Geçtiğimiz yıl yapılan bir araştırma, işletmelerin ve devlet kurumlarının çabalarına rağmen, yeşil finansmanın karbon azaltma üzerindeki etkisinin net olmadığını ortaya koydu. Yeşil tahvillerin ihracatında bir artış olsa da bunların şirketlerin karbon yoğunluğunu azalttıklarına dair somut kanıtlar hala yok.
Bahar Nihal Ersözlü
Son dönemde, iklim değişikliğinin etkilerinin artmasıyla birlikte, sürdürülebilir finansmana ve sermaye erişimine dair pek çok konu sıkça gündeme geliyor. Mayıs 2023’te yürürlüğe giren AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi etkili düzenlemeler, işletmelerin ulusal ve uluslararası düzeyde varlıklarını sürdürebilmeleri için karbon ayak izlerini azaltmalarını ve nötrlemelerini zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, sürdürülebilirlik alanında şimdiden sorumluluk alan işletmeler ve kurumlar, piyasalar ve yatırımcılar arasında daha çekici ve güvenilir görünüyor. Uluslararası düzenlemelerin ışığında, sürdürülebilirlik odaklı işletmelerin ve kurumların gelecekte daha güçlü bir konumda olacağını görüyoruz.
Sürdürülebilir Finansman
Sürdürülebilir finansman, kâr elde etmenin ötesini hedefleyen bir finansman şekli olarak, yeşil enerji girişimlerinin, iyi yönetişim gibi sosyal amaçları ilke edinen işletmelerin ve bireylerin varlık ilişkilerini içeriyor. Yeşil finansmanı yönlendiren uluslararası sürdürülebilir finans girişimleri de fonlarının finansal getirilerini ve yatırımlarını, çevresel ve sosyal hedeflerle uyumlu hale gelmek isteyen ve sürdürülebilirliği teşvik eden projelere akıtıyor.
Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda belirttiği üzere, sürdürülebilir gelecek hedefine ulaşmak için önümüzdeki on yıl içinde sürdürülebilir yatırımlara yönelik en az 1 trilyon Euro’yu harekete geçirme sözü verdi. Bu yaklaşımla sürdürülebilir yatırımların kolaylaşması ve AB’nin mali mekanizmalar yoluyla olumlu çevresel sonuçlar elde etmesi hedefleniyor.
Günümüzün hızla gelişen finansal ortamında bir diğer önemli bir gelişme de yatırımcıların sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu karar almalarını sağlayacak bir çerçeve olan Sürdürülebilir Finans Bilgilendirme Tüzüğü’nün (SFDR) Avrupa Birliği tarafından uygulamaya konulmasıdır.
SFDR, finansal piyasa katılımcılarının sürdürülebilirlik bilgilerini açıklamasını zorunlu kılıyor ve yatırımcıların sürdürülebilirlik hedeflerini destekleyen şirketleri ve projeleri belirlemesine olanak tanıyor. Yönetmelik, çevresel ve sosyal açıdan sorumlu projelere yatırımları teşvik ederek, AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme çabalarına katkıda bulunuyor.
AB yeşil bir geleceğe yatırım yapıyor, bir yandan ekonomik iyileşmeyi teşvik ederken diğer yandan çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini ilerletiyor.
Peki, Yeşil Finansman Gerçekten Karbon Azaltıyor mu?
Geçtiğimiz yıl yapılan bir araştırma, işletmelerin ve devlet kurumlarının (Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin) çabalarına rağmen, yeşil finansmanın karbon azaltma üzerindeki etkisinin net olmadığını ortaya koydu. Yeşil tahvillerin ihracatında bir artış olsa da bunların şirketlerin karbon yoğunluğunu azalttıklarına dair somut kanıtlar hala yok. Ayrıca, mevcut yeşil tahvil mekanizmalarının düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi hızlandırmadaki etkinliği de belirsiz. Sürdürülebilir finansın karbon azaltma çabalarını yönlendirmedeki gücü daha fazla araştırma ve değerlendirme isterken, sürdürülebilir kalkınma politikalarını etkili bir şekilde ilerletebilecek pratik stratejilerin ve araçların geliştirilmesine odaklanmak gerekiyor.
Sorumlu dijital dönüşüm: Dijital dönüşümle birlikte, fintech ve blockchain gibi teknolojileri benimseyen finans sektörünün, yeşil finans ilkeleriyle uyumlu olması hayati önem taşıyor. Finans sektörünün dijital çözüm ve hizmetlerinde, aşırı enerji tüketimi ve elektronik atık gibi çevresel etkilerini en aza indirmesi beklenirken, sürdürülebilir yatırımlarında şeffaflığı ve verimliliği öne çıkarması öncelikli olmalıdır.
Gelişmekte olan ekonomilerde sürdürülebilir finansman: Gelişmekte olan ekonomilerin kendine özgü zorluklarının anlaşıldığı ve sürdürülebilir yatırımlar için özel stratejilerin oluşturulduğu, farklı sosyo-ekonomik çerçevelerin göz önüne alındığı sistemler üzerinde çalışılması gerekiyor.
Döngüsel ekonomiyi anlamak: Sürdürülebilir finans, döngüsel ekonomik modele geçişte çok önemli bir rol oynuyor. Finansal araçlar geliştirilirken, geri dönüşümden atıkların en aza indirilmesine kadarki süreçte, döngüsel ekonomi uygulamalarının benimsenmesi için yeni yollar araştırılmalıdır.
Uzun vadeli yeşil finansal araçlar: Yenilikçi yeşil finansal araçlar geliştirilirken sürdürülebilirlik ilkeleri korunmalı ve piyasa koşullarına, gelişen çevresel önceliklere nasıl uyum sağlayabilecekleri önceden belirlenmelidir.
Biyoçeşitliliğin korunması: Finansal mekanizmaların, ekosistemleri korumaya ve onarmaya yönelik çabaları nasıl teşvik edebileceğini araştırmak, biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve sürdürülebilirliğine katkıda bulunacaktır.
İklim eşitliğinin geliştirilmesi: Sürdürülebilir finans girişimlerinde dezavantajlı topluluklara öncelik verilmesi iklim eşitliğinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Faydaların adil dağılımını sağlamak için iklim adaleti ilkelerinin yeşil finans projelerine entegre edilmesine odaklanılmalıdır.
Finansal eğitim programları: Finansal eğitim programlarında, sürdürülebilir finans için farkındalık ve davranış değişikliği yaratacak özel içerikler geliştirilmelidir.
Etki yatırımında etik konular: Etki yatırımındaki etik ikilemlerin, özellikle sosyal ve finansal getiriler arasındaki dengenin araştırılması önemsenmelidir. Etik bütünlüğü koruyarak zorlukların üstesinden gelmek, etki yatırımı uygulamalarının sürdürülebilir büyümesi için elzemdir.
Kaynak:
https://link.springer.com/article/10.1007/s44265-023-00020-3