DSP Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Atilla Uzun: “Samsun’da Rüzgâr ve Dalga Enerjisinden Faydalanabiliriz”

Geçen seneki yağmurda Samsun’da şehrin göbeğinde tek celsede bir gece sabaha karşı 14 kişi ölüyorsa o kent yaşanabilinir bir kent değildir. Bebeklerin 21.YY’da su baskınlarında öldüğü kentte insanların utanması ve görevlerinden istifa etmesi gerekir diye düşünüyoruz. Şehrimizde yeşille merhaba edemiyorsanız, hiç ağacınız yoksa, bu kent yaşanabilir değildir. Samsun çocukların gülebildiği, kahkaha atabildiği, sokaklarında koşabildiği bir kent değil. Bölüşmesini, paylaşmasını, hakça bir düzen kurmayı hedefleriz biz. Biz çok yemeyelim, komşumuz da aç olmasın.
1960 yılında Samsun Türkiye’nin en büyük 16. sanayi kentiydi. Bugün Türkiye’nin 40lı sıralarında. 1960-1980 yılları arasında Samsun’da sadece tütün fabrikalarında çalışan sayısı 21 bin. Azot ve bakır sanayi Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarıydı. Gıda sektörü Samsun’da çok gelişmişti. Ama bugün Samsun, tütün fabrikalarını kapatmış, azot ve bakır fabrikaları özelleştirilmiş. Samsun, Cumhuriyetle kazandığı değerleri özelleştirme adı altında satıp yemiş bir şehir.
*
Bugün fabrika üretim yapıyor ama insan sayısı azaldı. Maaş 2 bin TL’den 1000-1500’e indi. Türkiye’de 1965 yılında Bülent Ecevit’in işçilere tanımış olduğu sendikal haklar o gün daha ileriydi. İnsanların çalışıyor olmalarına rağmen yoksulluktan bahsediyoruz.
*
Samsun Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip bir ova şehri. Bu şehirde kaliteli ve bolluk üreten bir tarım ve bu bolluğu sanayiye çeviren, dünyaya ihraç edebilen “demokratik sol belediyecilik anlayışı” gerek. Samsun Türkiye’de ekolojik tarımın yapılabileceği en önemli üs olacaktır.
*
Tarım da Bülent Ecevit’in hep hayalini kurduğu köy-kent projeleri yeni büyükşehir yasası çerçevesinde daha önemli oldu. Bu yasayla köyler kentin mahallesi oldu ve bunu uygulama açısından en hazırlıklı parti DSP. Köy-kent projelerinin uygulanmaması, karnı doyamayan köylünün büyük kentlerde varoş oluşmasına sebep olmuştur.
Biz tarımda, sanayide çalışan insanların demokratik sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde grevli, toplu sözleşmeli, sendikal haklarının olduğu bir il, bir Türkiye istiyoruz. İnsanların doğdukları yerde doymalarını hedefleyen, emeklerini sonuna kadar almalarını ve müreffeh yaşamalarını isteyen, insanca, hakça ve özgürce bir düzeni düşünüyoruz.
“Denizlere barınak yapacağız” dediler. Bütün Samsun’un sahilini Bafra’ya kadar katlettiler. Kum fırtınaları, deniz dibi fırtınaları… Yaz oluyor, çocuklarımız denize giremiyor. Her yıl sahillerimizde insanlar boğuluyor. Önemli olan doğayı özüne aykırı bozmamaktır. Çocuklarımız dağları, ovaları görmeli. Çocuklarımız yalın ayak tarlalarda da oynamalı.
Bütün su kaynaklarınızı HES yaparsanız, derelerinizi kurutursanız kaçınılmaz bir kuraklığı yaşayacaksınız. HES yaptılar derelerin şırıltısını unuttuk, derelerden balık avlayamaz olduk. Dereler kenar yataklarıyla devlete bedava arsa olarak bırakıldı ve buralara TOKİ’leri kurdular. Sonra dere “burası benim” deyip insanları katlettiği zaman, “Su taşkını nereden oldu? Kuraklık niçin oluyor?” diye sorarlar. Biz HES’lerle enerji elde etmeye çalışırken, şimdi su aramaya başlayacağız. Belki Samsun’da bugün bunu düşünmüyoruz ama bu kış buraya doğru dürüst yağmur yağmadı. Samsun’da rüzgâr enerjisinden, dalga enerjisinden faydalanabilirsiniz. Dünyada gelişen çok farklı enerji kaynakları var ve Türkiye tüm bu enerji kaynaklarını kullanmaya müsait bir coğrafyaya sahiptir. Biz 10 yıl önce, parti çalışmamızda küresel ısınma, toprak ve su kaynaklarımız konusunda genel merkezimizde çalışma yaptık. Topraklarımızı kurtarmak, erozyonu önlemek istiyoruz.
*
Bizim hiç parayla işimiz olmadı. İktidara geldiğimizde parti yönetimlerimizde ticaret adamları vardı. Merhum Ecevit “Ticaret yapacaklar ticarethanelerine, halkı için beklentisi ve para hırsı olmayanlar, parti yönetimlerinde olacak” dedi. Bugün Türkiye’nin çektiği sıkıntı budur. Para hırsı olanlar, para kazanmak isteyenler parti yönetimlerindedir.
*
Halkı seven, asla ihanet etmeyen ve 50 yıllık siyasi hayatında parayla işi olmayan bir siyasi liderin vefalı ve çok cefa çekmiş siyasi kadroları olarak bu insanlara sadece hizmet etmek değil, bu insanlara köle olmaya adayız.
*
Biz ruhlarımızı doyurarak güzelliğe ulaşacağımıza inanırız, ulaştığımıza da inanıyoruz. Partimizi belki güçsüz görebilirsiniz. Ama bu ruh güzelliği de bizi doyurmaya yetiyor. Burada da mutluyuz.

Önerilen makaleler