2040’a dek tüm otomobil sektörün net sıfır olabilmesi için yaklaşık yıllık 1,7 gt’luk bir karbon bütçesi var.
YAZI: Gülin YÜCEL, Brika Sürdürülebilirlik, gulin@brikasurdurulebilirlik.com
1,5°C senaryosu için tüm mobilite bazlı emisyonların 2030’a dek en az %30 azalması gerekli. Özellikle bu emisyonların yaklaşık yarısından sorumlu olan yol araçları için oldukça zorlayıcı bir koşul. Mevcut durumda araba ve hafif araçların bu emisyonların yaklaşık %60’ından sorumlu olduğunu ve ötesinde 2030’a dek bu araçlara olan ihtiyacın %70 artması bekleniyor. 1,5°C içinde kalmak için iklim biliminin üzerinde anlaştığı koşullarda, araç emisyonlarının önümüzdeki dokuz yıl içerisinde %50 azalması gerekiyor. Bu zorlayıcı bir hedef. Öte yanda Dünya Ekonomik Forumu’nun Accenture ile birlikte yaptığı araştırmaya göre döngüsel ekonomi yöntemleri, araçların yaşam döngülerindeki yani üretimden kullanım süresi sonuna dek yarattıkları emisyonları %75’e kadar azaltma potansiyeline sahip. Otomotiv sektörünün bu avantaja doğru çalışabilmesi ise iki konuda verimliliği artırmak ile ilgili: Araçların karbonsuzlaşması ve kaynakları kullanım şekilleri. Bu yolla 1,5 derece içinde kalma senaryosuna yaklaşmak mümkün olabilir.
Araçların Karbonsuzlaşması Nasıl Olacak?
Araçların yalnızca kullanım ömrü bazında yarattıkları emisyonları hesaba katmak yeterli değil, hem üretimleri hem de kullanımları sırasındaki ayakizine yani yaşam döngüsü analizlerine bakmak daha doğru bir yaklaşım. Bir aracın tüm yaşam döngüsü içerisinde üretimde salınan karbon oranları benzinli bir arabada %23-25 arası iken hibrit araçlarda bu oran %30-35’lere, elektrikli araçlarda ise %50’lere çıkıyor.
2016 yılında, Çin’de yapılan bir çalışma; elektrikli araba üretiminin içten yanmalı motorlu bir aracın üretimine göre %60 daha fazla karbon salımı içerdiğini ortaya koyuyor. Yani üretim aşamasında, yıllardır üretim bandında olan ve çok yoğun üretilen içten yanmalı araçların avantajı olduğunu -bugün itibarıyla- görmekteyiz. Oranın elektrikli araç üretimi için fazla olmasının bir nedeni özellikle pillerinin üretimindeki karbon yoğun süreçlerden ileri geliyor. Ümit veren haber ise Avrupalı araba üreticilerinin 2005-2020 arası üretim kaynaklı emisyonları yarı yarıya azaltmış olmaları.
Araba başına emisyon %33 azalırken tüm üretim zincirinde bu oran %48,5 olmuş (Tablo1). Bu bize araba üreticilerinin üretimdeki büyümelerini karbon salımlarından ayrıştırabildiklerini (decoupling) yani yenilenebilir ve düşük karbonlu enerji kullanarak karbon salım oranlarını artırmadan üretim yapabildiklerini müjdeliyor. Genel prensip olarak Kapsam 1 dediğimiz, üretim bandıyla ilişkilendirilen enerji kullanımı yenilenebilir enerjiye dönüştükçe karbon azalacak ve sıfırlanacaktır. Ayrıca döngüsel tasarımlarla malzeme atığının engellenmesi de yine karbon salımını azaltacaktır.
Elektrikli Araçlar Neden Önemli?
Üretim aşaması, araçların emisyon etkilerinin yaklaşık %15-25 arasında bir oranı. Hibrit modellerde bu oran %15 civarına denk geliyor (Toyota Motor Europe’un Eylül 2021’de gerçekleştirdiği paydaş toplantısında değindiği ‘Lifecycle CO2 Assessment’ çalışmasına referansla).
Karbonsuzlaşma bir noktada araçların kullanım aşamasında da elektrikliye dönüşüyle gerçekleşecek. Elektrikli araç geçişinde şu an şüphe yaratan iki soru var:
1) Pil üretiminden kaynaklanan emisyonlar nasıl sıfırlanacak? Piller mevcut Avrupa Birliği toplam araç üretim emisyonlarının yarısına karşılık geliyor.
2) Elektrik üretiminin fosil yakıtlara, özellikle de kömüre bağımlı olduğu senaryoda elektrikli araçlar daha fazla emisyona sebep olmaz mı?
Transport & Environment’ın Nisan 2020’de yaptığı yaşam döngüsü analizi mevcut teknolojiler ile ortalama elektrikli bir arabanın, benzin ve dizelle çalışanına göre üçte bir daha az CO2 emisyonu saldığını söylüyor. Elektriğin ağırlıklı fosil kaynaklardan üretildiği ülkelerde dahi bu avantaj dikkat çekici; örneğin Polonya’da bile %30 daha avantajlı. Avrupa ortalamasına bakıldığındaysa elektrikli araç avantajı %63’e çıkıyor. En negatif yönü olan pil üretiminden kaynaklı ayakizine karşın toplam üretim ve kullanım da dikkate alındığında, elektrikli araçların iklim etkisinin yine de geleneksel araçlara göre çok düşük olduğu görülüyor.
Bu da bizlere elektrikli araçlardaki yükseliş sebebini ve kaçınılmazlığını açıklıyor. Beklentimiz araç tiplerinin farklı elektrikli yol araçları seçenekleriyle (daha küçük, farklı özelliklerde) genişlemesi yönünde.
Elektrikli Araçların Kısıtları Nerede?
Öncelikle elektrikli araçların üretimi ve satışı geleneksel araçlara göre yüksek olduğundan pazar dinamikleri açısından bir kısıt oluşuyor. Ortalama elektrikli araç maliyeti 54.000 dolarken yıldan yıla fiyat artışı %22 olmuş. Petrole bağımlı araçlarda ise bu oran %14’te kalmış. Sebep ise malzeme fiyatlarındaki artış. 2020 yılından bu yana yaklaşık %144 artış olduğu söyleniyor (Mayıs 2022 Autoblog). Diğer yanda şarj ünitesi altyapısı gereksinimi, gelişen bir konu. En iyi altyapılar 100 km’de 19-20 şarj ünitesi ile Hollanda’da.
Aynı menzilde 3-4 ünite ile onu Çin takip ediyor. Bu da ülkelerin hızla yatırım yaptığı bir konu. Elektrikli araç pilleri lityum ve kobalt gibi nadir metallerden üretiliyor. Lityum madenciliği de çevre koşullarını zorluyor: 1 ton lityum için 2,2 milyon litre su kullanımı gerekli; bu da su kaynaklarını ve havayı zehirliyor. Öte yandan yeraltı stokları hızla azalıyor. 2030 ve sonrası için alternatif kaynaklar ile araç pili üretimi hem sağlanabilirlik hem de maliyetleri uygun hale getirmek için zorunlu. Lityum ile birlikte silikon veya kenevir kullanımı, sodyum ve nikel bazlı alternatifler bu çalışmalardan bazıları.
Heyecan Veren Gelişmeler
Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (Togg), Çin şirketi ortağı Farasis ile kurulan SIRO, Gemlik’te batarya hücresi ve modül üretimi tesisi kuruyor. 15 gigawatt saatlik batarya hücresi ve modül üretimi yapacak olan Gemlik’teki fabrikada, otomotiv ve otomotiv dışı uygulamalarda enerji depolama çözümleri geliştiriliyor. Diğer yanda Togg’un elektrikli araçlarının önümüzdeki dönemde piyasaya çıkması bekleniyor.
Teknoloji devi Google’ın sürücüsüz otomobil için yaptığı yatırımlar Fiat ile imzaladığı işbirliği ile belirginleşti. Apple’ın kapalı kapılar ardında yürüttüğü elektrikli otomobil projesi “Project Titan” da merak ve ilgiyle bekleniyor.
Elektrikli Araçlara Dönüşmek Net Sıfır için Yeterli mi?
2040’a dek tüm oto sektörün net sıfır olabilmesi için yaklaşık yıllık 1,7 gt’luk bir karbon bütçesi var. Bugün için bakıldığında bu oran tam iki katı, 3,4 gt (Accenture Strategy analysis, based on BloombergNEF (2020), OECD (2019), European Commission (2019), International Energy Agency (2019) and IPCC). Bununla birlikte 2030’a dek %70 büyüyecek olan küresel mobilite ihtiyacı, şu an bilinen yöntemlerle karbon bütçesinin 2,5 kat aşılmasına sebep olacak. Özetle, bu kadar agresif bir hedef için araç üretimlerinin yenilenebilir enerjiye ve elektrikli araçlara dönüşmesi yeterli olmayacak. Çözüm; konuya lineer dönüşümden öte döngüsel ekonomi bakış açısıyla bakmak, malzeme kullanımlarını, kapasite iyileştirmeyi ve ötesinde tüm mobiliteyi baştan tasarlamak üzerinden gelecektir.