ve çevre okuryazarlığı yaygınlaştırılmalı. Hatta iklim haberleriyle ilgili dezenformasyonu engellemek için salt iklim odaklı doğrulama platformları oluşturulmalı.
En nihayetinde şunu söylemek mümkün, dezenformasyona karşı medya endüstrisindeki platformlardan politikacılara, bağımsız araştırmacılardan, STK’lara ve aktörlere kadar çok çeşitli paydaşlar tarafından ortaya konulması gereken çoklu eylem biçimleri gerekmekte. Bu sayede kötü aktörlerin aktivitelerinin denetlenmesi, kışkırtmaların azaltılması, şeffaflığın artırılması, içeriği değerlendirebilen uygulamaların çoğalması sağlanacak ve çevrim içi dezenformasyonun yayılmasını engelleyebilecek önlemler geliştirilebilecektir.
Bu yazı, ekoIQ’nun 112. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.