#ekoIQ Biyoçeşitlilik Dünyamızı “Çekip Çeviren” Arıların Popülasyonu Azalıyor
Biyoçeşitlilik

Dünyamızı “Çekip Çeviren” Arıların Popülasyonu Azalıyor

Soframıza gelen her üç gıdadan biri arılar sayesinde üretilmekle birlikte gıdaların %90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. Öte yandan iklim değişikliği; yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltıyor.

Arılar, insan neslinin devamı için kritik öneme sahip canlılar. Arıların 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. İnsanlığın tarihi ise yalnızca 300 bin yıl. Soframıza gelen her üç gıdadan biri arılar sayesinde üretiliyor; gıdaların %90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerine yönelik mahrumiyet de artıyor. Oysa bal, dünya üzerinde bozulmadan, değerlerini koruyarak uzun yıllar kalabilen ender besinlerden biri.

“Ekolojik, Doğayla Dost, Sürdürülebilir Yöntemler Teşvik Edilmeli”

Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Bu nedenle olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor” dedi.

Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğini vurgulayan Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini dile getirdi. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının önemine dikkat çeken Altıparmak, “Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” diye konuştu.

“Atılması Gereken Çok Fazla Adım Var”

Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu ifade eden Altıparmak, “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla ‘çekip çeviren’ arılara ne kadar teşekkür etsek az…” dedi.

Arıları korumak için atılacak doğru adımların önemini vurgulayan Altıparmak, şunları söyledi: “Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla sadece onların değil, tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar yaratmak mümkün! Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz.”

Arıların, dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olduğuna dikkat çeken Altıparmak, “Arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hâlâ atılması gereken çok fazla adım var” şeklinde konuştu.

“Arıcılık Mesleği Yaşlanıyor!”

Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını belirten Altıparmak, balda yapılan hileler nedeniyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcıların da zarar gördüklerini söyledi.

Türkiye’nin arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer aldığına dikkat çeken Altıparmak, “Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele nedeniyle zaten zorlu olan mesleğin kârlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç aileler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor” dedi.

2018 yılında hayata geçirdikleri Balparmak Arıcılık Akademisi hakkında da bilgi aktaran Altıparmak, EFSA tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan birinin bal olduğunu belirtti. Altıparmak, hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürününün yanı sıra bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebildiklerini söyleyerek sözlerini noktaladı.

Arıları Korumanın Yolları
  • Ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılmalı.
  • Plansız şehirleşmenin önüne geçilmeli ve doğal alanların korunması sağlanmalı.
  • Tarımda zirai ilaçlama azaltılmalı ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı.
  • İklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınmalı.
  • Yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacıyla programlar ve etkinlikler düzenlenmeli.
  • Arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulmalı.
  • Tarım ve peyzaj alanlarının yanı sıra mülklere ait bahçelerde ve balkonlarda da arıların faydalanabileceği çiçekli bitkilerin ekimi yaygınlaştırılmalı.
  • Toplumdaki arı korkusunun yenilmesi adına kamu, arıların savunma mekanizmasına dair daha çok bilinçlendirilmeli.

About Post Author