Yazı: Arzu Deniz Aksoy, Stratejik İletişim Danışmanı
[email protected]
İnsan ömrü uzadı ama Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini görebilecek kadar değil, en azından benim ömrüm yetemeyecek.
Kadınların ve bu yolculukta kadınlara destek olan tüm erkeklerin yola devam etme gücü ve inancı var. Bugünkü koşullar altında ancak 99,5 yıl sonra tam eşitlik sağlanabilecek olmasına rağmen sürdürülebilir bir geleceğe inanan bireyler ve kurumlar tam gaz yola devam ediyor.
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türden ayrımcılığın önlenmesi yalnızca temel bir insan hakkı değil, sürdürülebilir bir gelecek için de bir zorunluluk. Kalkınmanın önemli bir parçası ve yüksek insani gelişmenin bir önkoşulu olan kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi aynı zamanda ekonomik büyümeye de katkı sağlıyor. Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi’nin (UN Women) yayımladığı verilere göre; dünyanın 39 ülkesinde kız ve erkek çocukları mirastan eşit pay almıyor. Dünya kadınlarının %30’u partnerler ttarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddet gördüklerini ifade ediyor. Küresel işgücüne katılım oranı kadınlar için %63, erkekler için %94. Fortune 500 şirketlerinin sadece %6,6’sında kadın CEO görev yapıyor. Kadınların ev işlerine ücretsiz olarak katılımı erkeklerin katılımının 3 katından fazla. Dünyada kadın parlamenter oranı 2020 yılı itibarıyla %24,9 oranında gerçekleşti.
Hedef Eşitlik…
Bu konuda çalışmaları ile kurumlara, işletmelere yön vermeye çalışan pek çok kurum var. UN Global Compact’in küresel çapta başlattığı Target Gender Equality (Hedef Toplumsal CinsiyetEşitliği) Programı bunlardan bir tanesi. Global Compact Türkiye tarafından başlatılan programa bu yıl 16 şirket katıldı. Bu şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliği taahhütlerini yerine getirmesi için iddialı ve somut hedefler belirlemesi gerekiyor.
Target Gender Equality programına katılan şirketler, WEPs Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uçurumu Analizi Aracı’nı tamamlayarak şirketlerine özel hedefler belirleyerek Eylem Planı hazırlayacaklar. Programa dahil olan kurumlar 2030 Gündemi’nin yakalanabilmesi, mevcut durumun iyi tahlil edilmesi, hedeflerin koyulması ve hedeflere yönelik atılan adımların raporlanması konusunda da çalışacaklar. Kadınlar, pandemi ile mücadelede küresel olarak sağlık ve sosyal işgücünün %70’ini oluşturuyor. COVID-19 salgınının kaydedilen ilerlemeyi olumsuz etkilememesi ve küresel cinsiyet farkının daha da artmaması için iş dünyası toplumsal cinsiyete duyarlı uygulamaları hayata geçirmeli. “Target Gender Equality – Öz Değerlendirme Anketi” ile kurumlar COVID-19 sürecindeki uygulamalarının toplumsal cinsiyet eşitliğine ne kadar duyarlı olduğunu ölçebiliyorlar. Bunun yanı sıra UNDP Türkiye, Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine duyarlı şirket ve kurumlar için bir rehber yayınladı. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin tüm program ve faaliyetleri ile bütünleşmesine rehberlik eden 2017-2020 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Stratejisini hazırlayarak hedef grupları, kamu ve özel sektör temsilcilerini içeren geniş bir yelpazeden yerel ve ulusal paydaşları ile işbirliği halinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının ve kadınların güçlenmesinin desteklenmesini hedefliyor.
Programda, toplumsal cinsiyete duyarlı firma olabilmek için hangi adımların izlenmesi gerektiğine ilişkin eğitimler ile beraber gönüllü firmalara birebir danışmanlık da verildi. Ayrıca gönüllü firmaların her biri, kendine özel, toplumsal cinsiyete duyarlı firma olabilmek için gerekli eylem ve faaliyetleri içeren “davranış kuralları” hazırlamaları için desteklendi.
Bu rehber, firmalara verilen eğitimler ve bire bir danışmanlıklar ile davranış kurallarının firmalar tarafından uygulanma sürecine ilişkin deneyimler temel alınarak hazırlandı. Rehber, firma ya da kurumun kendi düşünme biçimini de toplumsal cinsiyete duyarlı bir hale nasıl dönüş türebileceğine dair atılması gereken adımları sunuyor. Böylelikle, her birey ayrımcı olmayan ve destekleyici bir çalışma ortamında kendi potansiyelinin tamamını ortaya koyma şansını elde edebiliyor.
Çeşitlilik Kazandırıyor
Kurumların çabalarının yanında kadınların hak mücadelesi de bir yandan tüm gücüyle devam ediyor. Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda dikkat çeken adımlar atarak haklarını elde etmeye çalışıyor.
Dinsel, ırksal, cinsiyet temelli pek çok ayrımcılığın önlenmesinde kadın hareketinin de önemli bir payı bulunuyor. Kadınların ekonomik gücünü pazarda hissettirmesi ve hak mücadelesinin güçlü sesi, markaların da tutum değişikliğine neden oluyor. Kadınların talepleri, markaları toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çalışmaya yönlendiriyor. Tüketiciler bu konuda ciddi aksiyonlar alarak markaları gerektiğinde cezalandırabiliyor.
Dünyada son yıllarda gittikçe önem kazanan “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” (Diversity & Inclusion) işte tam bu noktada daha da önem kazanıyor. Çalışanların, kendilerini özel kılan tüm yetenek ve farklılıklarını işyerinde kullanmaları kurumlara farklı perspektifler sağlayarak yaratıcılığı geliştirmeye, sorunları daha kolay çözmeye ve sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Araştırmalar, Çeşitlilik ve Kapsayıcılık endekslerinde önde gelen şirketlerin pazar paylarının %45 arttığını, yeni pazarlarda bu prensibi benimsemeyen şirketlere göre başarı oranlarının %70 daha fazla olduğunu göstermektedir. UN Global Compact’ın İnsan Hakları Beyannamesi’ni temel alan ilk iki ilkesi ve 1, 4, 5, 8 ve 10 numaralı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, şirketlere çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda yön gösteriyor. Bu kapsamda, Global Compact Türkiye Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Çalışma Grubu, iş dünyasının operasyonlarında ve değer zincirlerinde çeşitlilik ve kapsayıcılığı tüm kimlikler ve gruplar için tesis eden bir iş dünyası için dönüşüme öncülük etme amacıyla 2019 yılından beri faaliyet yürütüyor. Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Çalışma Grubu, üyelerine, farklı uzmanlıkları bir araya getirerek karşılıklı öğrenme ve paylaşma platformu sunuyor.
Aslında yaş, eğitim, sosyoekonomik durum gibi pek çok konuda çeşitliliği öngörse de Türkiye’de üzerinde en çok durulan konu, kadın konusu olmaya başladı. Şirketlerde kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, bazı alanlarda kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması, tüm haklarda kadın ve erkeği eşit kılmak gibi adımları içeren “çeşitlilik” ve “eşitlik” projeleri iyi niyetli adımlar olmakla beraber, büyük bir değişime neden olamıyor, çünkü kurumlar için yalnızca bir iletişim projesi olarak görülen ve içselleştirilemeyen tüm bu eşitlik hedefleri çoğu zaman devamlılık kazanamıyor veya bir yanlışla kül olup uçuyor, toplumsal hafızaya yenik düşüyor. Kadınların çalışma yaşamının her aşamasında yer alabilmelerini sağlamak amacıyla güçlenmeleri, daha istikrarlı ve adil toplumların oluşmasına, kalkınma, sürdürülebilirlik ve insan hakları alanlarındaki uluslararası hedeflere ulaşılmasına, kadınların, erkeklerin, ailelerin ve toplumların yaşam kalitelerinin yükselmesine, güçlü ekonomiler inşa edilmesine ve özel sektör kuruluşlarının işlerinde daha başarılı sonuçlar elde etmelerine katkı sağlayacak.
Yolumuz uzun, peki siz yol uzun olunca, yolculuktan vazgeçenlerden misiniz, yoksa yolda keyifle seyahat etmeye devam edenlerden mi?