#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Dikkat Gergedan Çıkabilir!

Konut alanındaki gelişmeler, büyük karayolları, genişleyen tarım alanları ve kentsel yayılma, yaban hayvanlarının serbestçe dolaşımını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Bu insan yapımı bariyerler, özellikle doğası gereği av arayışı için geniş mesafelerde dolaşan avcı hayvanları da etkiliyor Çözüm, hayvanların bir yerden diğerine engel olmaksızın hareket edebilmelerini sağlayan yaban hayatı geçitleri. Dünyanın dört bir yanında oluşturulan bu “doğa yolları” temelde büyük hayvanların dolaşımı için olsa da, böcekler gibi çok daha küçük hayvanların da faydalanabileceği bir çözüm yolu sunuyor. Eylül ayında Mother Nature Network adlı internet sitesinde yayımlanan bir yazı bu konuya yer verdi. İşte Top 10 Yaban Hayatı Geçitleri…
Josh LEW
Filiz İNCEOĞLU

1-Terai Kemeri: Filler ve Bengal Kaplanları için
Terai Kemeri, Hindistan ve Nepal’de bulunan 14 farklı korunmuş alanı kapsıyor. Buradaki otlaklar, orman­lar ve akarsu vadileri, seyrek gö­rülen Hint gergedanı, Asya fili ve Bengal kaplanı gibi birçok tür için önemli habitatlar. Terai, Nepal’deki Bagmati Nehri’nden Hindistan’daki Yamuna Nehri’ne kadar uzanıyor. Nepal’deki Chitwan Ulusal Parkı ile Hindistan’daki Rajaji Ulusal Parkı gibi park ve doğal alanlar, büyük memeli hayvan topluluklarının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için tek başına yeterli değil. Birbi­rine bağlı bu 14 alan, bir habitattan daha fazlasını sağlıyor.
Terai’yle ilgili meseleler, ABD ve Avrupa’daki geçitleri etkileyen me­selelerden çok farklı. Kırsal olması­na rağmen, özellikle Hint tarafında nüfus oldukça yoğun. Yoksulluk burada ciddi bir sorun olduğundan yasadışı avlanma, ormanlık araziyi yakarak tarla yapmak için yer açma ve doğal kaynakların aşırı kullanımı gibi durumlarla sıkça karşılaşılıyor. Hindistan hükümeti, daha az sürdü­rülebilir gıda ürünleri yerine çiftçi­lere çiçek yetiştirmeleri konusunda teşvikler sağlamak gibi girişimlerde bulunuyor.

2- Burnham Yaban Hayat Geçidi
Burnham Park, Chicago’da emlak piyasasının üssü olan Lakeshore böl­gesinde bulunuyor. Burnham Yaban Hayat Geçidi, Orta Amerika’nın bu bölümüne özgü çayır ve orman ekosistemlerinin yer aldığı parkın içinde 40 hektarlık bir alanı kaplıyor. Yol doğrudan şehrin merkezinden geçiyor ve her sene yolu buraya düşen 3 milyon göçmen kuş için bir barınak işlevi görüyor. Bölge sakinleri de bu yeni yaşam alanlarını temizleme ve yeşert­me konusunda aktif rol oynuyor.

3-Banff Köprüleri: 140 Bin Hayvan Geçiş Yaptı
Bazı yaban hayatı geçitlerinin oluşması için on yıllar gerekmez. Bazıları “büyük resme” hizmet etmekten çok, acil bir ihtiyaç so­nucunda oluşur. Banff Ulusal Parkı’ndaki köprüler için de bu geçerli. Trans Kanada Karayolu boyunca inşa edilen bu üst ve alt­geçitlerin, sık gerçekleşen yaban hayatı kazaları sorununu çözmesi öngörülüyor. Her yıl ulusal par­kı 3 milyondan fazla kişi ziyaret ediyor ve buna ek olarak 4 ila 5 milyon kişi de hiç durmadan ka­rayolunun Alberta kesiminde araç kullanıyor.
Park, altı tane üstgeçit ve düzi­nelerce de altgeçidi barındırıyor. Doğa bilimciler şimdiye kadar 140 bin hayvanın gerek köprüler gerek­se altgeçitler aracılığıyla karayolun­dan geçtiğini belgelemiş durumda.

4- Sawantwadi-Dodamarg Yaban Hayat Koridoru
Sawantwadi-Dodamarg Yaban Ha­yat Koridoru Güneybatı Hindis­tan’daki koruma altındaki alanlar­la hayvan barınaklarını birbirine bağlıyor. Alt kıtanın bu bölgesi boyunca uzanan ve yaban hayat yönünden zengin olan Batı Gat Dağları aynı zamanda madencilik sektörünün de ilgi odağında. Ben­gal kaplanlarına, ayılara ve fillere ilaveten Gat Dağları geleneksel Ayurvedik tedavide kullanılan bitçok doğal şifalı bitkiye de ev sahip­liği yapıyor.
Çevre meseleleri ve doğal yaşamı koruma alanlarında faaliyet gös­teren bir yardım kuruluşu olan Mumbai merkezli Awaaz Vakfı’nın desteğiyle, Sawantwadi-Dodamarg Koridoru’nun içindeki topraklar “ekolojik olarak hassas alan” ola­rak sınıflandırılmış. Bu nedenle, maden şirketleri burada herhangi bir faaliyette bulunamıyor.

5- Aşağı Rio Grande Vadisi Ulusal Yaban Hayat Barınağı
Teksas’ın güneydoğusu, ABD’nin en hızlı gelişen bölge­leri arasında yer alıyor. Konut­laşma ile ilgili gelişmeler, ticari binalar, çiftlikler, karayollarıysa buranın doğal alanlarını bölü­yor ve Houston şehri dışarı doğ­ru genişlemeye başlıyor. Fal­con Barajı’ndan (tam Meksika sınırında) Meksika Körfezi’ne kadar olan Aşağı Rio Grande Vadisi ise tüm bu gelişmelerin merkezinde.
Aşağı Rio Grande Vadisi Ulu­sal Yaban Hayatı Barınağı, 30 yıldan fazladır doğa koruma gruplarıyla birlikte akarsu va­disi boyunca bir yaban hayatı geçidi oluşturmaya çalışıyor. Bu da sıklıkla, çiftçilerden top­rak satın almak ve sonra da o alanları doğal bitki örtüsüyle yeniden kaplamak şeklinde ger­çekleşiyor. Aşağı Rio’daki bu çabaların faydasını gören hay­vanlar arasında göçmen kuş­larla oselo gibi nadir bulunan memeliler de yer alıyor.

6-  93. Karayolu Yaban Hayatı Kavşakları
ABD 93. karayolu “Halkın Yolu” ola­rak bilinir. Ama artık “Yaban Hayatı Yolu” olarak da anılabilir. Monta­na’daki karayolu, ülkedeki en uzun ve güvenli geçiş koridorlarından biri haline geldi. 90 kilometrelik yol bo­yunca hem altgeçit hem üstgeçitlerle toplam 41 geçiş noktası oluşturul­du. Hayvanların güvenli geçitlere yönlendirilmesi için karayolunun belli bölümlerine çit yerleştirildi. Özel kameralardan izlendiği kada­rıyla birçok hayvan bu geçit ve köp­rüleri kullanıyor. Fotoğraflar da boz ayıların, geyiklerin, karacaların ve pumaların bu yapıları kullandığını kanıtlıyor.

7- Hollanda’nın Eko Kanalları
Konu yaban hayat ko­ridorları olunca Hol­landa rakip tanımıyor. Avrupa, hayvanların, karayolunun bir tara­fından diğer tarafına güvenle geçebilmesi için 600’den fazla ge­çide sahip. Bunlardan bazıları son derece mütevazıyken bazıla­rı devasa boyutlarda. En büyüğü olan Na­tuurbrug Zanderij Crailoo’nun uzunluğu yaklaşık 1,6 kilomet­re. Bu “Eko kanallar” geyik, yaban domuzu ve diğer memeli hay­vanların yanı sıra nesli tükenmekte olan Av­rupa porsuğu için de güvenli geçiş imkânı sunuyor.

8-Avrupa Yeşil Kuşağı
Avrupa Yeşil Kuşağı fikri Berlin du­varının yıkılmasından kısa bir süre sonra Almanya’da filizlendi. Yıllar geçtikçe bir dizi anlaşma sayesinde genişledi. Şimdi Finlandiya-Rusya sınırından Balkanlar boyunca ilerli­yor. Yol, bir zamanların Demir Per­de denilen bölgesinde bulunuyor. Bu nedenle yaban hayatını koruma­ya ek olarak, kültürel ve tarihsel bir öneme de sahip.
Aslında, doğanın belli alanlarda hâlâ varlığını sürdürülebilmesi Soğuk Savaş’ın pozitif yan etkisi. Sınır bölgesi boyunca ekonomik faaliyetler çok sınırlı olduğundan, bu bölgelerde doğaya on yıllar­dır hiç müdahale edilmedi. Örne­ğin Finlandiya’da yaşlı ormanlar hâlâ ülke topraklarına hakim. Almanya’da ve Orta Avrupa’nın geri kalanında, nesli tehlikede olan tür­ler Yeşil Kuşak sayesinde tam anla­mıyla bir yaşam hattına kavuştu.

9- Oslo, Norveç’in Arı Karayolu
Norveç’in başkenti farklı bir çeşit yaban hayatı koridoru geliştiriyor. Oslo temiz bir kent olarak bilinse de arılar gibi polen taşıyan can­lıların hayatta kalmak ve uygun yaşam şartlarını sürdürmek için ihtiyaç duydukları kent bahçele­rinden ve bitkilerden yoksun. Yeni bir “arı geçidi” bu tür canlılara po­len üreten bitkilere ulaşma şansı veriyor. Arılar, “yol” üzerinde bir sonraki mola yerlerine doğru ha­rekete geçmeden yiyecek arayabi­liyorlar.
Arı dostu mekanlarda çiçeklerin muhafaza edildiği çatı bahçeleri ile balkonlar da bulunuyor. Hedef, her 250 metrede bir polen açısından zengin habitatlar barındırmak. Arılar da bu sayede Oslo içinden geçerken ziyafetlerine devam edebi­lecekler.

10- Christmas Adası Yengeç Köprüsü ve Tünelleri
Hayvan geçitlerinin hepsi büyük memeliler için değil. Avustralya’nın Christmas Adası’nda, her yıl gerçek­leşen yengeç göçü “yengeç geçitleri” konusunda ilham kaynağı oldu. Yengeçler adanın ormanlarının derin­liklerinde yaşıyor ama her yıl çiftleşmek ve yumurta bırakmak için okyanusa toplu göç ediyorlar. Popü­lasyonları 50 milyon ile 100 milyon arasında tahmin edilen bu kabuklu deniz canlıları, ormandan okya­nusa geçerken kelimenin tam anlamıyla adayı (ve ka­rayollarını) kaplıyor. Yolda araba sürerken insanların onlardan kaçınması müm­kün değil. Doğabilimciler, bu yolculuk sırasında her yıl en az 500 bin yengecin öldüğünü tahmin ediyor.
Ada şimdi kayıtsız göçmen­lerin tutulduğu bir merkeze de sahip. Mültecilerin akını ve resmi görevliler yüzün­den adanın nüfusu da gide­rek artıyor. Göç sırasında yaşanan kazaları sınırlamak için en az bir yeni yengeç köprüsü inşa edildi.

EkoIQ Editör