Ekonomi

EBRD’nin Yeni Stratejisi, Paris Anlaşması’yla Örtüşüyor

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Yöneticisi Emre Oğuzöncül, bankanın yeni yeşil ekonomiye geçiş belgesinin stratejilerini ve iklim değişikliğine uyum için gerekli olan sürdürülebilir bir finans için neler yaptıklarını EKOIQ için anlattı.

Yazı: Burcu GENÇ

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development- EBRD), 2021-2025 Yeşil Ekonomiye Geçiş (Green Economy Transition-GET) başlıklı yeni stratejisi ile, 2025’e kadar yeşil yatırımlarını %50 artırmayı amaçlıyor. GET 2021-2025 stratejisinden biraz bahsedebilir misiniz? Bir önceki strateji (GET 2016 – 2020) ile aralarındaki farklar nelerdir?

GET 2021-2025 yeşile, düşük karbona ve dirençli ekonomilere geçişi hızlandırmayı ve dünyanın 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefini gerçekleştirmesine katkı sunmayı amaçlıyor. Somut hedeflerden bir tanesi, yeşil finansın payını, 2025 yılına kadar EBRD yıllık iş hacminin %50’sinin üzerine çıkarmak olacak. Bunun yanı sıra, aynı dönem içinde 25 milyon ton (CO2 eşdeğerinde) karbon emisyonu azaltımını hedefleniyor. Dünyanın içinde bulunduğu iklim acil durumunu göz önüne aldığımızda bu stratejiyi tam zamanında ve COVID-19 ile mücadeleyi de göz önünde bulundurarak açıklıyoruz.

GET 2021-2025 altında, EBRD, hızlı ve geniş kapsamlı bir dönüşümün acil olarak ele alınması gereken sektörleri temsilen sekiz stratejik öncelikli alan belirledi. Bunun içinde finans sektörünün daha yeşil olması, enerji sektörünün ve sanayinin karbonsuzlaştırılması, sürdürülebilir gıda sistemleri ve birbiriyle olan bağlantısı, yeşil binalar, doğal sermaye ve kentlerle beraber çevre altyapısı da yer alıyor. Enerji verimliliği ve iklim dirençliliği bu alanlarla yatay kesişen temalar olarak tanımlanıyor ve yatırım planlarının her alanında yer alıyorlar. Bazı stratejik öncelikler EBRD için yeni olsa da örneğin enerji sektörünün karbonsuzlaştırılması gibi alanlara oldukça aşinayız. Yalnızca 2019 yılında, 2.2 GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesinin kurulumunu finanse ettik.

Yeni strateji ile birlikte, süregelen politika diyaloğu çalışmalarımızı devam ettirmeyi ve çoğaltmayı planlıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz 38 ülkenin iklim ve çevre hedeflerine ulaşmasını desteklemek için etkili olacak uzun dönemli ve düşük karbonlu kalkınma stratejisi gibi çalışmaları hem kamu hem de özel sektöre kazandırmak istiyoruz. Elbette, stratejinin önemli bir noktası da Paris Anlaşması ile uyum. Önümüzdeki dönemde, yeni projeleri, çok uluslu kalkınma bankalarının birlikte geliştirmiş olduğu bir metodoloji kullanarak değerlendiriyor olacağız.

Stratejinin uygulanması sırasında, Banka, adil dönüşüm ve toplumsal cinsiyet adaleti ile döngüsel ekonomi fırsatları ve yeşil dijital çözümlere de özel bir ilgi gösterecek.

EBRD, Orta Asya, Doğu Avrupa ve Doğu ve Güney Akdeniz’i de içine alan bir bölgede faaliyetlerini yürütüyor. Bu bölgeler küresel GSYH’nin %6’sını oluşturuyor ve küresel sera gazı emisyonlarının %11’ini üretiyor. GET 2021-2025, bu bölgelerin düşük-karbon ve dirençli ekonomilere geçişlerini hızlandırmayı desteklemek üzere tasarlandı. Bu yeni yaklaşım, aslında, yeşil yatırımların finanse edildiği uzun bir sicilin üzerine inşa ediliyor. Bugüne dek, bahsi geçen coğrafyada 2000’i aşkın yeşil projeye toplam 36 milyar avro tutarında finansman sağlandı ve bu yatırımlar ile birlikte yıllık 104 milyon ton (CO2 eşdeğerinde) emisyon azaltımı sağlandı.

Avrupa Birliği (AB) son dönemde birliğin içinde daha sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak üzere Avrupa Yeşil Düzen belgesini kabul etti. Bu belgenin stratejilerinizdeki yeri nedir? EBRD’nin AB’yle çalışmaları hangi düzlemde ilerliyor?

Avrupa Yeşil Düzen Anlaşması, yeni GET 2021-2025 yaklaşımımız ile oldukça yakın ilişkili ve uyumlu. Yeşil Düzen’in stratejik öncelikleri ve konu başlıkları yukarda sıralamış olduğum tematik alanlar ile açık bir şekilde örtüşüyor. Bankamızın paydaş ağı ve ilişkileri, yerel varlığı, özel sektör odağı ve kendini kanıtlamış yeşil finans araçları sayesinde, AB üyelerinin Yeşil Düzen çerçevesindeki operasyon ve yeşil politikalarını destekleyiyor olacağız. AB dışı ülkelerde ise Yeşil Düzen ile ilişkilendirilebilecek yatırımları destekleme ve mevzuat çalışmalarına katkı verme konusunda da önemli bir konuma sahibiz.

Bir adım geri atarsak, AB ve EBRD arasında güçlü bağlar bulunduğunu görebiliriz. EBRD çok uluslu bir kalkınma bankası ve aynı Türkiye gibi, AB de aynı zamanda EBRD’nin hissedarı. AB, Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ve Avrupa Birliği üye ülkeleri, EBRD’nin sermayesinin %54’ünü oluşturuyor.

Toplamda 3,1 milyar avro ile AB, EBRD’nin en büyük donörü ve bankanın yeşil yatırımlarını, politik ve teknik işbirliği eylemlerini destekleyen fonları sağlayan öncü kuruluşu konumunda. 2015 ile 2020 yılları arasında AB, çeşitli ülkelerde toplam proje değeri 1,88 milyar avro olan yeşil yatırımların eş finansmanı için yaklaşık olarak 307 milyon avro hibe aktardı. AB, buna ek olarak da, yine aynı dönem içinde  aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkede yeşil ekonomi için gerçekleştirilen teknik işbirliği çalışmalarına da yaklaşık 89 milyon avro sağladı. Bu fon ortaklığı, Brüksel’deki Avrupa Komisyonu’yla ve operasyon yürüttüğümüz ülkelerdeki AB Delegasyonları ile olan yakın işbirliğimizin bir yansımasıdır.

AB ve EBRD, sürdürülebilir finanstan  yeşil şehir programlarına, sanayi reformlarından sektör işbirliklerine kadar geniş bir alanda birlikte çalışıyor. Örnek olarak, EBRD, Avrupa Sürdürülebilir Finans Uzman Grubu’nu (European Expert Group on Sustainable Finance) aktif bir şekilde destekliyor ve enerji verimli mortgage sistemleri gibi yenilikçi ürünler konusunda da çalışan Enerji Verimliliğini Finanse Eden Kurumlar (EEFIG) çalışma grubunun da bir parçası. Teknik ve finansal konulardaki işbirliğimiz içerisinde döngüsel ekonomi ve enerji yoğun sanayiler çalışma grupları da mevcut. Yine Avrupa Batarya Birliği (EBA), Temiz Hidrojen Birliği (CHA), Biyo Temelli Endüstriler Birleşik İnisiyatifi (BBI JU) ve birçok diğer sanayi girişim alanlarında AB ile yakın işbirliği içinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Türkiye, Paris Anlaşması’nın tarafı olmadığı için, yeni GET 2021-2025 stratejisi, Türkiye’deki EBRD kredilerinden yararlananları etkileyecek mi?

Paris Anlaşması’nın hedefi olan küresel sıcaklığın 2°C’nin altında tutulması için önümüzdeki 10 yılın sonunda karbon emisyonlarını yaklaşık %50 mertebesinde azaltmak zorundayız. Bu, Türkiye’nin de dahil olduğu EBRD ülkelerinde yürütülen yeşil dönüşümün hızlanması gerektiği anlamına geliyor. Yenilenebilir ve düşük karbonlu yakıtların enerji üretim sistemlerinin çoğunluğunu oluşturduğu, sektörlerin döngüsel ve yeşil olduğu, binaların verimli bir şekilde ısıtıldığı ve soğutulduğu, doğanın korunduğu ve bize temiz hava, su ve toprak sağlaması için geliştirildiği bir dünyaya doğru götüren bir dönüşümden bahsediyoruz.

Paris’te 2017 yılında yapılan Tek Gezegen Zirvesi’nde EBRD, diğer çok uluslu kalkınma bankalarıyla beraber, finansal akışını Paris Anlaşması hedefleri ile uyumlu hale getirmeyi amaçladığını ilan etti. Aralık 2018’te Katowice, Polonya’da gerçekleşen COP24 toplantısında bu çok uluslu kalkınma bankaları, Paris Anlaşması’na uyum konusunda için ortak bir çerçeve sundu. Bu çerçeve, iklim değişikliği etki azaltma, uyum, iklim finansı, politika geliştirme, raporlama ve iç kontrol ile bağlantılı alanları kapsamakta. COP25’te ise yine aynı grup bu uyum yaklaşımının altında, birleşik bir kalkınma ve ilerleme metodolojisi sundular ve operasyonlarına yansıtmayı taahhüt ettiler.

Paris Anlaşması ile uyum, yeni GET stratejimiz dahilinde, önümüzdeki dönemde Paris Anlaşması’nın hedefleriyle örtüşen bir finansal akış düzenlemesi anlamına geliyor. Bu yolculukta, sağladığımız ve ön ayak olduğumuz iklim finansını arttırmayı amaçlıyor ve aralarında Türkiye’nin de yer aldığı, faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki düşük karbonlu ve iklim dirençli, sürdürülebilir projeleri desteklemeyi, bunun için de kendi kapasitemizi de geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Bildiğim kadarıyla EBRD, Türkiye’nin büyükşehirlerinde halihazırda iklim değişikliği uyum ve etki azaltma çalışmalarını destekliyor ve bunu yaparken aynı zamanda uzun soluklu bir iklim uyumu ajandası da sunuyor. Bu strateji belgesi devam etmekte olan ve gelecek projelerinizi nasıl etkileyecek?

Günümüzde, şehirler, karbon emisyonlarının %70’inden fazlasından sorumlu, bu sebeple de iklim kriziyle mücadelede en önde yer alıyor. EBRD olarak, şehirleri, hızlandırılmış iklim eyleminin merkezi olarak görüyoruz; bu sebeple de EBRD Yeşil Şehirler (EBRD Green Cities) programını geliştirdik.

EBRD Yeşil Şehirler, kentlerin karşı karşıya kaldıkları iklim ve çevre problemlerini göz önünde bulundurarak sermaye yatırım planlarını desteklemelerini sağlayan en yeni ve en önemli programlarımızdan biri. Bu programımızla birlikte çalıştığımız şehirlere özel bir şekilde ilgili belediye ile birlikte hazırlanan Yeşil Şehir Eylem Planları (Green City Action Plan – GCAP) geliştiriyoruz. Bu eylem planı, bina, enerji, su ve ulaşım gibi yerel yönetimlere bağlı alanlarda gerçekleştirilebilecek sürdürülebilir yatırımları, ilgili olası politik müdahaleleri ve ulaşılması istenen hedefleri belirliyor ve önceliklendiriyor. Bu hedeflere etkili bir şekilde ulaşmak için, zaman dilimi, kaynak ve sorumlu kurum/kuruluşlar gibi yapıtaşlarını da ekleyerek stratejik eylemler listesine dönüştürüyor.

Faaliyet gösterdiğimiz bölgede 40’tan fazla şehir ile bu program çerçevesinde çalışıyoruz. EBRD Yeşil Şehirler’e Türkiye’den ilk katılan belediye ise 2019’da İzmir Büyükşehir Belediyesi oldu. İzmir’de, iklim değişikliği risklerini azaltmanın ve bunlara uyum sağlamanın ve kentin denizel biyolojik çeşitliliğinden, çeşitli kıyı arazilerinden verimli tarım alanlarına ve ormanlara kadar uzanan çevresel varlıklarının kalitesini korumanın yollarını arıyoruz. Yol haritası, sürdürülebilir kalkınmayı odağına alarak İzmir’in direncini ve iklimini iyileştirmeyi hedefliyor. Plan, su ve atık su, katı atık, kentsel ulaşım ve enerji verimliliğinin dahil olduğu ancak bunlarla sınırlı kalmayan birkaç öncelikli sektördeki yeşil şehir planlama girişimlerini tanımlıyor.

Türkiye’de uzun bir süredir belediye altyapı ve şehir içi ulaşım yatırımlarına destek veriyoruz. Bugüne kadar ülke çapında 11 yeşil belediye projesine 450 milyon avro değerinde yatırım yaptık. İzmir’in yakında tamamlanacak olan eylem planı ile birlikte Türkiye’den daha fazla ilimizin Yeşil Şehirler Programı’na katılacağına inancımız tam.

Türkiye’de sürdürmekte olduğunuz ve gelecekte yapmayı planladığınız projelerinizden bahsetmeniz mümkün müdür?

Türkiye’nin daha yeşil ekonomiye geçişi ve bölgesel enerji bağlantılarını hızlandırma, ülkedeki stratejik önceliklerimizden biri. Ülkemizde, faaliyetlere başladığımız 2009 yılından beri birçok yeşil projede yer aldık ve 150 yeşil projeye, Türkiye’deki toplam yatırımlarımızın yarısını oluşturan yaklaşık 6 milyar avro kaynak aktardık. EBRD, kurumsal enerji verimliliğinden çeşitli sektörlerdeki atık azaltma girişimlerine ve yeşil altyapıdan yenilenebilir ve temiz enerji üretimine kadar farklı alanlara yatırım yaptı.

Türkiye’de küçük ve orta ölçekli sürdürülebilir enerji yatırımlarını özel hanelere, işletmelere ve belediyelere kredi veren finansal kurumlara tahsis edilmiş kredi programları aracılığıyla destekliyoruz. Bu kredi programları 10 yıldan uzun bir süredir faaliyet gösteriyor ve TurSEFF, MidSEFF ve TuREEFF adıyla biliniyor. Örnek vermek gerekirse, TurSEFF, faaliyet başladığı günden bu yana sürdürülebilir enerji ve kaynak verimliliği projelerini hayata geçirmeye odaklanan finansal çözümler geliştiriyor ve bu finansal çözümler, anlaşmalı banka ve leasing kurumlarının ürün yelpazeleri arasında finansal ürünler olarak yerlerini alıyor.

Çeşitli donörlerin eş-finansmanı ve teknik destek hibeleri ile , Türkiye’deki bakanlıklarla ve diğer kamu kuruluşlarıyla proje ve politika geliştirmeyi destekleyen uluslararası iyi uygulamaları paylaşma ve çalışma fırsatı da yakaladık. Bunların arasında Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı, Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’nın yanı sıra ulaşımda biyoyakıt, atık azaltımı ve döngüsel ekonomi çalışmaları da bulunuyor.

Bu arada, neredeyse beş yıldır faaliyette olan Türkiye’nin ilk Döngüsel Ekonomi Platformu’nu da ilgili paydaşlarımızın da desteği ile kurduk. Platform, atık azaltımı uygulamalarında ve daha geniş döngüsel ekonomi kapsamında, Türkiye’de yer alan sanayi şirketlerinin aktif katılımını teşvik etmeyi ve sektördeki tüm aktivitelerimizi bir araya getirmeyi amaçlıyor. Platform üyesi olarak şu anda farklı endüstriyel sektörlerden 130’dan fazla kurum bulunuyor. Yine platform içinde, ‘Türkiye Materials Marketplace’ isminde bir e-ticaret alanı bulunuyor. Bu alan, Türkiye’deki şirketlerin üretimlerinden arta kalan hammaddelerinin, yan ürünlerin, üretim artıklarının ve kullanılmış malzemelerin başka bir şirketin üretimine girdi olması için bir fırsat sağlıyor. Platform aynı zamanda döngüsel performans ölçüm araçlarının yanı sıra eğitim, finansal fırsatlar ve döngüsel şirket uygulamalarıyla ilgilenen özel sektör şirketleri için çeşitli teknik danışmanlık hizmetleri de sunuyor.

GET 2021-2025 stratejisi ile güncellenen hedeflerimizle birlikte bankamızın Türkiye ülke stratejisi yeşile odaklanıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’deki yeşil yatırımlarımızı sürdürmeyi ve geliştirmeyi, büyütmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’nin ve operasyon yaptığımız diğer ülke ekonomilerinin düşük karbon ve iklim dirençli olması için müşterilerimiz ve paydaşlarımızda çalışmak ve işbirliğimizi güçlendirmek için sabırsızlanıyoruz.

About Post Author