G20’nin mali teşviklerini gözden geçiren güncel bir analize göre, yapılan harcamalar ülkelerin “daha iyi bir dünya inşa etme” taahhütleriyle uyumlu değil.
Güncel bir analize göre, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan G20 ülkelerinin ekonomik teşvik amaçlı aktardıkları 14 trilyon dolarlık pandemi kurtarma harcamalarının yaklaşık olarak ancak %6’sı “yeşil” harcamalara ayrıldı. Ek olarak dünya genelinde, hükümetlerin küresel ekonomiyi Covid-19 Pandemisi’nden kurtarma amacıyla kullandıkları rekor miktarların yaklaşık %3’ü, seragazı salımını azaltacak veya dünyayı düşük karbonlu bir ekonomiye geçirecek faaliyetlere harcandı.
Nature dergisinde 2 Mart Çarşamba günü yayımlanan G20 Mali Teşvik Harcamalarının Analizi, birçok hükümetin pandeminin ve karantinaların neden olduğu ekonomik bunalımdan çıkış konusundaki “yeşil toparlanma” taahhütlerini doğrulamıyor.
Sözü edilen iddialar, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) halihazırda devam eden iklim çöküşünün tahribatına ilişkin “şimdiye dek en kasvetli uyarıyı” yayımlamasının hemen ardından geldi. IPCC, emisyonların azaltması için hızla eyleme geçilmesinin iklim krizinin en kötü sonuçlarını önleyebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Çalışmanın başyazarı, Johns Hopkins Üniversitesi’nden (ABD) Jonas Nahm, hükümetlerin hayati bir fırsatı kaçırdıklarını ancak mevcut durumu iyileştirmede hâlâ bazı yolların açık olduğunu söyledi. Nahm, Guardian’a “Ekonomik toparlanmaya yönelik harcamalar; 1,5 derece hedefine tutunma şansımızı önemli ölçüde artırabilirdi fakat bu fırsatı kaçırdık. Hükümetlerin ekonomik büyüme, refah ve emisyon azaltımlarının arasındaki ilişkiyi henüz tam olarak kavramamış olması hayal kırıklığı yaratıyor” şeklinde konuştu.
Pandemideki hükümet harcamalarının çoğu, sağlık sistemlerinin finansmanına ve ücretlerin desteklenmesine katkıda bulundu. Öte yandan ülkeler, fosil yakıt endüstrileri için kurtarma paketlerine “yeşil şartlar” ekleme fırsatını da ellerinden kaçırdı. Örneğin, Fransa, emisyon azaltımı konusunda kurtarma paketinden yararlanan havayollarının, ülkenin iç hatlarında tren hizmeti alan yolcuları, kendi müşteri portföylerine katma yolunda yarattıkları rekabet ortamının durdurulmasında ısrarcı. Ancak başka hiçbir ülkenin kendi endüstrileri için önemli şartlar getirmedikleri de dikkat çekici bir diğer nokta.
Analize göre İngiltere, teşvik harcamalarının yalnızca %10’unu emisyonları azaltabilecek önlemlere harcamasıyla oldukça başarısız bir performans sergiledi. Üstelik bu başarısız performans, geçen yılın Kasım ayında Glasgow’da gerçekleşen COP26 BM İklim Zirvesi’ne ev sahipliği yapmadan önce ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın defalarca “daha çevreci yapılanma” sözü veren yeşil söylemlerine karşın gerçekleşti.
Nahm’ın bu konudaki görüşleri ise şöyle: “İngiltere’nin erken dönemde gerçekten umut verici bazı politik fikirleri vardı. Özellikle konutlarda enerji verimliliğini sağlamak için büyük bir paket hazırlamıştı. İvedilikle hayata geçirilecek paket, acil ve kalıcı şekilde, emisyon azaltımları sağlayacaktı. Ne yazık ki kaynakların dağıtımı sırasında sorunlar yaşandı ve sonunda plan iptal edildi. Genel olarak şunu söyleyebiliriz ki, İngiltere’nin ekonomik toparlanmaya yönelik yaklaşımında; iklime olan bağlılığı, iklim krizini çözme konusundaki taahhütleriyle eşleşmedi.”
Avrupa Birliği bütün olarak, teşviklerinin %30’dan fazlasının yeşil olarak değerlendirilmesiyle çok daha iyi bir performans sergilerken ABD, karmaşık bir tablo ortaya koydu. ABD’de, teşvik paketinin bir bölümü Kongre’den başarıyla geçmekle birlikte daha fazla yeşil harcamayı gerektiren bir bölümü halen Kongre’de bekliyor.
Analize göre, bazı hükümetler fosil yakıtlara büyük meblağlar ayırdı: Örneğin, ekonomik kriz sırasında Hindistan, kömür endüstrisini desteklemek için 14 milyar dolar harcadı. Güney Afrika, büyük ölçüde kömürle çalışan elektrik santrallarından elektrik satın almak için 11,4 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. Çin, kömür madenlerinde üretimi artırdı ve bu durum kömür kullanımında keskin bir artışa yol açtı.
Ekonomiyi düşük karbonlu bir temele yönlendirmek için birçok alana yapılması gereken yatırımlardan söz eden ekonomistler, gelişmelerin ekonomik açıdan faydalı etkileri olacağına ve aynı zamanda hem kısa hem de uzun vadede fayda yaratacağına dikkat çektiler. Evleri yalıtma, elektrikli araçlar için şarj ağları kurma, yenilenebilir enerji üretim tesisleri inşa etme, ağaç dikme ve sellere karşı yapılar inşa etme, yapılması gereken yatırımlardan bazıları. Yatırımlar, karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra sağlık ve sosyal faydalar da sağlayacak.