Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Doğanyurt köyünde mera alanlarına ve yaban hayatına rağmen fosil ormanı niteliği taşıyan bölgede yapılması planlanan kalker ocağına karşı Doğanyurtlular yasal mücadele başlattı.
Ekoloji Kolektifi, “Beypazarı-Doğanyurt Mera Alanı Üstüne Kurulması Planlanan Kalker Ocağı İçin Ekolojik ve Mekansal Bir Değerlendirme Raporu” adlı yeni çalışmasını yayımladı.
Ceren Gamze Yaşar’ın kaleme aldığı çalışma, Ankara’nın Beypazarı ilçesi Doğanyurt köyü mera alanı üzerinde yapılması planlanan kalker ocağının çevreye, yaban hayatına, bölge halkına, tarihi, kültürel ve doğal mirasa, tarımsal üretime ve hayvancılığa ve yörenin ekonomisine etkilerini bilimsel yöntemlerle mekansal, coğrafi ve istatistiki olarak araştırıyor.
Çalışmanın yazarı Yaşar, İklim Haber’e, kalker ocağının kurulmak istenilen bölgeyi ve çevresini şu şekilde anlatıyor: “Doğanyurt yerleşimi yakın çevresi ve kalker ocağının yapılmak istendiği mera alanı yaban hayatının çok canlı olduğu, fosil orman ve taşlaşmış ağaç kalıntılarına sahip, nadir biçimde ormanın doğal yollarla genişleyerek büyümekte olduğu bir alan. Ankara’ya özgü tiftik keçisinin yaşama alanı aynı zamanda. 600’den 1800 metreye değişen rakıma, Batı Karadeniz ile İç Anadolu arası iklim geçiş bölgesine ve çok çeşitli flora ve faunaya sahip. Etkileyici ve yabani bir coğrafya, hem de Ankara gibi bir büyükşehrin çok yakınında. Kalker ocağında çıkarılacak taşların taşlaşmış ağaç olduğunu ve bölgenin fosil (petrifiye) orman niteliği taşıdığını da eklemem lazım.” Ceren Gamze Yaşar
Yaşar, bölgede yaban hayatının devam ettiğini belirtirken, “Burada karacalar, vaşaklar, geyikler, yaban keçileri, ayılar, kurtlar, porsuklar, tilkiler ve vahşi kediler var. Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahası bulunuyor. Bu bölgenin güneyinde ve kuzeyinde de Bolu ormanları var. Bunların hepsine sahip çıkan Doğanyurtlular var bir de. Köylerine, ortak alanlarına ve coğrafyalarına çok güzel sahip çıkıyorlar. Geyiklerle iç içe yaşıyorlar. Buraya kalker ocağı yapılırsa yılda 60’ın üzerinde patlatma yapılacak ve titreşim, toz, gürültü ve kirlilik tüm coğrafyayı etkileyecek. Ayrıca kırma eleme tesisi de taşıma kamyonları ile birlikte yüksek miktarda toz, gürültü ve kirlilik yaratacak” diyor. Kalker Ocağı işletilmeye başlanırsa tüm yaban hayatı, bölgede yaşayanlar, fosil orman, ormanlaşan bölge, 52 endemik türün bulunduğu bitki örtüsü tozdan, titreşimden, gürültüden ve kirlilikten etkilenecek.
Yaşar’ın çalışmasında da övgüyle bahsettiği Doğanyurtlular, kalker ocağına karşı yasal bir mücadele başlatmış durumda. Ocağa ve kırma eleme tesisine ilişkin sunulan proje tanıtım dosyasında birçok eksiklik olduğu ifade ediliyor, dosyanın çevre ve koruma hukukuna; şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık teşkil ettiği belirtiliyor. Devamını Yaşar’dan dinleyelim: “Maden ocağının işletme ruhsatı 94,15 hektarlık alanı kaplarken, ruhsat alanın 87,15 hektarı yurttaşların ana ekonomik faaliyetleri olan tiftik keçiciliği ve hayvancılığın yürütüldüğü mera alanı. Bu kapsamda işletme ruhsatı alanının neredeyse tamamı Doğanyurt mahallesi tarafından kullanılan mera alanında yer alıyor. Mera kanunu ve madencilik kanununa göre meralarda madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi için mera tahsis amacının değiştirilmesi gerekiyor. Ancak ruhsat başvurusu mera tahsis amacı değiştirilmeksizin, ormanlık alan üzerinden yapılmış ve işletme ruhsatı da ormanlık alan üzerinden düzenlenmiş. Bu kapsamda hukuka aykırı olan işletme ruhsatının iptali talebiyle yurttaşlar ve Doğanyurtlular Derneği tarafından 30.12.2019 tarihinde dava açıldı.”
Ruhsat iptalinin yanı sıra yurttaşlar, Doğanyurtlular Derneği ve Ekoloji Kolektifi tarafından yaban hayatı hareketliliği ve fosil orman niteliğini de içinde bulunduran bölge hakkında doğal sit alanı ilan edilmesine yönelik ilgili başvuru da yapıldı.
Çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz.