İlk olarak 2014’te İstanbul Tasarım Bienali’nde EK BİÇ Kütüphanesi başlıklı bir projeyle İstanbulluların karşısına çıkan EK BİÇ YE İÇ, sınır bilmeden tüketmeye harcadığımız enerjinin bir kısmını üretmeye yönlendirme niyetiyle doğan bir sosyal girişim. Ağustos 2015’te Taksim’deki mekanları ile daha geniş bir kitleye açılan girişim, Mayıs 2016’dan beri Akatlar’da İnsanagüven’in bahçeli evinde de kendine bir yer bulmuş. Son olarak ise Akmerkez’in çatısında rastladık kendilerine. Terasta Tarım projeleriyle permakültürü ve kent bahçeciliğini tekrar gündeme getiren EK BİÇ YE İÇ ekibi ile çalışmalarını ve gelecek planlarını konuştuk…
YAZI: Barış DOĞRU
Akmerkez ile işbirliği süreciniz nasıl gelişti?
Taksim’de mekanımızın açılışından bir yıl kadar sonra Akmerkez ekibi bizimle temasa geçti ve başlatmış oldukları çatı bahçesi projesini devam ettirmemizi teklif etti. İstanbul’un bu derece görünürlüğü yüksek bir noktasındaki böyle bir projenin potansiyelini kafamızda canlandırdıktan sonra bu fırsatı değerlendirmeye karar verdik ve sorumluluğu kabul ettik. İstanbul her geçen gün betonlaşırken ve mevcut yeşil alanlar salt birer peyzaj düzenlemesi olarak sentetikleşirken, aslında permakültür prensiplerinin her ortamda uygulanabileceğini, kimyasal kullanmadan İstanbul’un merkez bölgelerinde bile üretim yapılabileceğini ve bu yöntemleri geliştirip yayabilirsek şehirlerimizde sürdürülebilir, sağlıklı ve keyifli bir yaşamın mümkün olabileceğini göstermek istiyoruz. Bahar aylarıyla birlikte Terasta Tarım adını verdiğimiz bu projede aktif olarak çalışmaya, ekip biçmeye başladık. Bugüne kadar aldığımız hasat şimdiden mutfağımızı şenlendirdi ama daha yolun çok başındayız. 750m2 bir alanda yaptığımız Terasta Tarım’ın asıl verimini ziyaretçilerimiz yediklerinin nereden geldiğini, nasıl üretildiğini sorgulamayı alışkanlık edindikleri, burada uyguladığımız yöntemlerden ilham alıp kendi kent bahçelerini kurdukları ve permakültürün önerdiği gibi üretim ve tüketim kararlarında önemli pozitif ve negatif dışsallıkları hep hesaba katarak adım atmaya başladıkları zaman göreceğiz.
Projenin ne kadar sürmesi planlanıyor?
Biz Terasta Tarım’a uzun süreli bir proje olarak bakıyoruz. Doğada zaman göz ardı edilemeyecek bir faktör. Toplum olarak her şeye anında sahip olmayı istemeye alışmış olsak da doğada bazı süreçleri kısaltamıyoruz. Aslında Terasta Tarım gibi inisiyatifler doğanın ritmini yeniden öğrenmemiz açısından önemli. Biz gücümüz yettiğince ve Akmerkez mekanı bu amaca tahsis edip projenin arkasında durdukça devam etme amacındayız. İlk yıl tabii bir deneme yılı; hem bitkilerin yerlerini sevip sevmediklerini anlamamız hem de yaptıklarımızın sadece ekolojik olarak değil ekonomik olarak da sürdürülebilir olup olamayacağını görmemiz için. Umudumuz gelecek yıllarda uygulamalarımıza farklı kentsel tarım yöntemleri eklemek, yetiştirdiğimiz canlı türlerini çeşitlendirmek ve kullandığımız alanı genişleterek Akmerkez’i kocaman bir canlı habitatı haline getirmek.
“Umudumuz gelecek yıllarda uygulamalarımıza farklı kentsel tarım yöntemleri eklemek, yetiştirdiğimiz canlı türlerini çeşitlendirmek ve kullandığımız alanı genişleterek Akmerkez’i kocaman bir canlı habitatı haline getirmek”
Kullandığınız sistemleri biraz anlatır mısınız?
Terasta Tarım projesini üç ana alan olarak tanımlamak mümkün. Bizim üstlendiğimiz noktada halihazırda mevcut olan yükseltilmiş yataklarda topraklı tarım alanları, EK BİÇ YE İÇ’in alametifarikası suya dayalı yetiştirme (hidroponik/akuaponik) sistemleri ve gıda atıklarını toprağa dönüştürmeye yönelik kompost sistemi.
Bahçeye geldiğimizde permakültür uygulayabilmek için birtakım altyapısal bileşenler hazırdı: Yükseltilmiş yataklar, rüzgarkıran ağaçlar, yürüme yolları, timer’a bağlı sulama sistemi ve bazı çok yıllık aromatik bitkiler.
Alana girdiğimizde ilk işimiz sektör analizi yapmak oldu; üç yüksek rezidans/ofis binasının arasında kalan bölgenin gölgelenme, güneş alma sürelerini ve rüzgar yönünü hesapladık, toprak özelliklerini ölçtük. Böylelikle bahçede bulunan birbirinden çok farklılık gösteren mikro-iklimleri tespit ettik. Bahçe yataklarına ekimi bu şartları göz önünde bulundurarak yaptık. Her bitkiyi doğal isteklerine uygun noktalara yerleştirdik. Permakültür prensiplerinden bir tanesi, “Doğaya karşı değil, doğa ile birlikte çalış” der. Her pratiğimizde bu ilkeyi göz önünde bulundurarak çalıştık.
Projeyi geliştirme konusunda neler düşünüyorsunuz?
Terasta Tarım projesini çatıda daha geniş alana yaymak ve iç mekan ve balkonlara taşımak tabii ki aklımızdaki ihtimaller. Yine de esas etki daha çok kişinin Terasta Tarım’ı keşfedip kendi üretimini yapmaya heveslenmesi ve bunun yollarını öğrenmek için paylaştığımız kaynaklara ulaşmasıyla gerçekleşecektir.
Bu yüzden Terasta Tarım kadar iletişimine de çok önem veriyoruz. Akmerkez yönetimiyle birlikte projenin duyurulması ve paylaşılması konusunda da aktif yer alıyoruz. Terasta Tarım alanının bilgilendirici levhalarla donatılması, rehberli turların düzenlenmesi, ekip-biçmek yiyip-içmekle ilgili atölyelerin organizasyonu, alanda yapılanların arşivlenmesi ve paylaşılması gibi birçok mecrada elimizden geldiğince kalıcı ve bilgilendirici şeffaf bir iletişimi gözetiyoruz. Bu sayede Terasta Tarım alanını sahiplenecek kitlenin genişlemesini ve benzer örneklerin artmasını arzuluyoruz.