#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Açan Ters Laleler Koruma Kararına Karşın Her Geçen Gün Azalıyor

Batman, Siirt, Hakkari, Bitlis, Erzurum ve Van gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde  açan ters lalelerin sayısı her geçen yıl azalıyor. Nesli tükenmekte olan ve halk arasında “Ağlayan Gelin” olarak da bilinen endemik çiçek türünün korunması için 2016 yılında koruma kararı çıkarılmıştı.

Yazı: Şenol BALİ

İlkbahar mevsiminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun dağlık bölgelerinde yetişen ve halk arasında “Ağlayan Gelin” adı verilen ters laleler görsel şölen sunuyor. Kısa ömürleriyle bilinen ters laleler, çiçek açtıkları dönemlerde yöre halkının yanı sıra fotoğraf sanatçılarından da yoğun ilgi görüyor. Genellikle ilkbaharın nisan-mayıs ayları arasında çiçek açan ters laleler, bu nedenle baharın müjdecisi olarak da biliniyor. Boyu 75 santimetreyi bulan soğanlı bir bitki olan ters lale, taşıdığı özellik sayesinde toprak altında bulunan etli ve şişkin gövdeleriyle hayatını sürdürüyor.

Dünyada 167 Türü Bulunan Ters Lalelerin 43’ü Yalnızca Türkiye’de Yetişiyor

Kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılan ters laleler, süs bitkisi olarak da değerlendiriliyor ve dünyada bir benzeri daha bulunmadığı belirtiliyor. Hakkari, Van, Bitlis, Erzurum, Siirt ve Batman’da doğal olarak yetişen ters laleler, sahip oldukları özellikler bakımından endemik tür olarak adlandırılıyor. Dünyada saptanmış 167 türü bulunan ters laleler en fazla Türkiye’de görülüyor. Ülkemizde 43 ters lale türünün olduğu belirtiliyor.

2016 Yılında Çıkarılan Kanun ile Korumaya Alındı

Ancak her yıl baharın gelmesiyle açan ters lalelerin sayısı her geçen gün azalıyor. Azalmasındaki en büyük etken ise çiçeğin halk tarafından tahrip edilmesi olarak gösteriliyor. Bu yüzden tüm koruma tedbirlerine karşın çiçeğin yaşadığı alanlar her geçen gün küçülüyor. Koparılması yasaklanan laleleri koparan kişiler hakkında biyolojik çeşitliliği tahrip etmekten 109 bin 593 TL tutarında para cezası uygulanıyor. 2016 yılında 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 2. ve 7. Maddesi ile nesli tehlikede olan yabani hayvan ve bitki türlerinin korunmasına dönük bir karar çıkarıldı. Bu karara göre belirli bitkilerin toplanması, doğadan sökülmesi ve ihracatı yasaklandı.

İlkbahar mevsiminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yetişen ve halk arasında “Ağlayan Gelin” adı verilen ters laleler görsel şölen sunuyor

Prof. Dr. Tunçtürk: “Bilinçsiz Toplama Sonucu Ters Lale Sayısında Önemli Bir Azalma Var”

Konuyla ilgili EKOIQ’ya değerlendirmede bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk, ters lalelerin son dönemlerde azaldığına dikkat çekti. “Ters lale gibi kardelen, süsen orkide, şakayık gibi bitkiler için de koruma kararı getirildi. Bunların gereğinden fazla toplanıp ihraç edilmesi yasaklandı. Kolluk kuvvetlerinin bunu takip etmesi çok zor. Alınacak en büyük önlem insanların bu yönlü bilinçlendirilmesi olacak” diyen Tunçtürk, çiçeğin bilinçsiz toplandığını belirtti.

Tunçtürk şunları söyledi: “Bilinçsiz, zamansız ve aşırı toplatılması ve otlatılması nedeniyle ters lale ile beraber bölgede daha önce görülen 40-50 bitki türünde inanılmaz bir azalma var. Hatta altı-yedi tanesinin nesli tükenmek üzere. Ters lalede de aynı durum söz konusu. Ters lalenin olduğu bölgelerde birkaç yıl önceki bitki popülasyonu ile şimdiki arasında büyük farklar göze çarpıyor.”

Van-Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk

“Yumrulu ve Soğanlı Bitkiler Konusunda Sürdürülebilir Hasat İlkeleri Ortaya Koyulmalı” 

Her bitkinin doğal yaşam alanında yaşamasının güzel olduğunu belirten Tunçtürk, ters lalelerin koparılıp başka yerlere götürüldüğünü ve uygun şartlar sağlanamadığı için kurutulduğunu anlattı. Yumrulu ve soğanlı bitkiler konusunda sürdürülebilir hasat ilkelerinin ortaya konması gerektiğini savunan Tunçtürk sözlerine şu şekilde devam etti:

“Özellikle yumrulu ve soğanlı bitkiler konusunda insanların bilinçlendirilmesi lazım.  Geofit bitkiler, çok yıllı bitkiler ve çalı formundaki bitkiler için ayrı ayrı sürdürülebilir hasat ilkelerinin ortaya konması lazım. Bir bitkiyi toplarken veya yerinden çıkarırken ‘Onu nasıl koruyacağız, sonraki nesillere aktarımı nasıl olacak?’ bunun bilinmesi lazım. Toprak yüzeyinden 3-4 santim yukarıdan kesilmesi gerekli örneğin. Veya soğanlı- yumrulu bitkiler,  var olan alandaki bitki türünün neslini tehlikeye atmayacak şekilde toplayıp korumaya alıp veya çoğaltılması gerekiyor.”

Ters lalenin yaşam ortamı hakkında bilgi veren Tunçtürk, “Ters lale gibi bazı soğanlı bitkilerin normal dağ şartlarındaki adaptasyonu devam etmesi durumu ayrıdır ama onu getirip saksıda büyütmek ayrıdır. Bazı bitkileri kültür ortamında veya bahçede yetiştirerek aynı verimi alamazsınız. Yetişse dahi morfolojik olarak doğal yaşam alanındaki gibi olmaz. Bu yüzden kimi bitkiler  yaşam alanında korunmaya alınmalı veya çoğaltılmaya çalışılmalı. Bu, bitki genetik kaynaklarının korunması ve çoğalması için alınması gereken önlemelerden biri. Öte yandan bitkilerin fizyolojik olarak yaşam döngüsünün belirlenmesi ve var olan bitkilerden özellikle nesli tehlikede olan bitkiler için sürdürülebilir hasat yöntemleri veya koruma-çoğaltma tekniklerinin belirlenmesi gerekir” dedi.

Gövde boyu 30 ile 100 santimetre arasında değişen ters lale; kırmızı, turuncu ve nadiren sarı renklerinde olabiliyor

“Korunması Yönünde Bilgilendirme Çalışmaları Yapılmalı”

Tunçtürk, ters lalelerin korunmasına dönük bilgilendirme çalışmalarının daha çok yapılması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Tarım İlçe Müdürlükleri gibi kurumlar bu konuda afişler ve toplantılar yoluyla halkı daha çok bilgilendirmeli. Yoksa doğada var olan bizim milli servetimiz, ekonomik değerimiz ve çocuklarımıza bırakacağımız servetimiz olan bu bitkilerin varlığı tehlikeye girecek.”

Yolların Açılması, İklim Krizi, Küresel Isınma Gibi Etmenler Olsa da Asıl Sorumlusu Bizleriz”

Tunçtürk insan eliyle yaratılan tahribatların yanı sıra ters lalelerin azalmasına yol açan diğer muhtemel nedenleri ise şu şekilde sıraladı:

“Bitkilerin azalması veya yok olması insan faktörünün yanı sıra yeni yolların açılması, şehirleşme, sulama kanallarının genişlemesi, hayvan güzergahlarının yabani bitkilerin olduğu bölgelerden geçmesi, orman yangınları ve küresel ısınma gibi etmenlere de bağlı. Ancak florada var olan mevcut bitkiler yüzyıllardır ekolojik döngü içinde kuraklık, iklim şartları, stres gibi zorluklar karşısında bir şekilde mücadele ederek bugünlere gelebildikleri için seçilmiş bitkiler. Bunların yok olmasında çevre şartlarının etkisi geçmişte ne kadarsa şimdi de o kadardır. Asıl tehlike bizleriz.”

Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu (Doğu-Çep) Genel Sekreteri Arzu Dinçer

Doğu-Çep Genel Sekreteri Dinçer: “Doğamızın Bir Rengi Olan Bu Harika Türü Korumamız Lazım”

Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu (Doğu-Çep) Genel Sekreteri Arzu Dinçer ise ters laleler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Ters lale, bölgemizde yaşayan ve dünyanın en nadide bitkilerinden sayılan bir çiçek. Boyu 75 santimetreyi bulan, her dalında altı lalenin ters büyüdüğü, doğa harikası çiçek, bahar aylarında bir bütün olarak doğamızı süslüyor. Gövde boyu 30 ile 100 santimetre arasında değişen ters lale; kırmızı, turuncu ve nadiren sarı renklerinde olabiliyor. Batman, Şırnak’ın Beytüşşebap, Uludere ilçeleri ve Hakkari Cilo Dağları’nda, Van’ın Gevaş ilçesinde, Ağrı, Siirt ile Bitlis Dağları’nda yetişen bu çiçek ne yazık ki önemli oranda azalıyor. Bir yıl boyunca yalnızca 20 gün çiçeği açan ters lalelerin vatandaşlar tarafından kökünden koparıldığı biliniyor. Doğamızın bir rengi olan bu harika türü korumamız lazım.”

Vatandaşların daha hassas davranması gerektiğini savunan Dinçer, biyolojik zenginlik olan çiçeğin gelecek nesillere aktarılması gerektiğine vurgu yaptı.

 

 

EkoIQ Editör