Yazı: Ayşe AKSU
Az veya çok, öyle veya böyle, günümüzde herkes kendine bakmayı önemsiyor. Bugün ortalama bir banyo dolabında şampuan, sabun, ağız gargarası, diş macunu, tıraş köpüğü, tıraş losyonu, cilt temizleme ürünleri ve vücut şampuanları gibi sayısız ürün bulunuyor. Kadınların makyaj malzemeleri ise apayrı bir dünya oluşturuyor. Bu ürünlerin bazılarının hem sağlığa hem de çevreye zararlı kimyasal maddeler içerdikleri tabii ki artık bir sır değil.
Bu arada çeşitli firma ve girişimciler, çevre ve sağlık dostu kişisel bakım ürünleri geliştirmekte çok da gecikmedi. Etiketlerini doğru okuyarak ve güvenilir sertifikalara sahip olanları seçerek bu konuda doğru ürünlere ulaşmanız mümkün ama her konuda olduğu gibi bu konuda da işin bazı püf noktalan var. İşte hem kendinizi hem de doğayı koruyacak bazı kişisel bakım önerileri…
Etiketleri Mutlaka Okuyun
Kutuda, şişede, pakette veya tüpte, neyin içinde satılıyor olursa olsun, her ürünün mutlaka bir etiketi vardır ve olmalıdır. Ve siz de her zaman aldığınız ürünlerin içinde ne olduğunu okumalısınız. Etiketleri okumak sizi pek çok sorundan kurtaracaktır.
Örneğin:
• Birçok temizlik ürününün ve banyo malzemesinin içinde, etiketlerinde ‘parfüm’ veya ‘esans’ olarak ifade edilen suni kokular vardır. Bunlar çevreye zararlı biyolojik yoğunlaşmaya yol açar.
• Paraben, kozmetik ürünlerin büyük bölümünde bulunan bir katkı maddesidir. Aynı zamanda östrojen hormonunu taklit ettiği tespit edilmiş ve meme kanserine yol açan tümörler içinde bu maddeye rastlanmıştır. Cildi ve gözleri tahriş ettiği biliniyor ve erkeklerdeki sperm hasarlanyla da ilişkilendiriliyor.
• Ftalat, PVC plastiklere bükülebilme özelliği kazandırmak için katılır. Ayrıca çeşitli kozmetik ürünlerinde bulunur. Bu maddenin karaciğer, böbrek ve testislerde hasara yol açtığı tespit edilmiştir.
• Triklozan, diş macunu, gargara, sabun, deodorant ve doğrama tahtalannda kullanılan güçlü bir anti bakteriyeldir. Geniş çaplı kullanımının çevre ve insan sağlığına zararlı olduğu yönünde iddialar bulunmaktadır.
Doğal Ürün Kullanın
Üzerine ne sürersek sürelim, cildimiz bunun yüzde 60’mı emer. Bu şekilde emilen maddeler, vücudumuzda çıktıkları yolculuk sırasında tüm sistemlerimizi etkileyebilirler. Bu nedenle mümkün olduğu kadar doğal, organik ürün kullanmakta yarar var. Cilde sürülen ürünün malzemesi organik ise, sorun oluşturmaz. Çünkü bu maddeler vücudun doğal süreciyle etkileşime geçerek vücuttan atılır.
Doğal malzeme içermeyen cilt bakım ürünlerini her gün çok az miktarda kullansanız bile, bir süre sonra vücudunuzda kimyasal birikimler meydana gelebilir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da basit formüllü ve ekolojik açıdan olabildiğince güvenli kozmetik ve bakım ürünlerini kullanmaktır.
Eskiler Dönüşüm Kutusuna!
Makyaj çantanızda ya da banyo dolabınızda çok fazla eskimiş kozmetik ve bakım malzemesi varsa, bunları derhal çöpe değil, tabii ki geridönüşüm kutularına atın! Değiştirilen yasalar ve tüketicilerin hassasiyeti sonucu yeni ürünlerde zararlı kimyasal madde kullanımı giderek azalıyor. Bir ürün ne kadar eskiyse, içinde cilde zararlı madde bulunma olasılığı da muhtemelen o kadar fazladır.
Tabii işin bir de bütçe yönü var. Ne yazık ki doğal ve organik ürünler hâlâ biraz pahalı. Konunun uzmanları, biraz da dalga geçerek, “zehir ucuz olsa alacak mısınız?” diye sorsalar da, aile bütçesi diye bir şey var ve çoğu insanın kaynakları kısıtlı. Doğal ve organik ürünler bütçenizi gerçekten zorluyorsa, bakım ürünlerinizi kendiniz de yapabilirsiniz. Bunlar için gerekli organik maddeleri aktarlardan ve internetten çok uygun fiyatlarla temin edebilirsiniz. Bu konu hakkında internette ve kitaplarda gerçekten harika reçeteler bulabilirsiniz.
Son sözümüz ambalajlarla ilgili. Aslında ilk onlarla karşılaşıyoruz ama onları ürünün bir parçası olarak nedense pek kabul etmiyoruz. Aslında kentlerin katı atık alanlarına yapılacak kısa bir yolculuk, bizim “sıhhatli” bakım ürünlerimizin ambalajlarından oluşan çöp dağları ile karşılaşmamızı sağlayabilir. Kural her zaman aynı: En basit ambalajlar en iyileridir. Tabii geridönüşümü zor olan ve üretimi sırasında toksik madde açığa çıkaran PVC’Ii ambalajların içinde sağlıklı ürünlerin olması mümkün olmaz. Onları en baştan listeden çıkarsanız iyi olur…
Birkaç Öneri
. Ellerinizi şımartmak istiyorsanız, tatlı badem yağıyla ovun. Birçok masaj ve nemlendirici losyonun başlıca bileşeni olan tatlı badem yağı, kuru ve çatlak eller için bire birdir. Deriyi korumaya, yenilemeye ve tırnakları sağlıklı ve esnek tutmaya yardımcı olur.
. Yüzünüze yumurta sarısı maskesi uygulayın. Bir yumurta sarısını bir kapta iyice çırpın ve bir parça pamuk yardımıyla yüzünüze sürün. 15 dakika beklettikten sonra soğuk suyla durulayın. Bu maske gözenekleri sıkıştırarak cildi gerer.
. Cildinize portakal suyuyla yoğurdu karıştırıp sürün. Cildiniz güzelleşecektir. Özel bir tonik kullanmak istiyorsanız, karpuz suyunu deneyin. Bir pamuk yardımıyla cildinize sürün, 20 dakika sonra soğuk suyla durulayın.
. Saçlarınızın bakımı için kendiniz de bir saç kremi yapabilirsiniz. Aktardan temin edebileceğiniz 1 tatlı kaşığı fındık yağı, 2 damla lavanta esansiyel yağı, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, yarım tatlı kaşığı bal ve bir yumurta sarısını bir kapta karıştırın. Kabı, içinde sıcak su bulunan bir başka kabın içinde biraz bekletin. Islattığınız saçlarınıza bu karışımı başınızın üst kısmından başlayarak aşağıya kadar parmaklarınızla sürün. Isıttığınız bir havluyu saçlarınıza sarın. 15 dakika bekledikten sonra yıkayın. Saçlarınız kuru ve zedelenmişse, bu işlemi birkaç haftada bir tekrarlayın. Yağlı ve ince ise, daha uzun aralıklarla uygulayın.
. Ayaklarınızı dinlendirmek için çay ağacı esansiyel yağı, salatalık ve taze naneyle banyo hazırlayın. Büyük bir tasa soğuk su doldurun ve üç damla çay ağacı esansiyel yağı damlatın. Suya iki salatalık ve bir avuç taze nane kattıktan sonra ayaklarınızı suya batırıp 15 dakika suda dinlendirin. Çay ağacı esansiyel yağının antibakteriyel özelliği vardır; salatalık cildi gerer ve taze nane de ferahlatıcı bir koku katar.