Araştırma

Dünya, “Barış için Birlikte Yaşama” Amacından Uzaklaşıyor

16 Mayıs, Barış için Birlikte Yaşama Günü olarak ilan edilmişken, Uluslararası Af Örgütü’nün Nisan 2024 tarihli raporuna göre dünyamız; artan çatışmalar, giderek otoriterleşen yönetimler, teknolojinin suiistimal edilmesi ve iklim değişikliğinin de etkisiyle bu amaçtan giderek uzaklaşıyor.

Dünyamız yeni çatışmalara, nefret eylemlerine, kendinden olmayanın ötekileştirilmesine ve her türlü ayrımcılığa maruz kalınan bir yer olmaya devam ediyor. Yanı sıra iklim değişikliği, göç hareketliliği, artan ekonomik eşitsizlikler, sosyal dönüşümler ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler barış ortamını tehdit ediyor. Günümüzde özellikle de İsrail – Filistin ile Ukrayna – Rusya arasında yaşanan çatışmalar ve savaş ortamı durumu daha da ağırlaştırıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı tahribat sonrasında tüm dünyada gelecek nesilleri savaştan uzak tutmak için çalışmalar yürüten Birleşmiş Milletler (BM), 2017 yılında aldığı kararla 16 Mayıs’ı “Barış için Birlikte Yaşama Günü” kabul etti.

İklim Aktivistleri “Terörist” İlan Edildi!

Uluslararası Af Örgütü’nün “Dünyada İnsan Haklarının Durumu-Nisan 2024” başlıklı raporuna göre, küresel çabalara karşın dünya üzerindeki çatışmalar ve hak ihlalleri çoğaldı.  Raporda, “demokratik” eğilimler gösteren ülke sayısı azalırken “otoriter” yönelimlerin ve uygulamaların arttığı belirtildi. Birleşik Krallık’tan Macaristan’a, Hindistan’a kadar birbirinden farklı birçok ülkede, ekonomik ve sosyal hakları savunanların hedefe konduğuna vurgu yapılan raporda, iklim aktivistlerinin, fosil yakıt üretimi ve yatırımlarına karşı çıktıkları için “terörist” olarak yaftalandıkları ifade edildi.

“İsrail Bir İntikam Harekatı Başlattı”

Raporda, Orta Doğu’da tırmanan şiddete dikkat çekilerek Hamas’ın saldırısına ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı harekata geniş yer ayrıldı. Rapor hakkında değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, İsrail’in toplu cezalandırmaya dönüşen bir intikam harekatı başlattığını söyledi. Harekatın insani yardımı engellemeye yönelik tasarlanmış bir kıtlık kampanyası olduğunu dile getiren Callamard, “2023 sonuna kadar, Gazze’deki aralıksız bombardımanlarda şehrin sivil altyapısının büyük bir bölümü yok edildi. 2 milyon kadar Filistinli ülke içinde yerinden edildi ve yeterli gıda, su, barınma, hijyen ve tıbbi yardıma erişimden yoksun bırakıldı” diye konuştu.

Raporda ayrıca Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin yankılarının devam ettiği de hatırlatıldı. Sivillere yönelik saldırıların ve Ukrayna’nın sivil altyapısının ağır şekilde zarar gördüğünün aktarıldığı raporda, BM Güvenlik Konseyi’nin bir diğer daimi üyesi olan Çin’in de, tutuklama ve işkence uygulamalarıyla ve Uygur azınlığı dahil pek çok grup nezdinde uluslararası hukuka aykırı hareket ettiği belirtildi.

Gelişen Teknoloji Hak İhlallerini Artırdı

Af Örgütü’nün raporunda bir başka dikkat çekici başlık ise teknoloji ve yapay zeka araçları kaynaklı suiistimaller üzerine oldu. Teknolojinin, ırkçı politikaları kalıcı hale getirip yanlış bilgilerin yayılmasına istemeden de olsa aracılık ettiği uyarısında bulunan Callamard, “Big Tech olarak anılan büyük teknoloji şirketleri, Etiyopya, İsrail ve işgal altındaki Filistin toprakları, Myanmar ve Sudan gibi silahlı çatışma bağlamlarında dahi bu hasarları görmezden geldi veya azımsadı. Hem Filistinli hem de Yahudi topluluklara karşı çevrimiçi kışkırtma ve diğer zararlı içeriklerdeki kaygı verici artışla beraber, Avrupa ve ABD’de de Müslüman karşıtı ve Yahudi karşıtı nefret suçlarında belirgin bir artış görüldü” dedi.

Raporda insan hakları ihlallerine yol açtığına dair yıllardır toplanan kanıtlara karşın casus yazılımların büyük oranda denetimsiz bırakıldığı da paylaşıldı. 2021’de, kâr amacı gütmeyen Paris merkezli medya kuruluşu Forbidden Stories’in koordinasyonu ve Uluslararası Af Örgütü’nün teknik desteğiyle 10 ülkeden 17 medya kuruluşu bir araya geldi. Af Örgütü’nün teknoloji uzmanları, askeri sınıflı casus yazılımın izini sürecek bir yöntem geliştirdi ve Pegasus adlı bir casus yazılımının tüm dünyada insan hakları ihlallerini kolaylaştırmak için kullanıldığını ortaya çıkardı. Raporda soruşturma kapsamında söz konusu casus yazılımının Ermenistan, Dominik Cumhuriyeti, Hindistan ve Sırbistan’da gazetecilere ve sivil toplum aktivistlerine karşı kullanıldığının anlaşıldığına da değinildi. Ayrıca Avrupa merkezli bazı başka casus yazılımların dünyanın farklı ülkelerine satıldığının belirtildiği raporda, Avrupa Parlamentosu’nun Kasım 2023’te, casus yazılım endüstrisinin suiistimallerini engellemek için harekete geçilmemesini eleştirdiği ve bu yönde bir karar çıkardığı da hatırlatıldı.

About Post Author