Diş Fırçası ve Döngüsel Ekonomi

İngiltere’nin en etkili yeşil iş portallarından biri olan BusinessGreen’in editörlerinden James Murray imzalı, son derece yalın ama konunun odak noktalarına parmak basan bir yazıyla karşınızdayız. Elektrikli diş fırçasından döngüsel ekonomiye giden uzun ve çetrefilli bir tartışmayı kışkırtan bu yazı üzerinde, aslında her ürün yöneticisinin ve kullanıcının tekrar tekrar düşünmesi gerekiyor.
James MURRAY
Başak GÜNDÜZ,

Birkaç hafta önce bir arkadaşı­mın bekarlığa veda partisine gittim. Cuma sabahı eşimin diş fırçamı unuttuğumu söylediği e-postasını almamla beraber seya­hatim talihsiz bir başlangıç yapmış oldu. Bekarlığa veda partileri, özel­likle kişisel hijyen kurallarına uyul­masıyla ünlü değillerdir ama her şe­yin bir sınırı var. Böylece istasyona gitmeden önce, bir diş fırçası almak için bir süpermarkete uğradım.
Ve işte ordaydı. Bütün o standart, sıradan diş fırçalarının yanında, bu­labileceğiniz en ucuz elektrikli diş fırçası duruyordu ve üstelik diş ba­kımı sektöründe tanınmış lider bir firmaya aitti. Tavsiye edilen satış fiyatı 9 Euro’ydu ama girdiğim sü­permarket fiyatı yarıya indirip 4,50 Euro’ya satıyordu. Yani teknoloji karşıtı, titreşimsiz, standart bir diş­fırçasının fiyatından birkaç kuruş daha fazla ödeyip teknoloji harikası, becerikli bir elektrikli diş fırçasına sahip olabilecektim. Gelecek avuçla­rımın içindeydi ve sadece bir kahve ve çörek fiyatınaydı, ki bunlar da zaten en başında o diş fırçasına ihti­yaç duymamın nedeniydi. Dişçimin kelimeleriyle, “Elektrikli diş fırçası kullanıyor musunuz? Kullanmıyor­sanız bir tane almalısınız”. Ve işte onu almıştım.
Bu mütevazı diş fırçasının belki de satın aldığım en kötü ürün oldu­ğunu ancak birkaç gün sonra eve döndüğümde anladım ve bu olayı bu hafta, çeşitli uzmanların dön­güsel ekonominin fırsatları ve mey­dan okumaları üzerine konuştuğu Londra’daki Resource Etkinliğinde izleyicilerle paylaştım.
Diş fırçasının acınacak ölçüde güç­süz olmasının yanı sıra daha iki haf­tada yıpranma emareleri gösteren fırça kısmı, sap bölümüne çıkma­yacak şekilde sıkıca tutturulmuştu ve bu da birkaç kısa ay içinde tüm aletin çöpe atılıp yenisinin alınması gerekeceği anlamına geliyordu. Bir motoru ve (değiştirilebilir olması gereken ama ulaşılması son derece zor olan) bir pili olduğu için öylece de atamıyordum, çünkü her ikisinin de kendi özel elektronik ve elektrik­li ekipman atıkları (WEEE) geridö­nüşüm koşulları vardı.
Araştırdım ve elektrikli diş fırçaları­nın, AB’nin WEEE yönetmeliği kap­samında olduğunu öğrendim, yani kendine özgü yükümlülüğüyle bir­likte gelen bir diş fırçası almıştım. Ne var ki yönetmeliğin “kirleten öder” ilkesi uyarınca geridönüşüm için diş fırçasını iade etmeye kalk­tığımda süpermarketteki kasiyerin beni büyük bir memnuniyetle karşı­layacağından şüpheliyim.

Tek Kullanımlık Çevre Düşmanım
Elbette bütün elektrikli diş fırçala­rı bu kadar kötü tasarlanmamıştır. Özel haznelerini kullanarak şarj edebileceğiniz ve yıprandıklarında fırçalarını değiştirebileceğiniz elekt­rikli diş fırçaları bulabiliyorsunuz. Ama bunlar, benim tek kullanım­lık çevre düşmanım için ödediğim 4,50 Euro’nun en az 10 katı fiyata sahipler. 4,50 Euro’luk diş fırçası ile 45 Euro’luk diş fırçası arasında­ki farkın, gerektiğinde baş kısmını değiştirmeme olanak sağlayacak basit bir bağlantı mekanizmasıyla açıklanacağını düşünmek elbette ki saçma olur. Gerçek durum, ucuz diş fırçasının ardındaki şirketin o ürünün tek kullanımlık olmasını ve altı ay içinde onu yenilememi arzu etmesidir. Ve en son istediği şey de sadece belli bir parçasını eskiyince değiştirebiliyor olmamdır. Motor, baş kısmı, pil, bütün parçalar en kısa sürede atılıp yenisinin alınma­sı için tasarlanmış. Öyle olmasaydı, yıprandığında fırçayı değiştirebilir ve muhtemel atık mezarlığındaki yerine ulaştığında çok uzun süre daha varlığını sürdürecek gibi görü­nen sap kısmını kullanmaya devam edebilirdim.
Bu hafta Londra’daki Resource Etkinliğinde bir noktayı açıklamak amacıyla bu hikayeyi anlattım (evet, Peter Ustinov gurur duyardı, stand-up konuşmaları için müsaitim). Bu tür kaynak savurganı tasarımlar her yerde var. Tek kullanımlık plastik poşet belasından, pilini değiştireme­diğiniz cep telefonlarına kadar, çev­resel açıdan böyle bir müsriflik ser­gileyen tasarımlara ait sayısız örnek bulunuyor. Önde gelen perakende firmalarının öncülük ettiği bazı projelerin gösterdiği gibi, döngüsel ekonomi fikrinde cesaret verici bir ilerleme kaydediliyor ama aynı pera­kende firmaları her gün, son derece verimsiz ürünler satıyorlar ve biz de onları bir an bile düşünmeden satın alıyoruz.
Döngüsel ekonomi ve kaynakları verimli kullanan iş modelleri için büyük bir potansiyel var. Dijital ürünlerin cisimsizleştirilmesinden, paylaşım ekonomisi hizmetlerine ve geridönüşüm teknolojisi ve malze­me bilimindeki ilerlemelere kadar; bir yandan kâr hanesini yükseltir ve seragazı salımlarını azaltırken, di­ğer yandan da kaynak verimliliğini ciddi ölçüde artırabiliriz.
Ama kendimizi kandırmayalım, önümüzdeki meydan okuma zehirli çöplerden oluşan bir Himalaya dağı­na tırmanmaya benziyor. Bu arada hükümetler vergi sisteminde, geri-dönüşümü ödüllendirmeye yönelik düzenlemeler yapmıyor veya yiyece­ğin, ahşabın ve plastiğin çöplüklere atılması gibi son derece israf dolu bir uygulamayı yasaklamıyor. Pek çok şirket hâlâ “döngüsel (circular) ekonomi”yi, North Circular yolu üzerinde bir iş merkezi zannediyor (ç.n.: North Circular, İngiltere’de Londra merkezinde, 41,4 km uzunluğunda yerel endüstri toplu­luklarını birbirine bağlamak için tasarlanmış bir çevre yolu).
İklim değişikliği, altyapımızı kar­bonsuzlaştırmamızı gerektiriyorsa, döngüsel ekonomi bunu ve daha fazlasını gerektiriyor. Küresel mal­zeme akışının, iş modellerinin ve psikolojik tüketici dürtülerinin ta­mamen yeniden oluşturulması ge­rekiyor. Bunun yakın bir zamanda gerektiği ölçüde gerçekleşeceğine dair pek fazla kanıt yok.
Genellikle yeşil ekonominin başarı şansı konusunda ve karşı karşıya olduğumuz en ciddi çevresel tehdit­lerin üstesinden gelirken bir yandan da hepimizin yaşamını, sağlığını ve ekonomik rekabet kapasitesini nasıl geliştireceğiyle ilgili olarak son de­rece iyimserimdir. Perakendecilik, inşaat, tekstil ve diğer pek çok sek­törde kaynak verimliliğini güçlen­dirmek için bazı önemli çalışmalar devam ediyor. Ama konu döngüsel ekonomi olduğunda, acil olarak ka­tedilmesi gereken yola henüz baş­lamadık bile. Ve bundan şüpheniz varsa, mahallenizdeki süpermarket­te satılan diş fırçalarına bakmanız yeterli.

Önerilen makaleler