#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
enerji krizi

Enerji Krizi Yeni bir Fırsat mı?

IEA Başkanı Fatih Birol, küresel enerji krizi nedeniyle 2023’un çok daha zor bir yıl olacağını ve 2022’yi aratabileceğini söyledi.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi tarafından düzenlenen “Dünya Enerji Krizi: Çözümler & Yenilenebilir Enerjinin Rolü” konferansı Sabancı Center’da gerçekleşti.

Geleceği yönelik bir bağımsız araştırma ve politika merkezi olmak üzere kurulan Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), enerji ve iklim hakkında nesnel ve kaliteli araştırmalar yapmayı hedefliyor. Bu bağlamda kamu-sanayi-akademi iş birliklerini destekleyerek ulusal, bölgesel ve uluslararası çalışmalar yürütmekte olan IICEC geçtiğimiz sene “Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü” başlıklı çalışmayı yayımlamıştı. Rusya’nın Ukrayna’yı istilası üzerine etkileri giderek artan bir enerji krizi yaşadığımız 2022’de ise IICEC’in çalışma başlığı “Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü” oldu.

Büyük bir artış yaşayan enerji maliyetleri sonucunda enerji harcamalarının GSYİH içerisindeki payı hızla artış gösteriyor. 2021’de dünya genelinde; doğalgaz, petrol, kömür, elektrik ve diğer enerji sektörü kaynaklarına dair harcamalar toplam GSYİH’nin %20’sine yaklaştı. İklim krizinin giderek büyüdüğü gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, enerji sistemlerinde iklim dostu bir dönüşümün sağlanması elzem. Bunun için ise temiz ve güvenli enerji alternatiflerinin hızla artmalı. IICEC, enerji güvenliği ve temiz enerji dönüşümünün kesişiminde fosil yakıtlara ilişkin maliyet ve erişim risklerini gideren yenilenebilir enerji çözümlerinin, enerji verimliliğiyle birlikte en kritik katkıyı sağlamasını bekliyor.

Yenilenebilir Enerjinin Sunduğu Fırsatlar

Senaryo yaklaşımı ile yapılan “Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü” çalışması, 2050’ye kadar elektrik sisteminde ve enerji tüketici sektörlerde yenilenebilir enerjideki büyüme fırsatlarını analiz etti. Yavaş ve hızlı olmak üzere iki farklı senaryosu bulunan IIECE, yenilenebilir enerjide güçlenmenin Türkiye’nin enerji arzından kaynak çeşitlendirilmesinin artırılmasına, ithalat miktarının düşürülmesine, enerji ithalat faturalarının iyileştirilmesine, seragazı emisyonu envanterinin, karbon yoğunluğunun ve hava kirliliğinin azaltılmasına ve toplam ithal fosil yakıt ve emisyon maliyetlerinin iyileştirilmesine dair planlarını detaylı şekilde sunuyor.

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı (IEA) ve aynı zamanda IIECE’nin Onursal Yönetim Kurulu Başkanı olan Fatih Birol, düzenlenen konferansta yaptığı konuşmasında dünyanın bir numaralı enerji tedarikçisi olan Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesiyle, dünyanın şimdiye kadar yaşanan en büyük enerji krizine girdiğini vurguladı ve birinci küresel enerji krizinin başladığını belirtti. Birol, bu krizden en çok etkilenecek üç bölgenin ise; gelişmekte olan ülkeler, Avrupa ve Rusya olduğunu öne sürdü.

Birol konuşmasında, mevut enerji krizinden en çok payını alacak olanların gelişmekte olan ülkeler olduğunu vurgularken, enerji ithal eden bu ülkelerin dış borç girdabına girmesinin çok muhtemel olduğu ifade etti. IIECE’nin yaptığı çalışma ise, özellikle enerji arzında ithal fosil yakıtlara bağımlılığı yüksek olan ekonomilerin; dış ticaret yapılarında bozulma, ekonomik büyümede yavaşlama, yükselen enflasyon gibi çok boyutlu krizleri yönetebilmesinin enerji krizinden çıkış için bir anahtar niteliği taşıdığı belirtiliyor.

“Enerji Krizi Temiz Enerjiye Geçişi Hızlandırıyor”

Birol, Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyacını yalnızca Rusya’ya bağlamış olmasını eleştirirken, enerji kriziyle karşı karşıya gelen Avrupa için asıl sınavın 2023-2024 kışı olacağını öne sürdü. Yeterli tedbir alınmadığı takdirde Avrupa sanayi kollarında ciddi bir yavaşlama görülebileceğini ve bununda istihdam problemiyle beraber sosyal sorunlar doğurabileceğini düşünen Birol, en büyük enerji alıcısı olan Avrupa’yı kaybeden Rusya’nın bu müşterisini ikame etmesinin çok zor olduğunu belirtti ve “Rusya’nın dünyadaki rolü değişecek” dedi.

Birol, mevcut krizin yapısal olarak temiz enerjiye geçişi hızlandıracağını savundu ve bunun gerekçelerini sundu. Bunlardan ilki, ülkelerin çıkarttıkları acil programlarla yenilenebilir enerjiye geçişlerini hızlandırmış olmaları. Bir başka gerekçe ise, elektrikli araçların sayısındaki artış. Birol’un verdiği verilere göre 2019’da satılan arabaların yalnızca %4’ü elektrikliyken şu an %15’i elektrikli. IIECE’nin yaptığı tahmine göre 2030’da bu oran dünyanın en büyük üç pazarında %50’yi bulacak. Son gerekçe ise dünyada ciddi bir geri dönüş gösteren nükleer enerji. Birol, bu konuda esas itici gücün iklim krizi değil, enerji güvenliği olduğunu ve bunun yenilenebilir enerjinin büyüme nedeni olduğunu belirtti. Birçok güçlü ekonomi, temiz enerji teknolojisinin imalatında güçlü role sahip olmak adına yatırım ve çalışmalar yapıyor. Bu rekabetin, neoliberal ekonominin hüküm sürmekte olduğu günümüzde enerji maliyetlerinin düşmesine neden olması bekleniyor.

Birol, konuşmasında örnek olarak sık sık ABD’de çıkan Enflasyon Azaltma Yasası’na değindi. Yasa ile yenilenebilir enerjiye yatırım yapan şirketlere 400 milyar dolarlık sübvansiyon ve vergi muafiyeti sağlanıyor. ABD’nin bu yasa ile hedefi ise temiz enerji teknolojilerinin imalatında dünya lideri olmak.

1.5 Derece Hedefi

Kimi uzmanların ve bilim insanlarının 1.5 derece hedefinin artık ulaşılamaz olduğunu vurgulamasın karşın IIECE bu konuda umudunu koruyor. Birol, 1.5 derece hedefine ulaşmakta en önemli etkenin aktörlerin iş birliği olduğunu öne sürdü. İş birliği olmadığı takdirde 1.5 derece hedefine ulaşmanın mümkün olmadığını düşünen Birol, COP27’de Çin ve ABD’nin de sonunda bu konuda önemli adımlar attığını ve iklim için iş birliğinin umut verdiğini belirtti. Birol konuşmasının sonunda adeta durumu özetleyen şu cümleyi söyledi: “Fazla umutlu olmayın ama umudu da kesmemek lazım.”

IIECE, Türkiye’nin yenilenebilir enerjilerde ve ilgili teknolojilerde büyümesi adına yedi adet öneri sunuyor. Birinci öneri, 2050 yılına dek %85’in üzerinde yenilenebilir elektrik üretimi ve nihai enerji talebinde %50 toplam yenilenebilir enerji payına ulaşabilmek adına yol haritaları belirlemek. İkinci ve panelistlerin beğenisini en çok toplayan hedef ise; verimli, derinlikli, maliyetleri yansıtan, öngörülebilir piyasa işleyişinin sağlanması için yatırım ve finans modellerinin geliştirilmesi. Diğer hedefler arasında; şebeke kapasitelerinin geliştirilmesi, enerji depolama ve yeşil hidrojen üretim teknolojilerinin hayata geçirilmesi, enerji tüketicisi sektörlerde temiz elektrifikasyonun ve doğrudan yenilenebilir enerji katkısının en az üç kat artması, yenilenebilir enerjiye geçişin finansal fırsata dönüştürülmesi ve nitelikli insan kaynağının ve girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi bulunuyor.

Konferansın son cümlesi ise yılbaşına yaklaştığımız şu günlerde cumhuriyetin 100. yılı üzerine bir dilek olarak panelde moderatörlük görevini üstlenen Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Kıvan Zaimler’den geldi: “Hükümet politikalarının değil devlet politikalarının uygulandığı bir yıl olsun.”

EkoIQ Editör