Yazı: Balkan TALU
Öyle bir şehir düşünün ki binaların enerjisi yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Binaların yanında, yöresinde rüzgâr gülleri var ya da çatılarda güneş panelleri. Üstelik çöplerinizi enerji kaynağı olarak kullanmanız da mümkün. Şehrin belli noktalarında sebze meyve yetiştirilen bahçeler var yani illa süpermarkete veya alışveriş merkezine gitmek mecburiyetinde değilsiniz. Sadece arabalar için değil, yayalar ve bisikletliler için de yollar inşa edildiğini, üç adımlık yere arabanızla gitmek zorunda olmadığınız bir şehir düşünün. Nasıl, fazla mı çılgın bir proje gibi gözüktü gözünüze? Ekoşehirler, dünya gündemi için o kadar da yeni bir konu değil.
Ekoşehir tabiri ilk olarak ABD’li bilim adamı ve yazar Richard Register’ın 1987 yılında çıkan “Ekoşehir Berkeley: Sağlıklı Bir Gelecek İçin Yeni Şehirler Kurmak” isimli kitabında kullanıldı. Richard Register, daha sonra 1990 yılında Berkeley Kaliforniya’da düzenlenen ilk Uluslararası Ekoşehirler Konferansı’nın çağrıcılarından biri oldu; daha sonra da 1992 yılında Ecocity Builders’ın kuruculuğunu yaptı.
Ekoşehirler hakkında yeni vizyon geliştiren diğer önemli isimlerden biri de Dr. Paul F. Downtown oldu. Avustralya merkezli Ecopolis isimli mimarlık şirketini kurduktan sonra ekoşehirler için 12 temel prensip belirledi. Ecopolis Gelişim Prensipleri adıyla bilinen bu çerçeve metinde madde sayısı daha sonra 10’a düşürüldü. Bu kurallar bütününün ana fikri, bozulmuş, tahrip olmuş arazinin iyileştirilmesi, yapıların çok fazla alan kaplamaması, kurulan şehrin ekonomisine pozitif katkıda bulunulması gibi kriterleri kapsıyor.
İsveç’in Ekobelediye açılımı
Çevre sorunlarına devlet yaklaşımı açısından örnek olarak gösterilen ülkelerden biri olan İsveç, ekolojik belediyeler konusunda büyük bir atılım yapmış durumda. Ülkedeki 70’den fazla belediye sürdürülebilirlik prensiplerine göre yönetiliyor. İsveç’teki belediyelerin dörtte biri Ekobelediye olarak anılıyor.
Ekoşehirler için gerekli olan şartlar, Virginia Teknik Üniversitesi’nin Kent Sorunları ve Planlama bölümünün bir parçası olan Eko Şehir Stüdyosu tarafından sıralanıyor. Bu prensipler esas olarak 2008’de San Francisco’da toplanan Ekoşehir Konferansı’nın sonunda yayınlanan deklarasyondan derlendi. İlk olarak güvenliği sağlamak gerekiyor. Yanlış anlamalara sebebiyet vermemek için güvenlikten kastedilen temiz hava ve su kaynaklarına erişim, sağlıklı konut ve işyeri mekanları. Ayrıca şehirlere temizlik ve hijyen altyapıları kurulurken her türlü atığın geri dönüşümüne ve gri su kullanımına imkan verecek şekilde tasarlanması gerekiyor. Eko Şehir Stüdyosu inşa edilmiş yapılar arasında doğal bağlantılar kurulmasını da öneriyor. Ara sokaklar ve (veya) köprülerin dışında doğal parklar ve biyoçeşitliliği canlandıracak suyollarının da inşa edilmesini öngörüyor.
Ekoşehirlerle ilgili şimdiye kadar anlattıklarımız bazılarınıza biraz fantastik ve ütopik gelmiş olabilir ama dünyanın dört bir yanında eko şehirler giderek yayılıyor. Hem de hiç akla hayale gelmeyecek bölgelerde…
Örneğin dünyanın en sert iklim koşullarına sahip olan bölgelerden biri olan Sibirya’da bir Ekoşehir hayal edebilir misiniz? AB Elis şirketi Sibirya’nın doğusundaki Mirny madencilik bölgesinin rehabilitasyonu için 2020 yılında hayata geçirilecek bir ekoşehir projesi hazırladı. Bu projede çapı bir kilometre olan dairesel bir alan içinde, yaklaşık 550 metre derinlikte, eskiden dünyanın en büyük maden ocaklarından biri olan bölge kullanılıyor. 100 bin kişinin yaşaması öngörülen ekoşehir üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada dikey çiftlikler yer alıyor. İkinci aşamada ormanlar ve konutların yer aldığı bölgeler bulunuyor. Üçüncü aşamada ise dinlenme ve eğlenme alanları (havuzlar, spor alanları vs.)… Ayrıca şehrin Sibirya’nın sert hava şartlarından korunabilmesi için cam bir kubbe inşa edilmesi planlanıyor.
Çin’den Ekolojik Adımlar
Bilindiği üzere dünyayı en çok kirleten ülkelerin başında Çin yer alıyor. Çin bir yandan karbon salımlarına yönelik alması gereken tedbirlerle ilgili ayak sürüdüğü için ABD ile beraber en çok eleştirilen ülkeler arasında yer alıyor. Öte yandan Çin yeşil yarışa da sıkı bir giriş yapmış durumda. Yenilenebilir enerji, elektrikli arabalar gibi yatırımların dışında Çin, iki yeni ekoşehir de kuruyor.
Çin’in kurduğu ekoşehirler arasında en bilinen örnek Dongtan. Dongtan’ın birinci etabı 2010 yılında Şanghay’ın ev sahipliğini yaptığı Dünya Fuarı’na (World Expo 2010) yetiştirildi. Fuarın ana teması “Daha İyi Şehir ve Daha İyi Yaşam”dı. Dongtan’ın geçen sene tamamlanan kısmında 10 bin kişinin yaşaması planlanıyordu ama kısa bir süre önce inşaatta programın gerisine düşüldüğü açıklandı. Tamamının 2050 yılında bitmesi planlanan şehrin büyüklüğünün, bugünkü Manhattan adasının üçte birini bulacağı ve 500 bin kişinin yaşayabileceği tahmin ediliyor. Projeyi yürüten İngiliz menşeli Arup şirketi, başlangıç aşaması için 1,3 milyar dolarlık bir bütçe açıkladı. Çin’in ilk yeşil şehri olacak olan Dongtan’da tarımsal sulama yağmur sularının hasadıyla gerçekleştirilecek. Ev atıkları yakıt olarak kullanılacak. Araçlarda da benzin veya mazot kullanılmayacak. Tüm enerji ihtiyaçları rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve biyoyakıtlardan sağlanacak. Şehirde yaşayanlar, yerel çiftliklerde yetiştirilecek biyolojik ürünleri tüketecek. Evlerin çatıları çimle kaplanacak. Bu da en iyi ısı yalıtımını sağlayacak ve enerji tüketimi yüzde 70 azalacak. Şehrin ancak yüzde 40’ına inşaat yapılacak. Kalan alanlar tarıma ve doğal kuş cennetlerine ayrılacak.
Çin’de kurulması planlanan diğer bir eko şehir ise Tianjin. Tianjin ekoşehrinin 2020 yılında bitmesi ve 350 bin kişilik bir nüfusa ev sahipliği yapması bekleniyor. Tianjin’de ulaşım sisteminin yüzde 90’ının toplu taşımayla yapılması hedefleniyor. Tianjin Ekonomik Kalkınma Bölgesi’ndeki ticaret parklarına 10 dakika uzaklıkta yer alacak ekokentin, yeni yapılacak gelişmiş hafif raylı sistemle bölgeye rahat bir nefes aldıracağı söyleniyor. Tianjin kentinin sakinleri, güneş enerjisinden faydalanan peyzaj tasarımından yeşil yoğun toprak parçalarına kadar diledikleri dokuyu seçmekte de özgür olacaklar.
Eko şehirlerle ilgili en son haberlerden biri de Nijerya’dan geliyor. Londra merkezli Studio Bednarski Nijerya’nın ekonomi ve finans başkenti olarak bilinen Lagos’ta yaklaşık 60 dönümlük bir arazi üstünde yeni bir eko şehir kurmayı planlıyor. Şehirde yaklaşık 270 ev ve 1800 apartman kurulması düşünülüyor. Projede, konut, sanayi alanları, suyolları, park alanları ve tarım arazileri bir arada kaynaştırılmaya çalışılıyor.
Daha önce Simcity oynamış olanlar bir şekilde bilirler. En önemli sorunlar genellikle güç kaynağının kesilme ihtimali ve konut, sanayi ve ticari alan dengelerini iyi belirlemektir. Şimdi ise önümüzdeki 10 ila 40 sene için, tüm dünyada yeşil, ferah ve temiz bir oyun kurgulanmaya çalışılıyor. Bu oyunu kimin kazanacağı, tüm insanlık tarihinin gidişatını da belirleyebilir. Umarız bu sefer iyi olan kazanır.
Ekopolis’in 10 Emri
Güney Avustralya’da Halifax Ekoşehir projesiyle ödül kazanan Ecopolis Mimarlık Atölyesi Kurucusu Paul Downtown, sıfırdan kurulacak sürdürülebilir bir kentin 10 gelişim aşamasını şöyle sıralıyor…
1. Bozulmuş tahrip edilmiş alanlar ıslah edilmeli, daha önce yok edilmiş yeşil alanlar tekrar kurulmalı. Ekolojik çiftçilik teşvik edilmeli.
2. Biyolojik olarak bölgeyle uyum sağlanmalı. İnşa ettiğiniz yerleşimler doğal çevrimin bir parçası yani iklim ve arazi koşullarıyla uyumlu olmalı.
3. Şehir içindeki gelişim kentin taşıma kapasitesiyle dengelenmeli.
4. Kurduğunuz şehirler kompakt olmalı. Şehirdeki bütün yollar motorlu araçlara tahsis edilmemeli. Kentin içinde yaya yolları da olmalı ve motorlu olmayan diğer araçlar teşvik edilmeli.
5. Enerji üretimi yenilenebilir kaynaklardan yapılmalı ve enerji verimliliği için gerekli bütün tedbirler alınmalı.
6. Bölge ekonomisine katkı sağlanmalı. Ekolojik ve sosyal sorumlulukla ilgili yatırımlar ve yeşil teknolojiler desteklenmeli.
7. Sağlıklı ve emin bir alan yaratılmalı. Bölgede yerel tarım desteklenmeli. Diğer canlılar için güvenli habitatlar sağlanmalı. Hava ve su kirliliğine meydan vermemeli.
8. Şehirler herkes içindir. Örgütlenme teşvik edilmeli. Topluluklar kendi yaşadıkları şehri kendileri yönetebilmeli.
9. Sosyal adalet ve eşitlik gözetilmeli. Şehirlerde yaşayan her birey eşit haklara sahip olabilmeli. Hizmetlere erişimde imtiyaz uygulanmamalı. Vatandaşlar bütçelerine uygun evlerde yaşayabilmeli. Doğrudan demokrasiye en yakın olabilecek karar alma mekanizmaları oluşturulmalı.
10. Kültürel etkinlikler aksatılmamalı. Şehrin ruhu ve tarihi korunmalı. Çok kültürlü organizasyon ve etkinlikler teşvik edilmeli
Ekoşehirlerin İhtiyaçları
- Güvenlik: İnsanlar temiz hava, su, gıda kaynaklarına erişebilmeli. Sağlıklı ev ve iş ortamlarına sahip olabilmeli ve olası bütün felaketlerden korunabilmeli.
- Ekolojik Temizlik: Her türlü atığın etkin bir biçimde geri dönüşümü hedeflenmeli. Temizlik işlerinde gri su kullanımı yaygınlaşmalı.
- Ekolojik Endüstri: Kaynak koruma ve çevre koruma prensipleri gözetilmeli. Hammaddenin yeniden kullanımı ve yenilenebilir enerji kullanımı hedeflenmeli. Verimli bir ulaştırma ağı kurulmalı.
- Eko Düzenleme: Yapılar arasında biyoçeşitliliği arttıracak doğal parklar ve suyolları kurulmalı. Bu düzenlemeler yapılırken enerji tasarrufu ve kaynak koruması gözetilerek vatandaşlar şehrin her imkanına erişebilmeli.
- Ekolojik Duyarlılık: İnsanların hangi kültürel kimliğe sahip olurlarsa olsunlar doğadaki yerini, çevreye karşı sorumluluklarını anlamaları ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmeleri sağlanmalı.
Kaynak: 2008 San Francisco Eko Şehir Konferansı Deklarasyonu