Kültür

Doğa ile Empati: Ekokurgu Romanlar

Edebiyatın ekokurgu yoluyla insan olmayan doğanın diline dönüştüğünü ve adeta doğanın avukatlığını yapma yöntemi olduğunu söyleyen Yazar Ayşegül Yalvaç ile ekokurgu, iklim krizi ve raflarda henüz yerini alan Bir İstanbul Efsanesi adlı romanı üzerine konuştuk.

Yazı: Elif Yaşar Özyürek

Ekolojik kurgu ya da ekokurgunun tanımını nasıl yapıyorsunuz?

Bana göre ekokurgu, herhangi bir grubu doğrudan suçlamadan, yumuşak ve samimi bir tavra bürünerek “doğa avukatlığı” yapma yöntemi. Öte yandan ekokurgunun kabul edilmiş genel bir tanımı da var: İnsan olmayan doğanın veya çevrenin odak noktasında yer aldığı bir hikaye kurmaca türü. Bu çok kapsamlı bir tanım olduğundan, bir hikayeyi ekokurgu olarak tanımlamak için bazı kriterler belirlenebiliyor. Benim kriterim ise insanların doğa ile “empati kurmalarını” sağlayabiliyorsanız, yazdığınız ekokurgudur.

Günümüzde etkilerini her geçen gün daha fazla hissettiğimiz iklim krizi edebiyatçıların üretimini nasıl şekillendiriyor?

İklim krizinin farkında olan birçok yazar var. Kimi üretiyor kimi ise üretimi planlama aşamasında… Şu anda iklim kurgu konulu yayımlanmış romanlar olsa da sayısı az. İklim krizinin etkileri üzerine yazılmış kısa öykülerle de karşılaşıyoruz. Ülkemizin dışına çıktığımızda ise bizdeki üretimin daha az olduğunu görüyoruz. Elbette bu durum, umutsuzluk anlamını taşımamalı. Türkiye’de de iklim krizi ile ilgili üretim başladı ve bunun daha da artacağına inanıyorum. Öyle ki bu konuda üretim yapacakların yalnızca türe merak saran yazarlar olmayacaklarını düşünüyorum. Zaman içerisinde yayıncılar ekokurgu türünde yazılmış romanları talep edecekler. Çok okunan romancılardan özellikle bu konuda yazmalarını dahi isteyebilirler. Sözünü ettiğim durum yalnızca Türkiye için geçerli olmayacak; dünya genelinde de aynı taleple karşılaşılacağına inanıyorum.

Yeni yazarlara şans tanımak da güzel ama çok okunan, ünlü romancıların ekokurgu türde üretmeleri daha geniş kitlelere ulaşacak olmalarından ötürü çevre bilincini güçlendirecektir. Şu anda dahi iklim krizi son derece rahatsız edici bir durumda. Ve ne yazık ki bugünler henüz iyi günlerimiz. Süreç ilerledikçe çözüm üretmek adına daha fazla aksiyon almamız gerekecek. Edebiyat dünyası da yaşananlardan etkilenecek.

ekokurguRomanınızın merkezinde İstanbul’a hayat veren Boğaziçi yer alıyor. Kaynak olarak Boğaziçi’ni, diğer bir deyişle denizi seçme nedeninizi öğrenebilir miyiz?

İklim krizi ve çevresel sorunların deniz ekosisteminde yarattığı risklerin sinsi bir boyutu var. İnsan bedeninde görünen veya kendini hissettiren bir sorun düşünün; örneğin kronik bir ağrı. Hemen farkına varabilir ve doktora gidersiniz. Bir de içsel bir hastalık düşünün. Ta ki görünür ve hissedilir duruma gelene dek haberiniz dahi olmayabilir. Ve bu o kadar tehlikeli bir durumdur ki hissedilir olduğu zaman çok geç kalmış olabilirsiniz. İşte çevresel sorunlar ve iklim krizi söz konusu olduğunda da deniz ekosistemindeki durum, verdiğim örnekle benzerlik gösteriyor. Boğaziçi veya Marmara Denizi’nin altı çoğumuz için görünmez bir dünya. Orada insan faaliyetlerinden etkilenen bir ekosistem var. Elbette çalışmalar yapılıyor ve olası risklere müdahale ediliyor fakat gözden kaçan birçok sorun yine de var. Var ki biz Marmara Denizi’nde sayısız tür kaybettik.

Okurun geribildirimde bulunmasını önemsiyorsunuz ve bunun için ulaşılabilir bir e-posta adresiniz var. Size gelen mesajlardan toplumumuzun doğa ve çevre duyarlılığı hakkında ne gibi izlenimler edindiniz?

Henüz elimde genel bir yorum yapacak veri olmamakla birlikte şimdiye dek benimle iletişim kuran insanların “ekokurgu” üzerinden romanımı bulduklarını görüyorum. Ekokurgu üzerine okuma yapan okurların çevre bilinci zaten mevcut. Tüm toplumumuzu ele aldığımızda ise ne yazık ki çevre bilinci yeterince kazanılmış değil.

Edebiyat, ekoloji ve sürdürülebilir yaşam üzerine bir kez daha düşünme ve harekete geçmede bir ilham kaynağı olabilir mi?

Evet, edebiyat ekokurgu yoluyla insan olmayan doğanın diline dönüşüyor. Ekokurgunun insanlara kazandırdığı doğa ile empati yapabilme becerisi sonucunda okurlar bir kez daha çevre ve doğa üzerine düşünmeye yönlendiriliyor.

About Post Author