#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Elektriğiniz Viyadükten, Şarjınız Güneşten

Gıda israfını önlemek için sokaklara yerleştirilen buzdolaplarından gece bile güneş enerjisi depolayan panellere, kağıt kadar ince güneş enerjili şarj aletlerinden e-mürekkepli trafik tabelalarına yenilikçi çözümlerle daha sürdürülebilir bir yaşam mümkün! Tunca Üçer EKOIQ için derledi…
Tunca ÜÇER

Dayanışma Dolapları İle Gıda İsrafına Son
İspanya’nın Galdakao kenti sakin­leri gıda israfı ile alışılmadık ve yaratıcı bir yol ile mücadele ediyor. Kentte gönüllülerin oluşturduğu bir dernek Haziran ayı sonunda sokak­lara buzdolabı yerleştirmeye karar verdi. Bu buzdolaplarına isteyen kendisine fazla gelen gıdayı bıraka­biliyor, ihtiyacı olan da gelip buzdo­labından alabiliyor.
Öncelikli amaç açlıkla mücadele de­ğil, akıl almaz boyutlara ulaşan gıda israfına karşı bilinçlenmeyi sağla­mak ve mücadeleyi geliştirmek. The Guardian’a konuşan fikrin yaratıcısı Álvaro Saiz, “Bu bir hayır işi değil ve tamamen çöpe atılacak gıdaların nasıl kullanılabileceğine dair bir çaba” diyor. Saiz’e göre “Kimin al­dığı önemli değil, Julio Iglesias da buradan geçerken durup yiyecek alabilir. Amacımız gıda ürünlerinin geridönüşümünü ve kullanılmasını sağlayarak israfın önüne geçmek”. Dayanışma Dolabı, sokaklara yerleş­tirildikten sonraki iki ayda 200 ila 300 kilogram arasında gıdayı kur­tardı. Sadece yurttaşlar değil, aynı zamanda lokantaların da fazla gıda­larını koydukları dolabın başarısını ise yalnızca kurtardığı gıda miktarı ile değil, insanlar arasında geliştir­diği bilinç ve pratikler ile ölçmek daha doğru olabilir.

Güneşle Şarj Etmek Hiç Bu Kadar Hafif Olmamıştı
Güneş enerjisi için şarj üniteleri ve piller üreten Folk, iddialı bir ürün ile ortaya çıktı: Solar Paper. He­def, kağıt kadar ince paneller yar­dımı ile güneş enerjisini toplamak. Kickstarter’da 50 bin dolar hedefi ile kampanya başlatan Folk şu ana kadar 7000’e yakın destekçisinden 1 milyon doların üzerinde para topladı.
Bir defter yaprağından biraz daha kalın olan cihaz, katlama yerlerinden açtığınızda ge­nişçe bir güneş paneline dö­nüşüyor. Üzerindeki ekran sayesinde ne kadar enerji ürettiğinizi de görebildiği­niz cihazın çevresindeki mıknatıslar, ek paneller ile birleştirme yapabil­menizi sağlıyor.
Solar Paper, güneşli bir günde akıl­lı bir telefonu 2,5 saatte şarj edebi­liyor ki bu ortalama bir şarj cihazı ile aynı süre demek. Herhangi bir yere bağımlı kalmaksızın çalışabilen cihaz özellikle çok seyahat edenler ya da doğada vakit geçirenler için biçilmiş kaftan. Muadili olan güneş panellerinden bir farkı da kendi­sini sürekli çalışır halde tutması. Muadilleri, topladığı güneş enerji­si azaldığında kendisini kapatır ve biri tarafından tekrar başlatılması gerekirken, Solar Paper kendini otomatik olarak başlatabiliyor, böylece tepesinde beklemenize gerek kalmaksızın çalışabili­yor. USB ile bağlanabilen tüm aletleri şarj edebilen Solar Paper’ın üretiminin önümüz­deki aylarda tamamlanması planlanıyor fakat ilk üretim hedefindeki tüm ürünler şimdiden satılmış. Biraz beklemeniz gerekecek…

Gece Bile Enerji Toplayan Güneş Paneli mi?
Kulağa biraz tuhaf geliyor ama Te­xas Üniversitesi’nden bir grup araş­tırmacı güneşten istifade edileme­yen çok bulutlu havalarda ve hatta gece bile güneş enerjisi depolayabi­len bir enerji hücresi üretti. Bu iddi­alı projenin araştırma ekibinin lideri Fuqiang Liu “Bu araştırma güneş enerjisini depolama ve kullanma konularında tüm bildiklerimizi de­ğiştirebilir. Yenilenebilir enerji her geçen gün yaygınlaşırken, güneş enerjisini depolayabilmemiz ve onu enerji kıtlığına karşı sürdürülebilir ve yenilenebilir bir alternatif ener­ji kaynağı olarak kullanabilmemiz önem kazanıyor” diyor. Proje kap­samında aygıtın ilk prototipi hazır­landı. Prototip tamamen fotoelek-trokimyasal valadyum hücrelerden oluşuyor ve şimdiye kadar elverişsiz olarak bildiğimiz koşullarda bile gü­neş enerjisini yakalayıp saklamamı­zı sağlıyor.
Çalışmalar 2013 yılında Liu’nun güneş ışığını yakalama, enerjiye dönüştürüp saklama ve kullanmak için iletme konusunda bir araştır­ma yapmak üzere fon almasıyla başlıyor. Yalnızca 400 bin dolarlık bu fon ile ekibi büyütüyorlar ve Enerji Bölümü Dekanı Khosrow Behbehani’nin iddiasına göre gü­neş enerjisi üretimi ve depolamasını tepeden tırnağa değiştirebilecek bir buluşa imza atıyorlar. Behbehani “Dr. Liu ve meslektaşları dünyada­ki en geniş enerji kaynağını daha sürdürülebilir ve zararsız şekilde kullanmamız için yeni bir model şekillendirmemize yardımcı oluyor­lar” diyor.

Elektrik Üreten Rüzgar Köprüleri
Yenilenebilir enerji konusunda her fırsattan istifade ediliyor. Kanarya Adaları’nda uygulanacak ilginç bir formül de viyadüklerin altına yerleş­tirilecek rüzgar panelleri. Aslında fikir çok basit bir temele dayanıyor; rüzgarın kuvvetli olduğu alanlarda viyadüğün ayakları arasına kurula­cak paneller ile elektrik üretimi sağ­lanıp çevreye dağıtılması. Buradaki yenilik ise modelleme ve bilgisayar simülasyonlarıyla verimliliğin ölçül­meye çalışılması.
ZECSA şirketi ve Vigo Üniversite­si tarafından desteklenen projede araştırmacılar rüzgar türbinlerini geçirgen diskler olarak tasarlayıp hava direncini minimuma indiri­yorlar ve bunun değişik dizilişleri­ni bilgisayarda test ediyorlar. “Do­ğal olarak, daha fazla yüzeye sahip olan pervane daha kuvvetli bir güç topluyor, böylece enerji üre­tilebiliyor. Diğer taraftan, küçük pervanelerde metrekare başına elektrik üretimi daha fazla” diyor araştırma ekibinden Oscar Soto ve bu yüzden de viyadüklere tama­men aynı şekilde ayarlanmış özdeş panellerin kurulması gerektiğini belirtiyor. Soto’ya göre verimlilik sağlandığı takdirde 400-500 hane­nin elektrik tüketimini bu şekilde karşılamak mümkün olacak; diğer yandan da yılda 140 tonluk kar­bondioksit salımının önüne geçile­bilecek.

Trafik E-mürekkepli Tabelalardan Sorulur
E-mürekkep gündemimize dijital kitaplarla girdi. Matbu ya da dijital kitap arasındaki tartışma bir yere varamayacak gibi görünse de batarya ve göz yorgunluğu sorununu bir nebze olsun elektronik mürekkep ile çözmüştük.
Elektronik mürekkebin en iyi tarafı yazılar değiştirilmediği sürece herhangi bir enerji tüketiminde bulunmaması. Bu da demek oluyor ki dijital kitap okuyucunuzda bir sayfayı açtığınızda eğer onu değiştirmezseniz ekranın ömrü kadar o yazı orada kalabiliyor. Bu da yazı temelli görüntüleme işlemlerinde müthiş bir enerji tasarrufu demek.
Avustralya’nın Sydney kenti, akıllıca bir iş yapmış ve elektronik mürekkebi güneş enerjisiyle birleştirerek trafik tabelalarına taşımış. Böylece hem kullanışlı hem de tasarruflu bir trafik sinyalizasyon sistemi entegrasyonu gerçekleştirilmiş. Güneş enerjisiyle çalışan ve elektronik kağıt ile elektronik mürekkep kullanılan tabelalar LCD kullanılan muadillerine göre %99 daha az enerji harcıyor.
Işığı yansıtmadığı için kolaylıkla okunabilen tabelalar ayrıca sürekli bağlı olduğu internet aracılığıyla güncel trafik bilgilerini edinip trafiğin yoğun olmadığı alternatif güzergahlar hakkında şoförleri uyarıyor. Elektrik kesintilerinden hiç etkilenmeyen tabelaların en çok enerji harcadıkları anlar 3G ile veri alırken kullandıkları internet bağlantıları. Tabelaların üretim ve kurulum maliyetleri de oldukça düşük. Bakalım başka kentler de Sydney’i takip edecek mi?

Peki Ya Ağaçların da Bir E-posta Adresi Olsaydı?
“Sevgili Ulmus, bugün St. Mary Koleji’nden ayrılırken bir dalına değil de senin güzelliğine takılıp kaldım. Eminim ki senin güzelli­ğinde ve çekiciliğinde bir ağaç bu tip mesajları hep alıyordur”.
Bu Melbourne kentinde yaşayanla­rın kentin ağaçlarına yazdıkları on binlerce mektuptan birinden yapıl­mış bir alıntı. 2013’te başlayan bir programla kentteki tüm ağaçlara kimlik numarasının yanında bir de e-posta adresi verildi. Aslında amaç ağaçlar hakkında bilgi toplamak, dalları yollar için tehlike oluşturu­ yorsa belediyenin bilgilendirilme­sini sağlamaktı. Program her ne kadar başlangıçta amaca uygun raporlarla başlasa da, sonrasında örneğini gördüğümüz mektuplara dönüşmüş. Belediye de bu gelişme­yi bir fırsat olarak görüp kent sa­kinleri ile kent arasında bir köprü kurma işlevini yerine getiren “ağaca e-posta gönderme” uygulamasını yaygınlaştırmış. Yetkililer doğa ile kent sakinleri arasındaki bağın bu sayede kuvvetlendiğini söylüyor. Diğer yandan hemen her gün ken­dileriyle ilgili bilgilerin e-posta ola­rak atıldığı ağaçlar hakkında veri toplanıyor. Şeylerin İnterneti’ndeki “şeyler” muhakkak ki cansız olmak zorunda değil. Buzdolabı veya oto­mobil anahtarı insanlarla iletişime geçebiliyorsa, teknoloji neden in­san-doğa arasındaki ilişkiye de mü­dahil olmasın?

Enerjinizi Google’a Sorun!
Google’ın uzun zamandır üzerinde çalıştığı Sunroof Project uygulama­ya geçti. Proje, sürdürülebilir enerji­ye katkıda bulunmak ya da elektrik faturalarını düşürmek isteyenler için üretim potansiyelini tahlil edi­lebilecek. Şimdilik sadece ABD’de San Francisco Bay Area, Fresno ve Boston’da kullanılabilen hizmetin kapsamının kısa zamanda genişleye­ceği öngörülüyor.
Yapmanız gereken Project Sunro­of’taki haritaya adresinizi girmek. Google, Haritalar’daki ve diğer veri­tabanlarındaki verileri alarak sizin için özelleştirilmiş bir çatı tahlili su­nuyor. Bunu da çatınızın yıl boyunca güneşten ne kadar istifade ettiğini hesaplayarak yapıyor. Bu sonuçlara; uydudan aldığı fotoğraflar ve harita­landırma verilerini, çatınızın 3B mo­dellemesini, çevredeki ağaçların ve yapıların gölgelerini, yıl boyunca gü­neşin olası konumlarını, kaydedilmiş sıcaklık değişimleri ve bulut hareket­lerinin güneş enerjisi üretimi üzerine etkilerini göz önünde bulundurarak varıyor. Ayrıca Sunroof hizmet say­fasına aylık elektrik faturanızı ad­resinizle birlikte girerseniz %100 verim ile bir güneş paneli kurulumu yaptığınızda ne kadar tasarruf edebi­leceğinizi hesaplayabiliyorsunuz. Bu sayede sürdürülebilir enerji üretimi­ni teşvik etmeyi amaçlayan Google’ın hedefi ise tüm gezegenin potansiyel elektrik üretimini haritalandırmak.

Facebook’un “Kartal”ı Yüksekten Uçuyor
Facebook’un dünyada internetsiz tek bir hane, tek bir birey bırak­mamayı hedefleyen internet.org projesi tüm tartışmalara rağmen doludizgin ilerliyor. Bunun yanın­da Facebook, Connectivity Lab isimli laboratuvarında bu proje ile paralel olarak muhtelif alanlarda geliştirmeler yapıyor. Bunlardan en önemlisi de interneti dünyada ulaşılmadık yer bırakmayacak şe­kilde yaymayı planlayan insansız hava araçları projesi Aquila. Ürün prototip aşamasında, YouTube’da yayımlanan videolara baktığımızda prototipin başarıyla çalıştığını söyle­memiz de mümkün.
Aquila, Latince “kartal” demek. Amacı insansız hava araçları yardımı ile internet altyapısının ulaşmadığı bölgelere internet yaymak. Face­book kurucusu ve mevcut CEO’su Mark Zuckerberg’e göre gelişmemiş ülkeleri kalkındırmanın en önemli adımı o ülkelerde yaşayan insanları internete kavuşturmak. Bu aynı za­manda artık kullanıcı sayısı olarak doyma noktasına ulaşmakta olan Fa­cebook için yeni pazarlar da demek. Aquila, dünyayı ağa katarak, kablo­lu altyapı kurulamamış tüm “kara bölgeleri” de sisteme dahil edecek. Facebook bunu da tamamen güneş enerjisi kullanan ve bu enerji ile üç ay boyunca havada kalabilen Aquira ile yapmayı hedefliyor. Kanatları­nın üstü güneş panelleri ile kaplı, karbon fiber malzemeden yapılan Aquira, 60-90 bin feet yükseklikte uçabiliyor ve kanat genişliği Boeing 737’ninkinden fazla.
Aquila için herhangi bir hava üssü kurulmayacak. Bir balon ile belli bir feet’e çıkarılan Aquila orada serbest bırakılacak. Projenin tam olarak ne zaman hayata geçirileceği ve kaç Aqu­ila kullanılacağı ise henüz bilinmiyor.

EkoIQ Editör