#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
surd finansman elif (2)

Dönüşüm Sürecinin Hızlandırıcısı ve Güvence Sağlayıcısı: “Sürdürülebilir Finansman”

Bu yıl, “Üçüz Dönüşüm Çağında Sürdürülebilir Finans: Dijitalleşme, Karbonsuzlaşma ve Sosyal Etki” teması ile 10. kez düzenlenen Sürdürülebilir Finans Forumu’nda, tüm sektörlerde sürdürülebilirliğin benimsenmesinin bir tercih değil, bir gereklilik olduğu vurgulandı. Ayrıca pandemi, çatışmalar ve savaşlar, jeopolitik risklerin yanı sıra iklim ve enerji krizi, politik seçimler gibi etkenlerin sürdürülebilirliğin daha da önemsenmesine yol açtığının altı çizildi.

Elif YAŞAR ÖZYÜREK

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) ile UN Global Compact Türkiye işbirliğiyle bu yıl 10. kez düzenlenen Sürdürülebilir Finans Forumu, 3 Aralık’ta, Borsa İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin net sıfır yolculuğunda, sürdürülebilir finans konusundaki farkındalığın artırılması ve iyi uygulamaların paylaşılması hedefini taşıyan forumun bu yılki teması ise “Üçüz Dönüşüm Çağında Sürdürülebilir Finans: Dijitalleşme, Karbonsuzlaşma ve Sosyal Etki” olarak belirlendi.

Ahmet Dördüncü: “Finansman Hayati Bir Öneme Sahip”

UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, Sürdürülebilir Finans Forumu’nun sürdürülebilir finans alanındaki gelişmelere ışık tutan, dünyadaki en güncel tartışmaları Türkiye’ye taşıyan bir platform görevi gördüğünü söyledi.

Üçüz dönüşümün Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) ulaşmak için birbirini destekleyen üç alanda dönüşümü ifade ettiğini belirten Dördüncü, “Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sosyal dönüşümü bir bütün olarak ele alan bu yaklaşım ekonomik büyümeyi desteklerken aynı zamanda toplumların daha adil ve daha sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor” dedi. Ahmet Dördüncü, üçüz dönüşümün hayata geçirilmesi için gerekli kaynakların sağlanması ve yeni ekonomik modellerin geliştirilmesi açısından finansmanın hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti.

Dijital dönüşümün ve teknolojinin her alanda etkili bir şekilde kullanılmasıyla birlikte ekonomik ve sosyal yapıların yeniden şekillendirildiğini dile getiren Dördüncü; yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti gibi teknolojilerin özellikle karbon ayakizini azaltma, enerji yönetimi ve kaynak optimizasyonu gibi alanlarda büyük fırsatlar sunmakla birlikte ciddi yatırımları ve altyapı gerektirdiğini, teknoloji ve yapay zekanın bu anlamda hem ülkemizde hem de dünyada özellikle KOBİ’ler için ciddi maliyetler gerektirdiğini sözlerine ekledi. Bu noktada sürdürülebilir finansmanın, dönüşüm sürecinin hem hızlandırıcısı hem de güvence sağlayıcısı olarak öne çıktığını aktaran Dördüncü, “Dijital dönüşümün başarısı yalnızca teknolojik yeniliklerle değil, bu yeniliklerin kapsayıcı ve sürdürülebilir bir şekilde finanse edilmesi ile mümkün olabilir” diye konuştu.

2030 yılına altı yıl kaldığına dikkat çeken Dördüncü, “Paris Anlaşması’nın 2030’a kadar karbondioksit salımlarını en az %45 azaltım hedefinin 2024 itibarıyla sadece %3’ü başarılmış durumda. Araştırmalar, 2024 yılının kayıtlara geçen hem en sıcak yıl hem de 1,5 santigrat derece eşiğinin mutlak aşıldığı bir yıl olacağını gösteriyor. Küresel olarak 1,5 derece hedefine ulaşmak için finansal piyasaların düşük karbonlu ekonomilere düzenli bir geçişi desteklemesi gerekiyor” dedi.

Bakü’de gerçekleşen COP29’da tartışmaların ana gündem maddesinin de finansman olduğunu hatırlatan Dördüncü, “Konferansta iklim değişikliği ile mücadele için gelişmekte olan ülkelere sağlanan finansmanın önceki hedefi olan 100 milyar dolardan 2035 yılına kadar yıllık 300 milyar dolara çıkarılması kararlaştırıldı. Ayrıca kamu ve özel kaynaklardan sağlanan finansmanın 2035 yılına kadar 1,3 trilyon dolara çıkarılması belirlendi. Finansman, yeşil altyapı projeleri, iklim uyum programları ve zarar ziyandan etkilenen ülkelere destek için kullanılacak. Bu hedef özellikle gelişmekte olan ülkeler tarafından çok az ve çok geç olarak değerlendirildi. Nedeni ise bu tutarın iklim eylemi için ihtiyaç duyulan yıllık yaklaşık 1 trilyon dolarlık küresel yatırım ihtiyacının oldukça altında kalması oldu” dedi.

Dördüncü, öte yandan aralarında Dünya Bankası’nın da bulunduğu bir grup çok taraflı kalkınma bankasının, düşük ve orta gelirli ülkelere yönelik finansmanın 2030 yılına kadar 120 milyar dolara çıkarılması yönünde ortak bir hedef açıklamasının ise memnuniyetle karşılandığını anlattı. COP29’un ülkemiz için en önemli gelişmesinin ise zirve kapsamında Türkiye’nin 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği stratejisini açıklaması olduğunu belirten Ahmet Dördüncü, Türkiye’de 2050 yılı itibarıyla portföylerini net sıfır salım hale getireceğini açıklayan banka sayısının da 12’ye ulaştığını söyledi. Dördüncü, net sıfır hedeflerine ulaşmak için özellikle karbon yoğun sektörlere yönelik dönüşümde finansman araçlarının öneminin altını çizdi.

Forumda sürdürülebilir finansmanın sadece çevresel ve ekonomik etkilerinden değil, insana dokunan boyutundan, sosyal dönüşümden de söz edileceğini aktaran Dördüncü, “Yatırımların sosyal boyutu özellikle kırılgan toplulukların desteklenmesi ve geçiş sürecinde kimsenin geride bırakılmamasını sağlamak açısından kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda finansman toplumsal eşitliği, dayanıklılığı ve kapsayıcılığı artırmada da kritik bir rol oynuyor” dedi.

Toplumsal cinsiyet eşitliğine en önemli katkının kadınların iş gücüne katılımını artırmakla olabileceğini dile getiren Dördüncü, şöyle konuştu: “Yeşil, dijital ve sosyal dönüşüm sadece birbirini tamamlamakla kalmıyor, sürdürülebilir bir ekonomik sistemin temel taşlarını oluşturuyor. Ancak bu dönüşümün başarısı kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının ortak vizyonla ve koordineli çalışmasıyla mümkün. Her bir paydaşa çok önemli sorumluluklar düşüyor.”

Ediz Günsel: “Dünyanın 20 Kat Daha Fazla Karbon Azaltımı Yapması Gerekiyor”surd finansman elif (1)

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, 2013 yılında, sürdürülebilir finansın Türkiye’de yeni yeni konuşulmaya başlanan bir konu iken bugün, sektörler arasında büyük bir dönüşüm yaratarak herkesin odağına yerleştiğini söyledi. Yaşanan dönüşüm sürecinde ülkemizde sürdürülebilir finans alanında önemli adımlar atıldığını belirten Günsel, özellikle son 10 yılda ilk yeşil tahvil ihracından yenilenebilir enerji projelerine sağlanan finansmana, dijitalleşme araçlarının entegrasyonuna kadar dikkate değer gelişmeler yaşandığını anlattı.

Türkiye’de güneş ve rüzgar enerjisine sağlanan kaynakların yalnızca Türkiye’nin net sıfır hedeflerini desteklemekle kalmadığını, aynı zamanda yatırımcılar için yeni fırsatlar da yarattığını dile getiren Günsel, “Böylece son 15 yılda güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücü anlamında dünyada 11. Avrupa’da ise 5. sıraya yerleşmiş durumdayız” dedi. Sürdürülebilir Finans Forumu’nun da bu dönüşümün sadece parçası değil, aynı zamanda bu dönüşümün devamı için güçlü bir platform oluşturmaya devam edeceğini söyleyen Günsel, ardından COP29 ile ilgili izlenimlerini aktardı. Paris Anlaşması’nın 6. maddesinin karara bağlanması ile küresel karbon piyasalarında şeffaflık sağlanması ve yaratacağı ekonomik değere değinen Günsel, karbon piyasalarına yönelik 2050’ye kadar yıllık 1 trilyon dolarlık yatırımın yolunun açıldığını sözlerine ekledi. Yeşil Dijital Eylem Deklarasyonu’ndan da söz açan Günsel, böylelikle dijital araçların iklim değişikliğiyle mücadelede nasıl kullanılacağının netleştiğini dile getirdi.

Yakın zamanda yayımlanan NDC Sentez Raporu’na işaret eden Ediz Günsel, “Mevcut taahhütler seragazı emisyonlarını azaltmak için yetersiz. Dünya yüzyıl sonunda 3 derece ısınmaya doğru gidiyor” diyerek dünyanın 1,5 derece hedefine ulaşabilmek için 20 kat daha fazla karbon azaltımı yapması gerektiğine dikkat çekti. Konuşmasında küresel işbirliğinin önemini vurgulayan Günsel, kolektif eylemin gerekliliğinin altını çizerek, “Üzerimize düşen görev birlikte çalışarak sürdürülebilir çözümler üretmek. Tabii bu çözümlerin hayat bulması için finansa erişim her zamankinden daha önemli. Bugün burada yeni dünya düzenine ayak uydurmak için üçüz dönüşüm çağında sürdürülebilir finans konusunu ele alıyoruz. Bu temel dijitalleşme, karbonsuzlaşma ve sosyal etkiden oluşan üç kritik dönüşüm alanını işaret ediyor” diye konuştu.

Karbonsuzlaşma çevresel bir gereklilik olmanın ötesinde küresel ekonomide rekabetçi olmanın anahtarı haline geldi” diyen Günsel, Paris Anlaşması’nın düzenlemeleri ile karbon piyasalarına yönelik yeni politikaların önemine değindi. Yalnızca kamu politikalarının değil, dönüşümde özel sektör finans kuruluşlarının da etkisine vurgu yapan Günsel, dönüşümün ülkemize ve iş dünyasına riskler getirdiği gibi birçok fırsatları da sunduğunu aktararak, “Bu geçiş döneminin tarihi bir fırsat olduğunu düşünüyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

İbrahim Ömer Gönül: “Dijitalleşmenin Sürdürülebilir Bir Ekonomiye Çok Büyük Etkisi Olacak”

Üçüz dönüşüm çağında olduğumuzu yineleyen Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül “İlk önce dönüşüm diyorduk, sonra ikiz dönüşüm dedik, şimdi geldiğimiz noktada üçüz dönüşüm diyoruz. Dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve toplumsal yapı günümüzde birbirinden ayrılmayan unsurlar olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

1980’lerin başında dijitalleşmeden bahsederken aslında çok da uzak bir dönemi konuşmadığımızı belirten Gönül, “90’larda internet, artık yapay zeka. Yarının getireceği tüm dijitalleşmenin sürdürülebilir bir ekonomiye çok büyük etkisi olacak. Dijitalleşme hem kendi tarafında büyürken kendi yaşadığımız sistemi oluşturmak zorunda kalmış hem de sürdürülebilirlik kurallarına mecburen tabi olarak hayatına devam ediyor. Ama burada karşımıza çıkan diğer ve çok önemli konu ise toplumsal etki. Sürdürülebilirlikle birlikte şunu görüyoruz ki ne yaparsanız yapın, dijitalleşme, sürdürülebilirlik toplumsal etkiye, toplumsal pozitif etkiye dayanmazsa bir bacağı eksik kalıyor. Bu nedenle artık üçüz dönüşüm çağına girdik, çok hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyoruz” dedi.

Prof. Dr. Emre Alkin: “Çoklu ve Kalıcı Krizler Dönemindeyiz”

Forumun konuk konuşmacısı ekonomist ve Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin ise belirsizliklerin hakim olduğu dünyamızda veri güvenliğine dikkat çekerek Stephan Hawking’in “Bilgisayarın ne kadar büyük ve kapasiteli olursa olsun, yanlış bilgi yüklersen yanlış sonuç çıkar” sözünü aktardı.

Bizleri ciddi bir gıda ve enerji krizinin beklediğini söyleyen Prof. Dr. Alkin, “Kentsel nüfus inanılmaz bir hızla yukarı doğru gidiyor ve yaşlanıyoruz” diyerek insan kaynaklarının ve organizasyon şemalarının da bu yönde değişeceğini ifade etti. Prof. Dr. Alkin, deniz kenarlarındaki yerleşim yerlerinin dünyanın en tehlikeli yerleri olmaya başladığını; suların yükselmesi ile birlikte Maldivler, Venedik ve Boğaz’daki yalılar gibi yerlerin sular altında kalabileceğini aktararak, bu yaz New York’ta çelik bir köprünün aşırı sıcaktan genleşme nedeniyle kapanamadığını belirterek iklim değişikliğinin ciddi etkilerinin altını çizdi.

Özel sektörün dönüşüm sürecinde çok önemli bir rol üstlendiğini belirten Prof. Dr. Alkin, “Beşeri sermayenin kalitesi artmadıkça fiziki sermayeyi ne kadar artırırsan artır, verim düşer. Dolayısıyla bizim insana yatırım yapmamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.

Ayrıca forum kapsamında, “Üçüz Dönüşüm: Dijitalleşme, Karbonsuzlaşma ve Sosyal Adaletin Geleceği Moderasyon” ve “Etki Yatırımları: Geleceği Şekillendiren Sürdürülebilir Finans Stratejileri Moderasyon” başlıklı paneller düzenlendi.