Gayrimenkul sektöründeki eğilimleri ele alan yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre, sektörel risk açısından katılımcılarının üçte ikisinden fazlası “çevresel, sosyal ve yönetişim” (ESG) uygulamalarını yönlendiren en büyük faktör olarak iklim riskini görüyor. Bununla birlikte katılımcıların yaklaşık %90’ı gelecek beş yıl içinde net sıfıra geçiş için yatırım harcamaları ve finansman gereksinimlerinin gayrimenkul finansmanında önemli bir etken olmasını bekliyor.
PwC ile ULI işbirliğinde gerçekleştirilen “Gayrimenkulde Gelişen Trendler” araştırmasının sonuçları, kırılgan ekonomik büyümenin ve artan jeopolitik belirsizliklerin etkilerinin devam ettiğini gösteriyor. Ekstrem hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artışından kaynaklı risklerin de artacağına dikkat çekilen araştırmaya göre, katılımcıların yaklaşık üçte ikisi gelecek beş yıl içerisinde sigorta masraflarında artış beklerken yarıdan fazlası sigortaya erişimin zorlaşacağını tahmin ediyor.
Araştırma, sigorta ve finans kuruluşlarının, gayrimenkul sektörünün iklim değişikliğine verdiği yanıtı desteklemek için verimli sigorta ve finansman piyasaları sağlamayı amaçlarken aynı zamanda değişen düzenlemeler ve teknolojik gelişmeler karşısında iş modellerini yeniden değerlendirdiklerini de ortaya koyuyor. Katılımcıların yaklaşık %90’ı gelecek beş yıl içinde net sıfıra geçiş için yatırım harcamaları ve finansman gereksinimlerinin gayrimenkul finansmanında önemli bir etken olmasını bekliyor.
İklim Risklerine Karşı Farkındalık ve İşbirliği Yeterli Değil
Gayrimenkulün iklim risklerine karşı sigorta ve finanse edilmesiyle ilgili sorunları yaygın bir şekilde kabul edilirken, mevcut farkındalık ve işbirliği seviyelerinin, sorunun ölçeğini ve aciliyetini yansıtır ölçüde olmadığı da dikkat çekiyor.
Katılımcıların üçte ikisinden fazlası 2025 yılındaki çevresel ve karbonsuzlaşma gereklilikleriyle ilgili endişe duyarken %70’i bu endişelerinin gelecek beş yılı kapsadığını belirtiyor. Önümüzdeki 12 ayda ve takip eden beş yılda yenilenebilir enerji teknolojilerinin benimsenmesinin önemi sorulan katılımcılar, %82’ye %73 olmak üzere bunun uzun vadedeki öneminin daha da artacağına inanıyor.
Araştırma, sektördeki bazı oyuncuların, yatırım getirilerine ulaşmanın zorlaştığı ve işletme kârlarının baskı altında olduğu bir dönemde çevresel kaygıları ilk sırada tutmakta zorlandığını gösteriyor.