#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
halk

Dünyada Su Kaynaklarının Azalması Halk Sağlığını Tehdit Ediyor

Su tedarikinin ve temizliğin geliştirilmesi ve su kaynaklarının daha etkili yönetilmesi, ülkelerin ekonomik büyümesini artırırken yoksulluğun azaltılmasına da katkı sağlıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2010’da su ve temizliğe erişimin bir insan hakkı olduğunu tanıdı. Ancak dünyada içme suyuna erişim iklim değişikliği ve altyapı eksikliği nedeniyle giderek zorlaşıyor ve bu durum halk sağlığını tehdit ediyor.

AA’nın aktardığına göre, dünyada su kaynakları azalmaya devam ederken içme suyuna erişim iklim değişikliği, altyapı eksikliği ve ekonomik yetersizlik nedeniyle giderek zorlaşıyor. Council on Foreign Relations’ın su stresi üzerine Ağustos 2022’de hazırladığı raporda, dünyadaki tatlı suların yaklaşık %70’inin tarım, %10’unun sanayi ve %11’inin içme suyu da dahil olmak üzere evsel amaçlı kullanıldığı belirtiliyor. Bu nedenle güvenli ve temiz suya erişim halk sağlığı için büyük öneme sahip.

Yıllarca yer altı sularının yanlış ve aşırı kullanımı, kötü yönetimi ve tatlı su kaynaklarının kirletilmesi su stresini artırdı. Bazı ülkeler suyla bağlantılı ekosistemlerin zarar görmesi, iklim değişikliğinden kaynaklanan su kıtlığı, suya ve temizliğe yatırımın azlığı ve sınırı aşan sular üzerine işbirliğinin etkisiz olması nedeniyle artan sorunlarla mücadele ediyor.

771 Milyon Kişinin Suya Erişimi Yok
  • Dünyanın her yerine su ulaştırmayı amaçlayan Water.org adlı sivil toplum örgütünün verilerine göre, 771 milyon kişinin suya erişimi bulunmuyor.
  • Kirli su ve ortamlar, kolera, dizanteri, ishal, hepatit A, tifo ve çocuk felci gibi hastalıkların yayılmasıyla da neden oluyor.
  • Yetersiz ve kullanıma uygun olmayan sular ve temizlik hizmetleri, bireyleri aslında engellenebilecek sağlık risklerine maruz bırakıyor.
  • Su, temizlik ve hijyenin olmadığı sağlık merkezlerinde hastalar ve çalışanlar enfeksiyon ve hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2022 verilerine göre, dünyadaki hastaların %15’i hastanede kaldıkları süre boyunca enfeksiyon kapıyor. Bu oranın, düşük gelirli ülkelerde daha fazla olduğu görülüyor.
  • DSÖ verilerinde, her yıl yaklaşık 829 bin kişinin, güvenli olmayan su, temizlik ve el hijyeni nedeniyle ishalden hayatını kaybettiği belirtiliyor. Suyun hazır bulunmadığı ve erişiminin kolay olmadığı yerlerde insanlar, ellerini yıkamanın bir öncelik olmadığını düşünebiliyor ve bu da hastalıklara yakalanmayı kolaylaştırabiliyor.
Son 300 Yılda Dünyadaki Sulak Alanların Yüzde 85’i Kayba Uğradı

Öte yandan suyun güvenli ve erişilebilir olması, insanların suya erişim ve kullanma sürecindeki fiziksel eforlarını azaltıyor. Ayrıca bu durum, sağlığa ayrılan bütçenin de azalmasını sağlıyor.

BM’nin 2022 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’ndaki verilere göre, 2020’de dünya nüfusunun %74’ü güvenli içme suyuna sahipti. Rapora göre, son 300 yılda dünyadaki sulak alanların %85’i kayba uğradı. Güney ve Orta Asya’da su stresi seviyesi %75’in üzerinde. Kuzey Afrika’da ise bu oran %100’e kadar çıkıyor. Ayrıca 2017 ile 2020 arasındaki verilere göre yalnızca 32 ülke, sınırı aşan sularının %90’ını işbirliği ile kullanıyor. BM Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Şubat’ta yayımladığı bir makaleye göre de 844 milyon insanın, temiz içme suyuna ve 2,3 milyar insanın tuvalet ve temel temizlik tesislerine erişimi bulunmuyor. 5 yaş ve altı çocuklarda kirli su ve yetersiz temizlik ölüm nedenlerinin başında geliyor.

EkoIQ Editör